15 Haziran 2013 Cumartesi

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 56

beşer insanın asla kirletemeyeceği
gerçek
   ÇİÇEK  ÇOCUKLARI    SELAMLIYORUZ
her çiçekten bal alıyoruz amma ER bir kişiye sadık-i YAR OLUYORUZ..
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 56

Doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Onun eğrisi de vardır. Allah dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.(
9. Ayet/NAHL-ARI SURESİ)


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
OO -55. Mutlak halvet boşluğundan çıkışımız nasıl olacak diye çok merak etmiştim ya hanii?.meğer çok kolay çıkılıyormuş ki, kendiliğinden çıkıyoruz bak..nasıl mı? tabiiki 11 ile..bu nasıl oldu dersen 56.masal toplamı 11 yapıyor, bizatihi otomatikman OO bizi dışarıya atıyorJ.bu rakamın arapça resmine bakarsak eğer 01 misalidir ki, yine  aynı mana..yani bir çengelli tığ şeklindeki elif=1 ile O’dan kolayca içeri girebildiği gibi dışarıya da aynı şekilde çıkabiliyor ve günümüz dünyevi yazılım sistemi olan 01010101..de başlamış oluyor tabii..yani her daim olan anahtar kilit vaziyeti..


İşte Sevdiğim,geçen seferki tefekkürlerimize aynen devam edeceğiz çünkü henüz içime düşen idealarım bitmedi ve tabii ki durulmadı.. kalbimse gerçekten hiç bozulmadı!! ve sapasağlam şükür?!..sadece gap gezisine gideceğim andan itibaren Sen beni terk ettin?!.. hayallerime ambargo koydun ve halende geriye dönmedin ki, söylemeden geçemeyeceğim .pekii ben kıskandığımda ne fırtınalar oluyor ve niye?!..ne yapalım ..bana çok kızdığını da biliyorum ..elimde değil..beni böyle kabul etmiştin unutma..SÖZ VERDİN. .sonra bu konuda yine dertleşelim.. kavga etmeyelim.. bir daha öyle bir şeye tahammül edemeyeceğim büyük ihtimalle..çünkü sistemim devreden çıkıp kontak attırabilir ve Seni daha çok üzebilirim biliyorsun..

9 haziran pazar..haftalardır tek hatırlayabildiğim bir şey…sanki bir hayal!..bembeyaz üzeri bomboş bir dosya kağıdını gösteriyorlar..bu olayları kimin yaptırdığının raporuymuş ve yanında da müsebbibin sureti..hımm..şimdi ben ne yazabilirim ki Sevdiğim?!..ne yapiim?!! Aks-i seda-i işler -kendinden kendine en deruni devlet.. SEYREDER SURET-İ MÂNÂYI AŞK. .



ahh!!ahhh!!..yanii aynı o kara bulutların önce ordu  suretinde gözüküp, sonra pkk, sonra asala olması gibi Sevdiğim
..canımm..ben bu 99 esmalık, 1001 gecelik aşk-u niyaz masallarımı bitirince benden bu yazma dürtüsünü al olur mu lütfen!!yanii  giderek en deruni devlet-i âliye uzanan tefekkürlerim ve bağlantılarım beni benden edecek ve ne Sana, ne kendime bir faide-i akıl yârım kalmayacak haberin olsun..ben bu içine girdiğim masal dehlizlerinden bir gün çıkabilecek miyim Sence?!!yada şöyle sormalıyım? benim kadar devrilmedik kelime ve cümle bırakmayan, Türkçe konuşmayı bırak, bildiği birkaç kelimeyi dahi doğru dizemeyen birine nasıl tahammül edebiliyorsun hayret!..hem okunmam çok zor,hem aşırı derece bıktırıcı bir uzunlukta yazıyorum, hem de ne yazdığımı kendim dahi hatırlayıp anlayamıyorumJ..ve giderek çok tehlikeli bir anlama doğru çekiliyorum..pekii beni o halimle de sevebilir misin? ben Senin bu yüzünü öğrendiğimde kaç defa Seni terk edip kaçmaya çalışmıştım değil mi, hatırla lütfen..ve her defasında Senin aşk tuzağına yine yakalanıp çemberimden çıkamamıştım.. ve gördüğün gibi son altı aydır bir defa dahi Sen terk etmeye kalkışmadım .. benim vahşi yanım gittikçe EHLİLLEŞİP, boyun eğip,  teslimle vazifesini yapıyor değil mi?. . fark’ın dayımJ….



pazar  sabahı kahvaltıya 2. Köprünün altındaki laciverte davetliyiz.. çok güzel bir yer..köprünün tam altında olmak geçen masalıma bir kinaye ki fark’ındayımJ ..köprü iki yakayı bağladığı gibi ,küsleri de bir birlerine bağlayan izdivaç yüzüğü gibidir, gönülden gönüle atılan sarmaşık dalı gibide sarmalayıcı..hıım. masalımın tezahürleri başladı ve bu güzeldi.şimdi annemlerdeyiz .. ailenin yeni reisi de var..bir karar veriliyor.görüşlerimizi bildiriyoruz. .ee.. kaderde vakfedilmek olunca ve etrafınız sizlere bunu sürekli dikte edip, el mecbur görürse ve tüüm gidişat kendiliğinden sizi gelip gidip hep aynı manaya götürürse, artık hepimiz cümleten el teslimiz inşallah..


Evim..Ya Rabbim ama yani!! ben her daim berbat bir evlat, berbat bir eş, berbat bir anne ,berbat ötesi-hiç söz dinleyemeyen bir talib, berbat bir dost olmuşumdur da, ama artık kaç yaşımdayım?!..her şeyle yüzleşmek zorunda mıyım ve tepkim ne olacak?. onca  dinleyip, yazıp, söylediğim ve inandığım şeyler?..ya böyle bir şeyle karşılaşınca vereceğim ilk tepki?! ..bilmiyorum.. ama kızmadım..yani kızamazdım.. artık her şey serbest devirdeyiz ve bunun ne sınırı var nede bir değeri.. hiç bir şey; en eski bizler için olan değerler kadar dahi değerlide değil..onlar bizim değerlerimizdi.. yeni nesil içinse böyle bir şey hiç yok... insan kendi evladına nasıl kıyıp yakamazsa, bir başkasının evladında asla kıyıp yakamazmış ve hatta onu kendi evladından çok daha fazla korurmuş ki, bende öyle yaptım.. ve en sevindiğim şeyse olayı bir daha hiç hatırlayamam dı ki, affedildi inşallah değil mi Sevdiğim…ya benim günahlarım?!!.. onları hala zaman zaman hatırlıyorum.. ama Senli olanları günahtan hiç saymıyorum..

off!! ölmeden evvel burada yediğimiz her haltla yüzleşeceğiz demek ki? seyrü sülük bu mu Sevdiğim?!!biliyorsun ki benim katır inadından beter bir inadım, deveninkinden daha yüksek  bir affedememe kinim var.. ne zaman kendimi tam affedebileceğim peki?!!


12 haziran çarşamba..beni evimden alan bir araçla, yeni bir eve taşınmış olan Orhan Babadayım.. telefonla iki dakikada olsa yukarıya gelmemi söylüyor..oo..binanın giriş kapısına inmiş. yukarı daireye çıkartıyor. evdekiler öyle neşeli ki, beni salondaki bir koltuğa oturtuyorlar .. Orhan Baba: “bak! Bu ev senin babanın evi tamam mı ?ne zaman istersen hiç sualsiz kapıyı çalıp geleceksin”diyor.. Sevdiğimm..çok teşekkürler ama böyle şeyler beni artık o kadar hüzünlenip garipleştiriyor ve sık sık bu garipliğimden dolayı da ağlatıyor ki..”ne zaman istersen bu kapı sana açık!!ne zaman istersen ara”.. bir merhaba!!sadece bildiğin bir merhaba içindi oysaJ?!! ama büyük bir aşkla koşarken yüzüne kapanmış bir kapıya çarpıp ,ağlamak.. feryat etsen de içeriye alınmamak.. nefis terbiyesi ne kadar zor?..hele her şeyin serbest olduğu söylenen aşk çocukları için.. bu aşk bizim bildiğimiz aşktan değilmiş. oysa her şeyi ne kadar da tıpatıp aynı... meğer o torpilli tavizler sadece avlanacakları  çok kolayca yakalayabilmek için oltaya takılan çok cazip nefs yemleriymiş..ve yem boğaza takıldığında bir daha asla seni kimse kurtaramazmış.. şekil A da görüldüğü gibi.. masal kürek mahkumu çocuk…


dertleşeceğim hiç kimsenin olmaması, beni anlayabilecek tek bir kişinin yanıma yaklaşmasına izin verilmemesi de ayrı bişey tabii.. sadece yazabilir, harflerimle derdimi feryadü figan Sana ulaştırabilirim ..  biliyor musun Sevdiğim.. eğer Sen benim gibi olup, dünyamda karşıma çıksaydın dahi, ben asla Sana yaklaşıp, Seni incitip üzecek hiçbir şeyi yapmamak için, yine Senden çook uzakta dururdum.. Sen en erişilmeyenim ,en yaklaşılamayanım, en kurallarını bozamayacağım yegane şeyim ol isterdim.. Seni değiştirip kendime benzetirsem öyle sevemezdim ya hanii??bu çok doğru. en iyisi mi Sen  her daim yaptığın gibi herkesi iste ve herkesin ol ama asla benim olma(bu bölüme çok kızacaksın biliyorum ama ne yapalım ki kıskançlık damarım hala hiiç kurumadı)....

sonra Orhan Baba ,mahremi ,Eyüp Sultan…teleferik..Piyer Loti..birlikte karşımızdaki manzaraya bakıyoruz ve benim göremediğim şeyler için şöyle diyor dostum:"bak!!şu karşımızdaki camilerin çok daha görkemlileri yanlarında dizi dizi görüyor musun?ve bu İstanbul gibi kaç İstanbul iç içe anlıyor musun ve hiç biri diğerinin alemine asla karışmıyor..Allah'ın ilmindeki hayatlar sonsuzdur..kudreti çok yücedir..bu şehir dünyanın göz bebeğidir ve tüm ruhaniler ,en tepesindeki de dahil şu an burada hazırlar..bir karar verilecek..bu güzide yeri o etrafımızı sarmış aç kurtlara yedirmeyecekler elbet..tehlikeli olan  on günlük dönemi bir atlatalım sonra her şey güzel olacak inşallah..dünyayı liderler yönetir gerisi boştur" .. ve üveysi melami Fahri Baba türbesi ve Kaşgari hz..sonra sancaktarı Eba Eyyüb ül Ensari..şimdi Gap gezimiz için teşekkür ziyaretine Erol Babadayız.. az sonra bizimkilerde geldiler.. Alpaslan Orhan Babanın istediği şarkıları söyledi..arada o şarkıların sahiplerinin hikayelerini, anlamlarının izdüşümlerini de dinledik.. gece yarısını az geçe kalktık ve evimize döndük..



13 haziran Perşembe..kardeşim müü  arıyor..otoban kenarında çok korkmuş beyaz yavru bir köpek bulmuş ve onu  almış, bakıyormuş… havlama sesi duyulan  köpek çok mutluymuş.. o köpeğin ismi ne diyorum.. adını çocuk koydum diyor. .şööle bir duruyorum ama hiç ses etmiyorumJ..



bugün vakıf yararına bir defa daha gömlek çıkarılacakmış..yani ben o günden aslında olayı biliyordum..işte oradayız..benim için bugün daha özel..çünkü ben inandım ki, o gömleğin çıkması celaldi ve şimdi bir daha çıkması olayı nötürleyip sırlayacaktı ..yani şimdi cemal seyri dönemi olacaktı..çünkü ŞABAN AYI suyun taxim’lenerek bölüşülüp  bahar mesirelerinin başladığı dönemdi ve 15. gecesi de  BERAT GECESİ- helva günüydü ..yani hz PEYGAMBERİMİZE AİT BU AY MİRAD-I MUHAMMETTEN GÖRÜNÜR ZAHİR OLAN, CEMAL SEYRETME AYIYDI)


bu kanaate nasıl vardığımı hiç sorma çünkü bende hiç bilmiyorum biliyorsun..bu defa kalabalık.. tören yan taraf ki camide..14 SECDELİK İLK DEFA HAZIR OLDUĞUM SECDE SALATI TOPLUCA EDA EDİLİP, FELAHIMIZ İÇİN EN AZ YARIM SAAT TOPLUCA SECDEDE NİYAZ EDİLDİ...bu camiye girince bir şey anladım.. yani daha önceki bağlantılarımla birleşince bende çok yeni bir anlam oldu Sevdiğim.. keşke o bohçayı zorla geri almasalardı.. yanii?..işer gittikçe birbirleriyle dokunan ipliklere ve tek parça ortaya çıkacak olan bir kumaşa ne kadar çok benziyor değil mi?..Sence benim kadar dünyadan, olaylardan kopuk ve hiçbir şey zerre kadar umurunda olmayan, hakikatte insanların değer verdikleri hiçbir şeye  ne değer nede taviz veren birisi olarak, böyle şeyleri kendi kendime anlayıp ,birleştirip, olayı okumam etik ve doğru mu?!! biz Senle nereye gidiyor ve ne yapıyoruz Sevdiğim?!!benim kendi kendime yaptığım sözleşmeye göre ben, hiçbir şey yapmadan sadece Seni sevecektim unutma lütfen..ve sabret, zevki sonra çıkacak kısmı vardı ya hanii,işte her şey iç içe, bohça bohçaya, entrika entrikaya ..bu nasıl bir zevk pekii??..


ve şimdi arkadaşımla sokağın başındaki, oranın en meşhur camisinde ikindi salatındayız .. burada olmam ne ilginç aslında.. Sevdiğim patrikhaneyi de gezebilmeyi öyle çok istiyorum ki, lütfen beni oraya da götürebilir misin?. ama orayı mümkünse patrik efendi hz. gezdirsin
J..ve  bu bölgeye şimdilerde çok farklı bakıyorum.. anladım ki burası için en doğru şekildeki siyasi yaşam buydu..her iki taraf içinde en yüksek korunma ancak ve ancak şeriatın en uç noktası antlaşmasıyla olurdu..yanii ilahi nizam her şeyi merkezinde ve tam doğru yerinde tertiplemişti .. mesela böyle bir bakış açısıyla; tüm dünya memleketleri, semtler, ırklar, meşrepler, gelenekler, genler, olan biten her şey yerine cuk diye oturuyor ve bir VÜCÛD ŞABLONUNUN  içine hapsoluyordu değil mi?. yanii aslında hiçbir sorun yoktu.. sorun biri iki ve daha çok gören yorumlu gözlerimizdeydi.. bir vücûd tu cümle eşya ve o vücûdun muhtelif organları vardı.. kimi vücuda gireni enerji eder ,kimisi de o vücuda lazım olmayan hammaddeyi yine maddeye -devre geri yollardı.. o halde kim diyebilir ki “bu vücudun şu organı, şu organından daha üstündür?”.. kim diyebilir ki :”şu organın şu hücresi, diğer organın şu hücresinden daha üstündür?”..yook böyle bir şey AzizimJ….



şimdi birkaç sokak ötedeyiz..arkadaşımın çocukluk sokağındayız..burada bir pideci var..nasıl oldu da biz pideciye girdik ve sohbete başladık bilmiyorum?!..ve arkadaşım geldiğimiz yerde bir yere alışverişe gitmeye karar verdi..”ben geri dönemem, burada seni beklerim” dedim..o gitti.. pidecinin önünde bir tabureye oturdum.. bir masa ve ek tabure eklediler gülerek.. birazdan bir adam geldi ve bana bir şeyler demeye başladı.. ona baktım ve ne dediğini anlayamadım.. pideci :o sizi turist sandı ,fransızca konuşuyor “dedi..çocuk:”merhaba” adam: merhaba..siz Fransız değil misiniz?.. çocuk :değilim, türkümJ..adam konuşmaya başladı..uzun yıllar Avrupa’ da çalışmış ,iki lisan biliyormuş ,orada her şeyi halen varmış, eşi geçenlerde ölmüş ve yanımdaki tabureye oturuyorJ..yandaki kahveden kendime kahve ona da çay söylüyoruz..o anlatıyor. .diyor ki: onca konuşmaya rağmen, halen tam bir turist fotoğrafı veriyormuşum, o yüzden benimle öyle konuşuyormuş..69 yaşındaymış. işte az sonra  kendi yaşlarında bir başka bey geliyor..selamlaşıyorlar..adam: ya sorma benim hanım vefat etti diyor..arkadaşı: benimki de vefat etti..adam :ee..sen ne yaptın?.. arkadaşı: evlendim tabii ..adam: sorma yanlızlık çok zor ,ben çok yanlızım..evde her şey dolu..ama hiçbir şeyi  yapıp, edip, kullanmayı bilmiyorum diyor ve arkadaşı gidiyor..


Ya Rabbim yahuu şaka gibi..geçen masalımdaki kelaynak kuşları gibi daima tek eşli olup, o ölünce de aynı kelaynak kuşları gibi, ölüm dolayısıyle nikahı bizden artık düşmüş bir eşe sadakatli olmamız, olmaz bişeymişle yüzleşiyorum.. demek ki buradaki dersten alınacak hisse neymiş Sevdiğim? biizz kelaynak kuşu değilmişiz ve insan türü olarak eşimiz ölünce yine tez vakitte izdivaç ihtiyacı duyuyormuşuz ki ,bu durum yaşımız kaç olursa olsun değişmiyor, hatta  yaşı çok genç olanlardan  daha vehamet içeren elzem bir durum arz ediyormuş.. ..hııımm…bence ben  türümü korumak için kelaynak kuşu olmaya devam edeceğimJ
)


sorgulamalarım bitince adam:”siz her şeyi- olayı bitirmişsiniz.. ve gerçek bir Avrupalı turistsiniz.. ben acil evlenmek istiyorum..beni taşıyabilecek (iki lisan biliyor ve tüm dünyayı gezmiş, evi, maaşı var
J) mümkünse kocası ölmüş ve hiç çocuğu olmamış kaliteli bir hanım arıyorum.. sizin arkadaşlardan böyle biri çıkarsa gel bu pideciye söyle.. onlar bana haber verirler tamam mı?” diyor.. peki  gelir söylerim diyor elçiye zeval olmaz çocuk..birazdan tekerlekli iskemlesi ile bir bey gelip, içeriye pidelerini sipariş ediyor.. çocuk:” merhaba ”.. adam:merhaba”..çocuk:biz kahve ve çay içiyoruz size ne söyliyeyim?.çay?..tamam”..bu bey 47 yaşında..7 yıl evvel MS rahatsızlığı teşhisi konmuş..şimdi bu hale gelmiş ve tedavisi yokmuş..gittikçe his kaybı artıyormuş..o çalışamadığı için hanımı çalışıyormuş.. Sevdiğimm.. ben onu öyle tertemiz,öyle düzgün hissettim ki, bir ara ellerimi onun kalbine koymayı çook istedim..ama sokaktayız ya utandım ve yapamadım.. içimden niyet ettim..gece evimde namazdan sonra kendimce bunu yapmayı denedim..önemli olan niyet biliyorsun ve ben bu konuda yetkin değilim.. rica etsem onu iyileştirebilir misin lütfen..ve gelip bana da bakmalısın.. dün itibari ile, bugünse şiddeti inanılmaz artan dizler-bacaklar problemim var..YA ŞAFİİ..

ve bu bölümdeki hisse: geçen masalımdaki az katlı evlerden oluşan mahallecilik, kendi el emeği ile geçinen küçük esnaf ile semt sakinlerinin arasındaki muhteşem muhabbetin-dayanışmanın, ben ve okuyucu için tecelli i tezahürü idi ki ,asla bir site cumhuriyetinde böyle bir şeyi bulamazsınız ..inşallah mahalleler ve  ahilik-esnaf kültürümüz yok olmaz ve aminn..

15 haziran cumartesi..
Sevdiğim dün hayallerimi aldığını yazıp uyumuştum ya hanii..galiba hayallerim açılıyor bak..çok kalabalık bir binaya giriyorum..merdivenler dahi silme siyah giyinmiş insanlarla dolu..her yer tıklım tıkış..ben yukarıya çıkıyorum..bazı tanıdıklar değişik yerlerde oturmuşlar.. ben daha yukarı katlar için çıkıyorum. birine zikir başlıyor diyorum. birden karşıma korkunç değişik, bir tuhaf adam çıkıp bir şeyler söylüyor..sanırım şifa ve tam iyileşme hakkındaydı...ve sonra bir toprak zemine açılmış gladyatör savaşçıları arenasına yukarıdan bakıyorum..aramızda sadece onların arenasını üstten örten bir tel örgü var.. çırılçıplak ama belden aşağıları siyah arılarla kaplanmış halde iki adam neşeyle dövüş ediyorlar..sırtı yerde olanın adı Sezai..  Haybabamda üryan ve ayakta.. aynı şekilde beline bağlı peştemalcesine tüm belden aşağı vücudu siyah arılarla sımsıkı kaplanmış..o zikir ederek dövüşecek ve kazanacakmış, üstelik çok genç, sağlıklı ve neşeli.Sevdiğim uyandığımda bacaklarım ve dizlerim o derece korkutucuydu ki uzun süre yatağımdan kalkamadım..bugün hep endişeli geçti..hani bir vakitler sormuştum ya ve Sen korkma öyle bir şey olmayacak demiştin.. hatırlatmak isterim…




ŞİMDİ SIRA GELDİ TÜM OLAN BİTEN GÜNDEMİN BENDEKİ EN SON TEFEKKÜRLERİNE.. bir defa geçen masalıma yazmak isteyip yazamadığım ilk intibalarımla başlamak istiyorum..haa birde  bu hafta bir sanal kitap okudum..hz peygamberimizin çok eşliliği hakkındaydı.. ben hiçbir vakit efendimizin çok izdivacını aklamak için bir şey yazmam, mücadele etmem..ama bir gün bu 13 hanımın anlamını yapabilirsem tefekkür olarak Sana yazabilmeyi çok isterim..tek bir ruh vardı ve tüm ipler-kesretler O’nunla zaten izdivaca el mecburdu ki el’ân öyle..HER IRK,HER DİN,HER MEŞREBİN ANA KAYNAĞI O’YDU VE DÜNYAda da=NİS O’NA, SEMBOLEN NİKAHLANMAK ZORUNDAYDILAR..herkes bilsin bilmesin, senaristi yönetmenin yatağından geçer.. çünkü metni o yazdığı için, her şey O’ndan doğmuştur..ve çocuk kimin yatağında doğduysa O’na aittir..


bugünkü  sığ idrakimizle,
daha 100 sene evvelki atalarımızın hiçbir geleneğini anlayıp,sindirip kabul edemiyoruz da; bize mi kaldı ki ,her şeyi erkenden olgunlaştıran sıcaklığı, bizim iklimimize hiç benzemeyen döngüleri, 2.000 seneye dek uzanan ve daha da evvelinin kültürünü bilip anlayabilelim.. o zamanın şartlarına göre yaşamayan ve idrak edemeyen, hazır lop mirascı bu kara cahil halimizle kendimizi ne sanıyoruz?



O zaman neden kimse Avrupa’nın kültürlü üreyemeyen adamlarının (nüfusunun çoğu babasının kim olduğunu ve akrabasından kiminle beraber olduğunu dahi bilmiyor unutmayın lütfen), Uzak Doğuya küçük çocukların ilk gecesi için senelerdir uçak kaldırmasına tek bir eylem yapmıyor?.. neden fakir Uzak Doğuda çok çocuk doğurup, çocuklarını hormon hapları ile 8-9 yaşlarındayken şişirip, insan ticareti için Avrupa ve Amerikalılara nasıl pazarladıklarından bahsedilmiyor? bu istismarcı ülkelerinin hiç bitmeyen afetleri neden?!! ve neden hiç kimse bugün Amerika-Avrupa’da ilkokul seviyesine inen cinsel ilişki-uyuşturucu ve hamileliklerinden bahsedemiyor?? Allah’ın insana lütfu ihsanı ile verdiği bir duyguyu kim belli kıstaslarla ölçebilir ki, kim?! nesi gelişmiş medeni Avrupa ülkelerinin?! Egosu-şehveti.... nerde çocuk ve insanlık hakları?.. ve Kuzey Avrupa’nın neden artık üreyemediğini neden hiç kimse tefekkür etmiyor pekiii?..


ben ben taşı
o hayran olduğumuz ülkeler kimler?!:
kendilerinden fakir ülkeleri vampir gibi emen, hırsız, nifak sokucu, aç kurtlar gibi olup havlayarak  GÖZ KOYDUKLARI ÜLKELERE BAŞTA DESTEK VEREN; bizim gibi münafık-kimliği ellerinden alınmış toplumları birbirilerine düşsünler de, hemen orayı da talan edelim diye bekleyen ülkeler, medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarlardan başka ne olaki?!!.. bugün onların şak şaklarıyla ülkenin içine eden geri zekalı şapşalların ıslahı namümkünse, Sen bildiğin gibi yap YA RABBİ demekten başka ne gelir ki elden, değil mi Sevdiğim..

SEN BİLDİĞİN GİBİ YAP..SÜRÜYÜ SÜREN SÜRÜ GÜDÜCÜLERİ, SÜRÜYE GÖRE SÜREN SENSİN VE O TOPLULUKLARI, KENDİ CEHENNEMLERİNDE, SÜLEYMAN’IN KAYANIN ALTINA HAPSETTİĞİ CİNLERİ GİBİ HAPSET KİİYİ VE GÜZELE ARTIK ZARAR VEREMESİNLER VE AMİNNN…


bugünkü değerlerle 30 yıl evvelki değerler dahi örtüşemezken ..bizi, ailemizi paramparça yaparak ,ne anababa, ne evlat bağını,hiç bir dini-örfi güzel geleneğimizi bırakmamışlarken üstelik..şimdi iki kıytırık ağaç için mi bu pespaye rezillik.. ilk önce sen git atanı-köklerini, aile şeceresi ağacını ara bul..kendi ağacına sahip çık ,sonra elalemin kuklası ol....


neyse konumuza dönelim..
ben herkesin, cinsellik adına, kadın ve erkek hiç fark etmez çünkü bunu yapan en az iki kişiyse eğer, oturup düşünmelerini isterim..kendi hayatlarında kaç defa partner değiştirdiler veya bunu tam gerçekleştiremedilerse de bunu yapabilmek için ne entirikalar çevirdiler?!..bir taraf bunu aleni hayvanlar gibi hiç durmadan yaparken, diğerleri bunu dini kendine uydurarak ama nefsi için yapmıyor mu?.. lütfen kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın..bugün dünyanın içinde bulunduğu ve bizi hızla sallayan afetlerin ana sebebininse  genel ahlaki çöküşümüz olduğunu da hiç aklımızdan çıkartmayalım..Allah bizi cezalandırıcı değil ki..biz kendi ellerimizle yaptıklarımızın bedelini kendimiz kendimize ödüyoruz,..kimseyi suçlayamayız..suçlu biziz..


Sevdiğim biliyorsun aslında genel olarak halk tam serbestlik istiyor..dini  kimlikli bir yönetimi ise asla istemiyor..kanunsuzluk, nizamsızlık ve hayvanlardan farksız bir hayat istiyor..aslında böyle yaşayan herkes bilsin ki onların sadece dış görünüşleri insan suretinde ama gerçekte hangi hayvani huya sahiplerse o hayvandan başka bir şeyde değiller..bizler bu dünya yaşamına İNSAN OLMAK DERECESİNE YÜKSELEBİLMEK İÇİN BİLE İSTEYE GELMİŞİZ Kİ, ÇOK AZIMIZ HATIRLIYORMUŞ.İŞTE O HATIRLAYANLARIN BİZE GETİRDİĞİ KURALLAR, BİZİ İNSAN OLMA SEVİYESİNE EN KESTİRMEDEN GÖTÜRECEK YOLDUR..hayvanların dahi kendi içlerinde kuralları olduğunu unutmayalım lütfen..ve hayvanlık mertebesi insanlık makamının bir altı olduğu için çok yücedir..ama Rabbimiz bize birde hayvandan daha aşağı olanların mertebesizliğinden de bahsediyor değil mi?


Sevdiğim buraya cuk oturan bir şeyi yazmak istiyorum..ben geçen sene sembol araştırmalarım sırasında bir sitede çok ilginç bir şey okumuştum..hatırımda kaldığı kadarıyle buraya not düşmek istiyorum..binlerce yıl evvel; bizler gibi her şey serbest yaşamak isteyen, sürü hayvani insan müsveddeleri yine varmış ve bir gün çoğunluğu ele geçirip yönetimi devir almışlar.. tüm değerleri ve dini yok edip paganlıkla ,şehvete taparak yaşamaya başlamışlar..içlerinde çok az brahman-din adamı gerçek insan kalmış ve bu brahmanlar şöyle bir karar almışlar..şehrin çok uzağındaki bir dağa çekilerek mağaralara kapanacak ve asla evlenmeyeceklermiş ki, böyle kötü bir dünyaya gerçek insan doğamasın..ve yıllar geçmiş..halk o kadar kudurmuş ki, birbirlerinin eşi, çocuğu bırak, kendi çocuklarına tasallut olmaya başlamışlar..ve içlerinden artık dayanamayan bir kaçı dağa, brahmanların yanına gelerek ağlayıp yakarmış..ne olur dağdan inin ve temiz kalmış kızlarla evlenin ve gerçek insan nesli yine dünyaya yayılsın ve huzur,bereket gelsin,bize bildiklerinizi öğretin,size tabii olacağız ...brahmanlar biz yemin ettik diye asla kabul etmemişler.ama ilahi emirde gelmekte gecikmemiş..işte o dağdan inip, bildikleri en temiz kızlarla evlenip, dünyaya yeniden insan doğumunu başlatan devri döngüsünün ademleri olanlardan biride, o brahmanlardan biri olan hz İbrahim Halilullahmış Sevdiğim..hikaye ne kadar doğru hiç bilemem ama bence, şimdi içine sürüklendiğimiz, beklenen son devre  çok benziyor değil mi?. inşallah bizlerinde içlerinde tertemiz kadın ve erkekler kalmıştır ki, geleceğimiz için bize gerçek İNSAN DOĞURABİLSİNLER VE AMİNN..


ve Sevdiğim şimdi 15 haziran cumartesi akşamı..TARİHİ NOT:
kaç yıldır bir haberi ilk defa bir saat filan izledim..taxim gezi parkı isot gazlı bir edayla boşaltıldı..HER YER ÇADIR VE PİSLİKTİ..HANİ ÇEVRECİLİK VE MEDENİYET..BUNLAR MI KÜLTÜRLÜ.İÇİÇE-MAHREMİYETSİZ  ÇADIR HAYATI..VE BİLE İSTEYE KIŞKIRTTIKLARI, SONU BAŞTAN BELİRLENMİŞ BÖYLE BİR ORTAMA MİNİCİK ÇOCUKLARINI NEDEN GETİRMİŞLER ACABA?..O ÇOCUKLARIN SUÇU NE? NEDEN KENDİ OYUNUN İÇİN ONLARI KULLANIYORSUN Kİ?!ve dün gece uyumadan yaptığım kürevi tarikatımın küreviye eylemine yazdığım gezi parkı ve terör tamamen bitsin yazısını elimle silerek aleme üfürüş duam kabul olmuş ve aminn..ve öyle çok salavat okundu, öyle çok dualar edilip yakarıldı ki..Allah inşallah bize acıdı.. biz asla savaş istemiyoruz..



ve horusRAlık için bir başka yönlerden de olaya bakış açısı sergisi..eskiden insanlar arada savaşa, ava giderlermiş..seyahatler uzun ve çok yorucu olurmuş..dolayısı ile insanlar enerjilerini sık sık böyle boşaltabilirlermiş.. ya bugün ki medeni denen insan? (bakınız nasıl şehrin merkezine çadır kurup-sokağa tuvaletimizi yapmak ve  iç içe yaşamak için yanıp tutuşuyormuşuz, sosyolojik olarak idrak lütfen..sakın kendinizden kaçmayın!!)

günümüz şehir insanı; bir defa doğal hayatından
koparılıp,doğal olmayan malzemelerden üst üste konmuş kutu evlere hapsedilmiş değil mi?evvet..ve ayağının altından tut,etrafını  saran 4 duvarı ve başının üstündeki tavanın içinde dahi ,dünyanın her yayınını iyi kötü demeden alan elektrik kabloları ile tamamen çevrilmiş değil mi?evvet.

BU DURUMDA: tamamen bir ses frekansı dalgası olan hakiki insan; bu kaçak-sahte yayınlardan kendini nasıl koruyabilir ve diğer yayınların çarpan elektriklerini almayarak, kendi kitabını  nasıl doğru okuyabilir ki?..


ee..
en yüksek enerji olan cinsellik enerjisi, gençlik devrinde ,doğru zamanda, doğru kişilerle kullanılmadığından, kişilere hem bedeni,hem ruhsal inanılmaz zararlar verip, acaip hareketlere maruz da bırakıyor değil mi?evvet..

ve tamamen kimyasal katkı maddeli gıdalarla ve tek tip marka,tek tip eğitim,tek tip robot insan olmaya ALLAH’IN YARATIM PROGRAMI HİÇ UYABİLİR Mİ?HAYIIR.


demek ki ney miş?..ilahi nizam kendiliğinden, vakti gelince, yine aslına rücu eder ve hâk gelince batıl olan-sonradan insanın yarattığını sandığı her hayal-her iş ve eylem sona erermiş ..


bu durumda  devlet biz halkı için neler yapabilir projesi
J..tabbi ki önce şehirlerin pek çok yerine yeşil alanlar açılmalı..bu büyük orman parklarda halkın doğal yaşam barınakları sağlanmalı..pek çok mağara yanında çadır ve bank evler tüm halka açık olmalıdır.. bu parklarda bir kürsü olmalı ki, her birimiz içimizdeki protest, anarjist yanımız depreştiğinde gidip orada istediğimiz gibi içimizi dökelim..her belediyenin bir tv kameramanı ve yerel gazetesi bizi kayda alıp diğerlerine göstermeli ki, içimiz rahat etsin=biz sesimizi duyurduk bilelim ve herkesler de bilsin..bazen yönetime veya başka şeylere kızdığımızda bu parklarda kırıp dökebileceğimiz vahşi alan sahaları da olmalıdır..bu vahşi talanı şehirde yapan olursa orayı o kişilere devlet temizlettirmeli, kırıp döktüğü her şeyin bedelini de ona ödettirmelidir ve olaya karışmayan diğer vatandaşın vergisini asla bu çirkin kişi için kullanmamalıdır .. ayrıca,parası olmayan şiddet yanlıları, bu  eylemlerini doğa parkının bu iş için özel yapılmış  vahşet alanında bedava karşılayabilmeliler..

kan dökmek isteyenler devlet mezbahalarında işe alınmalı veya gelecek kurban bayramına dek, doğru  islami kurb'AN kesme işi ehlince onlara  idrak ettirilmeli ve bu ibadeti yapan erkeklerin garantili, bir yıl boyunca kan dökme vahşeti hissetmeyeceği taahüdü ellerine verilmelidir:)..

aksiyon ve heyecan arayan şımarık gençleri  sınırdaki mayın temizleme çalışmalarına almalıyız..bu aşırı varlıktan ve her şeye hiç çabalamadan, erkenden sahip olmanın verdiği kadir bilmezlikleri için de acilen Anadolu'ya gönderilmelidirler. iş-emek-özgürlük-vatan-satılmamış topraklarda  alın teriyle nasıl çalışılır ve taksimde kafelerde nasıl vatan kurtarılmazı, ehli olan MİLLETİN GERÇEK EFENDİSİ KÖYLÜLERİNCE; sabah gün doğarkenden, gün batane dek bila istisna tarlalarda,  bu gerçek hayatı zerre tanımayan acemi çaylaklara öğrettirilmeli eylemine destek vermeliyiz ki, yediği ekmek nasıl önüne geliyormuş görsün..


gençlere hızla iş ve eş bulunması için devlet anababalık etmelidir..evi olmayana ev, eşi olmayana eş, aşı olmayana aş sağlamalı ki millet bu kadar yozlaşacak hale gelmesin..kılık kıyafet tüm dünya insanlarının kendi etnik giysileri de dahil tam serbestiyete sahip olmalıdır ki, belli markalar-belli aileler bizi tek başlarına yönetemesin ..

bazı kişilerin okula gitmemesine ve okuma yazma öğrenmemesine izin verilmeli ve bu türler özenle korunmalıdır ki,tekelci bir öğretim olmasın, kişisel özel öğretimlere de kapı açılsın…

benim kabiliyetim var..başkasının yanında çalışmak istemiyorum diyene devlet küçükte olsa bir dükkan açmaya yardım etmelidir ki, insanlar, meslek ve mevkii olarak da hiçbir zaman belli firmaların-belli sermayenin kölesi olmasın.. HAVADAN PARA KAZANAN FAİZCİ-TEFECİ-HIRSIZ BANKACILARIN ÇOMAK SOKMALARI İLE ÜLKENİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ TUZAK AYNEN ONLARIN HALKIN KANINI İÇTİĞİ GİBİ, TEZ VAKİTTE ONLARA YANSITILSIN VE amiiinnn..


ve işe yarayan her icad ve oluş için devlet halkının hakkını gözetlemelidir..


her şehir kendi elektriğini, kendi suyunu üretebilmeli ve vatandaşını fatura köleliğinden kurtarıp sadece fatura ödemek için koşturmak yerine ALLAHIN İNSANA İNSANCA YAŞAMASI İÇİN YARATTIĞI DÜNYAYI, ÜÇ GÜNLÜK BAŞ GÖZÜYLE DAHİ OLSA “AHH YARABBİM.. BENİ YARATTIĞIN YETMEDİ, BİRDE BU MASMAVİ DÜNYAYI DA MI BANA KULLUK ETSİN DİYE YARATTIN” SÖZÜNÜ HİÇ OLMAZSA ÖMRÜ HAYATINDA BİR DEFACIK dahi olsa DİYEBİLSİN BE SEVDİĞİM…



*
Sevdiğim.aslında başka şeyler yazmak istedim ama olmadı..şu an dışarıdan korkunç protesto ve korna sesleri duyuluyor ki, biz şehrin çook dışındayız..ve ben gerçekte ise şunu anlamıştım..bu iyi ve kötü-rahmani ve şeytaninin ezeli oyunuydu.öyle bir devirdeydik ki, hâk ile batılın ayrımı için herkesin tarafını belli edip,  gerçek kimliğini teşhir etmesi gerekiyordu .. bu sadece bizim ülkemiz için değil, tüm dünya içindi gerçekte...

bazen Yaratıcımız bir elbisesini çok sevip onu çook yükseltebiliyor amma bir süre sonra ise o elbiseden sıkılıp asla tanrılığını alamayacağını ona göstermek istiyordu..

bu O’nun kendi ilminden kendine; ÂLİDEN ÂLİYE SEYRİ VE ÖĞRETİŞİYDİ Kİ, KİMSENİN ELİNDE HİÇ BİR ŞEY YOKTU VE OLAMAZDI ZATEN..

olan bitense esmaların seyrü sülüğü, esmaların kendi içlerindeki savaşı,esmaların kendi içlerinde ana esmayı idrak edip, ona kulluk etmeyi beceremeyişlerinin ve kutup noktası esmasını idrak edip bilene dek geçirecekleri serüvenlerinden başka da bir şeyde değildi..

KALPLER HER AN O’NUN İKİ PARMAĞI ARASINDA  DÖNDÜRÜLÜYORDU..ve içimizdeki düşman ve onları yöneten dış mihraklar bizim topraklarımızı istiyorlardı..ve rahmaniyet ise KUDÜS BİZİMDİR, BİZİM OLACAK DİYORDU..dolayısıyle ben yine de ümitliyim Sevdiğim..

inşallah yukarıdakiler aralarında anlaşır da; artık bizde aşağıdakiler olarak huzuru sükûn bulabiliriz ve aminn..


CEMAL AYINDAYIZ YA HANİİ..BİRAZ  GÜLÜMSEYEREK YANSIMA OLSUN İSTEDİM…Seni seviyorum.


arıya dahi vahyeden Allah neden insana aklı selimi vahy'etmesin ki?


nur cihan
nuralem7@hotmail.com
15.06.2013