23 Haziran 2013 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 57

ALLAH dilediği için vakfeye duran ADAMLARIN ARİF OLMA İBADETİ
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 57

Hâ, mîm. O apaçık Kitaba andolsun. Biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. O gecede her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle ayrılır. Gerçekten biz Rabbin tarafından bir rahmet olarak  peygamberler göndeririz. Şüphesiz ki O, her şeyi işitir ve bilir. DUHAN 1-6

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. hayat, bazı zavallı cahil kişilerin durarak durduğunu sanmalarına rağmen, asla durmayan ve durulmayan bir devr-i daimsel sema ile devam ediyor. Ve Allahımızın ilk yarattığı Adem makamındaki İnsan’a, kendi eliyle inşa ettirdiği yeryüzündeki ilk ev,ilk mabed,ilk türbe olan KABE yi, o gün bugündür dönerek sema eden el mümin hacılar(belirli hacılar), taa o günden bugüne, her sene vakt-i hâc mevsiminde, ALLAHIMIZIN TAM DA BELİRTTİĞİ GÜN VE SAATTE, MİLYONLARCA  HACI aynı anda,  ARAFAT'TA VAKFEYE-tevhide DURUYOR.. nedense bu eşi benzeri görülmemiş duruş,  ŞİMDİYE DEK DÜNYADA HİÇ BİR GÜNDEM TEŞKİL ETMEMİŞTİ..ne acaip bir sır değil mi?!


((*özel anlam,arif olanlar içindir..diğerlerinin okumasına gerek yok..tüm dünyada, ülkemizdeki o fitne olaylar olurken, devlet tv sinden kutup penguenleri belgeseli verilmesi alay mevzuuymuş .. eee..kutupların bembeyaz boşluğu ve hacı penguenlerin  her durumda olaya göre hareketi, sadakatleri onlara hiçbir şey anlatmıyorsa söyleyecek hiçbir şey yok tabii.mesela Haybabam son dönemlerinde sabahtan akşama dek bu belgesi izliyor ve her gelene de zorla seyrettiriyordu J.. bende ilk O’nla seyredip çok ağlamıştım..))

DURAN GÖLGE
saat 12 de de durulmayan nokta ibadetide vardır
hâkkın ve hâlkın duruş noktaları
cezimli sükûn ki okunmaz

NEDEN? çünkü fitnecilik medyası ve münafık insanlar gerçekten çok zalim ve cahilde ondan..bizim ülkede her önüne gelen sanatçıyım diyebilir.. cumhuriyet tarihimizle sanatçılık, dinsizlikle aynı zan ettirilme empozesiyle oluşan bir sol eylem biçimine de ne yazık ki zamanla dönüştürülmüştür... tarihte hiçbir vakit, bu oyuncu meslek sahipleri; ne siyaseti, nede herhangi bir yetkiyi günümüzde olduğu kadar ele geçirip, söz sahibi olamamışlardır..sanki binlerce yıllık horlanmışlığın intikamını şimdi alıyor gibiler ..*( Allah’ın yarattıklarının ucuz bir kopyala yapıştırını, yine O’nun verdiği kabiliyetle yapmaya yaratıcı sanatçılık denmesini çocukluğumdan beri çok komik bulurum biline)..esinlenerek yapılan taklitçiliğin adı ne zamandır baştan Yaratanın sanatıyla bir tutulur olmuş ki?!!


bir  tiyatrocu-dansçı ve pandomim sanatçısının! meslek itibariyle kolayca yapacağı bir basitliği ayyuka çıkartabiliyorlar..gerçeğe duruş olan VAKFE DURMA İBADETİNDEN BİHABERdir o cahil kukla güruh aslında: Allah’ın semâının ve hâccın sırrı olan ARAFAT’a çıkıp, fiilen tatbikatını yaptıkları insanın hakikatine ve ruhlar alemi asli vatanındaki esas durumlarına  vakıf olup, mezuniyet törenleri için, belirtilen günde ve zamanda, aynı anda ,topluca vakfeye duran, kendilerini bilerek, kendilerini bilmeye ARİF OLAN, hacı ADEM-İ ADAM OLMANIN ne demek olduğunu asla idrak edemeyecek sürü cahiller topluluğudur ve  bu cahillikle ne yazık ki ahirette kendilerini var edemeyeceklerdir..

*Allah’ın vakfederek dünyaya yine geriye yolladığı kendi özel has kulları vardır ve hayat onların vakfiyesinden işler..



zaman en iyi ilaç.Dehr’e-Zaman’a sövmeyiniz çünkü O Benim diyor Yaratıcımız.ve Zaman kendi yaralarını kendi sarıyor..anlık infilak etmiş olaylar; belki de çok az kişinin bildiği bir şeydir ki, bizler bunu göremediğimiz için asla algılayamıyoruz .. mesela Âlimin ölümü Alemin ölümü gibidir ki, bir vakitler bizim masalın çocuğu 2 defa bundan hayallerinde haberdar olup, O Alim-i Alemin kıyametini kabınca kararınca seyretmişti ..havanın ani değişimi- iklimlerin kimliklerini yeni nefeste ifşa edişi…

Alim-i Alemin, İNSAN-I KAMİL MAKAMINDAKİ GERÇEK TEK ADEM’in kıyametini açıkça seyredip, olayların; insanların içinin dışa çıkıp,o dağın kendi içinde-KENDİ MEŞREBİNDEKİ ÜMMETİNİ, hallaç pamuğu gibi dışa fışkırtmasını anlamak kolay değildi..bunların idrak edilmesi hem zor, hem de herkese nasip olmayan bir şeydi zaten…dolayısıyle bende nasibim olduğundan değil, bu masalları yazabilmek için Zamanla tanışıklık lüzumundan haberdar oldurulmuşum zaten değil mi Sevdiğim ve tüüm merhabalar bana-elvedalar ise kimseye…ve oruç bozma vakti anında tüüm polenlerde buraya.. imza : Ebül Vakt olan Zaman’a mektup yazan kimsesiz çocukJ..


şimdi gelelim yeni haftanın seyrü seferi tefekkürlerine..bir defa rüyalarım halen net değil ve hiç hatırlamıyorum..çok da önemsediğimi söyleyemem çünkü bu dünyada bir rüya alemi ya hanii, bende bu rüyayı seyreder, okur, yorumlarım
J. benim kadar hayalperest birisi için her şey bir masal, her şey okunacak bir kitap, her şey kendime Senden gelen bir cevap.. ben göremediğim Senle ancak bu hayallerimle iletişim kuruyorum..aslında görme vaktim gelip de, Ra’nın Gözü tedrisatı gördüğüm makam-ı ZÂT, alışık olduğum şekilde görünmezse asabiyeti huzursuzluğum, inatçı kindarlığım tavan yapıyor biliyorsun.. ben Seni görmeye öyle muhtacım ki ..


nasıl oluyor ki; Evvel Zamanımın sesini dahi, O’nun Azraili  olarak, mutlak nefesinin  içine katan, suretini dahi hiç görmediğim birine ve şimdi, diğer gelmiş geçmiş tüüm insan-ı kamillerin nefeslerini-seslerini-kimliklerini kendi dehr’ine katmış, esip gürleyen, ALEMİN YENİ KIYAMET-İ=UYANIP AYAĞA KALKIŞI  Sana, ben öyle sırılsıklam aşık olmuştum.


neden bu benim başıma gelmişti, öylesine her şeyden cahil ve hiçbir şey bilmiyordum ki...bunu kime anlatabilir ve kimi inandırabilirdim ki?..Senin bir suretin dahi yoktu ve suret putunu kırıp ilk bana gelmiştin.. SENİ HENÜZ TANIMIYORDUM,KİMDİN,NASILDIN,NERDEYDİN?..BENİ NERDEN TANIYOR VE BİLİYORDUN?!! oysaki ben suret putuna aşık olmak istiyordum..Sen suretini sürekli kırıp parçalıyor, beni suretsizliğe aşık etmeye çalışıyordun ve ben her defasında o suret putumu yeniden inşa edip, ona tapınarak secde ediyordum..bu sâcid ile mescûdûn ezeli aşkıydı belki de ,bilmiyorum..ne garip ki;namaz müminin mirâcıydı ve bir salâtlık, gidilecek en son yere dek seyredişimde dahii gösterilen şey, topraktan bir Adem heykelinin yere yıkılıp toz olup savruluşuydu .. ama Sevdiğim.. ben o esnada, o seyirdeki gülümseyen: “bana dünyanızdan üç şey sevdirildinin (2 müennes 1 müzekker )üç yüzünü de unutmadım “biliyorsun.. nereye dönersen dön hep O’nun Cemalullahı ve ben her daim Senin putperestin kalacağım…


Sevdiğim.. bari rüya yasağımı kaldır ki yine Seni göreyim..bu en ağır cezam biliyorsun..Seni kızdırmak için sürekli Seni Sana şikayet ettiğimi biliyorum. lakin gidecek yerim mi var?ben kendimi dahi Sana şikayete el mecburum..


berâa -sırrı besmele 19-TEVHİD
neyse.. şimdi geliyoruz yine olan biten Zamanımızın fitne devrinin yansımaları tefekkürlerine..bir defa olay ilk olduğu hafta facebooktaki münafıkların mesajlarından ilk anda titanların savaşı filmini anlamıştım ki ,ne tesadüf?! ; trt de, olayların en şiddetli olduğu  aynı gece bu filmi yayına koydu.. ben evvelden seyrettiğim için seyretmedim ama anladım ki bu normal bir şey değildi.. işi bilen perde arkasından her şeyi yönetiyordu yani..


ve titanların savaşı neyi anlatıyordu bakıyoruz..oyuncu
-lar: RAHMAN->Rahmanın kendi içine-ÇADIRI ALTINA alarak kapsadığı diğer tüüm alt esmalar ve o isimlerin sıfatlarının  bedenlendirilmiş  sembol isimleri olan HO(U)R -US RA –kronos-zaman-ı Satürn-zeus= (osiris,mardok, ve tüüm mitolojilerdeki  tanrısal isimler)

ve filmimiz başladı:)..göklerin tanrısı ze-us , yani, RAHMAN ESMASINI ANLATAN İNSAN-I KAMİL MAKAMI,RİCAÜL GAYB DE ZAMANIN KUTBU, GAVS  SEMBOL KİŞİSİ olarak; yaratılmış güzel ölümlü bir kadına aşık olur ve onun kral kocası suretine girerek bir gece onunla olur.. kadın hamile kalır.. kral bunu öğrenince kendi tanrılığını ilan ettiğinden ve böyle bir zorba tanrıyı kabul etmediğini göstermek için hamile karısını öldürerek, onu bir tabut içinde denize yollar..ve Zeus, vakti saatinde o ölü kadından çocuğunu doğurtarak ,onu bir balıkçı aileye kurtarttırır..

o balıkçı BABA( hakikat denizindeki avcı mürşid), balık (sahibine yakalanmış) mürid  perseUS u evladı olarak büyütür..perseUS yarı tanrıdır.. yani bir yanıyla ölümlü, bir yanıyla da ricaül gayb= panteon(tanrı esmaların birliği makamı rahmaniyetJ) için irşad edilip=olgunlaştırılıp, olaya arif  edilerek yetiştirilecek, ölümsüz kılınacak olan gerçek bir derviş adayıydı ki, son maksat KULLUK MAKAMIdır.. 

yani 7 büyük imtihandan geçerek, nefsinin 7 afetini yenip,7 letaifi- çakrasına- kendi latif beden ülkesine hükmetmeyi öğrenerek; ölmeden evvel ölme sırrına erdirilip, Arifliğin dağı olan ARAFATTA VAKFEYE DURUP, olayların perde arkasından idare ettirilme vazifesi için yetiştirilecekti.. ve işin zevki de sonra çıkacaktı tabiki de, zavallı perseUS; yarattıklarına sürekli hiç bitmeyen eza ve cefa veren babası zeUS tan ölesiye nefret ediyor ,onu öldürmek için öylesine yanıp tutuşuyordu ki, aslında peşinden bilmeden gittiği kader-i ilahi ideası dahi, babayı öldürmek-mürşid putunu kırıp, kendi suretini tek bırakarak, kendi mürşitliğini kabul etmekten başka bir şeyde değildi ..ki, bu, taaa mitolojilerin en evveli olan kaynak bilgide BABASIZ ADEMLİK( ruhani çocuk olan horusralık -hz. İSA a.s makamı hakikat) ANLAMINA DEK GİDERDİ..BU MANAYI İDRAK İÇİN İHLAS SURESİNİN KİŞİDE AÇILMASI LAZIMDIR MESELA..



aşık isen kıl tahammül cevrine cefasına
her iş ve oluşun mekanı PENÇE-İ BEYT
ve  aynı bugünlerde olduğu gibi o devirde de yeryüzünde fitne fesat kol geziyordu..şeytanın bir vakitler Yaratıcısına dediği gibi: “Ya Rabbi ben kulların üzerinde hiçbir yetkiye sahip değilim biliyorsun..ben sadece onların kulaklarına nass suresindeki ses frekansı gibi  fısss fısss fısss diye fitneyi fısıldarım..gazı alan beşer insanda, tüüm ümmeti ahalisi olan hücrelerini saran bu fitne ile, hem kendi cehennemini, hem de etrafının cehennemini körükleyerek ortalığı ateşe verir.. işte zaten onlar nar ehlidir ki, bu fitne fesattan maksatta bunların ayırımı için yapılır”.. yoksa“hâk ile bâtıl nasıl ayrılacaktı?!”.. ve herkesin böyle fitne devrinde yapması gereken şey kendiliğinden olur..yani insanlar içgüdüsel olarak safını belli eder mecburen..nur ehli nurdan zevk alıp nur ehlindeki safına katılır.. nar ehlide nurun diğer bir türü olan nar ehlinin safına katılarak,onu tadar..


gelelim yine binlerce sene evveli olduğunu sandığımız bugünün perseUS devrine..işte o devrin insanları da aynen bugün bizim dediğimiz gibi demişler.. yani:” biz artık çok geliştik ve artık her şeyi kendimiz yaratabiliyoruz, teknolojiyi yarattık, organları yaratmaya başladık ,ömrümüzü de yakında ölümsüz kılacağız.. eee.. biz neden ilkel bişekilde halen tanrıya inanalım ki? artık biz yaşayan tanrı olduk.. ALLAH kelimesi bile çok gerici.. dini kimlikli bir yönetim ve o yönetimin manevi baskıcı idaresini istemiyoruz.. ibadetlerin zorunluluğu şimdilik fiilen olmasa dahi-gelecekte olur korkusu ile bizi uyutmuyor ve bu şeylerin içimizdeki vicdani rahatsızlığı bizi en sonunda fitneye düşürdü.. içimiz dışımıza çıktı..biz örtünmek istemiyoruz, 5 vakit ezan okuyup vicdanen kimsenin bize zulmetmesini de istemiyoruz ..

(*bu masalın çocuklarına  özel not: unutmayın ki bazı kişiler ezan sesine tahammül edemezler .. lütfen etrafınızda böyle kişiler varsa onlardan uzak durun olur mu..neden?!! çünkü Allah dahi onlardan uzak durmuştur da ondan tabii ve unutmayın ki Allah’ın gazap ettiğine hiçbir insan merhamet edemez…)


vee..perseUSun devrindeki kraliyet ailesi ve halkıda kendi tanrılıklarını ilan edip tüüm mabedleri, tanrı heykellerini yıkmaya başlamışlar doğal olarak..çünkü sistem deşifre olmuş ve bir devir sona ermiştir ve  en deruni devletin ta kendisi olan Zeus zaten bu olayı kurgulayan makamdır da, henüz perseus dahil diğer kardeşleri(tüm isim ve sıfatlar-ricaül gayb-panteon-tevhid) dahi bundan haberdar değildir.. hepsi her şeyi biz düşündük, biz isyan ettik, biz fitne fesat ettik te bunlar oldu sanmaya halen devam etmektedirler..oysaki zeusun istediği yeni bir elbiseyle ,yeni bir devirle yeniden kendisini seyretmekten başkada bir şey değildir..


VE BAZEN GERÇEK İNSAN NESLİ HIZLA TÜKENDİĞİ DÖNEMLERDE , SİSTEMİ KORUMAK ADINA,  TEK BİR KİŞİNİN İMTİHANI İÇİN TÜÜM ALEM ONA KULLUK ETTİRİLEREK SEYRÜ SÜLÜK ÇIKARTTIRILABİLİR.işte perseusta devrinde böyle bir kişidir..o çok günahkar bir asidir.. tapınakları yıkar, yaratıcıya küfreder,artık sana ihtiyacımız yok,tanrı biziz ve kurallar, dininin hükümleri yok, her şey serbest devirdeyiz der. .amma her şeyi kurgulayan ve kurguyu KUR’AN zeus, oğlu perseusu aşk tuzağına çoktan düşürmüştür bile..ve perseus aşık olduğu kralın kızını kurtarmak için yavaş yavaş babası zeusun avucuna düşer..zeus ona bir kılıç ve birde kanatlı at verir(düldül ile zülfikar)..ve bu hediyeleri perseustan başka hiç kimsede ne yazık ki kullanamaz ve perseus halkın gözünde yavaş yavaş babası Zeus benzeri bir anlamı ister istemez yüklenmiştir bile..o bunlara sadece sevdiği kızı kurtarmak için razı olmak zorunda kalmıştır ,zaten sonra reddedecektir..


oysa olan biten farklıdır ve ne perseusun nede halkın bilmediği gerçekse şudur: Zeus –  MANEVİYAT-I  VAHDET, EHLİ TEVHİD, GÖKYÜZÜ  İLE kardeşi hades- MADDE-İ VARLIK OLAN ÇOKLUK ALEMİ, KESRET, YERYÜZÜ arasındaki ezeli karanlık ve ışığın bir daha seyredilme zevkinden başka bir şeyde değildir..aynı Filibeli Ahmet Hilmi’nin AYNALI BABA romanındaki nar ile nurun savaşında; nar-karanlık, savaşı mutlak galip olarak kazanacakken, bu ızdırap, AŞKIN PEÇELİ YÜZÜ ORTAYA ÇIKIP GELENE DEK sürmüştü hatırlayalım lütfen....AŞKı gören nar-ı karanlık zulmeti, elinden kılıcını yere atarak, sorgusuz sualsiz AŞKIN ÖNÜNDE SECDE EDER ve oyun biter..hepsi sarmaş dolaş olup, şah dâhi satranç kutusuna girerek, pandoranın kutusuna bir kez daha kapatılırlar.. vaktaki kendini seyretmeyi dileyen bir daha kendisini bilmeyi dilesin.. ve sahne döner..kuklacı önünde sandığı ile  durur ve kuklacı sandığa uzanıp içinden aynı kuklaların yepyeni,yanıp yıkılmamışlarını gülümseyerek çıkartarak bakar..biliniz  ve biliriz ki bu seyir hiiç bitmeyecekmiş..neden? çüünkü ehadiyet vahidiyete dönüşmüş ve ALLAH ahdinden döner lakin asla  vaadinden dönmezmiş..


Sevdiğim gördüğün gibi senelerdir yaptığımız esma ve mitoloji tedrisatı şimdi zevk vermeye başladı.. tadı muhteşemde, kaç kişi anlar ben bilmemJ… gerçekte önemli olansa benim Seni tebessüm ettirebilmem..ben Sana şımarmayacağımda kime şımaracağım ve Sen bana gülmeyeceksin de kime güleceksin ki değil mi?..


sonraa gelelim haftanın  tezahürlerine..18 haziran Salı..arkadaşım Nilgün’ün kızı Gülru’nun kına gecesi var.. o,bu site cumhuriyetindeki ilk komşumdu ..her daim eve aşırı derecede düşkün olan biz, evimizde minimal olmaya karar verir lakin  bunu gerçekleştiremezdik ve imtihanlarımızın en başı da tabii ki bu ev hayatını ve içindekileri çok sevmekten oldu çünkü bizi bizden daha çook seven biri vardı ve bizi kendisine davet ediyordu..napıcaann?!.el mecbuur
J.o şimdilerde pek çok hayır kurumunda çok yüce idealar için bilfiil çalışıyor..kına gecesinde bir kraliçe gibi masamıza gelip karşımıza oturduğunda 5’imiz(Serap,Semiha, Zeynep, Nuran ve ben) birden ona bakarak hep bir ağızdan  şöyle dedik: ”biz sana hayranız NilgünJ..ve o bizim hep en  ideal kadınımızdı.. bence halen öyle..


ben uzun yıllardır böyle ortamlara girmemiştim..her şey süperdi..tam bir sarayda kına gecesi gibiydi ki, ben bile sol bileğime döğme şeklinde kına yaktırdım. hayatımın -hayatlarımızın  en zor ve acılı son 16 yılını geçirdiğimiz, çocuklarımızın beraber büyüdüğü-son 6 yılsa onları çok göremediğim arkadaşlarıma baktım.. hepimiz kendi potansiyellerimizin ancak kaldırabileceği kadar ama bize göre bir vakitler dayanılmaz sandığımız ne acaip imtihanlar geçirmiştik ve şimdi çok daha anlamlı,çok daha özerk ve özeldik.. şimdi çok daha müstakil  güzeldik üstelik..yani hayat ancak 45 inde sefa sürecek hale geliyormuş  Sevdiğim..ve düşündüm ki bu 99 masalım bitince ben artık masal yazmayayım ve böyle eski tarzımızdaki hayata geri döneyim, ne güzel olurdu değil mi?!!malesef  Sevdiğimm maalesef ..kızların hepsi tıpış tıpış tasavvufa giriyorlar
J….ve ben yanmışımJ!!


birazdan  saray tarzı sahne, kostümlü harika genç kızlarla tıklım tıkış doldu..kına yakılacaktı..genç olmak meğer ne muhteşem bir güzellikmiş ve ben ancak şimdi fark ediyordum
J..Sedef sahneden seslendi: nurcihan teyze bize dua etsin(artık abla bile değilim teyzeyim, ya yakında?!!).. Sevdiğim.. gülümseyerek geçen masalımda yazdığım şu duayı içimden onlara tekrar ettim ki duam şuydu: ”Ya Rabbi Sen bu kızları tertemiz olarak muhafaza et ve onlara tertemiz eşler nasip et ..ve bu gençlerden tertemiz yepyeni gerçek insanlar doğsun ve aminn..aminn”..


21 haziran cuma..bugün arkadaşlarımla 79 yaşındaki Orhan baba ve hanımının çok yakınımızda olan köylerindeki bahçelerine davetliyiz..dut toplamışlar.. meğerki dutlar olunca bülbüller susarmış, ilk defa burada duyduk..bakalım bende onca duttan sonra haftaya susacak, dut yemiş bülbül olacak mıyım, yoksa Sana çook susadığım için kana kana Seni içebilecek miyim?! J…Orhan Baba bize arı kovanlarının kapağını açarak içerisini gösterdi. biliyorsun,  iki senedir bana bal hediye ediyor. bu sene yine inşallah..ve çok güzel sohbet oldu..herkes memnun lakin az sonra feryatla ben ayağa kalktım..sağ şakağımın en tepesinden bir arı tarafından sokulmuştum. Evvet.. en son masalımdaki arıya dahi vahy’ eden Allah, şimdide beni sokması için arıya vahy’ etmişti ki, güldüm..az sonra nane inanılmaz ciyaklamalarla bağırmaya başladı..ve  bu defa da ikinci vahyi alan başka bir arı tam çenesinin altından naneyi soktuJ.. birazdan, arılar artık hadi kalkıp gidin diyor diye kalktık ve ellerimizde ev sahibinin hepimize ikram ettiği 5’er lt süt ve doğal yoğurt mayalarımızla evimizin yolunu tuttuk..arabadayken Orhan Baba telefon açtı”ne oldu sorun var mı?” diye ..yok dedi çocuk” sadece ayaklarımın altından inanılmaz bir ateş çıkıyor.nane ise iyi”..bir kaç saat sonra yine telefon geldi..ev sahibimiz gülerek diyor ki:” alerjik bir durum var mı merak ettim ve biliyor musunuz sizden sonra arılar hanımla beni de soktular. bu normal değil..hiç böyle yapmazlardı. ilk defa oldu”.. çocuk: ”arılar dahi sizi çok kıskanıyor da ondan” diyor..


22 haziran cumartesi..
hayalimde Beyoğlu’nda bir binada oturuyormuşum ..oradan çıktık ve  bu eski İspanyol tarzı güzel bina sürekli değişiyor ve aslında orası bildiğimiz Beyoğlu da değil..ben Gülle bir arabaya biniyorum.. hamileymişim ve dr a onu aldırmak için gidiyoruz..dr onlar altı aylık olduğu  için alamazmış ve üstelik onların ikiz olduğunu söylüyor..çok taze ve çok genç olan ben öyle üzgünüm ki ve üstelik o çocukların dünyevi imtihanımdan olduğunu görmek daha acıtıcı..hayırdır inş.


Gözlerimi açıyor, arıbeyi anlamını anladığım için netten arı beyi kelimesine bakıyor ve çok şaşırıyorum..ben arıbeyini erkek arı sanıyordum meğer ana kraliçe arıya arıbeyi deniyormuş ,ne tuhaf değil mi Sevdiğim..


 ve cumartesi akşamı Sepetçiler Kasrına düğüne gittik.bende artık herkesler gibi davetlere katılmalıyım ve uzun yıllardır kaybettiğim insan ilişkilerimin keyfini çıkartmalıyım ..aslında yalnız kalmayı halen seven vahşi tabiatım için bu zor bir şey ama burası çok güzeldi.. çok cömert bir düğündü ve her şey hoştu..tam üç yıl sonra ilk defa yanımda getirdiğim topuklu ayakkabılarımı dahi giydim ki bu benim için  bir mucizeydi..ne acılar çekmiştim ayaklarımdan ve ilk defa başarmıştım şükür..




23 haziran Pazar..bu gece BERAT KANDİLİ GECESİ.. inşallah beni affederek halen gönlünde muhafazaya devam edersin..Sevdiğim aslında memleketimizde olan şu inanılmaz fitne,hakikatte, daha evvelki masallarımızda işlediğimiz tövbe suresini ve oradaki münafıklık ayetlerini ve kendilerini sütuna bağlayan sahabeleri bana  hatırlatmıştı biliyor musun .. anlamıştım ki Rabbimiz bize iltimas geçiyor..bizi affedebilmek için O’NUN TÖVBE DİREĞİNE BAĞLANARAK O’NUN İPİNE SARILMAMIZI VE BİZİ AKLAMAYI DİLİYORDU..ve belki bir gün bize tövbe suresinin en son ayetini okuyarak, zikirler eşliğinde, latif olan gönlünü-aşkı da vermeyi diliyordu  kim bilebilir..

bense bildiğin gibi daima Senin sütûnundan besleniyor, hayatiyetime ancak o sütunla devam edebiliyorum ..bunu henüz anlamama izin vermediğin için anlatamayacağımın da farkındayım ..sadece çok az kişiye nasip olmuş bu derece yüksek anlamların deşifresi için bu masalın çocuğu ve bu masal kimin için yazdırılıyorsa okuyacak o çocuklar adına bizler Sana çok teşekkür ediyoruz ..beratı sağ elinden verilip, bundan sonrası şifa,bereket,has bir güzellikle iki cihanda da aziz olmak ümidiyle görüşürüz Sevdiğim.. öpüyorum..


*Her geliş ve çekiliş.. her gidiş ve itişi de beraberinde getirir..aşkta gına ..ve sonra yine hasretle özlem..kim bilir, içimizde her an, dalga dalga gelip giden ne duygusal hislerimiz ay aylarımız var..demek ki bu yılki 3 AYLARIN 3’ü DE ÇOK ÖZEL BİR ÇEKİME SAHİPMİŞ.. anlamından henüz yoksun olsak da yine ipin ucundan dahi yakalamış olmak güzel..


Hamiş: cumartesi facede bir haber yayınlandı, ilgimi çektiği için birazını alıntılıyorum ..ve bildiğin gibi ben henüz hiç astroloji bilmiyorum..sadece önemli olduğunu sezebilirim o kadar..haberimizse şu..

Supermoon; Ay’ın belirli bir yörüngede Dünya’ya çok fazla yaklaşması anlamına geliyor. Ay, yörünge periyodu olan 27 günde bir kez, Dünya'ya en yakın noktasında bulunur. Ay daha yakınımıza gelecek, ortalama dolunaydan %15 büyük ve %30 parlak görünecek. 2013 yılının 24-25 Mayıs/ 23 Haziran ve 22 Temmuz tarihlerinde ardarda 3 supermoon beklenilmesi oldukça ilginç.
nur cihan
nuralem7@hotmail.com


23 haziran 2013