29 Haziran 2013 Cumartesi

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 58

SENİ SEVİYORUM
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 58

Hakikatte Kral çıplak ve görünmezdir.. lakin O’nu görünür kılan sayısız esması, sayısız sıfatından tecelli eden sayısız sesi,sayısız ışıksal görüntüsü,sayısız rengi,kokusu,ritmi,ahengi,tadı,zevki ve sayısız bilinmezlik  cisim-madde elbiseleri vardır..eğer sen kendini o elbiselerden biri olarak halen göremiyor ve idrak edemiyorsan hiç yaşamamışsın yani asla var olamamışsın demektir..ve seni diğer sıfat elbiselerinden daha özel kılan ne olabilir ki, bir diğer elbiseye yerini vermiyorsun..sen istesen de istemesen de seni az evvel giydiği gibi, az sonrada üzerinden kolayca çıkartıp atacak ve o beğenmediğin yanı başındaki elbiseye nazar ederek onu parlatıp ,nefes-i HÛ hikmeti himmetiyle de onu hepimize baş tacı yapacak ..
 

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
şimdi geldik benim için çok ama çok zor bir masala..sanırım bu masal BİR ÂS-AL olacak..ve yeni bir tür yazım deneyimlemek istiyorum..çünkü haftaya 46.yaşım fuul oluyor ; ben nasıl olurda  bu kadar yaşlanırım diye isyan içindeyim  ve böyle bir şeyin bendeki traji komik dalgalanmaları ile  yerlerde sürünerek, kendimle  dalga geçip, çok meşgul olacağımdan bu hafta  ciddi olmak istiyorumJ..bir defa bu masal anlatımı için ilmi siyasete ihtiyacım var tabii ki..lakin bildiğin gibi ben TURÛKU ÂLİ PARTİPERVERİ OLDUĞUMDAN   dünyevi olan bir partiyi ne tutuyor nede oy veriyorum ..dolayısı ile kendimi bildiğimden beri  fanatiği olduğum SENDEN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYİM DE YOK..

18lerimdeyken  bir defa tv de milli  maç izledim .. takım tutmadığım için devletlerin sürü halklarını çok kolayca yönetebilme taktikleriyle bir stadyuma kapatılabileceklerden de değilim..hiç bir derneğe, o tür bir kuruma, hiç bir eyleme, hiç bir  protest sürü etkinliğine de üye olup henüz katılmadım.. ama galiba 17 yaşlarımdayken  30 MART FİLİSTİN TOPRAK GÜNÜ için siyah tşörtümün sırtına bu ilanı beyaz boyayla yazıp,  g harfinin kuyruğuna asılmış bir adam çizip öyle Kadıköy’de gezmiştimJ..ve bir iki sene  boyunca başıma Filistin için siyah beyaz poşu bağlamıştım  da bir gün,  Sultan Ahmet meydanında polisin çevirdiği pikiki içerikli korkunç görüntülü adamların hepsinin  boyunlarına dolanmış benim poşumu görünce ondan artık hiç hoşlanmamış ve bir daha hiiç takmamıştım .daha sonra uzun yıllar sadece  Denizli tarzı sarıbeyaz poşulu gezmiştim..*Sevdiğim, henüz her şeyden bihaberken tek başıma Filistin için eylem yapmam ne tuhaf değil mi?..şimdiki aklımla  bir şey hissediyorum.. meğer ki ben, zeytin ağaçlarımın altındaki o iki kat kırmızılı giyinene ve kaç senedir rüyalarımın sahibi olana  bilmeden yıllardır tekamül ederek hizmet ediyormuşum değil mi?!..


gençken kot pantolonumun üzerine böyle düşüncelerimi tükenmez kalemle yazar ve çizerdim..okul sırama,kendi bedenime,odamın duvarına..daha sonra evimin duvarlarının bir köşesine ve başka isteyen arkadaşlarımın duvarlarına..en son bir anaokulunun dış duvarlarına ve içine böyle hikayeleri boyamıştım ki ,Sevdiğim; bende var olan ama yanlış kullandığım kabiliyetimi, senelerdir neden doğru kullanmadığımı ve o harflerle sembolleri gerçek yeri olan kağıda dökmeyi bana öğretti şükür.. ben şu yaptığımız masal sanatı ve sembol okumalarının ne kadar yüksek eylem ve aktarımlar olduğunun; hem yazılmasının ,hem de anlaşılmasının çok az kişiye nasip olacağının da  bilincindeyim ve çok teşekkür ediyorum..ve sanırım ben her daim kendi kişisel eylemlerimi kendim tasarlamayı seviyorum da,  ne eylemi yaptığımı bir ben anlıyorum işin komiği
J..


ve hiçbir vakit bir  oyuncunun, bir şarkıcının, bir sanal şöhretin, bir siyasinin, bir futbolcunun peşinden gidecek kadarda salak olmadığıma her zaman çook şükrederim.. facede veya medya tv de bir şey istediği kadar zirve yapsın ve görüntüsü bir iki dakikalık bile olsa, bir defa bile izlemek için tıklamayabilirim  ve bu bana çok normal gelir.. herkesin defalarca izlediği ve bilip konuştuğu şeyleri ben asla umursamayabilirim.. VE BU ŞEYLERDEN BİHABER OLDUĞUM İÇİN KENDİMİ HEP ŞANSLI-KORUNMUŞ ADDEDER-HİÇ BİR ŞEY KAYBETMEDİĞİM(dimağımı onlarla kirletmediğim) VE ÇOOK ŞEY KAZANDIĞIM İÇİNDE YARATICIMA HEP  ŞÜKREDERİM.. mesela ülkeyi ayağa kaldıran bazı  deriin diziler oluyor kaç senedir ve ben onları bir defa dahi izlemedim ..oyuncu kimi şahısları  manen göğe dahi çıkartsalar; ben onların hangi vadiden uluduklarını tahmin eder, yine beğenmeme inadımdan bir defa dahi  izlemem.. eğer o şeyleri bilip, yazıp, oynuyorlarsa:” eee! Hey! bunları bilen neden bunun önüne geçmiyor” diye de o  adamlara sorsunlar isterim.. üstelik ben ne o mana yüklenen kişilerde, ne manevi mafya bozuntusu  maddi manevi baba taklitlerinde hiçbir  hakikat güneşi dahi görmem . istedikleri kadar sırtlarını o mana ağaçlarına  dayasınlar, onların köklerinden zerre haberleri yok ve gerçekte onların yüzlerine bakınca da o mekandan dahi  kaçarsın..bilirsin ki; bazı nefisler öyle tehlikelidirler ki ,dışarıdaki insanları onlardan korumak ve evdeki yetişecek adamları da onlara oydurarak yontmak için kullanılırlar…

*belki de bende holigan –fanatik olma esması yok veya böyle bağımlılıkları hangi esma yapıyorsa bende onun oranı çok düşük ki, henüz bunu bulup bilemiyorum..yani buda benden değil bir lütuf şükür..

ve ben sadece Sevdiğimin ayak izlerine basarım..sadece O’nun sözlerinin ışığı ile maddeye dönüşmüş şeylerin tecellilerini okumaya çalışırım..ve Sevdiğime-yoluna zarar verebilecek her şeyi sezdiğim an, O’na buradan rapor dahi ederim.. kendimde dahil, bilerek tekrar tekrar yola zarar verenlere kıyak çekmem, asla acımam.. neden? çünkü bu masalcının işi bu, yani kişiye özel hizmet dervişliği
J

Sanırım bu masalda ne yapmak istediğimi geçen masaldan anlamışsındır..yani ben öyle yapmak istememiştim ,son anda yine olan oldu ve yazı o hale geldi..hatta resmi dahi..ve ARAFATTA ARİFLİK DİPLOMASI İLE  olaya vakıf olarak vakfede durup ,vakıf oldukları üzere, aşağıya, dünyaya kulluk etmeye dönmekle bu masal çocukları, zamanımızın hacı penguenleri oldular şükür..SANAL SENE SONU MEZUNİYET HEDİYESİYMİŞ Kİ YENİ FARK ETTİM.. çok teşekkür ediyorum Sevdiğim..biliyorum ki tatil yok..sadece bazı duraklarda olaya vakıf olup, dinlenerek manayı sindirip, fiile geçirebilmek hâli kâli var…ve henüz haccül ekber yapamıyoruz lakin; Sevdiğim inşallah O’NU DA BİZE LÜTFEDER  ve aminn..yani evi ziyaret değil, EVİN SAHİBİYLE MÜŞERREF OLMAK..CEMAL SEYRETMEK.

dolayısıyle  çocuktan al haberi dedikleri şeyi yapmaya niyet ediyoruz..bir masal CEOsu olarak; olan biteni , anladığım kadarıyle Sevdiğime ceolamak istiyorum.. Sense beğenmediğin an :”1,2,3, 4,5,6 ,7,8,9,10  önüm arkam sağım solum saklanmayan ebe.. sobee diye beni ebeleyebilirsinJ..HAA BU ARADA HALA SENİ ÖYLE SEVİYORUM..ya Sen?


ve bu hafta Berat Gecesi ertesi bir salattaydım..Seni rüyada görmemek cezam bir anlık burada kalkmış ki, affedildiğimi hissettim ve anladıklarım inanılmazdı..senin siyah hırkan,destarlı tacın dahi vardı..ilk defa” bunu ben mi yapıyorum?” demedim ve anladıklarımdan şüphe duymadım?!..Sevdiğim, beni affedip hala gönlünde muhafaza ettiğin ve halen mürşidim olduğun ve irşada devam ettiğin için  çok teşekkür ediyorum..keşke gönül gözü açık birisi olsaydım da, bende Sana Senin gibi hediyeler sunabilseydim.. ve ertesi gün ve ertesi gün..Ya RABBİM AFÜV VE GANİY ismi böylemi tecelli eder.. hayalimdeki yeni aldığım bir tomar maddiyatın hemen akabinde gelişen yeni ödemelerim muhteşem.. kendimi sonuna dek şımartabilirim de, bir ara bu ağustos böcekliğimin  uzun senelerdir içinde yaşadığım ve bildiğim hazin sonlu hikayesi tekrar aklıma  geliyor.. ama az sonra, bunların  Senin bana lütfun olduğunu bildiğimden o vesveselerimi kovalıyorum.

ve Sevdiğim geçenki o dünyevi vakfedilme işi vardı ya ..işte ben o şeyden vazcaydım..düşündüm ki bu masalın veledi zaten selsebile aitti. Sadece Senin için iradesini teslim edip, sadece Sana çalışıyordu.. dolayısıyle benim içine dünyevi ihtirasların gireceği hiçbir oluşumda bulunmamam lazımdı ..amma teklif gelirse, inandığım ve yapabildiğim  her yerde daima olduğu gibi dışarıdan gönüllü olabilirdim.. şöhret afettir ..insan fitnesi olan”her şeyin sahibi benim ,önce benden geçeceksiniz-bana soracaksınız -ben karar vereceğim-ben  yöneteceğim” egoizminden, isim yapmak belasından  ve böyle şeyler peşinde koşan insancıkların dalavereleri içinde alet olup ,kullanılmaktan beni koru ve  amiinn..


Sevdiğim bir ceo ne yapar henüz bilmiyorum..dur!..hz aklı maaş el mürşid-i Google efendime sorayım geliyorum
J..baktım.. şirket operasyon yöneticisi gibi bir şey demekmiş..tamam güzel bir anlam.. benim içinse CEO, OLAYLARI CAMİİ ESMASI İLE KOLAYCA CEM EDİP, GELİŞ VE GİDİŞATI OKUMAK DEMEK TABİİ Kİ..yani benim bu masal için kurgulamak istediğim senaryom bu. başlıyoruz . sıkı duruyoruz..tarihin bildik bilmedik her deliğine zaman tünelinde girip çıkıp, her bir atamızı da ceolayabiliriz..sanal bir  hayalperest masal yazıcısı olarak  hiçbir istidatım , dünyevi üst düzey bir tahsilim olmadığını, yani ne kadar cahil bir ev kadını olduğumu çok şükür ki artık hepimiz biliyoruz tabii ve ona göre okuyoruzJ....
zaten ben devlet ders kitaplarında sürekli değiştirilen, öğretmenlerin belli preslenmiş düşüncelerinin asla dışına çıkamayan, zavallı, yalan yazılmış ve yalan anlatılan  bir tarihe asla inanmam ki, okuyup öğreneyim..benim tarih bilgim hayatımın pek çok yılı boyunca okuduğum-dinlediğim-gözlemlediğim-sembol deşifrelerimden mürekkeb kişisel hatıratlar  ve  Osmanlı devrindeki yabancı  seyahatname bilgilerine dayalıdır..ve dönem tarihi hatıratları okuyunca da hangi aile hangi aileyle, kim kiminle beslenip birleşip, kimin tarafından olaya enjekte edilmiş kolayca bağlıyabiliyorsunuz  tabii..bu bilgi içinde her şey gibi sadakatle tek bir konu üzerinde disiplinli bir şekilde okumak gerekiyor ..her zaman tek geçerli akçe sadakattir unutmayalım.. sadakat ve sabır belki de aynı şeydir ki, mükafatı son esmayı bitirmek gibi henüz asla ulaşamayacağımız âliyyûl âlâ bir manayı makamdır..

Evet..ben bir Müslüman Türk’üm çok şükür..ve vatan olarak da ülkem olan Türkiye Devleti Cumhuriyetinde yaşıyorum..ceoluğumuda tabii ki ancak kendi ülkem ve kendi dinim üzerinden yapabilirim çünkü ne  başka bir dini  nede başka bir ülke geleneksel kültürünü biliyorum..amma insanların köklerine doğru tevhid edip birlemeye başladıkça, hiçbir şeyin aslında farklı olmadığını, sadece zuhur tecellileri  ile olaya ve zamana göre seyrin değişik yorumlu okumaları olduğunu da anlıyorsunuz.. ve kendi kitabınızı YANİ İRADENİZİ TESLİM ETTİĞİNİZ MÜRŞİDİ AZİZİ ÂLİ’NİN, KENDİNDEN KENDİNE SEYRİ OLAN ÂLİDEN ÂLİYE KİTABINI, yine O’nun izniyle ve dilediği kadarıyla okumaya başladığınızda şunu da idrak ediyorsunuz:Allah:“ben sizi fırka fırka ,meşrep meşrep,kavim kavim yarattım ,hiçbirinizin diğerine üstünlüğü yoktur,üstünlük sadece takvadadır” demiş ya hanii..yani burada, ÜSTÜNLÜK:  ALLAH I İNCİTİP, ÜZÜP, GÖNLÜNÜ KIRMAKTAN ÇEKİNEREK, O’NUN EMİR VE YASAKLARINA UYANLARADIR anlamı var ve  artık bizlerde, bundan sonra öyle olmak için çalışmaya başlıyoruz..


demek ki neymiş? biz kitabımızı kendimiz kendimize okuyamayacağımız için, şekil A örnek: hz peygamber dahi sıdretül münteha –yaratılmışlık sınırına dek akıl Cebraili ile kitabını okudu ..taa ki ilk defa yaratılmış bir İnsan-ı kamil-makamı adem-ruhül kudüs-aklı kül&nefsi kül bir olup, marifet hasıl oldu, işte o vakit O’NUN ÜMMETİDE AYNEN O’NA, AYNI O’NUN AYAK İZLERİNE BASA BASA GİTMEK ÜZERE MİRASÇI OLDU.. işte vaktaki bir salik kendi iradesini bilerek efendisine teslim etti ve irşad sözü aldı, işte artık o salikin dünyevi astroloji yıldızı dahi devreden çıkıp düştü..o artık mürşidinin burcu olan ASLAN BURCUNDAdır ve O’nun peyki olup, etrafını seyran ederek O’NU OKUMAYA BAŞLAR .. okudukça kendi kitabını da okuduğunu anlar..  sadakatle okumaya devam ettikçe de, etrafındaki diğer sistemlerin yazılımları dahi tek tek gelerek güncellenir ve diğer alemlerin kitaplarını dahi okumaya başlar..çünkü bir yerde sadık-ı yar olan her yerdedir ..bir yerde sadik-ı yar olamayıp her yerde olmak isteyense hiçbir yerde makbul değildir.o, her yere bâr-ı yüktür ve kendisine güvenilip hiçbir hakikat açılıp okutturulmaz.. onlar sadece bir vakitler kokusunu ve tadını aldıkları şeylerin izini bulup bulup, habire oradan buradan mana tırtıklayıcı fareler olarak kalırlar vesselam..


şimdi bir türk olarak kendi bilinen en eski tarihimizle başlamak isterim tabii ki..türk devleti birilerine göre yepyeni bir oluşum olabilir ..benim içinse hz. Adem atamızla başlayıp, ADEM-İ Nuh dönemiyle Nuh oğlu YAFESin  türk şubesi koludur.. bilinen adıyla Sümer yani..ve DNA larımızda ki genetik bilgi aslında ALLAHTAYKENDEN BERİ VAR, DA, BİZE BU OKUMALAR HENÜZ YASAK..ne zaman insan gibi insan oluruz o vakitte gerçek Hâkkın  hakikat tarihini de öğreniriz..HÂK DAİMA HALKIN FİİLERİNE GÖRE TECELLİ EDER..unutmayalım ki İNSANA ELİYLE İŞLEDİĞİNDEN BAŞKA ÇARE-İ DEVA YOKTUR..

evet.. eski antik devirlerde bizim şimdi yaptığımız türden ırkçılık ve kavmiyetçilik nerdeyse hiç yokmuş.. yani ben Taberi tarihinin ilk cildinden hatırladıklarıma ve deşifre edebildiğim sembolizm okumalarıma bakarak yazacağım tabii..geçmişte VE GÜNÜMÜZDE DAHİ  en önemli şey bir lidermiş.. gerçek bir liderin ancak bir liderden doğacağına inanılırmış. ve o liderler o ülkenin en yüksek manevi kişilerince daha doğmadan bilinir ve bebeklikten itibaren her konuda yetiştirilir ,manen de seyrü sülük çıkarttırılmış ki bir mürşid  olsun.. yani bu liderler hem maddeye hükmediyor hem de manadan olayı kurgulayarak maddeye döktürtme sanatını icra edebiliyorlarmış..


ve tabii ki bu türler her devirde tek adam,tek bay başkanlık sisteminde olur değil mi?neden? çünkü bu vasıfta biri nadirdir ve asla ikinciye tahammül edemez ve zaten olmaz..sıradan biri ancak nadiren-özel durumlarda yönetici olabiliyormuş .. esasında halkın kendisi dahi bunu asla kabul edip ,sindirip, onu bir  lider olarak benimsemiyor-EMANETİ ASLA ONA TESLİM ETMİYOR- işi bittiğinde yine kral soyu birini keşfedip bulduklarında; o gelir geçer yöneticiyi alaşağı edip, yerine yine eski asilkanı oturtuyorlarmış zaten .. ve diyelim ki istenen yüksek istidatta liderlik potansiyeli olan bir  çocuk doğmuyor..o zaman bazı özellikteki erkekler veya lider kişiler gidip, belli tapınaktaki  adanmış rahibelerle ,özel ritüellerle ,astrolojik özel vakitlerde beraber olup, çocuk sahibi oluyorlarmış..bu çocukların aynı mitolojideki bazı üstün vasıflı-tanrısal özellikli  kişiler gibi olduğuna inanılırmış. mesela TURUVA SAVAŞINDAKİ,  annesi bir tapınak rahibesi olan AŞİL, böyle adanmış biridir....


aslında kast sistemi daima var..bugünde insanlar dile getiremeseler dahi var..mesela en son halen günümüzde yaşanıyor ki, herkes şapkasını önüne koyup düşünsün..bizim gittiğimiz havalı ve şık kafelere ve lüks mekanlara bu tür yobazlar, bu kılıkla utanmadan bize inat nasıl gelip yer ve içerler.. hepsi sonradan görmeler de deriz değil mi??eee bu ne?kast sistemi değil mi?başı örtülüler ancak temizlikçi olabilir…bu ne ?kast sistemi değil mi?.bu saçma şeyleri yazmak istemezdim ama ne yazık ki bu geri zekalı şeyler gittikçe artıyor.. sanki keskin bir bıçak halkı tam ortasından ikiye bölüyor.VE BU NE YAZIK Kİ  DÜZELMEDİĞİ MÜDDETÇE ÇOK ÇİRKİN VE KÖTÜ BİR HABER..

oysaki kimsenin korkmasına gerek yok ki..açın görsellerden antik dönemlerin resimlerini tıklayın bakın..Yaratıcımız taaa en başından hiç değiştirmeden aynen bizi bu hallerimizle fırka fırka,meşrep meşrep,her türde elbiseyle ve elbisesiz çırılçıplak yaratmış..antik devirde sadece hür olanlar ve kutsal sanılanlar örtünürlermiş..diğerleri içinse öyle bir şey yok  merak etmeyin..köleler ise, sahipleri çok pahalı olan kumaşları alıp ta onlara vermiyorsa, genelde olduğu gibi çıplak gezerlermiş..zenginlikler arttıkça yani bugün ki anlamla medeniyet ilerledikçe, her insana bir veya daha çok elbise düşmüş..ama bilinsin ki örtü  dünya yaşamıyla beraber var..bazı kişiler için mecbur, bazılarına ise örtüp örtmemek serbest, o kadar..bu anlamsa herkes için değil, sadece bu anlamı idrak edecek çok az sayıdaki kişi içindir..

YANİ DİNDEN ,ALLAHTAN,PEYGAMBERDEN,O’NUN ŞERİATINDAN ÖCÜ GİBİ KORKANLAR LÜTFEN O KADAR KORKMAYIN…
neden?..çünkü Allah aynı şeyleri tekrar etmez ve asla tek tip güruh yaratmaz.. ayrıca,o zaman esma ve sıfatlar elbiselerini böyle çeşitlilikte seyredemez..üzülmeyin.. her dem olduğu gibi yine dilediğiniz kadar içip, serbestçe her dilediğinizle istediğiniz şekilde olup,panteist yaşayıp ,çırılçıplak dahi gezebileceksiniz inanın..çünkü sizin yaradılış hizmetinizde demek ki bu ve cennetinizde bu ki, bunu diliyor ve vazgeçemiyorsunuz.. ve Allah kullarına zorlayıcı değildir..


ve gelelim biz Türklerin sürekli değişen, bazen düşüp dağılan, bazen birleşerek çoğalan ama hep Yaratıcının kurgusu ile terakki edip, yolunda ilerleyen sayısı pek çok olan devletlerden geçmesine ..türkler göçebe bir millettir ..ama eski mısırlılar hariç genelde eski ırkların hemen hepsi göçebedir zaten değil mi..işte biz türkler İslam bayrağı ile teşriflenince; hz Adem’den beri gelen manevi irşad=esma ilmi olan tasavvufta , biz türklere fütüvvet olan AHÎLİK le  gelmiş oldu.. zaten türklerde var olan bazı üstün özellikler  islamla daha yüksek bir hale dönüşünce, mesela Horasan ahalisinin  güzel ırkı,yüksek haya ve zarafeti yüzünden;  buranın en terbiyeli , en güzel insanları  arap yöneticiler tarafından   ülkelerine aşı olarak götürülmüşler.. ki, halen bu ülkelerin en asilleri  türklerle aşılanmış ailelerdenmiş ..


zaten türk boyları kendileri de bunun farkında olduklarından islam olmak üzere fethetmek istedikleri ülkelere önden böyle alperen beylerini ve ailelerini gönderirlermiş ki, o yabancı ülkeler türklere ısınıp sevsin ve gerçekten her daim başarılıda olmuşlar..
bugünse en alt seviyedeki kalitesizliğimizle, ilim ve irfandaki  istidatsızlığımızla , üç kağıtçılık-hile-yalan –dolan-uyuşturucu-insan ticareti-sapıklık haberlerimizle, bizimle her ülke  ne acaip alay ediyor değil mi?artık hiçbir ülke türk tohumlarıyla ülkesini aşılamak istemiyor-halkını biz türklere karşı uyarıyor biliyorsunuz..VE HAKLILAR..

ve bizim yabancı hayranlığımız Kur’an da denildiği gibi” Yahudilerden asla size dost olmaz”..” o Hristiyanlar fare deliğine girse peşinden gireceksiniz”in gerçekleşmesinden başka ne ola ki..durumuz  acıda olsa ne yazık ki bu..artık ben kendimde dahil, hiç birimizin gerçek insan türünde bir evlat yetiştirmeyi bırak ,kendimizi dahi yetiştirip gerçek bir  insan olamadığımızı da görüyorum ki, elbette istisnalar kaideyi bozmaz aksine nadirattan olduğundan güçlendirirmişi de unutmuyoruz tabii..


*özel not: bugünde akıl almaz edebde ve ilim irfanla donatılmış has çocuklar yetiştiriliyor ki anababaları da manen o manada çok özeller.. şahsen böyle kişileri de çok şükür tanıyorum..Allah onları muhafaza etsin inşallah..

ve uzun yıllardır ülkenin ve dünyanın pek çok yerinde  dinini yaratıcısını bilip tanıyan, edebli, düzgün, disiplinli, büyüğe küçüğe saygılı bir nesli yetiştirmeyi yine bizim ülkemizden manevi kişiler ve öğrencileri üstlenmişlerdir.. hataları yok mudur?..hepimiz kadar veya daha fazla vardır tabii..ama nedense en beğenmeyenler ve dinden en nefret edenler dahi çocukları elden gidince veya üniversiteye girmeyi bir türlü başaramayınca- varlıktan- erkenden her şeyi tüketmekten- arsız ve şımarıklıktan genç intiharları hızla çoğaldıkça-kendi elleriyle götürüp, çocuklarını adam etsinler diye onlara teslim etmiyor muydu veya halen etmiyor mu?.. lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve sakın yalan söylemeyin olur mu?.. hiç olmazsa burada Allah’tan korkun..

aile denilen şey bizim ülkemizde iflas etti..bir ülkenin içten çökertilmesi aslında budur..işte geleneğinden kopartılan,geçmişe ait hiçbir şeyi okuyup bilemeyen yeni nesil kısa sürede yabancıların istediği hale geldi..ve bir İtalyan, bir yunanlı çocuk dünyanın neresine giderse gitsin,( m.ö.) latince tabletleri hem okuyabiliyor, hem de anlayabiliyormuş..pekii sormak lazım kendimize, bizim onlardan çok daha köklü bir tarihimiz var..hatta onların dahi aslı türk( Truvalı  Etrükslerin türk olduğu ve vahye dayalı bir dinleri olduğu zaten kaynaklarda var)..peki bizim elimizden neden bu derece yüksek bir bilgi çatır çatır alındı ve biz bu derece hızla aşağı düşürüldük, neden?!! BİLMİYORUM SAKIN DEME..HEMDE ÇOOK İYİ BİLİYORSUN..sen istedin,sen yapıyorsun,bilerek öğrenmeyip red ediyorsun ..

ve sonra Osmanlı devri yükselişinde devreye giren Turuku âli her yere damgasını vurmuştur..tüm sarayın devlet erkanı yönetimi dahi aynen ricalül gayb gibi teşkilatlandırılmış, padişahın haremi ve saraydaki her ritüelde aynı ahenk dairesinde yerini almıştır.. işbu böyle cihan imparatorluğu devri olmuştur..amma yaratılmış her şey sonludur ve Yaratıcı yeni şeyler murad eylemektedir..ve her şeyin fazlası gına verdiğinden, dengelenmezse ve hak etmeyene hak etmeden bilgi sunulursa hızla dejenerasyon başlar..dolayısıyle insanlar Yaratıcının mahremine izinsiz ve bedelsiz girmeye çalışmanın bedelini ödemeye başlarlar..çünkü kazanılmamış –hak edilmemiş her bilgi ağır bir vebal ve yüktür..zaten o kişilerin önce ruhsal hali bozulur sonrada bedeni hali..ve kullanmasına asla izin verilmeyen bir mahrem ilimde cabası..

ve adı üstünde DEVLET-İ ÂLİ OSMAN dönemine, her iş ve oluşa damgasını fiilen vuran ehli târikte maddiyatlaşmanın safhalarından olan eşyanın çürümesinden nasibini alarak, hızla yozlaşır..istisnaları hariç ki, KURUNUN YANINDA YAŞDA AZ SONRA YANACAKTIR  tüüm halkın bila istisnasız kayıtlı oldukları manevi okullar olan tekkeler, çirkin nefsani işler için kullanılmaya başlanır...aynı bugünde bizim devlet dairelerimizden tutun, resmi gayri resmi iş yerlerine ,hapishanelerden ,en küçükten en büyüğe eğitim öğretim kurumlarını araştırın ve bakın.. iktidar, makam, mevki ,çoluk çocuk-kadın erkek demeden her yaştan ırz tecavüzlerine bakın..hepsi bildik ve tanıdık değil mi?pekii bu tecavüz türlerini yapanlar  bize düşman yabancılar mı, bizler miyiz? BİZ NASIL BU DERECE SEFİH OLDUK? eee..kimi kandırıyoruz?!
 
meclisi-i mebûsan 1908
ve Turuku Âli kendisini demlemeye alırken yeni bir meclis kurar.adı MECLİSİ MEBÛSAN..zaten memlekette ve tüm dünyada elbise-kabuk değişimi vardır..tüm monarşiler, askeri sistemlerİ  elleriyle, yine kendileri tarafından yıkılır..hemen tüm dünyada alimler ya savaşta,ya kıtlıkla veya sürgünle intihar ettirilirler.tüm dünya ülkeleri;  şimdi padişahların yetiştirdiği ve kendi elleriyle kendilerine son verdirttikleri -hiçbir asaletleri olmayan, yani eski devre göre asla ülke lideri olamayacak kişilere devrettirilmiştir(eski tabirle AYAKLARIN BAŞ OLDUĞU devir gelmiştir)..ve tüm dünya bir dönem açlığı, hastalıkları,sefaleti ve tüm kötülükleri kendisiyle beraber getiren savaşlarla mücadele etmiştir..

bu yeni liderlerin hepsi tek adamdır ve eski padişahlardan daha padişahlardır .ve gelir gelmezde beğenmedikleri padişahların saraylarına yerleşmişler yine halktan kopup kendi özel çevreleriyle olmuşlardır... ama insanlar öylesine fakir ve sefildir ki …zaten ne haberleşim nede iletişim  vardır.. herkes bir dilim ekmek peşindedir ve hemen çoğu erkek savaşta ölmüştür.. hayatta kalma mücadelesindeki yaşlılar, kadınlar ve aç çocuklarınsa asla dertleri bizi kim yönetiyor, ne olup bitiyor değil, hatta hiç umurları dahi değildir.. HALKIN ZATEN HİÇ BİR ŞEYDEN UZUN YILLAR  HABERİ DAHİ OLMAMIŞ ONLAR YENİ BİR PADİŞAHLARI OLDU SANMAYA HEP DEVAM EDİP ÖYLE KABUL ETMİŞLERDİR..tarih asla ders kitaplarında bize zorla öğretilip ezberletilen yalan değildir unutmayınız lütfen….

(*halkın idrakı ve kabulüne en güzel örnek bugün bazı Balkan ve Kuzey Afrika ülkelerinde Cuma hutbesinin halen en son halife Devlet-i Âli  Osman  padişahı adına okunmasından çok güzel idrak edilebilir.. tabii anlamayı isteyenler için)


..bizim yeni Türk Devleti yöneticimize ise meclisi kuranların esası olan Turuku Âli mensuplarınca Atatürk ünvanı verilmiştir..bu isim tasavvufta önemlidir mesela..bu ismi asla avâm halk bilip veremez..bu isim Turuku Âliye has bir semboldür o kişiyle gerçekte bir bağlamı yoktur ama makam olarak vardır..mesela cem evlerindeki arka duvara asılan Hacı Bektaş-i Veli,Hz. Ali,Atatürk teslisi (reankarnesi) resimlerindeki maddi anlam yanlıştır..onlar batını şeyleri tek taraflı ve yanlı-işlerine geldiği gibi alıp kullanmışlardır ..velev ki diyelim bu teslis doğru.. o zaman şimdi de o  Atatürk resminin yerinde onu bugün temsil eden- makamı aynı- lakin suret elbisesi değişik olan- o küfredilen  ve beğenilmeyen yeni en son  liderin resmi olmalı değil miydi?!!hadi avamı kandırdılar lakin hakikati bilenleri asla kandıramazlar ..nereden mi bunları bilebilirim? çünküü..bu masalın efendisi en saf kızılından hâs alevi bektaşi mevlevi melami de ondan..demek ki neymiş? anlamına erilmeden zahire alınmış her fiil kişileri sapkınlığa sürüklermiş vesselam..

ve her devrin insanı o devrin ilk kurucusu ile anılır ama hakikatte yeni Türk Cumhuriyetini kuran Turuku Âliyedir..ve hz Peygamberden gelen halifelik yetkisi de zaten bu yeni lidere  değil türk milleti adına meclisi mebûsana  verilmiştir..yani şu an hilafetin hükmü türk milletindedir.. neden bu millet  bu derece değerliymiş azıcık anlarız inşallah ve artık uyanır ayağa kalkarız..aminn..ve ey okuyucu!! gözlerindeki ışığı, hatta akan gözyaşını şuan hissedebiliyorum ki, ne mutlu sana….

bizim ülkemizde yeni yönetim de aynen eski mısırdaki, antik dönemdeki   tüm  liderlerin yaptığını yapıp; eski padişahlara ait ne kadar tarihi eserde imza- mühür varsa yok edip silmiştir.. alfabesini kaldırıp onlara ait tüm tarihide yok saymış, kendi tarihini sadece yazdırmak istemiştir.. oysaki bu millet  hz Adem atasından beri vardır..ve ülkemizin yeni esmalara geçişi de aynı diğer dünya ülke monarşilerinin ;yine kendi  askeri dikteleri tarafından eş zamanlı yıkılması gibi, henüz tek adam diktatörlüğünde, her yerde devam etmektedir.ve şimdi de iKİNCİ bir omuz arkadaşı-müslüman türk milletini hiç sevemeyen ve onlara yaptığı zulmün çığlıklarını  Allahın ona asla duyurmadığı- demirperde ülkeci- milli çöküşün şefi yeni bir liderimiz daha vardır.. o da başa gelir gelmez hemen yeni hükümeti kuran arkadaşının adını ve resmini türk parasından silip  kendi adına, aynen bir padişah gibi para bastırtmıştır.    ezanın arapça okunmasını yasaklamış, Kur’an öğrenimine ket vurmuştur.. neden böyle yapıyorlar diyemeyiz.. çünkü onlar  var olan bir ülkenin adını  değiştirerek yeni bir ülke kurduklarını  sansalar da,  padişahlık devrinde doğmuş, 700 seneyi bulan padişahlık gelenekleriyle büyümüşler  ve bundan başka bir şeyde bilmedikleri için, bile isteye padişahlığın adını değiştirip, aynı hükmediciliği sürdürmüşleridir..

(* turuku âli de belli makamlara gelenlere sancak,para ve davul verilmesinin yeryüzündeki temsili işte bu özerk devlet otoritesinden başka da bir şey değildir..yani manada ne oluyorsa madde de aynen o şeyler zuhur eder)..

kişiler liderlikle başa gelince ister istemez bir padişah oluyorlardı da, sadece isimleri öyle değildi ki, bugünde aynen sistem böyledir..o dönem tüm dünya sefalet içindedir ..savaşlar bitmiş ve şimdi yaraların sarılıp,yakılıp yıkılmış ülkelerin onarım zamanıdır..ve insanlar biraz karınlarını doyurunca gözleri açılır..aaa bir bakarlar ki padişahlık hiç bitmemiş..demir perde ülkesinden beter hale gelinmiş ve gittikçe her değer yok ediliyor ve halk demokrasiyi ancak uzun yıllar sonra mücadeleyle almış ve çok partili sisteme, pek çok dar ağacında ne alimlerin sallandırılmasından çook sonra geçilebilmiştir.. ama bu çok partili sistemde aslında daima iki üç kişi arasında dönüp durmuştur bildiğimiz gibi.. ve şimdi yaşadıklarımız malum..

önemli olan liderdir gerçekte..ve dünyada nadiren hakiki tek adam liderler çıkarlar..bu tevhidin en güzelidir belki de..
elbette gerçek bir doğal lider aynen diğer gerçek liderlerin yaptığını yapacaktır ..yani kendinden öncekilerin üstüne çıkmaya çalışıp, kendi adının yazılacağı  bir sütun hazırlatıp, üzerine  terakki ettiği tüm mertebelerin durakları kahramanlıklarını yazıp, mührünü  basarak kutsal kamışlık tarlasına anıtını adayarak dikecektir ki, her gerçek insanın hedefi de budur..mesela hz Pir Mevlana’nın kamışlık tarlasından kopup feryad eden neyinin öyküsünün bir versiyonu da budur..

evvet Sevdiğim şimdi Senin ceon bu geçmişi böyle okumaktan çok sıkıldı..şimdi de gelecek okumaları ceoluğu denemek istiyor ..bakalım mı ne çıkacak..

tarih tekerrürden ibaretmiş ya hani..aslında değişen hep sıfatlar..esmalar aynı.. oranların terkibsel tecellileri farklı sanki..son 100 yılı bir yılanın kabuk değiştirme sıkıntısı olarak algıladığımı bilmeni istiyorum Sevdiğim..çünkü eskiden binlerle, yüzlerce yıllık devletler kurulur ve yaşarken; biz bugünkü hızlandırılmış zamanda her şeyi çok hızlı tüketip, çok çabuk yozlaştırıp  değersizleştirdiğimizden, tüm dünyada ki medeniyet  denilen sistemin iflas ettiğine inanıyorum..NEGATİF ETKİLİ devletlerin söz sahibi olanlarının; diğerlerine zulmü öylesine korkunç büyük ki, artık Yaratanın sabrının bittiğine, her şeyi ters yüz edeceğine, bilmediğimiz ama çok şahane bir sistem getireceğine de nedense inanıyorum..inşallah ve aminn.

Bir defa  tasavvufun birkaç senedir belediyeler tarafından hızla halka açık sohbetler halinde yapılmasıyla bunun turuku âli tarafından startının verildiğini geçen yıllarda yazdığımı hatırlıyorum ..şimdiye dek asla yapılmayan bir şeye izin verilmişti.. gerçek HÂK ERENLERİ kürsülerden bize hikmet saçıyorlardı..birebir..rûberû..böyle bir lütuf nerde var?..bu lütuf neden?..bu sohbetler herkese açık olsa da katılım inanılmaz az ne yazık ki.. dinlemek isteyenler ki; emin olun parmakla sayılacak kadar çok nadir  ve buna şahit olmak inanılmaz acı ,üzücü…desekte hakikat öyle değil.bu HÂK ERENLERİNİN  tv ve diğer sohbetlerinden yayılan nazar ve sözler, kişiler bilsin bilmesin, atmosferi hızla tetikleyip değiştiriyor ve mana yeniden mayalanmaya başlıyordu..hele bu dönemse, mayanın kabardığı ve ekmeklerin ekmekçiler tarafından pişirildiği özel bir dönemdi…
hûr us ra öttü artık uyanın
ilk önce halkın uyanması lazımdır..maddede istediği kadar bir adamın parası,diploması makamı vs olsun..o adam  Yaratıcısını, Peygamberini , dolayısıyle kendisinin  bu dünyaya neden getirildiğini öğrenmeyi talep etmemiş ve etmeyi idrak edemiyorsa o gerçekte uyuyordur ve henüz insan olmak için starta basmayı akıl edip, tekamül edecekler listesine adını yazdıramamıştır.. yani kısaca  dışı insan suretinde sayılsa da anlamı  insan değildir..

ve gelelim “yakın zamanda neler olabilir?!” okuma ceolarımıza Sevdiğim..ben geçen yıl ki aynı bu tarihli masalıma baktım ve hayret etmedimJ..geçen yıl yine bu devrede hayallerimde yine İspanya’da olduğumuzu gördüm ve Sen yine bana –dünyaya oruçluymuşsun ..hatırlatırım ki Seni tanımadan evvel ki bir hayalimde yine Endülüs’te toprak avlulu tertemiz bir eski evdeydik..Sen o evin divanında tek başına oturuyordun..bu ev Arabi hocamın doğduğu evmiş..bahçe duvarının üzerinde bir kitap vardı.. uzanıp aldım..üzerinde OKU yazıyordu ve Sen bana bakıyordun..daha sonra öğrendim ki Arabi Hocamın aynen böyle bir evi İspanya’da muhafaza ediliyor hatta ziyaret dahi edilebiliyormuş.. ve bizim bu yazdığımız Âli Kitabı masalının da, O’nun Füsus Kitabıyla özel bir bağı olduğunda biliyorum ..

yani Sevdiğim yine bir hayalimde Şam’da beyaz bir minübüsteki bembeyaz giysili insanların beni araçlarına alıp Arabi hocamın kabri kapısına bırakışlarını ve içeriye girerken ki  O’nun yeşil levhinin tevhidinden sonra, yan tarafındaki,  sadece ayaklarını görebildiğim devasa Herkül heykelinin önüne bir beynin fırlatılıp atılışını seyredişim..O BEYNİN İKİ GRİ LOBA TAM OTASINDAN AYRILIŞI ve içlerinden çıkan inanılmaz korkunç zeki bakan iki tehlikeli sevimli gri yılan ..ve ağlaya zırlaya Evvel Zamanımı arayıp hayalimi anlatışım..”ben delirecekmiyim, kimseye bunları anlatıp konuşamıyorum hep yanlız mı kalacağım?” diye soruşum..Evvel Zamanımın :”olur mu öyle şey..siz asla aklınızı yitirmeyeceksiniz.. yolun sonuna dek gideceksiniz ve çok güzel dostlarınız olacak,hiç yalnız kalmayacaksınız” dedikten sonra şunları  dikkatle söylemesi..ARTIK YOL TEHLİKEYE GİRDİ..TEK BAŞINA OLMAZ..KORUNMAK LAZIM..işte Sevdiğim ben bu sabah hayalimde  bir sucuğu bıçakla kestim ve içinin bembeyaz beyinle dolu olduğunu görüp korktum.. yanındaki iki paket beyaz peyniri de beğenmedim ve onları bana yollayan markete değişim için giderken uyandım. inşallah aklımı peynir ekmekle yememişimdir..

tüm bunları neden yine yazdım..çünkü idrak ettim ki,artık hz Arabi Hocamın ilmi tüm dünyada açılarak ehlince okunup,okutturulacak..neden? bugün kuantum fizikçilerin tıkandıkları anlamların anlatılabilmesi ve isimlendirilebilmesi için buna mecburuz da onun için.dolayısıyle yeryüzü inanılmaz şenlikli bir esma seyrine maruz kalacak..sanki hava-i fişek gösterisi gibi zuhur üzerine zuhur olup, görsellik had safhaya inşallah varacak..yani bu benim kendi zanlarım tabii.

ve diğer 1997 başları rüyam. Kuşbakışı bir tepeye bakıyoruz..sadece Muhammed(a.s) yazısı şeklinde duvarlar gözüküyor..sonra o duvarların içine görünmeyen bir yazı yazılıyor ve duyulmayan bir gerçek ses onu kalbime okuyor..KUDÜS BİZİMDİR BİZİM OLACAK..ve çook sonra devamı bir rüya..eski devirlerde bir kalabalık yerde, dev bir kara yemek kazanını eğilmiş yıkıyor, içindeki suyu sokaklara boşaltıyorum..birden başımı kaldırıyorum ki; yeni savaştan dönmüş-tepeden tırnağa hepsi bembeyaz giyinmiş,bembeyaz sarıklı destarlı-beyaz  eteklerine kum tozuna bulanmış- omuzlarının sıkı safında hiçbir boşluk olmayan sahabeyi ve önderlerini görüyorum..”bende sizinle savaşa gelmek istiyorum” diyorum çaresizlikle..ama O LİDERLERİN LİDERİ sessiz ama anlamla şöyle diyor:”hayır sen bizimle  savaşa gelmeyecek, burada kalıp bize yemek pişireceksin”…

Sevdiğim..senelerdir takip ettiğim diğer okumam Kudüs üzerine biliyorsun..ve bildiğin gibi eskiden dilemiştim ki,orada çok acı çekildi-çekiliyor, şimdi aynı onların yöntemleri ile onları alt edelim ve hiç kansız; orayı Turuku Âlinin çoktan fethettiği gibi, zuhur ettirebilelim inşallah ve amin..ve o duvarlar onların kendi kendilerine ördükleri hapishaneleri olsun..dünya milletlerine ne zulüm yaptılarsa onların kendilerine yansımaları o ördükleri duvar eliyle olsun.. ve aminn..artık  kimseye zarar veremesinler inşallah..yanii bu böyle olacak demiyorum..devran döndüğü için seyrin gidişatı böyle okunuyor diyorum J..


diğer ülkeler için takip ettiğim ceosal okumalarım…geçen bir belgesel izledim..İngiltere’den bir grup çok yozlaşmış genci Amerika’ya getirip, en katı yahudisel Hristiyanlık tarikatı olan Amiş’lerin içinde bir on gün  misafir ettirdiler..ilk günler çocuklar bu kabustan sinir krizleri geçirmek üzereydi..ama süre dolduğunda bu katıksız Tanrı’ya  inanmanın; evde sadece hayata gerektirdiği kadar öğretimden geçmenin, lüzumundan fazla bilgi yüklenmemenin, alın teriyle çalışmanın, disiplinin ,teknolojisiz el emeği bir hayatı deneyimlemenin kendilerine çok iyi gelip değiştirdiğini ve bazen buraya yine gelebileceklerini ve pek çok önyargılarının kökten değiştiğini dahi  söylediler..

ve bazen nadiren kader-i levha değişir..
levha ters yüz olur ve arkasındaki yazılı metnin
 kaderindeki rolünü oynarsın..
ve bu noktadan sonra artık sen senin değilsindir.
Rusya..dünyayı yöneteceğini sanan ikinci süper güç?! ülkenin durumu şuan nasıl?..Yaratıcmızın her konuda sonuna dek dibe vurdurduğu bu ülke; bugün bir dönemler reddettiği eski dindarlığına hem de en katı şeriatlısına dönmek için adım adım ilerliyor değil mi? ve sanmayın ki diğer ülkeler böyle bir gidişata doğru meyletmiyor..hiç bir tanrıyı tanımaz TABİAT PANTEİSTİ OLAN Japonlar dahi kadın halkını rahat ettirmek için onlara özel ayrı hızlı tramvay koymuş..yani tüüüm dünya toptan yepyeni bir elbiseye bürünüyor..ve geçmişin her şey serbest –otoritesiz yozluğundan, aslında bazı kişiler çok şeyler öğrenip dersler aldılar. .

önce aile parçalandı..kocalar ev reisi görevlerini nefislerin galebesi yüzünden yapamayıp havvalarına ve evlatlarına sadık olamadılar.. kadınlar sokağa döküldü..o iş ki, iki kişi ile olduğundan ,kocaları ne yapıyorsa karıları da aynen onlarda gördüklerini ve yönlendirildiklerini serbestçe yapmaya başladılar.. ne bereket kaldı ne huzur.. ve çocuklar sureta insan gözükseler de, disiplinsiz-otoritesiz kalıp, iç anlamda huylar bakımından  hayvan olarak yetişip, öyle kalıp, tekamül edemediler..dolayısıyle o çocukların yaşadığı devletler yozlaştı ve otoritesiz-yani gerçek lidersiz kalıp –demokrasi adı altında= sayısız  ne olduğu belli olmayan kişinin el altından fitne fesadı ile, sadece şeytanın kuklası olmak üzere-sadece maddi tüketim çılgınlığı için- sadece dünyayı el altından yöneten belli ailelerin sonu gelmez ihtiraslarını tatmin için, MEDENİ ÜLKELER SEVİYESİNDE SEYREDEN DİĞER ÜLKE İNSANLARI GİBİ, HER BİRİMİZ FATURA PRANGALI ,HİÇ BİTMEYEN FAİZ BORÇLU,ONLARIN GENEL EV KADINLARINA DÖNDÜRÜLDÜK DEĞİL Mİ?


ve canım ülkem Türkiye
..Güneydoğuda kendilerine  pikiki  diyenlerin bir ülke kurmak istediği  sürekli faceden mesajlar, resimler olarak geçiyor..ben, Fransa mamasının ve o tür ülkelerin kuklası olup, onlar tarafından da, sadece terör maksatlı kullanılan bu kişilere, devlet idaresi teslimini, yine onları ayartan ülkelerce verilmeyeceğine inanıyorum ve onların nasıl olurda bunu idrak edemeyişine hep hayret ediyorum... çünkü çapulculukla, eşkıyalıkla hürriyet olsaydı tüm tarih boyunca bir defa olsun kendilerini idare etmeyi becerebilirlerdi.. onlar ne yazık ki kendileri olamıyorlar.. görülecek ki, onlarla işi biten ülkeler ilk önce onları onlara kırdıracaklar.aynı diğer pek çok ülkeye yaptıkları gibi, unutmadık değil mi?!!.mesela hapisten çıksın diye bekledikleri bir özgür kalsın ve onların içine bir girsin bak , onu nasıl kendi elleriyle yok edecekler.çünkü o artık onlara benzemiyordur ve onları yabancılayıp reddedecektir de ondan....


bu işler hep böyledir ne yazık ki..Allahtan ,peygamberimizden,dinimizden yobaz oluruz diye utandığımız için Kur’an-ı Kerimi okumuyoruz.. bari AÇIN TABERİ TARİHİ OKUYUN..HİÇ BİŞEY DAHA DEĞİŞİK VE DAHA MEDENİ DEĞİL İNANIN… Avrupa ,Amerika ,Asya, Afrika,Avustralya  hızla silkelenip pek çok rütbesinden çırılçıplak  soyulup bırakılırken, nasılsa ne pikiki, nede o tür fitne fesatlıklar kısa süre sonra kalmayacak ..neyse..sayfam inşallah onlarla yozlaşmamıştır ve velêddâllin aminn
J(bittiler inş)..

BÂKİ OLAN CANIM ALLAHIMIZ..YEPYENİ GÜZEL ELBİSELERİYLE HEPİMİZE MERHABA DİYECEK..

nur cihan
nuralem7@hotmail.com
29.6.2013