11 Ocak 2014 Cumartesi

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 81

RAHMAN'IN ŞEMSİYESİ 81
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 81


SEXENBİRONSEXİZ DÖNÜŞÜM EVRESİ

 Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
inanıyorum ki bu hafta hala bir şeyler devam ediyor.o yüzden lütfen bir elinde tercihen kahve vs bir şey olsun. sinirlenince ayağa kalkıp dolaşmaya devam etmeli ve dahi soğuk su ile biraz da oynaşmalısın J.bana ne kadar çok kızdığını ve sabrın bitti demediğim içinde sabrı deneyimlediğini biliyorum. eee. Asr suresini yaşamak ve melamet zor bir şey!! üstelik kaç aydır bir defacık dahi rüyama bile düşümden düşmedin.. beden mülkiyetimde acaip kimyasal değişimler oluyor ki haberin yok. gözkapaklarımın içinde havai fişekler patlıyor..bir daha aşık olacakmışım gibi yine ağlamalarıma başladım. hücrelerime söz geçiremiyorum. onların yakıtı sanki Sen olmuşsun. bütün hücrelerim Seni tanıyor. verdikleri tepki endişe verici olabilir..


Sevdiğim.lütfen yine saakiin ve geniş oturuyoruz.içimde hiçbir şeyi tutamadığımı, hatta tutamayacak olduğumun farkındayız zaten.. elimde değil. harfleri akışına bırakmalıyım.ve tabii birde bir sorunum var. henüz Muhammedilik için yeterli bir bilgim olmadığından, oraya çok uzak olduğumu düşünüyorum. ama  ÂHİ ALİlik damarım tuttuğunda; ashab bozucu bazı asabiyete, kızıldeve ile katır üstünde evlatlarının arasını yapmak için mücadele eden?!! türünden asilik edebilir, kontrol edilmezsem canımda yanar bilirim .işte Sana emaneti zimmetli olduğum içinde, kendimi Sana ispiyonlayıp şikayet ediyorum ki, tedbir al..

bu hafta yine Hallacı Mansur’un TavaSin kitabında okuduklarımdan kalan izleri sürmek istiyorum Sevdiğim.çünkü Tanrı ile aşk yaşamak bana muhteşem bir konu geldi. hatta hayatımın sonuna dek bu konuda yazsam yazsam ne güzel olurdu değil mi?ve o masalın etkileri acaipti.Sana bir sır vereyim mi?.bu masallar ve içinden geçen büyük zatlar hürmetine; bazı okurlar çok güvenip, kimselere anlatılmayacak özel sırlarını çözeyim diye HİÇ TANIMADIKLARI bana yazıyorlar. genelde başka şehir ve diyarlardan oluyorlar. halbuki ben hiç güvenilir biri değilim bilmiyorlar. sadece efendim için avlanıyorum o kadar
J. bundan nefret ediyorum!!.neden böyle olduğunu da bu hafta çözdüm.. çünkü ben, kimseyle aynı olmamak, bir tek, biricik yegane sevgili olmayı istemiştim..


Seni o kadar kıskandım ki, Sana hiçbir kişiyi avlamayacağımı-hatta yaklaştırmayacağımı dahi küçük bir aptal gibi taa en baştan söyledim.. oysa senelerdir her gittiğim yerde ,her masalı okuyan ve cazibene yakalananı Sana, kendi kıskanç kıskaçlarımla tek tek yakalayıp teslim ettim ne yazık ki. ve bu halen devam ediyor..bunları okumayı başaran, istidatlı olan çok az bir kesimde aşk için debreşip, manevi kapıları dolaşmaya başlıyor biliyor musun ?! ..ve ben onları hep seyrederek takip ediyorum.. onlarda sapıkların eline düşmesin diye kendimi onlar üzerinde mecburi bir kontrol memuru bekçisi ve ruhi aşk doktorluklarını yapıyor gibi de buluyorum..bazen çok baskı yapıyorlar. ama aşk çok tehlikeli bir sanat ve nefs terbiyesinde ise cinsel şehvet imtihanın en zorlusu ,en acaip yıpratıcı, başa çıkılmaz olanı. aşk başa gelince ne edeb,ne ar,ne bilinen değerler kalıyor malum.zor bir tekamül serüveni..en kızdığım şey ise Evvel Zamanımı ve Seni hiç tanımadıkları halde; hayatlarına ben girdiğimde veya  bizi okuduklarında, onların rüyalarına girmeniz ve gittikleri her yerde “MANALARINDAKİ SİZ “sayenizde hemen kapışılmalarıJ…gıcık oluyorum böyle kullanıldığım için.herkesi istiyorsun!


işte benden de, bu tehlikeli yol yüzünden tedbir olarak; talep edip başvurana, hz Ahmed Kuddusi’nin, mürşidi olmayanlarda da bu ilim açılsın diye verdiği icazetnameyi yolluyorum ki, okusunlar..hiç olmazsa gerçek bir rehbere nasiplerinde varsa ulaşana dek korunsunlar ,sapıkların eline düşmesinler.. bu ilim onlara açılsın..ve bu hafta aşk masalımıza yakalanan  birkaç tane Kuddusi talebemiz var Sevdiğim. sorumluluk asla kabul etmeyeceğimi biliyorsun. başta anlaşmıştık!.sorumlu olmadığım halde neden bu masalları okuyanlar için bu kadar endişelendiğimi de anlayamıyorum.. hakikatte ise biliyorum. çünkü bu harfler canlı ve gerekli kişileri avlıyorlar..onların ise, o aşka ulaşmak için her yere girip çıkacaklarını, her çamura bata çıka, ağlaya zırlaya ,pes etmeden Seni aramayı hep sürdüreceklerini de ne yazık ki biliyorum.. kıskançlıktan hala gebermedim ya ona şaşıyorum zaten!!


Şimdi hafta seyrine  ve tabi ki TANRI İLE AŞK YAŞAMAK İSTEYENLERİN ÖDEDİKLERİ BEDELLERE BAKALIM mı?!

Sevdiğim mucize misali şeyler oluyor fakat ben yazmak istemiyorum anlıyor musun..korkuyorum.bizim üstümüzde bizi yönetenlerin her anımıza nasıl hakim ve yönlendirici olduklarını kavrayamıyor, sadece olup bitenleri seyredebilmenin muhteşem şahitliğini yaşıyorum da diyebiliriz..

8 ocak Çarşamba..
kızlarla birkaç hafta evvel tasavvuf dersimizde didiklemek için hobit 2 filmine gitmiştik.orada fragmanını gördüğüm 47 ronin filmi, bugün mecburen gelmek zorunda kaldığım alışveriş merkezinde oynuyordu.salonda sabah 11 olduğundan 4 hanımdıkJ.film harikaydı.efendisi ölmüş şogunlara , efendisi olmayan savaşçı anlamında ronin denirmiş..bu filmde kılıç sahibi olmanın ve saf sadakatle inanıp, bağlanma biatının özü vardı..olağanüstü bir iradeydi..tabii ki bu insanların her biri bir kılıç sahibiydi..bizim masal çocuğu da bir gün kılıç sahibi olacak ya hanii.kim bilir en keskin kılıç kalem olduğu için Sen bunu bize Zülfikar eylersinJ..


gelelim Tanrı ile aşk yaşamak muhteşem ötesi bahsine..ahh !!ahh!!kim Tanrı ile aşk yaşamak istemez ki..hepimiz isteriz .çünkü yaratılmış her şey Tanrı’nın öz malıdır ve kullanım haklarımız sadece Yaratıcımıza aittir.

.
bu zor ve tuhaf bahsi ve aşk taliplerini tanımak adına lütfen şimdi sıkı duruyor, çok derin nefes alarak, çook tehlikeli, deriiin sulara inci,mercan çıkartmak üzere dalıyoruz. unutmuyoruz, bu masalın çocuğu olmak demek; öğünlük karın doyuran değil, kendi denizine kendisi dalarak, kendi öz gıdası ile beslenen hür çocuklardan olabilmek de demektir. sizin sayınız çok az olacak.. lakin etkiniz, İskender’in bir avuç karabiber kadar etkili askerleri misali de olacak inşallah ve aminn..

evvela ALLAH LAFZINA-Allah’ı görmek adına SEYR KILIYORUZ. bakalım Allah’ı görebilecek miyiz? şimdi hepimiz bulunacağımız yerin penceresinden lütfen dışarıya bakıyoruz.. mesela ben kendi mekanımın görüş sahasını, sizde kendi görüş açınızı, aynen yazdığım veya sizde açılacak yeni idrakle, GÖREREK, İLK  MAHALLİ kendi KİTABIMIZI OKUMAYA ÇALIŞIYORUZ..

ben yüksek bir tepedeki bir binada oturuyorum..ön cephemiz aynı kuru bir  boğaz misali çook geniş bir ufki alana bakıyor..gözümün gördüğü bu derin vadili boğazın her yerinde  aşırı yüksek site devletlerinden var.ee..Allah’ı nasıl bulup göreceğiz pekii? şimdi daha derinlere nazar edelim lütfen.. bu binlerce üst üste dairenin her birinde bir aile yaşıyor ..o her ailede insanlardan oluşuyor. o her insanın içinde tüüm bu kainatın hepsi cami olarak o insana secde edip, onu insan kılıp,çalıştırıyor..eee ben Allah’ı görmek isterken; daha gözümün önündeki dairelerin içlerini, içindeki insanları, o insanların içlerindeki sayısız alemi meydana getiren mülkiyeti de ne yazık ki ne görebiliyor, nede idrak edebiliyorum değil mi ,pekii ya siz ?!.


üstelik o binaları meydana getiren
taş,toprak,su ve diğer maddelerin içlerindeki sayısız elementin birleşip ayrılarak, sürekli dönüşerek devredip diri kalması ve sürekli inşaa halinin örgüsünü ise aklıma dahi asla getiremiyor, üstelik  hafsalayı muhayyileme bunu alamıyorum değil mi ,pekii ya siz?.. o evin elektrik, su, ısı ve diğer ihtiyaçlarının halini yazıya bile dökemem malum.. ve hayvanlar alemi, bitkiler alemi,cemadat alemi ve latif alemler ve, ve, ve ..


velhasılı kelam sevgili masal çocukları, tüm bu derinlikler bizi boğar değil mi? işte o yüzden yüce Rabbimiz, sürekli kitabında”ne kadar az tefekkür ediyorsunuz, hiç akletmiyor musunuz, kalbi ile anlayanlar, beyninin iki lobunda evire çevire kendi zannına göre düşüne düşüne yoranlar” olarak bizi değerlendiriyor.. neden? çünkü O yarattıklarını biliyor da ondan.. bir biz O’nu bilmiyoruz.. asıl sorun da bu..zira yüce Allah’ımızın:“ruhumdan ruh üfürdüğüm”  dediği o yüce emanetçi hamili yakiinleri de ZÂT'en, biz insan denen türüz.. evet hepimizin ruhu vardı ama bakalım, ruhumdan ruh üfürdüm dediği esas hamili kart Adem Makamındaki O İNSAN biz miydik?!! zira ruhunda çok mertebesi, yani durağı, yani tekamül aşamaları var. ruhu cemadat, ruhu nebadat, ruhu hayvani, ruhu insani ve hepsinden üstün yüce ruh  ruhu izafi & ruhi Sultani aşk imiş..bizim hangi ruhla daha çok haşır neşir olduğumuzu anlamak istersek eğer, evvela huy ve karakterlerimizden çıkan fiillerimize bakmalıyız değil mi?..


şu halde hep beraber bir nebze anladık ki: bu baş gözlerimizle ne Allah’ı  görebilir, nede onun yarattıklarından bazıları olan; hava molekülleri içindeki varlıklardan, su, kan, toprak ,akla hayale gelecek her şeyin iç ve dış alemlerini ne görebilir, nede bilebiliriz.. bu durumda hepsine camii olan  ve her an bir şen ile, her an kıyametimizi kopartıp, bizi dağıtıp, her an bizi toplayıp yaratan ve nefha-i ilahisi ile bize HUUU HUUU HUUU diye HAY’at vereni nasıl anlayabileceğiz ki..


demek ki ne anladık:
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”(Lokman suresi 27.ayet)


tamam Sevdiğim.Tanrı ile aşk yaşama bahsinde tüm esmalar içinde camii olan 100. esma Allah’ı neden görüp, idrak edemeyeceğimizin çok şükürki teslimiyetine erdik ve “biz Seni hakkı ile bilemedik Ya Rab bizi affet “dedik..


şimdi de bu konudaki pes etmişliğimizle bu defa ALLAH LAFZI KELİMESİ SURETİNE BİR BAKALIM MI ne göreceğiz.. tamam.belki buradan bir anlayış yakalarız..
 ALLAH…..AL=aile, belirlilik takısı, bilinen belli bir demektir..LAH : eskiden en büyük yaratıcı Tanrı’nın Arabistan’daki ERKEK bir İNSAN suretli tanrısına da denmiş.. bu put Mekke’nin Fethinde kırılması en sona bırakılan, Kabe’de en yüksekte tutulan tek putmuş.. O esnada, diğer böyle en özel şeylerin yaşandığı her LAHza, her ANda olduğu gibi yine LAMELİF’İN MANASI MUHAMMEDALİ birlikteymiş.. Peygamber Efendimiz (sav):“YA ALİ bugün sen beni taşıyamazsın.( zira kainatın yükü üstümde..celalliyim..)omuzuma çık ve o putu kırdediği, O, hz Ali’ye, omuzları üzerinde miracını yaptırırken ki anı hayal edin lütfen. böylece mürşid makamı nedir, mürid makamı nedir incecikten en az bir defacık sezin ..hissedin. gözlerinizi kapatın ve bu sahneyi yaşayın ve hz Ali’nin  O mübarek omuzlar üzerinde Lah putunu kırdığında neler gördüğünü ve neden: ” görmediğim Rabbe kulluk-SECDE etmem” dediğini de hissedin lütfen..yani bunları azıcık kalbinizle anlamazsanız sizde hiçbir anlam tohumu fidan olmak için yeşermez..


şunu hiçbir zaman unutmayınız ki hz peygamberimiz ve ona tabii olanlar ben ALLAH’I GÖRDÜM DEMEDİLER..
zira bu imkansızdır. hangi suretini, hangi esmasını göre göre bitirebilir ve anlayabilirsin ki!.. Peygamber efendimiz ve O’na tabii olanlar daima ben Rabbimi(terbiye edicimi)gördüm dediler..pekii Rab-mürebbi-terbiye edici bize daha tanıdık ve yakın geliyor değil mi?..evet..çünkü insan denen her varlığın her seviyede ve her idrakte bir öğretici konumunda rabbi vardır..anne, baba,ev sahibesi, tüüm meslek öğreticileri, öğretmenler, Musevi din adamları vs hepsi maddi anlamda rab-terbiye edici anlamındadır.çünkü yaratılmış her şey; Allah esması içindeki sayısız nokta ve harfin değişik kombin terkiplerinin sürekli vuslat-ı devriyesi ile her iş ve oluşu yaratır.. bu organik, doğal bir kendinden kendine yaratımdır .. mükemmel bir idraktir.. zira her yaratılan şey bir zikir'in-hatıra'yı anışın düşünce formunun bedenlenmesi idrakidir. yani,şeyler; bilen –düşünen –zikreden potansiyel birer varlıktır..mesela hiçbir türün soyu kesilmez. çünkü O her an yeni bir şen dedir ve her an yeni bir icad ile hakikatte asla birbirlerine benzemeyen tek tek türler yaratır.çünkü O, aynı tecelliyi tekrar etmeyecek kadar büyük bir ilim ve yaratım sahibidir.. aynısını yaratmaya ihtiyaç da duymaz..ve seyrü sülükte hakikatte bu idrake eriş ve seyre geçiştir..ALLAH İLE SEYR..


Şu halde hz Peygamber Efendimizin nasıl bir idrake sahip olduğunu ve bunu hz Ali k.v ye nasıl yaşattığını az çok hayal edelim lütfen..RasulAllah Efendimiz
tüm suretlerin özündeki hakikati keşfetmiş ve ona seyahati gerçekleştirmiş tek en yüksek idraktir.. O’nu bu noktada asla kimse geçemeyeceği için de, bu idrake yani suret putunu parçalayıp Hakikat-i Muhammedi varlık özlerini müşahedeye ancak ve ancak biât kurumu yani irşad-ı mürşid makamının sembolü olan velayeti âli Ali kapısı ile girip, Hakikati, nübüvvet-i Muhammedi Nur idrakini, nasibi kadar seyreyler ve muradına nail olur ..vuslat tamam olup, tam ve yetkin bir akıl sağlığı ile geri, aşağı dünyaya, madde  alemine düşer..


ve şunu unutmayınız lütfen.. Peygamberimizin hayatında da Müslümanların çok azı irşâd biatlıydı.ve bunların Ashab-ı Sufe denilen-TURUKU ÂLİ, irşad için biat edilmiş dervişlik müessesinin talipleri ise, toplamda Peygamberimizin bu alemden göçüne dek 300 küsurmuş.. yani irşad edilmek üzere biat başka ,ben seni tanıyorum, kurumunu ve getirdiğin sistemi onaylıyorum, senin kanunlarına göre yaşayacağım DEVLET OYLAMASI OLAN BİAT  çook farklı şeylerdir..irşad biatı verenler O’na nefslerini satmışlardır ki bu bir ayetin hayattaki tezahürüdür….


Cenab-ı Hak (c.c), Tövbe Suresi 111. ayetinde mealen şöyle buyuruyor:

Şübhesiz ki Allah, mü’minlerden nefislerini ve mallarını, karşılığında Cennet hakīkaten onların olmak üzere satın almıştır!


Eğer sen bunu anladı isen şimdi düşün!.. sen nasıl bir dervişsin? ..birlikte, nasıl bir dervişmişiz kendimizi seyredelim mi?..
hadi bakalım.tüm maskeler aşağı o zaman
J.bakalım kendimizi tanıyıp “evet ben bu tip dervişim” diyebilecek miyiz!..bir defa, Allahımızın “ben sizi meşrep meşrep, fırka fırka yarattım” ayeti delili ile, isteyelim istemeyelim değişik esma terkiplerimiz dolayısı ile, farklı huy ve tabiatlarda yaratılmışız değil mi?.mesela kumarbazlar, sufiler, hırsızlar, uyuşturucu mübtelaları, üreticiler, tüketiciler vs. işte tüm bu sayısız tür meşrepdeki insan, yaratılış gayesine yönelik o yere mıknatıs misali çekilir..dünyanın neresine gitse kendi gibi insanları ve toplulukları bulup oraya azâ, üye, delege, mürid ,derviş vs olur.. siz  kurumların sakın isimlerine aldanmayın olur mu.. hakikatte o dernek, vakıf, kulüp, grup vb. hepsi birer rahmani veya şeytani tarikat misalidir.. bir yönetici mürşid vardır ve o kurumun iş idarecileri. diğerleri de hep o amaç için çalışan kullardır.. ailede böyledir.. devletlerde böyledir.. insan bedeni de böyle çalışır ve Hüccurat Suresi:” sesinizi O’nun sesinin üzerine çıkartmayın. yoksa amellerinizi yok farz ederim”.. ” O peygamber size ne verdi ise alın .sizi neden men etti ise el çekin“  demez mi..


ve hz Peygamberimiz: eğer iki kişi dahi bir yola gitseniz içinizden birini lider seçin demez mi?..yol bilen bir baş ve yola baş kesmiş diğer baş her dem lazımdır..aslında iki güneş vardır lütfen unutmayınız.çünkü Allah her şeyi çift çift yarattım der..ve herkes ikizini arar, aynı benim aradığım gibiJ..

işte o yüzden herkesin bir mavi boncuğu vardır..işte o yüzden herkesin ZÂTI ÂLİ’DİR..MuhammedAliler gibi.
. ikinci güneş daima kendisini LA-YOK EDER VE  anamın oğlu-KARINDAŞINA SECDE EDER..hz Havva validemizin ikiz evlatları olan atalarımızın sırrında da bu hakikat gizlidir..insan bedeninde emanet olan Ruh ve Nefs de bu ikiz kardeşler gizlidir.. Aziz ikiz kardeşim hz Kur’an da bu mana gizli..lütfen kendine dikkat et ve kendini sev, kendini koru..


SEN EMANETSİN..VE EMANETLER DİNİ DAR DİNDARLARA  DEĞİL EHİL ELLERE TESLİM EDİLİR .zira din sahibi üçkağıtçılık yapabilir oysa ehliyet sahibi kişi ne kendisine nede bir başkasına ihanet etmez ,o sadık ve güvenilirdir, kimseye torpil yapıp kayırmaz..şimdi sen Müslümanların bugün dünyadaki fitne fücur hallerine, ürettikleri mamullerin kalitesizliğine, gıda ile oynama insan dışılığına bak ve diğer gelişmiş ülkelerin kendi içlerindeki üretim ve intizamlı kanunsal düzenine bak.. kim Müslüman söyle?!çoğumuz daha nüfus kağıdında Müslümanız …islam o kadar mükemmeldir ki, eğer çeyreği dahi uygulansa, dünya Müslüman aleminin elinden ihya olur, cennet burada yaşanabilirdi.. ne yazık ki emaneti şehvete, şöhrete, makama, akrabaya, güç peşinde koşanlara teslim ettiğimizden, bugün tüm dünya, müslümanların bu aşağılık rezil haline gülüyor ve ellerindeki her tür pis iş için bizimle eğlenerek oynuyorlar..buna sebep biziz.. biliyorum ki, bu milletin yarısından çok çook daha fazlası- dinlisi dinsizi bir kuruma aza, derviş. bu nasıl sadakat ve emaneti ehline veriş= âhilik kurumu peki? ya balıklar bozuk, ya balık başından kokmuş ve başıbozuk..

Evvet şimdi LAH kelimesine birde LA OLARAK BAKALIM..LA malum YOK  demek..ne yok?. AL  LA ..yani yok yok olduğu için, onun bir ailesi ve bilinen bir tanımı da yok. dolayısı ile o bildiğin hiçbir tanıma sığmaz gibi gibi..

ve şimdi geldik AL-LA-H lafzındaki son harfe..işte H(he-HU=ebced değeri 11 yani devam eden birler=MuhammedAli (=ilim âlimden âlime neşet edendir)hüviyet harfidir.. içinde gizli özne VAV HARFİ yani VELAYET sırlıdır.. dolayısı ile O ALLAH ki, O hem VAR & hem YOK olandır. yani o tüm zıtlıkların birleyen lakin, bu tanımlarında hepsinin de dışında olan bir şeydir..o esmalar O’nun yakıni, akrabası ,ailesi değildirler. O’na evlat edindi deyip iftira attılar. O, tüm bunlardan münezzehtir.. böylece Yaratıcımızın kendisine neden en baş esma olarak ALLAH LAFZINI, BİZİM DEVRİ ADEM’İMİZDE VERDİĞİNİDE İNŞALLAH ANLARIZ ve amiin(*Allah Teâlâ bizden evvelki Ademler’de kendisine başka başka isimlerde vermiştir ki, bunlar Kur’an da mahfuzdur)

Ve Sevdiğim şu halde anladık ki biz Allahü Zülcelali Vel İkram olanı anlayamayacağımız ve onu suretlendiremeyeceğimiz için, ALLAH ile asla aşk yaşayamazdık.. oysa Yaratıcımız bizi AŞK’tan MAYAlamış ve yaratmıştı..biz o aşka ermek için yaşımız ilerledikçe çıldırıyorduk ..pekii şimdi ne yapacaktık?. hakikatte aşık olunmaz. aşık olunan aşklar hep nefsanidir ..şimdi ben aşık oldum diyenlerin,hevesleri geçince veya umduklarını bulamayınca ki  hallerine bakıp, kendi aşk tarzımızı bulalım lütfen..hadii..önce insani en basit aşklar..geçen hafta hemen çoğunu didiklemiştik aslında .o yüzden yazmayacağım..


madem ki mesele Tanrı ile aşk yaşamak
ve bunu akıl edecekler genelde dervişler olacağı içinde bu okullara burnumuzu bir sokalım mı lütfen J.. ahh evvet bir tekkedeyiz. tabii artık bu kurumlar yok. yasak. onun yerine kulüp ve dernek benzeri küçük küçük idarecikler var.. bunların zenginler için ,asiller için ve ahali için olan bölümleri var malum. bazı üyeleri diğerleri asla göremez…işte ohh.çook şükür biz bir hayali sınırları olmayan masalın çocuklarıyız..işte, yana yakıla aşkı aradım ve en sonunda bir arkadaşımın peşine takılıp, aynı onun aşkından bende yaşamak için bir okula kayıt oldum..hııım..oo ne çekici yer. müzik var. ünlüler hep burada..aaa çok karizmatik ve zenginlerle hep bir arada ve kardeşiz üstelik?!!. sınıf ayrımı hiiiç yok?!!.hepimiz aynı sofrada aynı şeyi beraber yiyoruz!!herkes sürekli el pençe, en kibar Osmanlı Türkçesi ile birbirlerine ezilip büzülerek hitap ediyor ve diğergamlık gösteriyor(birde dışarıda sen bunları görücen tabii veya birinin ayağına bastığında, yerine makamına oturduğunda, yüksek bir rüya gördüğündeJ, vs)..


hıım..çok mutluyum..Allahım cennete düştüm..aaa..ben çok meraklı biriyimdir. . bana öğretsin diye geldiğim ve her şeyimi teslim ettiğim kişide aynı ben gibiymiş. hem de aynı benim gibi bir ailesi var..ahh onun ailesinin içine girmeyi başardım.. ahh ahha çok yakın oldum. maşallah bana. cep telefonuyla görüşüyor, mesajlaşıyor, faceden etrafı ona ispitliyor, rapor ediyor ve istediği av için ona işaretler yolluyorum
J!.. kimse ben kadar kurnaz ve akıllı olamaz. bende özel haller var, muhakkak ya şeyh veya şeyh karısı olacağım ki, bu kadar yükselip yakın oldum. bak diğerleri sürüm sürüm sürünüp, okulun kapısından bile alınmıyorlar. Ben onlara artık aracı oldum. hep benim sayemde burası daha kaliteli ve şık oluyor.. en seçilmişleri getiriyorumJ..

ayrıca ben çok güzel,yakışıklı,kültürlü,zengin vb özel olduğum için sırtından vurduğum eski efendimi de buraya ispitliyorum ..zaten o beni buraya hazırlamak için o seviyeye dek vardı.. beni ondan çekip buraya aldılar, çünkü yerim burası en yüksek makamdaydı((*eski efendimi, gezdiğim her yeri, arkadaşlarımı hep onun ailesine fitliyorum ki, yakınım artsın.. bende bu özellik varken; aynı biz gibi bir hayatları olan bu yeni efendimin de tüüm özel hayatlarını bu arada kaydedip belgeliyor, ilerde istediğimi bana vermediklerinde aynını onlar içinde yapmak üzere içimde hazırlık yapıyorum))zaten onlar da beni bu yüksek kısma getirmek için vardılar.çünkü manamda öğrendim ki, ben şeyh karısı veya şeyh olacağım ..post benim..tüüm tostları artık ben yiyeceğimJ..


 ve ben radar misali etrafı tarıyor , yaptıkları her hatayı bu yeni!!aileme anlatıyor, onların canlarını yakmalarını sağlayarak daha hızlı yükseliyorum.. bir bohça dolusu hediyem oldu..çaktırmadan başkalarının rüyalarını okuyor,dinliyor ,onları kendime kopyalıyorum..kimse anlamıyor inanın.. beni evliya bile sanıyorlar..onlara getirdiğim her fit için beni övüp kankaları yapıp, hizmet dervişliğinde daha bir üst seviyeye getiriyorlar. ben teklifsiz direkt girip konuşup aşkımı son şehvetime dek sunabiliyorum. onlar için çalıştığım ve yakınlarının güvenini de kazandığımdan, en kıskanç olan en yakını bile benden şüphelenmiyor tabii..çünkü bende artık onun iş takipçisi olarak çevirdiği dolapları biliyorum..ben, her tanıdığım belli bir yere gelmişin mevkini, yetkisini, adını ve siyasetini dediğimi yaptırtmak ve bedavaya bişeyler elde edebilmek için, zorla tehditle dahi- onun bunun akrabasıyım diye kullanabilirim ve daima kazanırım.çünkü iş bilenin kılıç kuşananın..


Sevdiğim Sen benim tek  dersimin HAK İLE BATILI AYIRT ETMEK VE ZİKRİMİM KELİME-İ TEVHİD KILICI OLDUĞUNU BİLİYORSUN değil mi?!!evvet ..biliyorsun. bende biliyorum ..ve bazen bu kılıcımı bu hain ve dönme ,dostlarını sırtından vuran sırtlanlar için kullanmak istiyorum ve hakikatte kullandım bile. onları gönlümden çıkarttım. unutulmak yok oluşuna terk ettim.. onlar her daim ortalık malı, yolun fahiş ve fahişeleri olarak kalacaklar .. velev ki kadın olsunlar erkek olsunlar değil mi ki yola sadık değiller , kendileri için yapılmış onca emeğe ihanet ediyorlar, o zaman kendi programlarına geri dönecekler.. onlara aşı yok..

Sabrı,sadakati,Asr’a yemin etmeyi anlamamış bir idrak, ne için nereden nereye yol aldığını da idrak edemez..
daima dış görünüşler de, dış sınır hâd çizgilerinde kalır.oysa her şeyin başı illa edeb neden deniyor?! eğer anlarsak bu sınırların ötesi için nasıl sır muhafızlığı şartı arandığını da bir nebze anlarsınız.ve ölmeden ölmeyi başaran,aşk yolunda baş verenlerin neden onca eziyete zulme rağmen yollarından zerre kayıp çıkmadıklarını da anlarsınız..


 yetki ve güç peşinde koşan,onun bunun dedikodusu ile yükselen kişiler ancak bilsinler ki, onlar, en azgın nefislerinin kontrolü için o kadar poflanıp yetki ile donatılıyorlar..çünkü dışardaki milleti oyacağına, okulundaki nefs terbiyesine gelmiş gerçek derviş adaylarını fitne fesatları ile oyup biçip, yontma vazifesinde kullanılıyorlar. böylece oraya gelmemeleri gerekenlere havlayıp kovuyor, hakaret edip dışlıyor, birbirlerini koruyup pof poflayıp, hizmet dervişliğinde sunum sunumu tüm şehvetleriyle yapıyorlar..bu alemde her vazifeye adam lazımdır. hiç kimse boşuna yaratılmadı. herkes görevli. görevi biten zaten bu dünyada tek dakka durmaz dooğru geldiği yere kaçar kurtulurmuş.. işte sen, ben, hepimiz.. ailemizde, çalıştığımız yerde, okuduğumuz okulda, kendi beden şehrimizde nasıl bir vazifeyle görevliyiz şimdi kendimizi bulduk mu?!

*…sessizlik…........

ben kimim diyoruz ya hanii..işte biz buyuz maalesef..o siyasetçilerde biziz. öğretenlerde, öğrenenlerde biziz….

ve bu devirde, Hakiki irşad biatlı dervişi böyle çirkin oyunların içine zaten sokulmaz. çünkü kıyamet  vakti çok istisnai nadir bir şey gerçekleşiyordur…himayecisi onu kıskanır korur..her anını kollar, gözetir.derviş bunu bilir ve güvendedir. o kimseden korkmaz. fitne yapanları sadece seyreder. onların fitneleri ve milletin başına ördükleri çorapların onların tüm hayatını nasıl sarıp sarmaladığını sessizce izler ve susar..seneler içinde şunu öğrenmiştir.. susmayıp olaya müdahele ettiğinde kendi canı yakılıyor. oysa sustuğunda ona zarar verenlerin o çirkin işleriyle imtihanı seyrettiriliyor.. çünkü Allah gariplerin gönüllerindedir.. o yüzden kimsenin ahını almayın ve ekmek yediğiniz kapıya fit sokmayın.”gönül bu, sizi sevemedim, nasibim başka yerde, oraya gitmek istiyorum diye izin isteyin.” o zaten bu izni verir.. derviş çalmak bu yolda çok ayıpmış güya amma, her beğendiği kitabı:” ana kütüphane benim, istediğim kitabı okurum” diye alanda, dili başka, kalbi başka olanda var tabii.ki, bunlarda bizim anlayış yanılsamalarımızdır muhakkak. zira büyüklerin bildiği ama bizim bilemediğimiz nice gizli perde arkası olaylar vardır vesselam.


yarın Rebiülevvel ayının 12 si..
yani Peygamber Efendimizin bu dünyaya teşrif ettiği gün, yani Mekke’den Medine’ye hicretinin bittiği gün, yani bu dünya hayatına madden son verip sonsuz tekamüllerde bize rehberlik etmeye devam etmek üzere REFİKİ ÂLÂya yol aldığı gün..

nur cihan
11.01.2014
nuralem7@hotmail.com