81-18...............71-17 |
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 82
Hz Peygamberimize Hicret izni için :”SENİ BURADAN SELAMETLE ÇIKARAN ALLAH , SELAMETLE DÖNDÜRMESİNİDE BİLİR” ayeti kerimesi indi ve Efendimiz “ YA RABBİ, MEKKE CEDDİM İBRAHİMİN HAREMİDİR, BENİM GİDECEĞİM MEDİNEYİ’ DE BENİM HAREMİM YAP, YANİ MUBAREK KIL” diye dua etmiştir..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..çok inat ve söz dinlemez olduğumdan, bile bile yine kendime zarar vermeyi başardığım için kendimi tebrik ederek yazıma başlamak istiyorum.başın fena halde dertte Sevdiğim.ne yazık ki bir defa, olduğum gibi beni alıp kabul ettin.”Ben sana zarar veremem ancak seni korurum..artık ağlamanı istemiyorum.. o kalbe sevinç gelecek tamam mı!”dedin?!!işte.. ne desem booş..Sen benim ulaşılmazım olduğun için; her cezalanma faslında, inatla, dümdüz duvara can havli ile tekrar son noktaya dek tırmanıyor, ELİMDE KLAVYE ,en tepede ne varsa kırıp döküyor ve her defasında sap gibi orada kalakalıp, bir türlü inadımdan aşağıya inemiyorum malum.. istiyorum ki Sen karşımda ol. göğsüne yaslanayım ve boynuna dolanayım. dudaklarımı boynuna gömeyim. ne güzeldii, ahh ne güzel..ruhum sevinçten çılgın bir aşık gibi ikimizi nasıl seyretmişti.çünkü O,sonunda beni Sana getirmeyi başarmıştı ..insanın arabulucusu ruh’u olunca her şey başka dönüyor tabii..
Hz Peygamberimize Hicret izni için :”SENİ BURADAN SELAMETLE ÇIKARAN ALLAH , SELAMETLE DÖNDÜRMESİNİDE BİLİR” ayeti kerimesi indi ve Efendimiz “ YA RABBİ, MEKKE CEDDİM İBRAHİMİN HAREMİDİR, BENİM GİDECEĞİM MEDİNEYİ’ DE BENİM HAREMİM YAP, YANİ MUBAREK KIL” diye dua etmiştir..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..çok inat ve söz dinlemez olduğumdan, bile bile yine kendime zarar vermeyi başardığım için kendimi tebrik ederek yazıma başlamak istiyorum.başın fena halde dertte Sevdiğim.ne yazık ki bir defa, olduğum gibi beni alıp kabul ettin.”Ben sana zarar veremem ancak seni korurum..artık ağlamanı istemiyorum.. o kalbe sevinç gelecek tamam mı!”dedin?!!işte.. ne desem booş..Sen benim ulaşılmazım olduğun için; her cezalanma faslında, inatla, dümdüz duvara can havli ile tekrar son noktaya dek tırmanıyor, ELİMDE KLAVYE ,en tepede ne varsa kırıp döküyor ve her defasında sap gibi orada kalakalıp, bir türlü inadımdan aşağıya inemiyorum malum.. istiyorum ki Sen karşımda ol. göğsüne yaslanayım ve boynuna dolanayım. dudaklarımı boynuna gömeyim. ne güzeldii, ahh ne güzel..ruhum sevinçten çılgın bir aşık gibi ikimizi nasıl seyretmişti.çünkü O,sonunda beni Sana getirmeyi başarmıştı ..insanın arabulucusu ruh’u olunca her şey başka dönüyor tabii..
oysa her seferimde; karşımda hiç kimse olduğunda, tüm aynaları paramparça
yapıp, oturup tepine tepine ağlamak istiyor ve ağlıyorum.. çok acılı
yalnız bir yolculuk benimkisi…ve her defasında Sen beni perişan ederek alaşağı
ediyordun da, nedense bu defa orada kalmama izin verdin.. çok canım yandı be
Sevdiğim çook. keşke insansılarla beraber yaşamasaydım bile dedim!.artık
Hamim-i Efendim Halilurrahman’ ın putları kırma tabiatının asıl sebebinin aşk
olduğunu yavaş yavaş anlıyorum!!çok hüzünlü.. insana dokunup ağlatıyor.. Baba
ve çocuk put yapıp sonra putları kırıyordu, çünkü meslekleri buydu..
11 ocak
cumartesi..masalımı bloğa astım.üstümde ağır bir hüzün var. başıma gelecekleri
tahmin ediyor ve ne kadar dayanabileceğimi ise bilemiyorum. F.Erkoç’un konseri var.
hızla giyiniyorum.bir yıl sonra belki ilk defa ruj dahi sürdüm.aynaya baktımJ..gülümsedim.hıım.tam
kapıdan çıkıyordum ki, maydanoz kızım film keyfi için mısır patlatma makinesini
fişe taktı.aaa..elektrikler gitti.tamam dedim.güldüm.peki ..istemiyorsan gitmem.ama
iyi değilim.gitmeliyim..sigorta panelini açtım.bir şey yok. güvenliği
aradım.belki çöp odasındaki ana şalterden atmıştır, geliyorum dedi..bekle bekle
gelmez.konsere yetişemeyeceğim..birden akıl ettim ve çöp odasına gidip, oradaki paneli
açtım.aaa bir düğmeye sadece tıık diye bastım. elektrikler geldi.dooğru
konsere.en arkada birkaç yer kalmış. gişede iki hanım ellerindeki tek bileti
satmak için bekliyor,yeri çok daha iyi. alıyorum. binküsur kişi, bu
koskocaman harika sesi dinliyoruz da ben ne duyuyor, nede bir şey anlıyorum. hiç
mi bir şey hissetmez insan.hayır tık yok.geçen geldiğim konserlerde de böyle
olmuştu.peki binle insanla beni ayıran –koparan şey neydi?. bilmiyorum. henüz
bulamadım.konser bitti eve döndüm.sanki oradaki tüüm insanların ağırlığı kurşun
misali üstüme geçmişti.çok berbattım ki, bunu ancak su ve uyku temizlerdi..zaten
bu hafta nerdeyse hep uyku ile tedaviyle geçti…
12 ocak pazar. yeni internet masal çocuklarından biri çok ilginç Sevdiğim ..bana
benziyor. okuduğu şeyleri görüntüye dökebiliyor ama bu konuda benden daha
yüksek bir çözündürücü..o, yeni Kuddusi talebemiz ama ikimizde biliyoruz ki bu
geçici.. maddi bir rehber ona elzem..işte mavi yıldızı ve siriusu ararken bizi
bulduğu için, yakın takipte olan bu masal çocuğumuz, son masalı okuduğu sabah rüyasında
siyahlar giymiş,yüzü peçeli ve uzun sırım gibi hz Ali’yi görmüş, peçeyi indiren
hazret ona bazı mukatta harfleri söylemiş (ra,sin) J.. sabah
ilk iş tabii ki bana yazmış.Ya Rabbim nasıl kıskandım anlatamam.ben onca
kopyala yapıştır yazıyor ve hiçbir şey göremiyorum. bunlar hazırlop acaip
rüyalar ve zuhurlar yaşıyorlardı.. ona şöyle yazdım:” çok kıskancım
biliyorsunuz!. şimdi sizi hayal kırıklığına uğratacağım maalesef. hz Ali hafif göbekli, saçları dökük ve kısa boyluymuş
biliyor musunuz”J.. Sevdiğim çok sinirim değil mi? evet , öyleyim.. sonra o, bu sabahta
rüyasında beni görmüş bak şöyle yazmış(17 ocak Cuma):” Ruhumdan ruhuma ...Seni
bir köprünün üstünde durmuş tefekkür ederken gördüm.. elinde sarı bir kitap,
batıyla doğunun ortasında bir şey arıyor, istiyor gibiydin.elini selam eder
gibi kaldırmış duruyordun”..
18 ocak cumartesi.Ruhumdan ruhuma.. tefekkürüm: biraz önce Ankebut suresini oku emriyle okudum.. .. mürşidimi bulma konusunda umutsuzluk cöktü içime.. neyse gökyüzü bir şey söylüyordu..senin bilmen gerekir eline bir el figürü almışın.. içinde göze benzer bir şey, bir oturan heykel yanında iki tane ayakta duran adam figürü.. sanki bir ayindeler..ayakta duranların sakalları ve üzerindekiler ayni bir ateş yanıyor ,ateşin yanında güneş resmi var.. bu senin alanın.. belki araştırmalarının bir parçasıdır.. birde bugünlerde fazla gözyaşı dökmeye uğraş verme, kalpler ancak Allah’ı zikrederek huzur bulur..(nasıl Sevdiğim,yeni çocuk süper değil mi?bizim aramızda bir bağ olduğunu söylüyor üstelik)
18 ocak cumartesi.Ruhumdan ruhuma.. tefekkürüm: biraz önce Ankebut suresini oku emriyle okudum.. .. mürşidimi bulma konusunda umutsuzluk cöktü içime.. neyse gökyüzü bir şey söylüyordu..senin bilmen gerekir eline bir el figürü almışın.. içinde göze benzer bir şey, bir oturan heykel yanında iki tane ayakta duran adam figürü.. sanki bir ayindeler..ayakta duranların sakalları ve üzerindekiler ayni bir ateş yanıyor ,ateşin yanında güneş resmi var.. bu senin alanın.. belki araştırmalarının bir parçasıdır.. birde bugünlerde fazla gözyaşı dökmeye uğraş verme, kalpler ancak Allah’ı zikrederek huzur bulur..(nasıl Sevdiğim,yeni çocuk süper değil mi?bizim aramızda bir bağ olduğunu söylüyor üstelik)
12 ocak
Pazar..bu
masal çocuğuna sperm insancık ile tefekkürü ve anlatım tekniğini öğreten adam
Mahmut Amcamı iki seneye yakın zaman sonra arıyorum.(*akrabama yine beni
sormuşta. hiç unutmuyor Allahtan) ..O, 100 yaşına yaklaşıyor. hayatımda bir
defa,8. sene evvel, 45 dakika görüp sohbet etmiştik. beni nasıl darmadağınık
edip kırmızı mor halde evime! yollamıştı ..ne ağır zamanlardı ilk yıllarım
Sevdiğim.iyi ki Sen gelip, silindirle ezip geçen bu koca koca manalı adamların
ağır imtihanlarından beni kurtardın. her şeyimi alıp, taş taş üstünde
bırakmadan yıkmışlardı.hiiç acımadılar hiiç(gerçi tüm o şeyler olmasaydı bugün bu idrake de sahip
olamazdım ya neyse). Sense beni tamir edip, süsledin, iyileştirdin
?! şükür..işte Mahmut Amcamın eşi telefonu açtı..aa neşeyle beni tanıdı. Mahmud
Amca hemen hatırladı.. çok kurnazız hala..gel diyor.. geleceğim diyorum. en
kısa zamanda inşallah.. O’na, aynı O’nun gibi, senelerdir hiiç bitmeyen yazılar
yazdığımı ise söylemedim Sevdiğim.. bizi tanıştıranın bir bildiği vardı
elbet!..
13 ocak pazartesi..kızlarla dersimizdeyiz.hem özel bir kutlamamız var hem de evsahibemiz mevlüt kandili dolayısı ile hz peygamberimize doğum günü pastası hazırlamış..yedik içtik..telefon geldi..masalı gece okumuş ve hiiç anlayamamış biri:” sen öyle ne yazdın, anlat” diyor J. sonra bir telefon daha: son masalı okuyan yol mafyalarının kendi rezillik etkili aksleri ile, dedikodu yaparak,ortalık karıştıran haberlerini anlatıyor.. simalarından kötü karakterleri okunan bu face kopyala yapıştır fitne ajanları, yaşlı başlı yol şeytanları olan bu adamlar, rüyalarımdan sonra ilk defa, böyle kendilerini madden afişe ediyorlardı.halbuki onlar beni faceye eklediklerinde, ben hayalimde onların çirkinliklerini öğrenmiş ve takiplerinden, onların ilişkilerini ,kullanım amellerini seyretmeye başlamıştım.. nedense kendi pisliklerini, edebi lisanlı film rulolarında-söyleşi salonlarında ,manevi adamların çalıntı kerametleri sözleri altına saklıyorlardı.. oysaki bu adamların yaptıkları pis işler karşılığında, maneviyatın kerametli sözleri ile şöhret olup, yol cariyelerini kullanmasına dahi göz yumuluyordu. çünkü hizmet ediyorlar. demek ki yeterli tatmini alamıyor, o postu ve diğer tostların tümünü de istiyorlardı.. işte Sevdiğim.. yazıdaki akis hemen anında böyle dışa vuruyordu ki, her hafta yaşıyorum bu dışavuruşları..böylece kimin hangi tür yazıya tepki verdiğini öğreniyor ve hangi tür şeyle meşgul olduğunu da anlıyorum…
Biliyor musun Sevdiğim ben aslında kaç senedir çok özel bir çalışma yapıyorum.hiç kimse bilmiyor, ilk defa söylemek içimden geldi..mesela bir şey yazdığımda veya yeni tefekkür kartlarımdan birini sufi, ezoterik, dinsizler,cadılıkla uğraşan spritüeller vs değişik sayfalarda paylaştığımda veya kim okuduysa o ilk anki tepkilerine bakıyorum.doğuş yaşayıp anında şiir yazan var ki, hiç okuduğunu belli etmiyor ama ben onu kelimelerinden yakalıyorum:) genelde okuyup okumadıklarını, yazım tarzlarından ve paylaşımlarımdan anlayabiliyorum. konuşma kelimeleri de değişebiliyor ..algı ise çok farklılaşabiliyor. Mesela bunca şey kopyala yapıştır yazan sayısız kişiden ben dahil, hakikati gören ,anlayan yazar yok denecek kadar az..birde hakikati bile bile örtenler var ki en tehlikelileri bu kıskanç MUAVİYEVİ YEZİDİ MEŞREP varlıklar..ve senin ipini ilk bunlar çekerler mesela. kimilerinde, bu yazı ve sembollerle gördükleri, tetikleyici ve haber veren rüyalar-duru görüler oluyor. yanii tefekkürden ideaya, düşünsel yaratımlar hakkında kendi kendime bir araştırmam var diyelim.henüz bunu pratiğe döküp işe yarar şekilde Sana sunamam tabii.bu çok zaman isteyen bir şey.eğer “ol emri” ile bir kelimeden döl alıp, safha safha yaratımı müşahede edebilseydik, bu çalışmayı da anlayabilirdik.yani inanılmaz bir şey bu.Adem toprağının ham maddesi de işte bu söz dinlemiş, döllenmiş söz-kelamdır vesselamJ).. siz masal çocuğun ne hazinelere sahip, lakin hak etmediği -SÖZ DİNLEYİP-SÖZ DÖLÜ TUTAMADIĞI için hamisinin hiçbir şeye izin vermediğini biliyor muydunuz!
..
Evvel
Zaman:”bizden izin sormayınız evladım.size izin olmaz.ezelden izinlisiniz. dilediğinizi
söyleyin. onların çok azı bilip,
anlayacak..hep unutacaklar ” demişti.. ..
kalbim yağmalandı..kırıklarım kalbimi kanattı.sustum ..çünkü Latif olan bu alemden gitmeden bir gün evveli dediki:” yazdıklarınızı hiç okumadım kızım ama biliyorum. onlar tertemiz bir kaynaktan geliyor. sakın yazmayı bırakmayın. kimseden korkmayın. hiç kimse onları kirletemeyecek” .. evet Sevdiğim,o kişiler yazanı kirletebilirlerdi.. lakin yazılanlar temiz kalacaktı inşallah ..ve ALİ’Yİ GÖRDÜM kitabından yazmanın yansımasının bedelinin böyle olacağını haftalardır tahmin ediyordum.
kalbim yağmalandı..kırıklarım kalbimi kanattı.sustum ..çünkü Latif olan bu alemden gitmeden bir gün evveli dediki:” yazdıklarınızı hiç okumadım kızım ama biliyorum. onlar tertemiz bir kaynaktan geliyor. sakın yazmayı bırakmayın. kimseden korkmayın. hiç kimse onları kirletemeyecek” .. evet Sevdiğim,o kişiler yazanı kirletebilirlerdi.. lakin yazılanlar temiz kalacaktı inşallah ..ve ALİ’Yİ GÖRDÜM kitabından yazmanın yansımasının bedelinin böyle olacağını haftalardır tahmin ediyordum.
mağaradaki 7 uyur ve bekçi Kıtmir |
Sevdiğim lütfen bana kızma,meşrebim ve fıtratım yüzünden elim ,gönlüm böyle anlamaya mahkum biliyorsun.aslında ben tüm putların kırılmasını kaç defa seyretmiş biri ?!!olarak, hakikatte hiçbir maddi şeye takılmam.. bunlar öğrenmek, anlamak ve anlatmak için.yoksa Rahman her şeye istiva etmiş ve Rahim her şeyi korumuştur..eğer şuan bu dünyevi hayatın rüyası içindeysem, bu aleme uygun düşün ve fiillerde bulunmak zorundayım. yoksa çok uçuk kaçık olur ve diğer bağlantılarıma zarar verebilirim. Sevdiğim lütfen bana kızma. ben,o kitaptan dolayı, kendimi Ebu Zer Gıfariye benzettim biliyor musun. O gibi tekme yesem, yerlerde sürüklensem, yine de doğru bildiğimden bir nokta şaşmazamJ.. O ve O’nun gibi dostlarının hz Ali için yaptıkları savunmayı kaydetmeyi çok istiyorum.bunu yapmazsam kendimi affedemem .
... lütfen bizi incitme..
ve pazartesi dersimize devam..kızlardan herkes yeni anladıklarını anlattı..sonra bendirler çıktı. arkadaşımın kızı ney üfledi ve söylemeye başladılar. çok eğleniyorduk.. sema yapma duygum geldi.. ayaktayım. gülerek hafifçe oynayıp salınarak dönüyor, arada eğleniyorum.. birden zaman ve mekan kalktı..akıl almaz bir hızla dönmeye başladım. öyle hızlı oldu ki, galiba herkes neşeyle bağırıyordu ..bense, başım dönüp düşmeden nasıl böyle döndüğümü düşünürken dönüşüm inanılmaz hızlandı. kontrol edemiyordum çünkü ben yoktum?! . yani dönen ben değildim..birden ayaklarımın yerden kesileceğini, savrularak yükseleceğimi anladım ve korkuyla bağırarak “beni durdurun” diye çığlık attım..Öney hızla koltuğundan kalkıp bana sarıldı ve sarsılarak durduk..şimdi ona sımsıkı boğarcasına sarılmış, omuzunda hıçkırıyordum.. (*insanların içinde duygularımı belli edip,bu halde ağlamaktan nefret ediyorum)…birazdan hepimiz sakinleşince Gülsüm: ”sen sakın evde yanlızken sema yapma emi “dedi.. zaten hiç yapmıyorum ki dedim..
Sevdiğim.. hani müzik okuluna gittiğimde;daha ilk müzik sesini duyar duymaz beden kutbiyetimin tepe noktasından salınan ve beni sağa veya sola döndüren ipim vardı ya.. işte bu defa o ip olmadan döndüm…bunu çözemedim..acaba ipim mi koptu! eğer durmasaydım ne olacaktı hiiç öğrenemeyeceğim değil mi?..Seni hep üzüyorum.. özür dilerim..
günün
hediyesi..Gülsüm
hepimize ilk defa deneyimlediği nohut-su mayasından 7 defa tekamülle elde
ettiği doğal yoğurt mayalarımızı hediye etti.bu hafta yoğurdumuzu bu maya ile
dölleyeceğiz. geçen sene Meltem’ de baharda karınca yuvasından ilk doğal yoğurt
mayası yapmıştı ki,bu yoğurt kolay kolay bozulmuyor. bende eskiden ev kadını
olmaya çalışırken ilk ekmek mayasını bulma denemeleri yapıyordum, lakin hiç
başarılı olamamıştım.. ama ileride toprak mayalayacak söz üzerine işte
size organik maya-öz’leme..
KARINCA
TOPRAĞINDAN YOĞURT MAYASI tarifi:Karınca yuvasından aldığımız toprağı temiz bir
tülbente koyup, ağzını iple bağla.. 1çay bardağı ılık sütün içine bırak (sütün
sıcaklığı yoğurt mayaladığın sıcaklıkta olacak). bir gün yada iki gün bekle
sütün mayalandığını göreceksin.. kesik çökelek gibi.. sonra o mayayla yeni bir
yoğurt mayalayabilirsin istediğin miktarda .Afiyet olsun…
kalbim kırıkmışJ.sanki kırık değildi..yamalıymışJ..sanki
değildi..ama o kalp bende değil.. emanetimi, emanetçime
vermiştim korusun diye malum..eğer kalpten kalbe yol varsa, yapılan
zulümden de haberdar olunması lazımdı..yoksa, ruhum tüm iştiyakı ile bedenimi böyle terk edip, bu pis düşünceli insanların
dünyasından ayrılmak ister miydi?!!yok eğer, Sevdiğimle hiçbir muhabbet alakası
kurulmadıysa söylenecek hiçbir şeyde ne
yazık ki yoktu. zaten altı üstü bir masal… sadece bir gece sonra, bu
dedikoduları taşıyanların, kendi içlerindeki dedikodu için, gece yarısı beni
aradıklarında çok incindim Sevdiğim .galiba iç paralayıcı şekilde de ağladım. biliyorsun
ayet var. “sizi kan bağı ile birbirinize ısındırıp sevdirmeseydik, birbirinizi
boğazlardınız” diye. ne kadar gerçekti ahh..
tüm
bunları hak ettiğimi biliyorum. inadımdan o yerlere çıkıp çıkıp; bu ilimden
az bişey çakıp, lakin asla ulaşamayacak bazı milletin hırs ve kinden gözlerini
döndürüp, her defasında kendimi tepe takla aşağıya attırıyordum nedense..sanki
Hallac misali “beni öldürün, beni öldürün !” diyorum..bunu bilerek neden
yapıyorum peki?!ben mazoşist miyim? aslında biliyorum.. aynı onların sebebi
olan kıskançlıktandı ve Sana hiçbir zaman dokunamayacak,göremeyecek,
konuşamayacak oluşumdandı bu.. çok kızgın, darmadağınık, kırgınım. hala Sana
ulaşamadım. sürekli put yapıp, sonra o putları kırmakla ömrüm geçiyor
nedense..putperestlik hem çok zevkli, hem de o putları yapıp kırmak daha bir
zevkli tabiiJ..zaten benim zamanlarımda, beden putlarını kırıp, Rahman’ın nefesi olup,
eserek bana gelmişlerdi..onları ilk böyle, nefha halinde- sesleriyle
tanımıştım. o yüzden de bir türlü iyileşemiyorum ya..
hani vardık?!!:”Ağlama!!bak Ben varım!! Yanındayım!! Ağlama!! Buradayım! Bana bak !Yaşıyorum,Bana inanmıyor musun “diyende Sendin..nerdesin peki? beni bu fitne fesat yol simsarlarına yem mi edeceksin ?
14 ocak Salı..bu sabah yeni Kudüs’ten dönen arkadaşımdayım.açtığı bohçada kestiğim yüzlerce senelik kumaşın toprak tozuna bulanıyor ve o asırlık tozları yutmak zorunda kalıyorum. birazdan Kudüs’ün suyunu içiyorum.Zeytin Dağından gelmiş bir zeytin dalının yaprağını, fesleğen tohumunu yiyorum. az sonra ise Kabe’nin içinin yıkandığı su hücrelerime karışıyor. şimdi vücudum fındık yağı ile değil yine zeytinyağı ile mesh edilip,dönüşüyor ancak yazarken anlıyorum. kendimi Kudüs gibi hissediyorum bir an..KUDÜS'E GİTMEK İSTİYORUM..teşekkür ediyorum..
hani vardık?!!:”Ağlama!!bak Ben varım!! Yanındayım!! Ağlama!! Buradayım! Bana bak !Yaşıyorum,Bana inanmıyor musun “diyende Sendin..nerdesin peki? beni bu fitne fesat yol simsarlarına yem mi edeceksin ?
14 ocak Salı..bu sabah yeni Kudüs’ten dönen arkadaşımdayım.açtığı bohçada kestiğim yüzlerce senelik kumaşın toprak tozuna bulanıyor ve o asırlık tozları yutmak zorunda kalıyorum. birazdan Kudüs’ün suyunu içiyorum.Zeytin Dağından gelmiş bir zeytin dalının yaprağını, fesleğen tohumunu yiyorum. az sonra ise Kabe’nin içinin yıkandığı su hücrelerime karışıyor. şimdi vücudum fındık yağı ile değil yine zeytinyağı ile mesh edilip,dönüşüyor ancak yazarken anlıyorum. kendimi Kudüs gibi hissediyorum bir an..KUDÜS'E GİTMEK İSTİYORUM..teşekkür ediyorum..
17ocak
cuma..evvelki
cuma Ayşe Hanım aramıştı Sevdiğim..çocuğu çok sevmiş ve Cuma törenlerine davet
etti..bu sefer tasavvuftan hiç anlamayan başka bir arkadaş grubumu
götürdüm..içimize ilk defa giren bir tanesi daha yola çıkar çıkmaz ağlamaya
başladı..anladım ki bugün onun için gidiyordukJ..çok güzel
geçti.. Kutlu hocada sonradan sohbeti ile bizi şenlendirdi..ev sahiplerimiz her
zamanki gibi çok cömert ,zarif, naiftiler.. kızlarsa bu ilk deneyimlerinden gayet memnundular..
((*tek
sorun var. Herkes beni çok doğal olduğum için sanırım,bayağı bir enteresan-
tuhaf buluyor. soru sorduklarında ve anlattığımda, yüzleri ve gözleri acaip
değişip hayretle bakıyorlarmış ki,arkadaşım söylediJ..bence de
çok uçuk kaçıkım..böyle düşünmeyi ve anlatmayı nerden akıl ediyorum hiiç
bilemiyorum ki, Senden tabii..daha sakin ve daha çok alt seviyeden neden
anlatamadığımı ise bilemiyorum.. tabii bu çoğu kişiyi çok sinirlendirip,
ölesiye diş biletip, bana özel düşman yaratıyor ki, daima takip
edebiliyorum..))
18 ocak cumartesi..bu gece dost hizmet ödülleri var.teması Ashabı Kiram. bizim hemen çoğu dostumuz ve masal efendilerimiz burada..hayatıışık hatun selamlaşıp çocuğu öperken şöyle dedi:"neredesin güzel sevgili,özledik" Sevdiğim Sen bir defa bile bana böyle bir söz söylemedin!ve güzel bir geceydi..
19 |
sonra geçen sene bu dönem masalında yine zerdüştlük,simya ,Kılıç hocanın bana verdiği bektaşi hankahı virdi vardı..ilgiç tabii.(*düşünki mana adamı ve hısım deyip, onun tatlı övücü diline kanıp, güvenerek birlikte vitrinden insan içine çıkıp ,kendini kullandırıp , paravan oluyorsun. fakat o kişilerin asılları ortaya çıkınca da, aşırı üzüntüden bedenin aniden iflas-ı çark ediyor.. demek ki İnsan-ı Kamiller dahi her şeyi bilip anlayamıyor, kendi gibi mana eri sandığının tuzağına düşebiliyorlarmış.. sorunsa bizim cehaletimizdeydi.. çünkü biz, onlarında bizim gibi beşer olduklarını daima unutup, onları tanrı yerine koyuyorduk..)
ewet Sevdiğim..bu masalı daha güzel yazabilmek adına tüm hafta Yezidilik hakkında okudum. birde Yezidiliğin kökü binlerce yıllık.Kabil atamızdan kalan mecusilik hakkında tez de okudum. ve Hallacı Mansurun, tanrı ile aşk yaşamak ve şeytanlaşmak adına yazılmış TAvaSİN adlı çalışmayı bir daha okudum. yani bu hafta içim dışım şeytan oldu da diyebiliriz. zuhuru ne olacak yazdıkça göreceğiz tabii. evvela kalpleri İslam’a ısındırılmak için satın alınmış Ebu Süfyan ve oğlu!? Muaviye ve oğlu Yezid’in meşrebi soyundan gelen bu inancın mecusiliğe irtibatı zamanla olmuş. yeziliğin ikinci kitabı da bu soydan olan şeyh Adi de denen Adiyy bin Musâfir tarafından yazılan kara kitapmış.bu kitaba göre bizim bildiğimiz şeytan adlarını sesli söylemek yasakmış.ona Ta’vus misali güzel isimler atfetmişler.indigo-çivit-LApis mavi rengini de kullanmak ,giymek yasakmış.. şeyh Adi, hz Abdülkadir Geylani ile aynı zamanlarda yaşamış,hatta aynı şeyhten terbiye görmüş olduğunu da daha evvel bir yerde okumuştum. zaten şeyh Adi’nin bir şiiri var ,ne kadar Hz Geylani’nin Kibriya halindeyken yazdığı nutka benziyor hayret edersin. demek ki her devirde; en tepe noktasına hizmet eden, sistem imtihanı düzeneğini yöneten iki zıt kutup aynı anda yetiştiriliyormuş ki, bunu delili ile öğrenmiş olduk değil mi Sevdiğim.. lütfen şeytanın şerrinden Rabbimize sığınalım ve yola devam edelim..
EuzüBillahimineşŞEYtanirRAcim..
Sevdiğim Tavasin kitabında Hallac’ın çizdiği harem dairesi resimleri vardı. anladım ki ben, birkaç haftadır bu harem dairesi yüzünden belaya gark olmuştum. bu daireyi nokta fena –harem, herkes için değildi.baş veren pervane-i LA’lar içinse elzemdi..bir gün bende kendi daire-i noktamın içinden ve dışından yazdığım ve dairelerimi çizdiğimde, bin sene sonraki günümüzün Hallaçlarına da, O’nun yüzü suyu hürmetine verilmiş özel izinlerini hürmet ve muhabbetle anacağım inşallah.
Ya Rabbim.
Seni Seviyorum. bu masal çocuğuna neler neler yaşatmışsın; da, delirmesin, kendini helak
etmesin diye böyle yavaş yavaş, seneler içinde, ehlinden müşahede ile okutup
öğretiyorsun..Sevdiğim Seni seviyorum..bak hala delirmedimJ!
4 ANA UNSUR= hava,ateş,su,toprak ve 4 ana yönün koruyucu ruhu. |
her varlık Adem olup, tüm iyi rolleri kapmak isterdi..lakin şey-tan(VARMIŞ GİBİ TEZAHÜR ALGISI-IŞIK OYUNLARI-nur & nar) olmayı ancak ve ancak kör kütük bir aşık kabul ederdi..Azazil-i Haris, yaratılışındaki o eşsiz güzellikteki en sevgili yüzünü dahi kaybetti..artık adı İblis olduğu halde,yüzündeki bu suretsizliğine dahi aldırmadan, hala; haris, azazil kıskançlığına, dem çekmeye devam etmekteydi.
sirius A,sirius B,sirius C AŞIK=MAŞUK=RÂKIB=kavuşamayanlar |
o öyle bir aşık idiki aşık ile maşuk arasındaki ezeli râkıb rolü sonsuza dek onun olacaktı...
aşıkla maşuk arasındaki ince nüans ayarların, frekans dalga çalkalantılarından ise bize düşen, sadece bu haz denizinden uzatılan minik bir dala tutunarak, nefes almaya çalışıp, bu zevk denizini seyre eşlik etmekten ibarettir..
Sevdiğim..
kitabın bu, insanın aşkta şeytanlaşması bahsinde, konu şeytanın
öğreticiliğindeki yüksek konumuna aitti..o en büyük zıtlıkları öğreten olarak anılıyordu..Yezidiler kainatın idare
ve sevk işindeki en baş görevin ona ait olduğunu yazmışlar, inanmışlar. eğer
o, secde kılsa idi, insanın sırrına vakıf olamazdı ve olayı bilip çözemezdi..hazine-i
gençlik nereye nasıl gömüldü ve ne biçimdi, Sevgiliyi seyredip, bu aşk için
yana tutuşa feryad ederek, başkalarını da haberdar edip, bu aşka eşlik edip yol
gösteremezdi.. eğer bazı varlıklar insanının yaratılışını bilmiyorlarsa , işte
bunlar secdesine izin verilmemiş olanlar,has aşıklardı. bunlar dünyada
sevgililerini bulur ve BİLİRLER onu kıblegah edinirlerdi..
onlar
Adem’in sırrının yaratılışına tanıklık edip, o hazineyi genci içlerine gömme
saadetine ermişlerdi. yaşanılan aşk, dışarıda bir varlıkta değildi. beden çamur
kalıbı heykeline bak!!.ateşte pişmiş dört ana unsurun terkibi değil mi? içinde
akan kan mağması aslında demir tozu cin-can özün değil mi? Sen beden kandilisin..
fitilin ruhun. ruhunu tutuşturan yağın ise bu cin-can ateşi tabiatın.. çamuru
tenle kaplamışlar. içine beni yerleştirmişler. Be’nin kayığına binen ruh
ise, kendi denizinde kendini seyrederek gezmiş durmuş demişler…
ve
melekler-i feriştehler,cinleri canlar,tenleri benler olmasa idi bu dev-i azam
Adem olurmu idi..bir kandile tüüm terkibi hapsetmişler ve adına AL'AD'DİN'İN SİHİRLİ LAMBASI
DEMİŞLER.
Kim ki bu lambayı hazineyi buldu,onu sevip okşayıp, ovaladı ve uyandırdı!! işte lambanın cini o anda uyandı:" sabrın tamama erdi, tebrik ederim Ey Sevgilim-Seni seviyorum,artık Senin has kulun benim" dedi ve ona kul köle oldu.".dile benden ne dilersen Ey Sahibim..Sana üç dilek hakkı değil sonsuz ve sınırsız isteme ve verilme hakkı bağışlandı "dedi..
nur cihan
19.1.2014
nuralem7@hotmail.com
Kim ki bu lambayı hazineyi buldu,onu sevip okşayıp, ovaladı ve uyandırdı!! işte lambanın cini o anda uyandı:" sabrın tamama erdi, tebrik ederim Ey Sevgilim-Seni seviyorum,artık Senin has kulun benim" dedi ve ona kul köle oldu.".dile benden ne dilersen Ey Sahibim..Sana üç dilek hakkı değil sonsuz ve sınırsız isteme ve verilme hakkı bağışlandı "dedi..
nur cihan
19.1.2014
nuralem7@hotmail.com
RABBİNİ BİLEN TERBİYE EDİCİ RUH'UNU,RUH'UNU BİLEN TERBİYE EDİLMİŞ ENFES NEFSİ NEFESİ HU'YU BİLİR, |