DİKKAT tehlikeli sarı nokta ve hesabı olan herkese açık mavi nokta |
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 83
Dairevi ahşap sahne döndü.. paravan çekildi.. ve sahne-i daire üstünde bir koltukta oturan beyaz saçlı kuklacı gülümseyerek, yerde duran sandığa uzanıp kapağını açtı..aaaa!! O Kuklacı;az evvel, bir önceki sahnede tamamen yanıp kararmış olan o anahtarlıktaki ahşap ip kuklaların aynılarının yepyeni ve çok daha güzellerini ,yerde duran sandıktan çıkarttı.. ve kuklacı her şeyi anlattı!..
Dairevi ahşap sahne döndü.. paravan çekildi.. ve sahne-i daire üstünde bir koltukta oturan beyaz saçlı kuklacı gülümseyerek, yerde duran sandığa uzanıp kapağını açtı..aaaa!! O Kuklacı;az evvel, bir önceki sahnede tamamen yanıp kararmış olan o anahtarlıktaki ahşap ip kuklaların aynılarının yepyeni ve çok daha güzellerini ,yerde duran sandıktan çıkarttı.. ve kuklacı her şeyi anlattı!..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba…kendimize geçmiş olsun, sağ salim döndük elhamdülillah diyerek mektubuma başlamak istiyorum..bayağı zor bir devre sonu geçirmişiz meğer .ilk dönem ders notlarımı bilmiyorum ama final imtihanım çok ağırdı ve yaşımla birlikte bedeni kalıbımda ihtiyarlayıp yerçekimine mağlup oluyor malum.heran yerin merkezine doğru; dört ana unsuru başlık altında, sayısız terkibimle sürekli çözülmeye devam ediyorum. zaman zaman ruhum beni terk edip kendi diyarına gittiğinde, burada kıskançlıktan ne yapacağımı bilemiyor, kaybettiğim hayat ışığımı ve o vakitler leş kadar ağırlaşan bu toprak kalıbımı yerinden kaldıramıyorum. Kör kütük Sana aşık ruhum başını alıp Senin peşinden her gidişinde, ben bu vücud şehrimde ıssız ve karanlığa mahkum olup, edindiğim tüm hazineleri yağmalıyor ve her şeyi kırıp döküp ,saçıp savuruyorum. çünkü tüm bu hazineleri vücuduma taşıyıp duran asıl aracımı yitirmişim, getirdiklerini yitirsem ne yazar ki…
Kutsal simyanın çalışması için,
Sürahinin, durgun bir kaba ihtiyacı vardır…..Hafız-ı Şirazi
21 ocak Salı…kim bilir, ağır hüzünle veya maddi hücrelerime karışan Kudüs eşyaları dolayısıyle, bu sabah uyanırken, gördüğüm şeyleri anlatarak uyanıyorum. yaptığım yoruma gülüyor, ama yine de elimde olmadan kendime mal ediyorum ki, gerçekten çok zevkli.. Sevdiğim .. anladığım şey şu diyelim: hz Musa Şeriat ise,hz Hızır hakikat ve .. marifetti.. böyleyken biri iç, biride dış,bunları birleyen ise … oluyordu.. iki denizin suyu üstünde gülenlerde bunu zevk edenlerdi.. Kara Kıtmir Post sahibi Efendim merhaba!! Hoş geldiniz!!henüz Hıdrelleze bayağı var üstelik ve bir defa dahi dileğimi gerçekleştirmediniz ki, alâkanızı buradan sezip. sevildiğimizi anlamak zorunda bırakıldımJ..
22
ocak Çarşamba..gündüz niyetine hayır olsun! Sabah sabah ,gözlerim yanmasın diye bilinmez bir uzaklıktaki ışıktan kamaşmış misali.. ateş-ışık- alev-şua çemberinden bir araba ve ışık
beden silüetleri temaşa ederken gözlerimi açarak hayretle bekliyorum…. ooo.süper.aman
Ya Rabbim!!ooo.Seni Seviyorum..şimdi ben ne yapayım, kime sorup, nerelere
başvurayım!. yaşayan kaç kişi buna inanır ve bana hikayesini anlatabilir ki? oysaki Senin bana öğrettiğin: Adem atamızdan bugüne gelen
tasavvufta sanat tarihine dönüp dönüp başvurarak; hem de binlerce
senelik delili envanteri ile birlikte onları ortaya çıkartıp, bunları yine
bugün, aynen birebir, sadece bir tek SENİNLE okuyabilir, SENİNLE gösterebilir ve SENİNLE okutabileceğimi de anlarım Sevdiğim. beni ne kadar zor bir iş
için yetiştirdiğini biliyorsun değil mi?!. sanki biz Senle günümüzün İslam ESMA
TANRILARI Mitolojisini yeniden yorumluyoruz. bu öyle muazzam bir ilim ki
Sevdiğim ,tüm dünyanın en cahili olan bu masal çocuğunun başına bu vakayı
Hayriye nasıl geldi halen hayretteyim.. Seni öyle böyle değil ,Senin gibi
seviyorumJ…Allahım
yaa! Acaba ben doğmadan evvel, Esma Mitolojisi Tanrılarının çeyiz sandığına mı düştüm?!! yoksa PANdora'ya çeyiz olarak Tanrı'nın hediye ettiği dünyayı karıştıran çeyiz sandığına mı düşürüldüm?! gerçekte ise ikisi de aynı şey değil mi?ama,
sanırım ki bir esma tanrısı” bu çocuk 100 yıl
uyusun ve 100.yıl kral gelip, dehşetengiz
sesli sözcüsüne, yüksek levhayı ters çevirtsin ve onu seriin nefesi ile
öperek uyandırsın” dediJ!
eski şeytan taşlama sembolü |
*işte ,ben ateş arabalarını, Apollon'un ışıktan güneş arabasını, Ra’nın yıldız yolculuğu yaptıran kayığını araştırır, kaydeder, bunu ayetlerle de süslerdim amma, sanırım sağlığım buna yetmeyecek(böylece Ayasofya’dan evvel, o toprakta var olan Apollon mabedinin daha evvelki köklerine de ne yazık ki gidemeyeceğiz).
birde değişen semboller var tabii…mesela İngiliz kuklası vehabi yönetimi sayesinde Kâbe değişim geçiriyor. İngiliz saat kulesi geldi. Kıblegâhımızın etrafını Satürn’ ün halkası aldı. şeytan taşlamadaki 3 şeytan sütunu, İsrail’in Filistin’e ördüğü tek uzun-ağlama duvarı sembolü- tecrit duvarına dönüştü. lüx ve gösteriş budalası türk müslüman hacılardan nedense hiç kimse bu dönüşümün farkında değil ve hiiç konuşup sorgulanmıyor ,NEDEN?
.. Gerçi benim, merkez noktasında olan kadim ADAM’a ulaşmam çok zor.çünkü
O’ nun tüm etrafı bembeyaz hacı ruhlarla
doluydu ki, ben en dış,en uzak daire-i halaka safı dışındaydım. O, çocuğa siyah sürmeli gözleri ile
nazar etti.. O çok uzun boylu.. merkezdeki işaret-arasat taşı misali..beline ancak yetişebilirimJ.Sevdiğim,
on masal kadar evvel Serendib- Seylan hakkında bilgileri topluyor, kesip, yapıştırıp
Ademime kavuşabilme hayalleri kuruyordum ya hanii.ve bayağı zayıfladığım?!! içinde,
kendime Bali etekleri hazırlatmıştım J ah! keşke
yazıp Sana söylemez olaydım. tekrar tüüm eski dairevi formuma hızla tekamül
etmeye başladım. Çok kıskancız çook.. hücrelerim benden daha zeki! ve Ademim beni
hiiç beğenmeyecek J.. ikimiz yanyana “1o “numara
gibi duracağız.. O,uzun siyah kıvırcık saçlı-sakallı, siyah sürmeli gözleri
kocaman. O,beline bağlı ihramı, beyaz izarıyla ortada duruyor.O,nice Kronos’u-Zeus’a taş
çıkartırcasına heybetli ve dev bir İLK ADAM.. hepimizin Atası Efendisi…
İşte
bizim TASAVVUFİ MİTOLOJİMİZ de böyle başladı çocuklar. gerçi
size hazine-i gencin soluk benizli efendisinin,” ol” emri ile nasıl
tekamül ederek, bir çamura hapsolduğundan da vakti gelince oradan buradan
okuyarak,kes –kopyala –yapıştır –hepsini cemi camii ederek sergile yapabilirim.
zamanla.. Ademimize bağlı. bizi ister ve kendi ilk dairesine yaklaştırırsa tabi..
Sevdiğim, bak aklıma ne geldi.. eskiden güneş gözlüğü yokken;savaşçılar, avcılar,
çöl ve kar insanları gözlerini korumak için göz kenarlarına siyah boya
sürerlermiş ya hani..acaba benim Ademimde etrafındaki bembeyaz ruhsal daireden gözleri kamaşmasın diye mi
öyle kapkara sürmeler çekinmişti!! (*gülme!!beni bu kadar komik idrakli Yaratan
alınır sonraJ)
Sevdiğim bu yazı çok ağır ve sık sık beni ağlamaya zorluyor.lütfen beni koru.. Sevgili ADEM, MERHABA! MASALIMA HOŞ GELDİN EY EN KADİM ADAM MERHABA..
..
23 ocak perşembe..bu sabah hayalimde bir binanın camdan çatısı üzerindeydim..çatı değişik şekilde saydam ve kaygan bir camdan, tehlikeli meyilli idi..orada duruyor ve buraya nasıl çıktığımı çözemiyor,aşağıya inmek istiyor ama inecek yeri bulamıyordum. .çatıda öyle çaresiz dururken aşağıdan annem seslendi ve” burası çıktığın yer,buradan in” dedi..aşağısı asla gözükmeyen o basamaksız yere bakıyor ”bu dimdik hafif meyilli cam yoldan nasıl çıktığımı ve kayıp düşüp parçalanmadan nasıl ineceğimi ise anlayamıyordum”…ayağımı oraya koydum..aaa .aşağıda, evin bahçesindeyim ..geçen sahabe gecesinde görüştüğümüz, onlarında doktoru olan Ortadoğulu aileyle sohbet ediyorum. evet geçen yıl tamda bu dönem hayatıma girdikleri için, ağaçların su yürüme zamanı onları yine ziyaret edeceğim inşallah.galiba kanım kirlenip, ağırlaştı, bedenimdeki inanılmaz kasvetli ağırlıktan bunu hissediyorum.. ruhumun sık sık akıl sahası dışına çıkıp, VÜCUDU VARLIK SAHAMIZI terk-i ihmal etmesi bizi hastalandırıyor SevdiğimJ..bunu yazan bir deli değil ,o tekamül eden bir SANA AŞIK BİR RUH delisiJ…geçenlerde, bedenim inadından eve mahkum olsa da, tam vaktimde uyumak zorunda kaldım ve ruhum yine Sana kaçtı malum. bilmem Senin zerre bizden haberi umurun oluyor mu?! işte tüm haftalarım böyle uyuyarak geçiyor neredeyse….
Sevdiğim bu yazı çok ağır ve sık sık beni ağlamaya zorluyor.lütfen beni koru.. Sevgili ADEM, MERHABA! MASALIMA HOŞ GELDİN EY EN KADİM ADAM MERHABA..
..
23 ocak perşembe..bu sabah hayalimde bir binanın camdan çatısı üzerindeydim..çatı değişik şekilde saydam ve kaygan bir camdan, tehlikeli meyilli idi..orada duruyor ve buraya nasıl çıktığımı çözemiyor,aşağıya inmek istiyor ama inecek yeri bulamıyordum. .çatıda öyle çaresiz dururken aşağıdan annem seslendi ve” burası çıktığın yer,buradan in” dedi..aşağısı asla gözükmeyen o basamaksız yere bakıyor ”bu dimdik hafif meyilli cam yoldan nasıl çıktığımı ve kayıp düşüp parçalanmadan nasıl ineceğimi ise anlayamıyordum”…ayağımı oraya koydum..aaa .aşağıda, evin bahçesindeyim ..geçen sahabe gecesinde görüştüğümüz, onlarında doktoru olan Ortadoğulu aileyle sohbet ediyorum. evet geçen yıl tamda bu dönem hayatıma girdikleri için, ağaçların su yürüme zamanı onları yine ziyaret edeceğim inşallah.galiba kanım kirlenip, ağırlaştı, bedenimdeki inanılmaz kasvetli ağırlıktan bunu hissediyorum.. ruhumun sık sık akıl sahası dışına çıkıp, VÜCUDU VARLIK SAHAMIZI terk-i ihmal etmesi bizi hastalandırıyor SevdiğimJ..bunu yazan bir deli değil ,o tekamül eden bir SANA AŞIK BİR RUH delisiJ…geçenlerde, bedenim inadından eve mahkum olsa da, tam vaktimde uyumak zorunda kaldım ve ruhum yine Sana kaçtı malum. bilmem Senin zerre bizden haberi umurun oluyor mu?! işte tüm haftalarım böyle uyuyarak geçiyor neredeyse….
23
ocak Perşembe akşamı..beldemize Demirli hocamız geldi.takvimsel
döngüden dolayı bize MEVLİD VE MİRAÇ nedir, anlattı. her doğumu bir Muhammed, bir
galaksi, bir kainat, bir yıldız doğumu olarak anladığımızda hakiki mevlid-doğum
yapabileceğimizi ve her mevlidin sonrası kaydedilmiş Uruç- yükseliş –miracımızı
da ancak böyle hatmeyleceğimizi
anlattı..ve sonra tabii ki VEDA
HUTBESİni açıklayarak okudu..
Sevdiğim.. bu tasavvuf sohbetlerine katılım çok az biliyorsun. hele bizim burada. konser salonu paralı ve 1200 kişilik .genelde ayda dört defa silme doluyor.karşısındaki barlarsa daima full.. oysa bu mana sohbetleri ise ayda bir kez ve ancak 25- 40 kişi belki katılıyor. öyle çok tanıtım ve her kişiye cep mesajı gidiyor ki. böylece ahalinin genel seviye ve tercihleri de belirlenmiş oluyor aslında.herkes hazırlop, ağzına zorla sokulmuş kerametli bilgileri istiyor. kimse, okumak, araştırmak, çalışarak bu ilmin sorumluluğunu yani emaneti hazineyi bilmek istemiyor. Çünkü ilk emir OKU’ yu öğrenmek ve anlamak demek, artık o bilgiyi uygulamaya mecbursun da demektir. herkes elleri ile gözlerini, kulaklarını, ağzını kapatıp, üç maymun oynamayı seviyor ne yazık ki...
Sevdiğim.. bu tasavvuf sohbetlerine katılım çok az biliyorsun. hele bizim burada. konser salonu paralı ve 1200 kişilik .genelde ayda dört defa silme doluyor.karşısındaki barlarsa daima full.. oysa bu mana sohbetleri ise ayda bir kez ve ancak 25- 40 kişi belki katılıyor. öyle çok tanıtım ve her kişiye cep mesajı gidiyor ki. böylece ahalinin genel seviye ve tercihleri de belirlenmiş oluyor aslında.herkes hazırlop, ağzına zorla sokulmuş kerametli bilgileri istiyor. kimse, okumak, araştırmak, çalışarak bu ilmin sorumluluğunu yani emaneti hazineyi bilmek istemiyor. Çünkü ilk emir OKU’ yu öğrenmek ve anlamak demek, artık o bilgiyi uygulamaya mecbursun da demektir. herkes elleri ile gözlerini, kulaklarını, ağzını kapatıp, üç maymun oynamayı seviyor ne yazık ki...
VE BUDA GEÇEN MASAL KAYDETMEYE SÖZ VERDİĞİM BAZI ASHAB-I KİRAMIN Hz.ALİ HAKKINDAKİ SAVUNMASI..
Sevdiğim, burada zarif bir kelime atlaması oyunu yaparak kindarlığı ortadan kaldırmak istedim.umarım başarılı olmuşumdur.. ayrıca, adını dahi bilmediğimiz pek çok gerçek alim sahabenin olduğunu; hz Peygamberimizin bu alemden göçüşü ile bu hazarat sayesinde İslam’ın cihanşümül bir din olduğunu da bilmemiz lazım.. onlar taa Çin’e ve dünyanın dört bir yanına dağılmışlardır. ruhları şâd olsun..bu aşağıdaki savunma kaydında çok önemli nüanslar var, dikkat ediniz lütfen. .ilki o cahil diye beğenilmeyen çöl arabı kavmindeki olağanüstü söz söyleme ve hitap sanatı ,diğeri ise toplum içinde konuşma-söz söyleme adabı, kişi savunma sözünü bitirene dek dinleme edepleridir.. iyi söze verdikleri değerse inanılmaz ki, Kur'an'ın bu söz virtüözü olan topluma inmesi de işte bu yüzden dir..
ve her bir sahabi savunma için edeple ayağa kalkıp, o devrin göreneğine göre, kendi aile soyu ile övünmek yerine ,hz Peygamberimizin onları övdüğü cümleler ile kendilerini tanıtıyor ve duyanlara tastik ettiriyorlardı ki, bu seyrü sülük görmekle eş değerdir.. yani silsile kökü bellidir.. birde her sahabi, hz Ali’yi savunurken ,aslında Peygamber efendimizin onlara söylediği yüksek taktirleri de sergilemiş ve böylece tarihin ölmez tanıkları olmuşlardır.. YANİ BU HEPSİNİN AYRI AYRI MAVİ BİR BONCUĞUNUN OLDUĞU KAYDIDIRJ.. evet sahne düzeneğini ve olayları yazmayacağım. sadece ilk sahabelerin birbirleriyle nasıl kesin bir eminlikle, şüpheye yer bırakmayacak şekilde konuştuğuna tanıklık edeceğiz ve bugünkü rezil siyaset ilmiyle ne kadar medeniyette ilerlemişiz mukayese edeceğiz.. ..buyrunuz devri sahabiye….
Hâlid
bin Sa’id ayağa kalktı ve şöyle dedi:”Ey Müslümanlar topluluğu! Allah
sizi doğru yola hidâyeti ihsan buyursun. Resûl-i Ekrem hörmetine sizler bana
,Hz Resûl’i-Ekremin;”Kavmimin en doğru insanı şu Hâlid’dir dediğini tastik eder
misiniz? ..Hazır olanlar:”Evet tastik ederiz” dediler. Bende sizin bu
şehadetinize ,Allah’ımı şâhit tutuyorum.Ey burada hazır bulunan kardeşlerim,ben
Allah’ı şahit tutarak haber vereyim ki, bir gün Resuli Ekrem bana:”Ali
topluluğu yürütecek, kafirleri öldürecek bir şahsiyettir. Benden sonra Müslümanların
umûruna (işlerine)o hakim olmalıdır” buyurdu..
Ebuzer-i Gıfarî ayağa kalktı ve şöyle dedi:”Cenâb-ı Hakk,Resûl-i Kerîmi hakkı için sizi doğru yola hidayet buyursun.Sizler bana ,Hz Fahri Resûlün;”Ya Ebâ Zer, sen yalnız ölürsün,tek olarak gömülürsün ,tek başına haşr olursun ,tek olarak hesaplanırsın,cennete tek olarak girersin ,Cenab-ı Hak ikram olmak üzere sana yedi nefer verir.Onlar senin gaslinde (yıkanmanda) ve mezara götürülüp gömülme işinde çalışırlar” dediğine şahadet eder misiniz? Diye sorunca ,hepsi birden: ”Allah’ımıza kasem ederiz ki, dediğin gibi oldu.Biz de şahidiz dediler..Bunun üzerine Ebu Zer: “Ben Allah’ı şahit tutarak söyleyeyim ki, Hz Resûl-i Ekrem bana ;”Ali benim kardeşim ve amcamın oğlu, torunlarımın babası, benden sonra Hüccetullah O’dur” dedi ,diyerek yerine oturdu..
Selmân-ı Fârısî kalktı ve:”Ey Müslüman topluluğu!.Sizleri Cenab-ı Hakk, Resûl-i Kerim’i hörmetine doğru yola irşad buyursun” dedikten sonra ”Acaba, Resûl-i Ekrem, Salman bizdendir. Ehl-i Beyt’imizdendir “dediğine şahadet eder misiniz? deyince, yine mevcud topluluk bu iddiayı tastik ettiler.O da :”Ben Allah’ı şâhit tutarım ki,Resûl-i Ekrem bana”Ali Allah’dan hakiki korkanların imamı, alınlarında nûr-ı islam parlayan İman sahiplerinin rehberi ve yedicisidir(yol göstericisidir).Ve benden sonra Müslümanların Emiridir” diye buyurdu, dedi ve oturdu..
Ebuzer-i Gıfarî ayağa kalktı ve şöyle dedi:”Cenâb-ı Hakk,Resûl-i Kerîmi hakkı için sizi doğru yola hidayet buyursun.Sizler bana ,Hz Fahri Resûlün;”Ya Ebâ Zer, sen yalnız ölürsün,tek olarak gömülürsün ,tek başına haşr olursun ,tek olarak hesaplanırsın,cennete tek olarak girersin ,Cenab-ı Hak ikram olmak üzere sana yedi nefer verir.Onlar senin gaslinde (yıkanmanda) ve mezara götürülüp gömülme işinde çalışırlar” dediğine şahadet eder misiniz? Diye sorunca ,hepsi birden: ”Allah’ımıza kasem ederiz ki, dediğin gibi oldu.Biz de şahidiz dediler..Bunun üzerine Ebu Zer: “Ben Allah’ı şahit tutarak söyleyeyim ki, Hz Resûl-i Ekrem bana ;”Ali benim kardeşim ve amcamın oğlu, torunlarımın babası, benden sonra Hüccetullah O’dur” dedi ,diyerek yerine oturdu..
Selmân-ı Fârısî kalktı ve:”Ey Müslüman topluluğu!.Sizleri Cenab-ı Hakk, Resûl-i Kerim’i hörmetine doğru yola irşad buyursun” dedikten sonra ”Acaba, Resûl-i Ekrem, Salman bizdendir. Ehl-i Beyt’imizdendir “dediğine şahadet eder misiniz? deyince, yine mevcud topluluk bu iddiayı tastik ettiler.O da :”Ben Allah’ı şâhit tutarım ki,Resûl-i Ekrem bana”Ali Allah’dan hakiki korkanların imamı, alınlarında nûr-ı islam parlayan İman sahiplerinin rehberi ve yedicisidir(yol göstericisidir).Ve benden sonra Müslümanların Emiridir” diye buyurdu, dedi ve oturdu..
Mikdad
bin El Esved el Kindî kalktı ve: “Ben Allahı şahit tutarak söyleyeyim
ki, bir gün Resûl-i Ekrem bana:”Hârun’un Musa’ya yakınlığı neyse Ali’de bana o
nisbetde, o derecededir. Fevz ü felâha erişenler, ona muhabbet edenler, sevgi
besleyenlerdir. O’na adâvet eden kafirdir” diye buyurdu ,dedi ve oturdu..
Hz.
Ammar bin Yâser ayağa kalktı ve: Allah sizleri doğru yola irşad
buyursun,Resul-i Ekrem hörmetine.Ey Müslümanlar!Sizler Resul-i Ekrem’in “Ey
Âl-i Yâser !Müjdelenmiş olunuz.Sizin karargahınız cennettir .Ammar daima Hak
yoldadır ve Ammar nerede bulunursa bulunsun ,Hakk daima onunla birliktedir ve
onunla kaimdir ve Ya Ammar! seni Allah’ın yolundan sapıtmış, azgın bir
kalabalık öldürecektir. En son azığın bir bardak süt olacaktır”. diye
buyurduğunu duydunuz mu?”diye
sordu.Orada bulunanlar hepsi bir ağızdan bu rivayeti kabul ve tastik ettiler.."....... ... ..."
Übeyy
İbn-i Kâ’b kalktı ve:Ey Müslüman topluluğu!Hz Resul-i Ekrem Gadir-i
Hum’da mimbere çıktı,Hz Ali onun yanında idi,sağ elini omuzuna koydu.Ellerini o
kadar yüksekten tutmuştu ki,koltuk altları bile görünüyordu. Sonra;”Ey burada
bulunanlar,ben kimin peygamberi isem Ali’de onun velisidir, onun mevlasıdır
(efendisidir).Ya Rabbi! O’nu seveni sende sev,ona düşman olana sende düşman
ol,ona yardım edene sende yardım et,onu zelil etmeye çalışanları sende zelil
et”dedi ve oturdu..
Kays
bin Sa’d bin Ubâde kalktı ve: Ey Ebu Bekir! Sen bu işin şahidi
değil misin?Biz bir gün beraber Resul-i Ekrem’in huzurunda idik. Peygamber
aleyhisselam sana yüzünü çevirip demedi mi ki; ”Ey Ebu Bekir! Ali’ye muhabbet
eden bana muhabbet etmiş olur. Ali’ye buğz eden bana buğz etmiş olur. Allah’a
buğz edenin burnundan yakalayarak(yani burnuna halka takarak) cehennem ateşine
sokar.”
Ebu Bekir bu sözü tastik etti ve ayağa kalkarak şu sözleri söyledi: ”Ey Müslümanlar! Ben de şehadet ederim ki, Peygamber aleyhisselam buyurdu ve ben şöyle dediğini işittim; ”Ali ile muharib olana bende muharibim.Kim onunla sağ ve selamet içinde ise bende onunla beraberim” dedi ve oturdu…
Ebu’l Heysun Mâlik bin Teyhaniyyül Ensâriyy’ül Evs ayağa kalktı: Sizler buna şahid değil misiniz ki, bir gün peygamber beni göstererek:Bu İbnü’t –Teyhan’dır.Bu zat bana biat ettikten sonra beni tekzib etmedi. Bir kerecik olsun yalanlamadı ve hiçbir zaman münafıkane bir tavır göstermedi, demişti değil mi? diye sorduğunda aynen tasdik ettiler . Bunun üzerine:”Hz.Ali bir sefinedir(gemi),ona girenler necat bulurlar,yüz çevirenler gark olurlar ,helake giderler” diye buyurduğuna ben şahidim” dedi ve oturdu..
Ebu Bekir bu sözü tastik etti ve ayağa kalkarak şu sözleri söyledi: ”Ey Müslümanlar! Ben de şehadet ederim ki, Peygamber aleyhisselam buyurdu ve ben şöyle dediğini işittim; ”Ali ile muharib olana bende muharibim.Kim onunla sağ ve selamet içinde ise bende onunla beraberim” dedi ve oturdu…
Ebu’l Heysun Mâlik bin Teyhaniyyül Ensâriyy’ül Evs ayağa kalktı: Sizler buna şahid değil misiniz ki, bir gün peygamber beni göstererek:Bu İbnü’t –Teyhan’dır.Bu zat bana biat ettikten sonra beni tekzib etmedi. Bir kerecik olsun yalanlamadı ve hiçbir zaman münafıkane bir tavır göstermedi, demişti değil mi? diye sorduğunda aynen tasdik ettiler . Bunun üzerine:”Hz.Ali bir sefinedir(gemi),ona girenler necat bulurlar,yüz çevirenler gark olurlar ,helake giderler” diye buyurduğuna ben şahidim” dedi ve oturdu..
Sehl
ibni Hanif Vehebbü’l-Ensârî-ül Evsî ayağa kalktı: Ey Müslümanlar! Şahid olunuz ki ben,hz Nebi
Zîşân’dan şöyle duydum. Buyurdular ki; ”Ali benim kardeşimdir, amcamın oğludur,
ilmimin varisidir. Benden sonra halifemdir. O’na tabi olan mü’mindir,ona
muhalif olan kafirdir” dedi ve yerine
oturdu..
Ebu Eyyüb el Ensari (hz.Eyüp Sultan) ayağa kalktı:Ey Ebu Bekir!Sen şu ayeti hatırlıyor musun?Hani onun inzal buyurulduğu günü… Ayet bu idi değil mi?”İnnema veliyyükümüllahu ve Resûlehu velleziyne âmenülleziyne yukıymünesselâte ve yu’tunezzekâte ve hüm râkiûn”(*Sure-i Maide 55-58..Mânâ-yı Celîli: Sizin hakiki dostunuz Allah Teâla’dır.ve O’nun tabii Resulü ve müminlerdir ki; namazı kılarlar, kendileri namazda rûku halindeyken sadakayı verirler” demektir..(hz Ali namazda ruküda iken kendisinden sadaka isteyen bir fakire parmağındaki bir gümüş yüzüğü çıkartıp vermiştir. Bu ayeti şerife nazil olduğu zaman Sen ve yoldaşın ayağa kalktınız ,Ali’nin iki omuz arasından öptünüz.Ve “sen,bugün hayırlı bir sabaha kavuştun ,bütün erkek ve kadın müminlerin efendisi oldun “,böyle olmadı mı? Diye vâki sualine Ebu Bekir :” Evet öyle oldu” dedi.. Bunun üzerine Ebu Eyyüb devamla:“Ben Resûl-i Ekrem’den böyle işittim. Buyurdular ki; Ali mahlukatın arasında Allah’ın bir pırlantasıdır. O’nun velayeti doğru yoldur. Benden sonra ümmetimin hüccetidir.” Dediğine şahit oldum dedi ve yerine oturdu…
……………………….
((*ZORUNLU NOT..ateş –ışık güneş arabaları için bu bölümü lütfen iyi okuyunuz.. zira RasulAllah Efendimize Medine Yahudilerinden gelen beş kahin rahibin, Tevratın içinden altı ay boyunca araştırıp,SORU OLARAK ÇIKARTTIKLARI SIRLARDAN: “bunları ancak vahye mazhar bir peygamber bilebilir “diye peygamberimize sordukları 28 soru cevaptan şu an gerekenler aşağıda tekrar edildi.. bu neden önemli? okurken anlamazsanız ,ileride Kur’an-ı kendi içinizde yaşarken anlayacağımız için tabii ki..yani henüz yaratımın ilk hali olan, zaman çarkı feleği astrolojik horskopun (horusra) ilk halini seyredebileceğiz..eğer bu şeyleri anlarsak; taa Hz Adem atamızdan beri gelen esma talimi verilmiş, seyrü sülük görenlerin, yaradılışla beraber hep aynı sembolleri rüyalarında görmelerinin normal olmadığını, binlerce yıl öncesine ait olsa bile , derviş-ahi kardeşlerin birbirlerini tanıyıp ,bilip, bulup, anlayıp , kendilerini onların zincir halkasına kolayca bağlayabileceğini de idrak edebileceğiz .. ve imanımız her geçen gün kuvvetle kudrete dönüşecek inşallah.. amin..
Yahudi alimlerin 5.sorusu: Hak Teâlâ bu Ay’ı, bu Güneş’i ve yıldızları ne gibi bir nesneden
yaratmıştır? sonra bunları nereye götürür, hem bunlar ki dolanırlar, nereye
giderler? duracak yerleri nerededir? ve yine ne yolda doğarlar?
RAsûlAllah’ın 5.cevabı: ”Yüce Allah bu Güneşi ışıklandırıp Ay’ı nurlandırdı” (Yunus-5)
RAsûlAllah’ın 5.cevabı: ”Yüce Allah bu Güneşi ışıklandırıp Ay’ı nurlandırdı” (Yunus-5)
Nur aydınlıkta güneş ışığından
eksikçedir..
“Allah Teâlâ ay’ı nurlandırdı ve güneşi ışıklandırdı”( Nûh-16)
“Ay’ın nurunu biz malettik”.(İsrâ -17)
Resullah:”göğün kenarında bir sıcak pınar vardır.her gün güneş orada dolanır.”
“ güneş’in dolandığı yerde onu kapkaranlık bir çamura batıyor buldu.”(Kehf-86)
Resullullah: güneş,gökten göğe batar.Sonra arş’ın altına erişince Yaradanına tâ sabah vakti oluncaya dek secde kılar.Ondan sonra Allahü Teâlâ’dan izin ister:”Ya Rabbi hangi yandan doğayım? Doğudan mı veya batıdan mı” der. Allah Teâlâ Cebrail’e buyruk salar.Tâ. arşın nurundan ona bir kaftan giydirir..Ona vekil olan meleklere buyurur.Güneş’i doğuya götürürler ve oradan doğar. Böylece doğuş, Hak Tealanın güneşin batıdan doğmasını ve dünyanın harap olmasını buyurduğu zamana kadar sürer. Güneş o vakit Allah Teâlâ’dan destur diler.Fakat Rabbin izni üç gün gelmez,dördüncü gün Allah’tan:“Nereden dolandınsa ,nereden battınsa yine oradan doğ emri gelir.Fakat o kaftan ki,arş’ın nurundan giyerdi.O gün giydirilmez.Güneşinde hiç biri nuru aydınlığı kalmaz..4.gün şöyle siyahça batıdan doğar.Göğün ortasına kadar gelir.Bütün dünya halkı onu görürler. Sonra geri dönüp batıdan dolanır ve tevbe kapısı halk üzerine kapanır. Bundan sonra da hiçbir kişinin tevbesi kabul olunmaz.Kıyametin kopmasına da az bir zaman kalır.
Resullullah: güneş,gökten göğe batar.Sonra arş’ın altına erişince Yaradanına tâ sabah vakti oluncaya dek secde kılar.Ondan sonra Allahü Teâlâ’dan izin ister:”Ya Rabbi hangi yandan doğayım? Doğudan mı veya batıdan mı” der. Allah Teâlâ Cebrail’e buyruk salar.Tâ. arşın nurundan ona bir kaftan giydirir..Ona vekil olan meleklere buyurur.Güneş’i doğuya götürürler ve oradan doğar. Böylece doğuş, Hak Tealanın güneşin batıdan doğmasını ve dünyanın harap olmasını buyurduğu zamana kadar sürer. Güneş o vakit Allah Teâlâ’dan destur diler.Fakat Rabbin izni üç gün gelmez,dördüncü gün Allah’tan:“Nereden dolandınsa ,nereden battınsa yine oradan doğ emri gelir.Fakat o kaftan ki,arş’ın nurundan giyerdi.O gün giydirilmez.Güneşinde hiç biri nuru aydınlığı kalmaz..4.gün şöyle siyahça batıdan doğar.Göğün ortasına kadar gelir.Bütün dünya halkı onu görürler. Sonra geri dönüp batıdan dolanır ve tevbe kapısı halk üzerine kapanır. Bundan sonra da hiçbir kişinin tevbesi kabul olunmaz.Kıyametin kopmasına da az bir zaman kalır.
Ay haberi cevabı:” Allah, Ay ve Güneş’i Arş’ın nurundan yarattı. Öyleki ikisinin de nuru eşitti.. Güneşin cismi bu cihanın cürmü, cismi kadardır. Ay’ınki biraz daha eksiktir..Ama göze küçük gözükmeleri çok uzak olduklarındandır.Eğer Allah, Ay’ı o ayarttığı gibi bıraksaydı gece ve gündüz seçilmezdi.Ay ve Gün hesabı bilinmezdi.Allah halka şefkatindan Cebrail’e emretti, onu Cebrail kanadı ile 3 kez sildi. Böylece ayın nuru eksildi. Görünen karanlık Cebrail’in kanat izidir”..
“Biz geceyle gündüzü kudretimizi
gösteren iki nişane yaptık.Gece alametini giderdik. Eşyayı gösterici gündüz
alametini getirdik. Rabbinizden bir lütuf bekleseniz, yılların saymasına ve
vakitlerin hesabını bilmelisiniz”..(İsra-12)
Peygamber şöyle buyurdu: ”Allah vakta ki güneşi yarattı.Ona arşın nurundan bir taşıt yarattı. O arabanın 360 köşesi vardır. her bir köşesine 4.göğün meleklerinden bir muhafız bıraktı. o melekler daima o güneşi o arabanın üstünde doğudan batıya doğru ve batıdan doğuya doğru çekerler.Hak Teala 180 pınar doğunun bir tarafına ,180 pınar da bir tarafına yaratmıştır. Batının iki tarafında 180 pınar yaratmıştır. Güneş doğudaki bir pınar gün gibi her gün bir pınardan doğar,karşısında olan pınarda dolanır.İki kere 180 ,360 eder.Güneş her yıl,her gün bir pınardan doğar ve bir pınarda dolanır.Bu doğuları ve batıları Allah şöyle zikretmiştir:
Peygamber şöyle buyurdu: ”Allah vakta ki güneşi yarattı.Ona arşın nurundan bir taşıt yarattı. O arabanın 360 köşesi vardır. her bir köşesine 4.göğün meleklerinden bir muhafız bıraktı. o melekler daima o güneşi o arabanın üstünde doğudan batıya doğru ve batıdan doğuya doğru çekerler.Hak Teala 180 pınar doğunun bir tarafına ,180 pınar da bir tarafına yaratmıştır. Batının iki tarafında 180 pınar yaratmıştır. Güneş doğudaki bir pınar gün gibi her gün bir pınardan doğar,karşısında olan pınarda dolanır.İki kere 180 ,360 eder.Güneş her yıl,her gün bir pınardan doğar ve bir pınarda dolanır.Bu doğuları ve batıları Allah şöyle zikretmiştir:
“Doğuların ve batıların Rabbi olan
Allah’a ant içerim ki.”(Mearic ,40)
Ve peygamber devam etti: Her göğün altında havada bir deniz vardır. Doğudan batıya kadar Allah’ın buyruğu ile şöyle boşlukta durur.Katresi yere dökülmez ve bu ayda ,denizde ,o enginlerde yürüler.Öteki 5 gezegen yıldızda böyle yaparlar. Nitekim Cenab-ı Hâk şöyle buyurur:
“gündüz sinip geceleri gözüken
gezegenlere (yıldızlara)and olsun”. (Tekvir,15-16)
“Bu 5 yıldız ki; birisi Evha, birisi Müşteri, üçüncüsü Merih, dördüncüsü Zühre, beşincisi Utarittir. Bu 5 yıldız da ay gibi doğudan doğarlar. Batıda dolanırlar.Her birinin bir taşıtı vardır.Nitekim ay’ın ve güneş’inde vardı.O taşıtlar hava boşluğundaki suların içinde yürürler ve Allah şöyle buyurur”:
“Bütün yıldızlar ayrı bir felekte yüzerler”(Yasin,40)
“Bu 5 yıldız ki; birisi Evha, birisi Müşteri, üçüncüsü Merih, dördüncüsü Zühre, beşincisi Utarittir. Bu 5 yıldız da ay gibi doğudan doğarlar. Batıda dolanırlar.Her birinin bir taşıtı vardır.Nitekim ay’ın ve güneş’inde vardı.O taşıtlar hava boşluğundaki suların içinde yürürler ve Allah şöyle buyurur”:
“Bütün yıldızlar ayrı bir felekte yüzerler”(Yasin,40)
Resul şöyle buyurdu:”Güneş her gün taşıtı üstünde bir pınardan doğar. O taşıtta 360 melek enginliğin içinde çekerler ve her biri melek o taşıtın bir köşesine yapışmıştır. Allah kullarına hangi gün inayet(yardım) edecekse, onlara kendi ayetini-burhanını gösterip: Güneşe,” seni taşıyan taşıtından çık “der. Güneş engine düşer.O taşıtı çeken 360 melek şaşkınlaşırlar. O vakit insanlar “güneş tutuldu “derler. Dünya karanlık dolar.Bir saat veya iki saat.Hak Teâlâ DİLEDİĞİ KADAR GÜNDÜZ SANKİ GECE GİBİ OLUR.Sonra Allah yine buyurur. Güneşi engin sudan çıkartırlar. Yine taşıtına koyarlar. O vakit halk “güneş tutulmaktan kurtuldu” derler..
Peygamber yine buyurdu: ”Güneş kendi mihveri çevresinde, belirli bir vakit için hareket etmektedir. Bu her şeye galip olan Allah’ın her şeyi bilen taktiridir.”(Yasin,39)
Güneşin karar kılıp durduğu yer arşın
altındadır.Allah,doğuda karanlıkta bir perde yaratmıştır.Ona bir meleği vekil
bırakmıştır.Güneş her gece dolanınca o melek, o karanlıktan bir avuç alır.
Sonra avucunu açar.O karanlıktan parça parça karanlık cihana saçılır.Şafak
kaybolunca avucunu bütün açar.O meleğin kanadı doğudan batıya yetişir ve kanadı
ile karanlığı doğudan batıya kadar sürer.Dünyayı karanlık basar. Sabah vakti
erişince de ,o melek,o karanlığı yine eline alır. Batıda yerleştirir.O yerde -ki,
7.deniz oradadır-o melek daima ,her gece doğudaki o karanlık perdesinden
bir avuç batıya iletir. Bu perde ne zaman maşrıktan (doğudan),mağribe(batıya)gelirse
,o vakit de kıyamet kopar..
Peygamber sav. şöyle dedi:”Güneş,arşın altında secde kılar.Tüm melekler ki, şimşek vekilidirler,vakit sabah olunca ,Hak Teala’dan onlara güneş tekrar doğudan gelsin diye ferman gelir.Sonra da güneş doğsun diye melekler onu bir taşıta koyarlar. Gökten göke götürüler.Tâ doğuya gelinceye dek.Vakta ki güneş doğuya gelir.Doğudan doğmaya başlar.Ayında doğması, dolanması güneş gibidir. Tâ kıyamet yaklaşıncaya kadar bunun gibidir ki anlatmış olduk..
Peygamber sav. şöyle dedi:”Güneş,arşın altında secde kılar.Tüm melekler ki, şimşek vekilidirler,vakit sabah olunca ,Hak Teala’dan onlara güneş tekrar doğudan gelsin diye ferman gelir.Sonra da güneş doğsun diye melekler onu bir taşıta koyarlar. Gökten göke götürüler.Tâ doğuya gelinceye dek.Vakta ki güneş doğuya gelir.Doğudan doğmaya başlar.Ayında doğması, dolanması güneş gibidir. Tâ kıyamet yaklaşıncaya kadar bunun gibidir ki anlatmış olduk..
Böylece ,kıyamet kopması yaklaşmış
olduğunda halk fısk ile fesat ile uğraşırlar.Yargıçlar adil hüküm veremezler.Allah Teâlâ halkın üzerine tevbe kapısını kapar. Güneş, arşın altına
gelince bir gün secde de kalır.Yine döneceği vakit Allahu Teâlanın dergahından
izin gelmez. Ay ve güneş arşın altında üç gün üç gece kalırlar.Bu cihan
karanlık içinde kalır. Yıldızların nurundan başka nur kalmaz.Halka o gece çok
uzun gelir.Halin ne olduğunu kimse bilmez.Hikayenin ne olduğundan habersizdirler.Ama
gece namazını kılan abidler bunu bilirler. Namaz vazifelerini bitirince sabah
olmasını beklerler.Lakin sabahın olmadığını görürler.O korktukları geceye
uğradıklarını anlarlar.Varıp camilere girerler..Ağlaşırlar.Dua ve yakarma ile
meşgul olurlar. Üç gün kadar bir zaman geçince Allah Teala Cebrail’e,
Ay’ı ve Güneş’i almasını buyurur..Yine Ay ile Güneş’in batıdan doğması için
batıdan yana gider.Nursuz ve kara kalkan gibi göğün ta ortasına gelirler..
Öğle olur.. Cihan halkı onları görürler.İkiside giderler.Mağripte
dolanırlar.Her gün dolandıkları pınardan dolanmak isteyince Hak Teâlâ’nın
emriyle melekler buna engel olurlar.Bundan sonra tevbe kapısı kapanır..
“Rabbinin alametlerinden birisi geldiği gün daha önce iman etmemiş olan kişiye ,o gün imana gelmesi hiçbir hayır(yarar) getirmez”.(En’am,158)
“Rabbinin alametlerinden birisi geldiği gün daha önce iman etmemiş olan kişiye ,o gün imana gelmesi hiçbir hayır(yarar) getirmez”.(En’am,158)
Ondan sonra Ay ve Güneş’e Allah Teala
yine nurunu feyzini bollaştırır. Önceleri olduğu gibi doğudan doğup, batıdan
dolanırlar. Ama o vakit kıyamete kadar az zaman kalır ki,bir at yavurusu tay
doğmuş olsa, henüz üzerine binilmeye güç olmadan kıyamet kopar ve İsrafil de
borusunu çalar. Bütün yaratıklar ölür.Halin ne olduğunu kimse
bilemez,anlamaz.Hiç bir kişinin haberi yok iken,bütün insanlar gaflette iken
ansızın sur borusunun sesi işitilir.
“Size o ses ansızın gelir”.(Araf,187)
“Onların beklediği yalnız bir âvazdır.Onlar çekişip duruken bu âvâz yakayı ele verir.”(Yasin,49)
“Onların beklediği yalnız bir âvazdır.Onlar çekişip duruken bu âvâz yakayı ele verir.”(Yasin,49)
Yani kıyamet şu yolda ansızın erişir
ki,iki kişi oturup iki lakırdı ederken biri bir yana düşer,öbürü diğer
yana .İkiside can verirler.Sonra bu cihan 40 yıl boş kalır.bu yer,bu gök,bu
yıldızlar hepsi bir kararda olurlar.Ay ile güneş yine doğarlar ve gökte
dolanırlar(batarlar)..Gökkubbeden yağmurlar yağar. Yeryüzünden bitkiler
fışkırır. Ağaçlar yeşerir. Yemişler oluşur, yerlere dökülür. Kimse bulunmadığı
için ,onlardan ne insanlar,ne vahşi hayvanlar,ne kuşlar,ne yırtıcılar hiçbir
varlık faydalanamaz.Allah Teâlâ meleklerin ruhu kabzedilsin diye buyurur:”Yer’ de ve Gök’ te kimse kalmasın! Yanlız Cebrail ve Azrail ve İblis kalsın” der.
Sonra Allahü Teâlâ şöyle buyurur:”Ey Cebrail! Yer’e in .yer’ in halini gör,nicedir”..
Bu buyruğu alan Cebrail yer’e iner..Cihan’ın onarıldığını görür.Bitkiler canlanmış, yemişler olmuş, bütün sular akmaktadır.Bahçeler tazelenmiştir.ne kadar altın ve gümüş varsa yer altından yeryüzüne çıkmış ve taş,toprak gibi dökülmüşlerdir.Her şey yerde yatmaktadır.Ama yaratıklardan,hayvanlardan kimse yoktur ki faydalanabilsin. Cebrail yine gök katına çıkar.
Allah O’na:” ey Cebrail ,dünya yüzünde ne gördün “ der. Cebrail:”Ya Rabbi ,Sen daha iyisini bilirsin.yaptıklarını gördüm.yine onarılmıştı.onlardan mamur kalmıştı”. Allah Teâlâ:”ben onlara şöyle demiştim” diye buyurur ve şu ayeti hatırlatır:
“Bu yer’i ve bu yer’de ne varsa ben yarattım.Yine bana miras kalacaktır. bütün yaratıkların geri dönüşü banadır.benim dergahımadır”(Meryem,40)
Allahü Teâlâ ,Cebraile şu ilahi sözleri söylemeye devam eder:”Onlar dünyadan ötürü bana asi oldular.Buyruğuma aykırı iş işlediler.Kanlar döktüler.Türlü fesat işlediler.Bugün,o kavga ettikleri dünyanın hepsi bana kaldı.Onları ölümle kahrettim.Yok oldular.”
Allah Teâlâ bundan sonra İblis’i,Cebrail’i ve ölüm meleği Azrail’i öldürür.. Kendisi baki kalır.Hayatı O yaratmıştır,hayata ihtiyacı yoktur.Kendisine ölümden zarar gelmez..
Sonra Allahü Teâlâ şöyle buyurur:”Ey Cebrail! Yer’e in .yer’ in halini gör,nicedir”..
Bu buyruğu alan Cebrail yer’e iner..Cihan’ın onarıldığını görür.Bitkiler canlanmış, yemişler olmuş, bütün sular akmaktadır.Bahçeler tazelenmiştir.ne kadar altın ve gümüş varsa yer altından yeryüzüne çıkmış ve taş,toprak gibi dökülmüşlerdir.Her şey yerde yatmaktadır.Ama yaratıklardan,hayvanlardan kimse yoktur ki faydalanabilsin. Cebrail yine gök katına çıkar.
Allah O’na:” ey Cebrail ,dünya yüzünde ne gördün “ der. Cebrail:”Ya Rabbi ,Sen daha iyisini bilirsin.yaptıklarını gördüm.yine onarılmıştı.onlardan mamur kalmıştı”. Allah Teâlâ:”ben onlara şöyle demiştim” diye buyurur ve şu ayeti hatırlatır:
“Bu yer’i ve bu yer’de ne varsa ben yarattım.Yine bana miras kalacaktır. bütün yaratıkların geri dönüşü banadır.benim dergahımadır”(Meryem,40)
Allahü Teâlâ ,Cebraile şu ilahi sözleri söylemeye devam eder:”Onlar dünyadan ötürü bana asi oldular.Buyruğuma aykırı iş işlediler.Kanlar döktüler.Türlü fesat işlediler.Bugün,o kavga ettikleri dünyanın hepsi bana kaldı.Onları ölümle kahrettim.Yok oldular.”
Allah Teâlâ bundan sonra İblis’i,Cebrail’i ve ölüm meleği Azrail’i öldürür.. Kendisi baki kalır.Hayatı O yaratmıştır,hayata ihtiyacı yoktur.Kendisine ölümden zarar gelmez..
Bundan sonra Allah kendi
azametinden ve saltanatından sorar: ” padişahlık bugün kimindir?”der.
“Nerde onlar ki birbirlerini yağmalayıp, birbirini dünya padişahlığı için
öldürürlerdi?” fakat cevap verecek kimse bulamaz.Allah Teâlâ kendi
yüceliğine ,kendisi cevap verir: ”Mülk te, padişahlıkta Allahındır ki
vâhid’dir,tektir.O’nun ortağı yoktur”. bütün yaratılanları ölümle
kahreder. Vaktaki cihan bu hal üzerine 40 yıl kalır.Bundan sonra Hak Teâlâ
bütün yaratıklar içinden evvela İsrafil’i diriltir.Sûr borusunu çalar.Bütün
halk dirilirler.Hesap yerine gelirler.Sonra Allah bunları hesaba çeker.Ay ile
güneşide hesap yerine çağırır.Ay ve güneş korkudan kapkara olurlar.Allah
Teâlâ’nın hışmından toparlanırlar,bir top gibi olurlar.Allah onlara:”Arş
altında ikinizde secde ediniz !”diye emreder.Onlar emri yerine getirip
şöyle derler:”Ya Rabbi,bize bu halkın
günahkarlığı,uğursuzluğundan dolayı azap etme.çünkü sen bilirsin ;her ne kadar
halk,günahı suçu bizim ışıklarımızla işledilerse de,günaha girmekte biz
bunlarla elele değiliz.onları günah işlemekten engellemek elimizden gelmedi”..
Allah:” Gerçek söylediniz! siz benim
itaat edici kullarımsınız. Arş’ımın nurundan yarattım sizi.Yine arşımın nuruna
geri göndereceğim.Böylece Ay’ı ve Güneş’i yine arşın nuruna geri yollar. İkisi
orada birlikte fani olacaklardır..(TARİHİ TABERİ’DEN ALINTIDIR))
nur cihan
24.01.2014
nuralem7@hotmail.com
24.01.2014
nuralem7@hotmail.com