ilm-ü yumurta İNCİ’si
ve olaya hiç müdahil olmayan, sadece
vakti gelince öten-İNCİDEN YARATILMIŞ arş horoz’u üzerine denemeler..DERSİMİZ
HİKMET..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..ömür törpüsü günler bir bir gelip geçerken, sayısız ben’de, gelecekteki bedenim için ahiret bank hesabıma yatıp duruyorum. Bilmiyorum, gelecek hayatım için ne kadar iktisabi beden taşı biriktirebildim. negatif yapılarımın bir geleceği olamayacağından, onlar için hiçbir ümit beslememekteyim.. dünya hayatı göz açıp kapama mesabesinde bir rüya alemi derler ya; gerçekten de o kadar kısa,anlık bir tezahür hatırasına sahip... hoş bir sedâ bırakıp bırakamayacağımı bilemiyorum. ve..masal çocukları gittikçe artıyor Sevdiğim. onlar çok tahsilli, kariyer sahibi. oysa zavallı ben cahil, hayatta hiçbir becerisi olmayan,kendi mürşidi olan Ruh’u na mektup yazan tuhaf bir yaratıkım. onları Senin için avladığımı biliyorum, çünkü ben’deniz gönülsüz, zorla denize balık avı öğretilmeye çıkartılmış biriyim. kendi evinden başka hiçbir yerde huzur bulamayan ben gibi bir mahlukun, açık denizler de işi ne?. yorucu, yorucu ama meşakkatte ayrı bir zevk varmış anlıyorum.
17
nisan Perşembe..tüm dünyayı heyecana boğan kızıl kanlı-bordo çılgın aşık ay tutulması ile
,ülkemizde tutulan dolunay sonrası bugün, dizlerim ve korkunç ağrılarım için
yine Ortadoğulu doktorumda hacamattayım.artık kandan (sadece burada J) korkmuyorum. henüz maddi
doktor korkumu yenemedim.kesin şifa ile iyileştirmeyişleri, ilaç
yazma makinelerine dönüşmelerinden dolayı da onlara güven duyamayıp hastalıklarımı sevmeye çalışıyorum... insan imtihanını
sever ve onun huyu suyuna göre davranırsa, birbirleriyle daha kolay yaşarlarmış
diye duymuştum. aynı karı koca-anababa evlat-komşular –dostlarla ilişkilerimiz
gibi değil mi? böylece o kişi, alışmadığı için daha zor olacak olan başka yeni bir imtihana musallat edilmezmiş, güya!!?..
neyse hastanelerden, hastalıklardan
ve doktorlardan çok korkan ben, artık yaşlanmaya başladığımdan, yavaş yavaş
onların ellerine doğru kaymaya da başlıyorum gibi gibi..aslında her insanda
var olan Şahmeran-şifa kabiliyeti, o kişiye, bir tek kendine mahsus özel
şifayı da verebilir.buna ulaşmaya çalışıyorum ama henüz o, kullanım
salahiyetini nedense bahşetmiyor. belki tanrılığımı iddia ederim
diyedir?!!yapar mıyım dersin Sevdiğim? bence olabilir. çünkü neden bu derece
tanrılara düşkünüm henüz bulamadım, o yüzden “bari bende bir tanrı olayım”
diyebilirim. içimdeki Hannas’ın fısıltıları bana Nas’lığımı unutturabilir..bakalım
görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler..
… Dr. ve tercümanı olan eşi ile harika saatler geçirdik her zamanki
gibi..yeni hastalığımın adını söyledi..kendi yapımı olan ilacımı verdi..bu
hastalığıma çok şaşırıyorum..neden oldu anlayamıyorum. benim için çok zor bir şey..çaresiz
kabul ediyor ve ruhuma neden’ diye soruyorum ,neden?. (*yolda Dendara tapınağı zodyak merkezindeki
yengeçi, çözülemeyen astrolojik yaratım sembolünü ve yumurtayı çakıyorum!!..böyle yazdıklarımı yaşayarak öğrenmekten bazen nefret ediyorum.canım çok acıyor ama Sevdiğim).. evdeyim.. aaa
internet yokJ! GENEL CEZAM. ALIŞTIM.GECE KOPAN
BAĞIMIZA AĞLAYARAK-İSYANLA SÖYLENEREK UYUDUM.. Düşünsene nasıl bir
bağımlı olmuşuz. gece de yok.Cuma günü gecesine dek gelmiyor. kesin yazı
yazmayacağım .yazı yok.tatil..Cuma akşama doğru bir an: K harfi ile başlayan, inanılmaz hızla yanına
eklenerek gittikçe çoğalan tek satır yazının hızına bakarken “bu acaba yeni
bir yazılım mı “diye düşünüyorum? ilk harf K ve tüm harfler ondan
çıkarak doğuyordu. sessizce bekliyorum. anlamaya çalışmıyorum. artık biraz
anlıyorum ..yazıyı yazacağım ve bu ummadığım kadar süratli olacak..öyle de olduJ! şimdi tüm haftamın tefekkürlerini kaydediyorum Sevdiğim. bak takip
et..
Bir defa artık mason dervişlere çok sataşmıcam. çünkü uzun yıllardır
dünya yönetimi onların ellerinde. İslam
Tasavvufunun aynının negatife yorumlanmış hali olsalar da, maddi idare ve
galiba kullanım haklarımızda onlarda.. bunu en
güzel, geçen siyasi iğrenç seçim öncesi dalaverelerde hep birden çakmıştık..
bu internet denen şey ile her birimiz canlı yayınla
onlar tarafından her şeyimizle kaydediliyorduk ki, siyasi olaylarda dakka da
bir, kimi dilerlerse, onu ifşa etmelerinden bu apaçık- zahire- umumen beyan edildi...bazı
kanallar yasaklansa da, Türk’ün aklı hinliğe çok kolay çalıştığından, herkes
bir şifresini bulup yine yasağı deldi. tabi en başta yöneticiler bunu yaptı.. çünkü
bugün hepimiz internet putuna tapınıyoruz. onsuz kendimizi yoksun, yapayanlız, kimsesiz
hissediyoruz.(*elimizde daima mihrabımız olan cep telefonu ,pc putumuz
olmalı.gözler ondan ne kaymalı,ne şaşmalı..aaa mesajım var.twetim beğenilmiş!?)
..herkes sürekli esma peşinde koşar
olmuştu, hatta face de esmana göre günlük astrolojik burç yorumu dahi
uyandırılmıştı.bu ne demek? bu, artık magazine dönen tasavvuf modası
istediği kadar tüm bilgilerini herkese açsın; tasarrufi anlam kalbi manasını,
umuma ebeden kapattı demek.. yaa!! ve bu newage farkındalık esma manyağı
kişiler, o esmanın içindeki kudret kendilerinde de çıksın diye yapmadıkları
riyazat, denemedikleri yeni akım yok halindeler! .. son gelinen nokta ise,
sevelim sevilelim=sarılalım=öpüşüp koklaşalım ve sevgiyi sağaltarak çoğaltalımdı..
nefes teknikleri ile, hızla toplu cinsel
ayinlere doğru tam gaz gitmeye nişan almış –>yayından fırlamış ok gibi
giderken -> şeytanlaşmış bazı Cinsan rehberler –yaşam koçlarının ego ve
nefslerini tatminden aciz, ama hala o adamı tatmin edeceğiz diye maddi manevi
heyecanla, SÜRÜNEN SÜRÜ, sürüyle para ödemiş bir ton salakla, bu kurslar sürüyordu..
artık esmalar mantralar halinde, doyumsal –paralı kurslara çoktan dönüşmüştü
bile..(çok anlamsız ve karışık yazdım değil mi?evet.çünkü ilhamatı rabbaniye ait olmayan her şey aynen böyle dalavarelidir ve o negatiflik yansır)..
yanımızdakinin yüzüne bakmazken internette hiç
tanımadığımız insanlara hayran olup,saatlerimizi onlara ayırabiliyoruz ki,
tanısak eminim çoğundan kaçarız değil mi? işte gaip=bilinmezlik böyle
çekime sahiptir.insan daima duvarın-ekranın-aynanın ardındakini merak
edip,tanımak ister..hep keşfetmek, onu ilk fetheden olmak ister.ve bu ilmi
şuan en güzel mason dervişler kullanılıyorlar. onlar Süleyman’ın cinleri gibi sürekli
dünyayı imar edip, gelen ilhamla daima yepyeni cazip icatlar yapıyor ve
ahalinin kullanımına sunarak, gerçek kulluklarını tam hakkı ile yerine
getiriyorlar...KA( beden), BA(ruh), LA(yok)’cıların
sürekli meşgul oldukları Babil (Harut-Marut) sihir ilmi, Eski Mısır’ın negatif
büyülerini bugüne taşıyan ve yatıp kalkıp bu işle meşgul olan bu cinleri…
elbette zamanımızın Süleyman’ı, onları yine eski devirlerdeki gibi TAŞLARIN ALTINA HAPSEDECEKTİR
,inşallah ve amin..ne zaman? dünya mabedinin inşası bitince!. dünya mabedi
ne zaman biter?. BEYT’ÜL MAMUR(sürekli tadilatla yeniden inşa edilen ev) ne
zaman kendinden memnun olursa o vakit tabii ki..ve gerçek var olan KA-BA (ruh=beden), ev sahibi, içindeki içinde olan GÖNÜL' dür..
yani şeytanın kızı Hannas’ın kanımızda
dolaşması ve şeytanın vesvesevi sihirli
nefesi bizden el çekene dek…vesvese tedbir için gereklidir. çünkü ancak sağlıklı bir vesvese
sayesinde olaylara karşı kendimizi korur, duruma göre gardımızı alarak hazırlanırız.
bu haldeysek Hannasımız bizim kölemizdir ve Ruh’a hizmet eder.oysa azıya çıkmış bir vesvese insanı cinsan
yapar ,daha ötesi şeytan ve daha ötesi ifrittir. yani ne şeytan, ne cinler
dışarıda bir varlık değildir. senin benim vesvese virüsüm, mikrobum, cızırdayan
dalga boylu –bozuk frekanslı yayınım cindir ve O,ilk önce bizi çarpar..o yüzden
gelen bilgi doğru kaynaktan olmalı.. huzurla yayılan meleki kuvvetler sana
doğru-emin –şifa dolu bilgi vermelidir.. eğer huzurla akan bir ilmin yoksa
ve El Emin değilsen, o halde sen, emaneti yüklenecek ehil insan mertebesinde
değilsin demektir..
nerde kalmıştık Sevdiğimm..hıım.evet .bu yaşadığım yeni hastalık
travmasının bedenimde bıraktığı izlerde değil mi? ilk
evvela omurumuz ..33 boğumlu ,33 derecelik yol haritamız..Sevdiğim ..sakın bana bu yazacağım idrak için kızma olur
mu? yani bu yeni bir ideam değil. bayağı eski,ancak yazacak cesarete gelebildim..
bak şimdi.. Meşrutiyetle ülkemize giren, iki yabancı askeri mason paşa, Galata
mevlevihanesine muhibban olup, baş köşeye yerleştirilmişler ya hanii..ve
sonra saraya girip, padişahı mason yapıp ve Devlet-i Âli Osmanlının içini
boşaltıp ,kurdukları bankalara borç taktırıp bizi göçürtmüşlerdi ya!..ee
yönetim artık onların elinde olduğundan, istediklerini başa getirip, istediklerini
indirmişler.. halen öyle. en son kendisi güçlenene kadar, sonuna dek onlara uyan, ama
sonra vazifesi gereği baş kaldıranlara yaptıklarını hep beraber seyrettik.
SEYREDİYORUZ!
hepimizle
kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyorlar..İslamı o kadar aşağılayıp, horluyorlar
ki; adı
Müslüman fakat kendilerinde zerre islamın kokusu kalmayan bizleri, bizlere çok
kolayca kırdırtarak ,hepimizi kameralara çekip, seyrettirip ,alaylı
hakaret ediyorlar bildiğin gibi. İslam alemi
kendi teknolojisini üretemediğinden, sanal tanrılık haklarını baştan kaybetmiş
ve köleliğe boyun eğerek” gel ve beni iğdiş et, ben bunu hak ettim, ben yokum
sadece sen ve senin soyun var “diyor..
Sevdiğim bu durumda , geçmişte ki o altın
hüzmeli seçilmiş kişi imameli Turuku Âli rüyamı bugün farklı anlıyorum..Turuku
Âli bu yy başında TASARRUF YETKİSİYLE, maddi hilafetini padişahlardan alarak,
Türk Millet Meclisine- dolayısı ile Türk Halkına vererek CUMHURİYET yönetimini
islam alemine yönetim olarak seçmiştir(*sanmayın ki bunu size empoze edilen biri yaptı
.hayır.asla o değildi. o yola dahil değil.Yol sıratel müstakim üzere..)..peki bu durum ne zamana dek sürecekti ?henüz
bilmiyorum.
işte
hayalimin izinden bugün yansıyan şu ki;
Turuku Âli o dönemde omurundan-yoldan hastalanmıştı..yani
hasta adam teşhisi onlar(hasta edenler) tarafından değru tesbit edilmişti. zira Hannas yola
nifak sokmuş –maddi manevi YETİŞTİRİLMİŞ HAZIR BİR GENETİK YOL MİRASÇISI elde olmadığından, emanet ehline teslim
edilemeyip, EMANETİ HİLAFET askıya çekilmişti.. ve yolu=tariki,
zahirden el etek çekmeye de mecbur bırakıp, yolu tek kanatlı, yani sakat
bırakmışlardı.. tabii bu anlatım benim kendi zannım. Vebali de benim. Sen
düzelttiğinde hepsini silerim biliyorsun Sevdiğim..
İşte
geldiğim nokta da artık şunu anladım. madde
ricali, masonik yönetime devredilmek zorunda kalmıştır. çünkü
tüm dünyadaki başlangıçtan beri süren binlerce senelik tek yönetim olan manorşiler
yakılıp yıkılıp, askeri despotların katliamları ile uzun yıllar bir dönemim
bitişi gerçekleştirilecektir. kötüler kötü iş için, iyiler iyi iş için
kullanılırlardı. ve HAK halkın aynası olduğundan halkın geneline göre
yönetim seçiliyordu. halk artık dindar olmak istemiyordu. yozlaşmış
şeriatçılardan, sapıtmış ve saptıran TANRICILIK OYNAYAN tarikatlardan gına
gelmişti. tek tek ayıklamak çok zordu.. ve şeriata göre içine haram –murdar
şey düşen kuyu suyu tamamen boşaltılıp temizlenmek zorundaydı..
Sevdiğim ben devre sonları ve devre başlangıçlarının daima böyle olduğuna inanıyorum. yani negatif ve pozitif kutuplar mecburen birlikte çalışmak zorundaydılar. zira iki tarafta emir kulu yaratıktı.. isterlerse vazifelerini yapmasınlar.. helak olur, yerlerine o vazifeyi ifa edecek yeni cinler ve meleki kuvvetler anında, çok daha mükemmel,iş bitirici şekilde yaratılırdı. bu Yaratıcı için öyle kolaydı ki. bunu en kolay nasıl anlarız? tabiata bakarak tabii. bir su damlasının toprağa düşüşü ve bir tohumdan sayısız varlığın çıkışı gibi gibi..bu örnekleri sayısız şekilde verebiliriz.. yeter ki düşünmek-anlamak isteyelim.zira ruhlarımız ilk andan itibaren tüm kayıtlara –bilgiye sahiptir. onu devreye sokmayan ve bedenin nefs şehvetini put edinip,egoyu (iki ayrı lobunda evirip çevirerek kendi çıkarına göre karar veren ve anlayan kalbi red eden beyni ) kendimize bey-efendi-koca edinen bizleriz değil mi?VAHYİ ANLAYAMAYAN, BEYNE=kendi çıkarına göre karar veren bilgiyi işleyen AKLA TAPAN BİZİZ..
Sevdiğim..bugün bu omurun şifa
vakti geldiğine inanıyorum. sihir- büyü ancak işlevi bitince açığa çıkarmış ya
hanii.işte öyle bir şey..mesela bugün internette
inanılmaz ilimler bedavaya tüm sayfalardan akıp gidiyor..öyle çok ve bedava ki
alıcısı yok. çünkü kimse hak etmediğinden, çalışmadığından, anlamına erip onu
alıp kullanamıyor. eskiden bu ilimlerin bir satırı için bir ömür boyunca
riyazat, tekke kapısında eşik olmak gerekirmiş.. o zaman o insanlar irfan
sahibi olabilir ,bugün evliya menkıbelerinde okuduğumuz hallere de kavuşurlarmış.
oysa bugün kimse, riyazat-ı sabra tahammül yaradılışında değil.o yüzden de
tayyi mekan tayyi zaman internetle, 3 d sinemalarla, vs teknoloji ile bizlere yaşatılıyor(gelecekte çok daha özel
holografik deccali aldatış zamanlı gösterimler olacak)..ve o adamlar tekkelerden iç ettikleri geçmişin kadim bilgilerini çalıp, ricali
gayblik satıp hem sapıyor, hem de milleti saptırtıyorlar vesselam..
her seyrü sülük aşamasının bilimle ispatı mevcuttur.çünkü mana maddeye yansır ve maddeyi oluşturur.madde mananın
izdüşümüdür..yukarıda ne varsa aşağıda o vardır...sadece
sorun şu?bugünkü korkunç kibirli bilim tanrılarıdan biride çıkıp demiyor ki: ”ya bizim binlerce yıl sonra teknoloji ile geldiğimiz bu
anlamlara, geçmişin kadimleri olan fakir, cahil, internetsiz eski zaman dervişleri
nasıl varmışlardı? bizim uzay teleskobu ve çok gelişmiş yazılımlarla çizdiğimiz
similasyonları bunlar taa başlangıçtan beri aynı şekilde her yere nasıl
kaydetmişlerdi?” değil mi Sevdiğim. bu soru ve cevaplar kimsenin işine
gelmiyor tabii? neden?.. çünkü kalpleri ile anlamıyor, beyin tanrısı ego (iki
çıkarımcı lobtan- mukayeseli dolayımla) olayı baştan reddediyordu. ..zira beyin
tanrıcıları için geçmişteki onlar, hiç olmamıştı .sadece şimdiki zamanlı ben
ben vardı.. oysa olay halen geniş zamanlı şimdiki
anda, aynen, topyekün seyran etmekteydi ki ,farkında değildik..
bugün
taptığımız bilime dair ne varsa, geçmişin KUTSAL KİTAPLARI= Peygamberleri ve
kadim dervişleri-din adamları sayesinde olmuştur. tıpta
öyledir, astronomide, kimyada vs… bir yüzyılın son
çeyreğinde, son sürat ,bunca manevi alemin
maddeye ifşası normal mi peki?.. sizce? neden anlamak için bir defacık
olsun düşünmüyorsunuz?.. kıyas için değil, anlamak için lütfen.. neden Yaratıcı buna izin verdi pekii? neden tüm hazineyi
sokağa, çöpe attı? demek ki O şimdi başka bir versiyona,başka bir yazılıma
geçti..ee neden bu alem bu kadar kötü ve Müslümanlar zulüm
altında inliyor diyebiliriz hemen değil mi?.. peki hiç düşünüyor muyuz ki, bizler
gerçek Müslüman olsaydık( peygamberi-kitabını kendisi okuyup araştırmış
bilenler=bir avuç kara biber ordusu misali panzehir-i kimya=ulul elbab olurduk)
bu kötülükler ,sayısı ve hacmi ne olursa olsun bize böyle zarar verecek miydi?
Hayııır!! asla!! onlar bize yaklaşmayı bırak, güçlü KARİN auramıza çarpıp, kendi
negatifleriyle kendilerini yakarak helaka mecbur olacaklardı..kendisini
yönetemeyen ve zelil olmuş halklar daima boyunduruğa girmeye mahkumdur. tüm tarih
boyu tekerrür bunu bize defalarca anlatır da, anlatır..
Sevdiğim
Senin masal ceon olarak şimdi ben, geleceğe ait omur şifasından hissettiklerimi
yazacağım..bir defa hilafet manen ve madden şuan ülkemizde.. İstanbul’da..
ve tüm Türkleri-islam alemini birleştirecek tek yapıda şuan burada.. zira mühür
ve mühürdar burada..dünyanın ben ben taşı-işaret –şahit taşı burada..bunu çok
cahil olan biz Müslüman müsveddeleri bilip anlamıyoruz ama, batı ve masonik sistem
çok iyi bilip takip edip,oyunlarını ona göre kuruyorlar.. zira İslamın sırrı-kalbi-taşın içindeki güç şuan burada..
fakat biz islam aleminin üzerindeki ölü toprağı sanki yavaş yavaş kaldırılmaya
başlandı..ve Fatih’in rengarenk cam mazoikleri
üzerindeki tek kat tozun üzerine güneşin ışıkları vurup, onları parlattı..ve o
Fatih bu ülkeden bir defa daha dünyayı fethedecek inşallah ve aminn.
(*Omurga hakkında malumat alıntısıJ:omurgayı meydana getiren omurların sayısı 33 tanedir. Bu sayı ergenlerde 26’dır.
Omurga beş bölümde incelenir:Boyun bölgesi (servikal) omurlar : Boyun bölgesi 7 omurdan meydana gelmiştir. Göğüs (torasik) omurlar : Göğüs omurları 12 tanedir. Bel (lumbar) omurları : Bel omurları 5 tanedir. Vücut ağırlığının taşınmasında önemli role sahiptir. Diğer omurlara göre daha büyük ve enine çıkıntılara sahiptirler. Kuyruk sokumu (sakral) omurları : Çocukta 5 ayrı omur ergenlikte birleşerek tek omur haline gelir.Kuyruk (koksik) omurları : Sayısı 3-5 arasında değişen kuyruk omurları erginde tek kemik haline gelir.)
(*Omurga hakkında malumat alıntısıJ:omurgayı meydana getiren omurların sayısı 33 tanedir. Bu sayı ergenlerde 26’dır.
Omurga beş bölümde incelenir:Boyun bölgesi (servikal) omurlar : Boyun bölgesi 7 omurdan meydana gelmiştir. Göğüs (torasik) omurlar : Göğüs omurları 12 tanedir. Bel (lumbar) omurları : Bel omurları 5 tanedir. Vücut ağırlığının taşınmasında önemli role sahiptir. Diğer omurlara göre daha büyük ve enine çıkıntılara sahiptirler. Kuyruk sokumu (sakral) omurları : Çocukta 5 ayrı omur ergenlikte birleşerek tek omur haline gelir.Kuyruk (koksik) omurları : Sayısı 3-5 arasında değişen kuyruk omurları erginde tek kemik haline gelir.)
dokumacıların piri ŞİT as(nefsi).dir. hayatı iplik iplik Siccin ve İliyyinler olarak dokur..tek bir bezin ön ve arka yüzü olarak. |
aslında tamamen manevi yaratım ve astroloji ile seyrü sülük mitolojisi olan Eski Mısır VE KADİM ASTROLOJİ hikayeleri ;RAHMAN ESMASI OLAN Mürşid-Baba-Osiris’i öldürüp, dünya tahtına geçip yönetmek üzerine kuruludur. tüm mitolojilerdeki tanrı esma kavgaları da bunu semboller. hakikatte hiçbir esma=şeyler=isimler=eşya diğerine üstün değildir..HEPSİ BİRBİRLERİYLE TAM VE ANLAMLIDIR VE BİRBİRLERİYLE SAATİN DİŞLİLERİ-ZAMAN DEĞİRMENİ ÇARKI GİBİ ÇALIŞMAYADA MECBURDURLAR.. ay ve güneşin-gece ve gündüzün daima birbirlerini kovalayıp yakalayamamaları gibi bir durum söz konusudur.. havanın esmesi için rüzgar-nefes siklon dairelerinin hareketi sağlaması misali=NEFES-İ RİCAL...
mesela bunu şöyle ifade debilirim. hani kaç senedir masonik-kabala islam ezoterizminde bir moda
var... kişinin aura fotoğrafı çekilip,aura rengi belirleniyor ...işte bu
koskoca bir yalan .neden? çünkü insanın ruh hali,duyguları sürekli değişir.sürekli
halden hale geçen bir şeyin sabit bir rengi, kokusu, görüntüsü olabilir mi? hayır, asla olamaz..işte Allah'ta" iki parmağım arasında duran, kalbini halden
hale her an çevirdiğim” dediği insanı
tarif ederken ona tek bir renk, tek bir koku,tek bir simayı kim mal
edebilir ki? kimse..
HOR’US-RA(İNSAN-I
KAMİL) ARŞ’IN HOROZU HAKKINDA MALUMAT..
—"Bundan sonra SIDRETÜL MÜNTEHADA bir melek gördüm. Horoz suretinde idi;
beyaz inciden yaratılmıştı. Bu meleğin sağında yetmiş bin kanadı vardı; solunda
da yetmiş bin kanadı vardı. Her kanadında da yetmiş bin tüyü vardı inciden.
Yetmiş bin tüyü de yakuttandı. Yetmiş bin tüyü de kızıl altındandı. Yetmiş bin
tüyü de gümüştendi. Yetmiş bin tüyü de, misktendi. Yetmiş bin tüyü de
kâfurdandı. Yetmiş bin tüyü de anberdendi. Yetmiş bin tüyü de zafirandandı. Onun
boyu arştan, yedi kat yerin dibine kadardı.Onun her kanadında şu yazılmıştı:
— Rahman Rahim Allah'ın adı
ile.. Allah'tan başka ilâh yoktur; Muhammed Allah'ın Resulüdür. Her şey helak
olacaktır; Vahid Kahhar Allah'tan başka..
Her namaz vakti geldiği zaman; o
melek başını kaldırır:
— Azim Allah'ın adı ile., ona hamd
olsun.. Diyerek teSbihle meşgul olur. Onun teşbihi şuydu:
— Sübhansın Allahım.. Şanın ne kadar
yüce..(MİRAC BAHSİNDEN ALINTI)
"Horoza sövmeyiniz, çünkü o, namaz vakitlerini bildirir”(hadis)
Horozda öğrenilmeğe değer beş şey vardır ve şunlardır, güzel ses, seher vakti erken kalkmak, cömertlik, cinsî kıskançlık, aile bereketi.(Davudi)
"Horoza sövmeyiniz, çünkü o, namaz vakitlerini bildirir”(hadis)
Horozda öğrenilmeğe değer beş şey vardır ve şunlardır, güzel ses, seher vakti erken kalkmak, cömertlik, cinsî kıskançlık, aile bereketi.(Davudi)
O halde bizde ADEM(marduk,osiris)
makamına gelen İNS’AN =ÂNKÂ yaradılışındaki bir insanı tanımakla
nasiplenirsek şunu bilmeliyiz ki; O, daima kaptan kaba-suretten surete geçer (eskiler
don değiştirme demiş) ,geçmeye de mecburdur..
zira
O,artık tek bir nefsten yaratılmış Adem’dir, ondan kendi eşi- nefsi(kadın Hawa-hevesleri-kendini bilip tanıma duygusu),ondan kendi amel
çocukları yaratılır. O daima kendi Ehli Beyt’ini çoğaltır ve korur, üzerine
âbâsını atarak onları himaye eder.. zira cennet denen şey; insanın
kendinden zuhur eden, doğru ve güzel, amel fiili varlıklarına yüklenen eşya=isimlerin
bedensel tezahürleridir (bu saray olur,bahçe olur,yemiş olur,huri-gılman vs olur)..Huri’
ye başka insan gözü değmemiş olması demekse; o kişinin gizlice yaptığı hayır ve hasenatı hiç kimsenin
bilmediğine ve o amelini kendisine Huri- Gılman olarak yansıttığında ise, ona
bakacak-görecek yegane kişinin de sadece kendisi olduğuna, kendi gözündeki nur-ışık
olan HUR-RUH’un delili ile ispattır..
nur cihan
19.04.2014
nuralem7@hotmail.com19.04.2014
NOT:Bilim insanları, Güneş Sistemi'nin altıncı gezegeni Satürn'ün halkalarında yeni bir uydunun doğumuna tanıklık etti. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nden (NASA) Linda Spilker, minik Ay'ın doğumunu ‘hiç beklemedikleri, son derece heyecan verici bir olay’ olarak niteledi. Spilker, ilk kez bir gök cisminin doğumuna tanık olduklarını vurguladı. .. Yeni doğan uydunun yaklaşık bir kilometre çapında ve tamamen buzdan olduğu belirlendi. Keşif, ‘Icarus’ dergisinde yayımlandı. Güneş Sistemi'nin Jüpiter'den sonra ikinci en büyük gezegeni olan Satürn'ün çevresinde yüzde 90'u saf buzdan oluşan halkalar bulunuyor. Bu halkalarda doğan uydular, zaman içinde gezegenin yörüngesinde daha uzak konumlara yerleşiyor. Bilim insanları, minik Peggy'nin akıbetinden endişeli. Yeni doğan uydu, halkalar içinde kalması durumunda buz kitleleri ile çarpışıp parçalanma riski ile karşı karşıya gelecek. Peggy, halkaların dışına çıkabilmeyi başarsa bile bu kez de daha büyük kardeşleriyle çarpışması söz konusu olabilecek. Çıplak gözle izlenebildiği için tarih boyunca insanoğlunun dikkatini çeken Satürn, hidrojen ve helyumdan oluşuyor. Dünya 'dan 1,5 milyar kilometre uzaklıktaki Satürn'ün yüzeyindeki sıcaklığın -200 derece olduğu sanılıyor..17.04.2014 haber bülteni..