16 Eylül 2012 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 25


99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 25

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
nasılsın?.. işte bende şöyle böyleyimJ..yani kaotik ve karmakarışığım.. içim bir türlü durulmuyor.. ve kaybettiğim iç huzurumu tekrar yakalayabilmek için kendimle cehd ediyorum.. korkularımla-tutkulu takıntılarımla yüzleşiyorum diyelim.. ve Sevdiğim o rüya yakalayıcı örümcek ağlı file, benim rüyalarımı gasp etti değil mi?. nerdeyse gördüğüm hiçbir şeyi artık hatırlayamıyorum.. ve Sen, sanırım ki beni terk ettin.. Seni ne zamandır hiiç göremiyorum..ve koskocaman yaz mevsimi döneminde hep şunu düşündüm.. gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş ya hanii..ve göz cemal istermiş  ya birde.. ve o göz görmediğinde gönlüde kayabilirmiş ya bir müddet sonra.. ve bizim masalın veledi de, bir defa daha görüş seyri dizileri açılıp ta başladığında: tüüm acıların-kötü fitne fesat nazarların yine başlamasından korkup; kendince bu sene görmeden yaşayabilme talimi yapmayı tefekkür edermiş biliyor musun Sevdiğim.. ama henüz başaramadım.. daha bunu uygulamayı düşünürken bile ve şimdi yazarken dahi gözlerim yaşla doluyorJ..bakalım..bu yolda hiiç ilerleyemiyorum hiiçç. ve yola devamm.. yürü babam yürü.. ölme eşeğim ölme.. semer derimi kanattı ve kan kaybından yola devam edip edemeyeceğimi bilemiyorum Sevdiğimm…

11 eylül Salı.. sabah sabah pazara gittim nedense..yani kontrol edemedim..canım balık istedi.. AAA!!eski eşyalar getiren bir amca, ilk defa bu hafta sarı pirinçten bayrak direği ALEMLERİNDEN getirmiş.. ÜZERİNDE AY VE YILDIZ VAR.. tam 3 tane üstelik.. sadece birini hayretle satın aldım.. mesela Sevdiğim şimdi  yazarken idrak ettiğimi o sırada idrak edebilseydim eğer o 3 alemi de satın alırdım değil mi?!.. alırken utandım aslında.. bakalım bu  alem ne işe yarayacak …

yollardayım.. diyabetik diyetçimdeyim.. dertleşiyoruz.. anlatıyoruz.. anaerkil düzenden bahsediyoruzJJ…biz fena halde birbirimize benziyoruz..veeee çoook yanlızızJ..amma kendikendimizleyken çook huzurlu ve mutluyuzJ…o da bir Kırım tatarı ya hanii..galiba biz AmazonuzJ..

sonra tektaştayım..
akşam..İçinden Hızır Geçen Adam gelmiş..teneffüste O’na bazı semboller çizip, gösterip, soruyorum..Kırım-Ukrayna’daki  eskimiş sarı yeşil haç resimli sancağın kaldırılıp, yerine, çocuğa çizdirilen 3 hilal-çintemanili siyah beyaz sancağın asılışını soruyorum.. ”hiç Ukrayna’ya gittiniz mi?” diyor.. çocuk:” hayır..ama yıllar evvel erövizyonda onlar birinci olmuşlardı.. ben birkaç gün sonra tv de haberlerde görmüştüm.. o müziği , şarkısını dinleyince kalbimde, hücrelerimde inanılmaz bir sevinç ve coşku olmuştu…böyle havalara zıplamak istiyordum.. sonra merak edip gidip haritadan baktım..aaa ..bizim köyün karşı sahili Ukrayna’ymış meğerse..((ve benim dedemin dedesi kaptan Mustafa  o vakitler hiiç yol olmadığından- bizim köye denizle ilk gelen ve ilk ahşap evi model olarak yapanmış...))..İçinden Hızır Geçen Adam :”ben gitmiştim.. orada  meydanda bir yerde namaz kılıp dua etmiştim.. o ülkenin insanları hem fiziken, hem de kalben çok düzgün ve temiz insanlardır.. ve Kırım Hanlığı, Osmanlı’dan sonraki hilafetin 2. Mirasçısıdır.. hilafet Osmanlıdan sonra Ukrayna-Kırım hanlığının resmi hakkıdır.. o eski haçlı bayrağın indirilip,  hilalli sancağın asılması demek;  40 yıl içinde o ülkede resmen Hristiyanlığın bitip İslamın kabulünü de anlatır..bu tüm Rusya için geçerlidir.. 40 sene civarında bu iş olacak inşallah ve aminnJ....

çocuk, 3 beyaz şemsiye ve bayrak direği üstündeki hilalli alemi soruyor.. cevap:” korunma…ama tüüm korunma işte o bayrak direği alemindeki HİLAL VE HİLALİN ALTINDAKİ içindir zaten. . ((*Sevdiğim..kalbi bozulmuş birini koruduğun için ve inşallah ülkemizin içinde savaş çıkmayacağı için Sana çook teşekkür ediyorum..lütfen bizi şaşırtıp gafillerden eyleme ve aminn..))

 3gen taş- benben taşı-piramit- tevhid ölçermatikJ sembolüme cevap ise şöyle:”evvet dediğin gibi, biz insanlardan evvel yaşamış cinlerin-devlerin ve diğer uygarlıkların bize bıraktıkları bir iz-bir işaret taşı olabilirler.. hepsi doğru.. ama eskiden her kralın yanındaki kişi, nebi ve resul peygamberlerden olurdu.. kralların başına dualarla bir bağ takılırdı..ve kral  bir yere gideceğinde veya onları vazifelendireceğinde; alnındaki  baş bağını ona bağlardı.. bu kişiye  BAŞI BAĞLI denirdi.. yani artık o kişi, kendi başına bir şey yapamaz, sorumluluk sahibi, serbest değil demekti.. aynı bugünkü  başıbağlı kelimesinin mecaz anlamını taşıyan evli kişiler gibi yani.. PEYGAMBERLERLE – adil yöneticiler de  ALLAH’A BAŞI BAĞLIDIRLAR.. işte bu saç –alın bandının üstü hep taşla süslü olurdu.. bandın  yan taraflarına daha yüksek  taşlar hâk edilirdi..((veya kola veya bileğe bağlanan pazubentlerde aynı amaç=KORUNMA içindir.. daha sonraları MUSKAya dönüşen üçgen biçimde bundan kaynaklanmıştır mesela..))neden?!... çünkü yan taşlar vezirleri ve askerleri simgelerdi.. ortadaki ÜÇGEN  TAŞ  ise kraldı.. o taş korunmalıydı.. mesela tarihte Kral Saul -Talut gücüyle kibirlendiğinden alnından bu başbağını çıkartıp,Golyat-Calut'u yenen hz Davud aleyhisselama  vermek zorunda kalmıştır..(( ve koyun çobanı-çelimsiz –kısa boylu-hiç ilgi çekmeyen biri olan Davud; ilahi vahiy ve bunun alın bandı ile taçlanmasından  sonrada Kral peygamber-savaşçı-müzisyen-kitap sahibi  hz.DAVUD olmuştur..)) bu bandın ve taşın tam ortada olması sembolü ise bir insanın ana işlem komuta merkezinin tam o nokta olmasındandır”…yani 3.göz denilen yer..nefs.”
Peygamberimizin sık sık söylediği: ”nefsimi elinde tutan Allah’a yemin olsun ki” sözünü hatırlıyoruz hemen tabiii..

*Sevdiğim ben geçmişte böyle bir taç takmış bir arap  görmüştüm bir hayalimde biliyor musun.. O Kabe şeklinde bir Kur’an a çook yüksek bir meblağ verip satın almıştı ve okuma hakkına da O sahipti.. başındaki  örtünün üzerindeki tacın tam ortasında koskocaman,  kahverengi  AKİK,  dikdörtgen bir taşı vardı.. bilmem bu başıbağlı ile alakası var mı?.ve bizim Satürn'ün bakiresi mabed koruyucumuzunda aynı Harranlı kadınlar gibi başı örtülü-alnı bağlıydı ya birde...
EA ve EVİ APSU    /      Sümer

13 eylül perşembe.. sanki Bandırma’da eski metruk bir kalenin içindeyim.. orada Evvel Zamanımın kabri varmış.. çiçeklerle süslü.. işte yanımda mahdumu devletlisi ve ailesi de var.. çocukla büyük bir neşeyle muhabbet ediyorlar….kalenin içinde aslında bir şehir var.. sadece tepedeki bir ev tadilatlanmış  ve mamur..ama girmek yasak.. kalenin tam ortasında ,koskocaman mekik biçiminde  bir kuyu kazısı var.. bu sarmal dönerek aşağıya –çoook derinlere inen bir ahşap merdiven.. etrafı inşaat ve koruma bandı ile çevrili.. orada kazı yapılıyormuş.. ve başkada diğerlerini hatırlamıyorum..


14 eylül cuma..bir dairevi tuhaf uzay hava boşluğu laboratuvarında gibiyim.. bu dairevi  derin hava boşluğu pistinde bir küçük, mavi beyaz uçağı kullanıyorum.. ve birkaç kişide aynını yapıyor.. pilotluk belgesi imtihanıymış bu Sevdiğim.. ve sonraa..  evimdeyim.. ama benim maddi manevi vampiri kan emici rendekarım yine benden habersiz eve hamalları yollamış ..yine taşınıyormuşum.. bir anda ev dımdızlak kalıyor.. çook ağlıyorum çok.. çünkü nereye taşındığımı bile  bilmiyorum.. canım çok acıyor.. rendekarımın dünya makamı sahibi mevta hocası ve mahremi de benimle üstelik.. sanırım o çanta taşıyıcısı sözüme alındı değil mi?. herşeyide hemen duyuyorlar ya huuJ…bilmiyorum ama ben bu sözü zaten kendilerinden öğrendim.. yoksa ben cahilin-okumamışın biriyim.. nerden bileyim onların özel raconlarını değil miJ?..ve büyük bir acıyla-çaresizlikle ağlarken ağlarken gözlerimi bir açtım ki, rüya imiş Sevdiğim..öööle yatakta inanamayan bişekilde uzun uzun bekledim.. inanmıyordum.. öyle gerçekti ki..yanii..ama bu evden öyle soğudum ki; diken üstünde,” hadi kalk gideceğiz “dersin diye bekleyip duruyorum… hayli vakittir üstelik.. benim kendimi bildim bileli en büyük tutkum yalnız ve huzurla yaşayacağım çoook ama çook güzel-yeşillikler içinde-denize bakan-hiçbir bina ve penceresinin evime bakmayacağı  arı duru bir evde yaşayabilmekti ya hani.. işte imtihanımda bu alemde hiçbir şeye sahip olamayıp-sürekli sürgün mekanlarda itile kakıla yaşamak galibaJRabbim benii ölee seviyo, ööölle seviyo kii, beni şu dar-ı ukbâda hiçbir mekana layık görüp sığdıramıyordu yani….cihan-ı dünya bir han..eee iki han bir yerde olmuyor tabii..ev üstüne ev kurulmuyordu… hancı buna izin vermiyorJ


Sevdiğim  şimdi bu masalda biraz ilmi siyaset yapmaya çalışacağım tamam mı?.. siyaset yasak biliyorum  ..ve bu masalın çocuğu ne bir partiyi tutar nede hiçbir seçime katılıp oy verir üstelik.. zaten siyasetle alakalı bişeyleri ne okur, nede bilirim.. üstelikte nefret ederim biliyorsun ve eminim ki yazacaklarıma çook kızacaksın.. ama sakın kızma ne olur.. çünkü ben hayatım boyunca siyaset ilmine vakıf olamadım.. dümdüz odunlar vardır ya.. işte, tüüm hayatım boyunca bu düz odunluğumun ceremesini çektim ve halada çekiyorum.(amma velakin iç huzuru için mükemmel bişeydir böyle olabilmek, şiddetle tavsiye ederim...ne zaman hangi yalanı söylemiştim diye, 40 kuyruğumuzu birbirine değdirmeden yaşamaya çalışmak inanın çook ahmakça bişey bence.. )kimse için eğilip bükülmek istemem.. kendime ise hiç kimseye olmadığı kadar genelde acımasızım ya birde.. bu halimse, meşrebimin baskın olanı  kınayanların kınamasından beridir den dolayı tabii..elimde değil..yaratılış fıtratım bu, ne yapayım…sadece Sevmek başka..eğer birini veya bir şeyi gerçekten severseniz, ona ait tüüm hata ve günahlara karşı gözünüz kör –kulağınız sağır olur tabii.. buna eğri odunluk deniyorsa, işte Sevdiğim, ben bu halimi sadece Senin için sergilerimJ..Sen zaten sürekli benim ayıplarımı örtüp duruyorsun değil mi ve teşekkür ediyorum..yoksa ne kendimin nede bir başkasının yüzüne bakamazdım günahlarımdan…

Şimdiii ..Sevdiğim geçen gün facebookta bir resim yayınladılar.. daha evvelde buna benzer foto montajlarını yine aynı tür kişiler yayınlamışlardı.. ben bir gün boyunca yorumları takip ettim.. kendimde yazmıştım.. lakin onlar belden aşağı seviyeye inince hepsini sildim tabii.. bende kendi mekanımda Sana yazmaya karar verdim.. çünkü öfkem ne yazık ki hala geçmedi.. darbukacı taklidi ile devlet tv lerinde, devletin parasıyla sefa süren-arada bir adını gündemde tutmak için nifak sokucu beyanlar ortaya atan, adına sanatçı denilen birinin hayranları bunu yapanlarmış üstelik(gerçekten sanatçı olsa, onca seviyesizliğe müdahele ederdi değil mi??).. aslında hepsi full cahil ve korkak.. ve ne yaptıklarını, neye alet olduklarını asla göremiyorlar..

şimdi 1.resim bir iki ay evvel yayınlanmıştı ki, konusu şuydu bak..bu yeni Türk Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün, şuan ki, kendisinin manası makamında olan- ardılı- yeni dönem başbakanımıza en şiddetli şekilde tokat savuruşu fotomontajıydı.. ve iğrenç bişeydi..bu fotoğrafta aslında; gerçek iç manasında, Atatürk kendi kendisine tokat atıyordu ki; bunu yapan salaklar bu anlamdan-bu ince tefekkürden zır cahildiler…daha ne yaptıklarını ve neyi alkışladıklarını bilmiyorlardı.. kişilere, isimlere, sıfatlara takılıp, merdivenin en aşağı seviyesinden bir türlü yukarı çıkamıyorlardı-çıkamıyordukJ.. oradaki makamı-manayı, temsil ettiği kurumu ve o makama nasıl hakaret ettiklerini ise ne yazık ki bir türlü  idrak edemiyorlardı.. ne diyelim.. artık yeni medeniyetimizde; cehaletin diploma ile, yüksek okullarda tahsil ettirildiğini unutuyoruz da, o yüzden bu kadar üzülüyoruz değil mi Sevdiğimm.. vee bunu yapanlar tabii ki vatan hainiydiler.. ve ülkemizi kaosa sürüklemeyi iyi biliyorlardı.. olayların çeteresini((=hangi anda, hangi durumda yeni bir sermaye fitne resim sunacaklarını)) interneti ve bilgileri elinde tutan belli başlı kuruluşlar yetkili yerlere muhakkak rapor ediyorlardır değil mi?...

pkk nın sadece adı pkk idi..onun perde arkası ise  ERMENİ ASALAsı-KÜRT SİYONİZMİ YAHUDİLİĞİ- MECUSİLİĞİydi..…bunları, kukla –piyon olarak kullanan asıl  idarecileriyse; bizim ülkemiz üzerinde meşrutiyetten beri sistemli biçimde siyaset yapıyorlardı.. asıl maksatları ise ;petroldü..madendi..kadim kutsal kitapların manevi tarih beşiği olan Mezopotamya’da kendi uygarlıklarını??  kurmaktı.. birde dünyanın en verimli, en yüksek kaliteli ve en pahalı haşhaş uyuşturucusu da Afganistan da yetiştiğinden;  bu bölgelerdeki hiiç bitmesine izin verilmeyen iç savaşın nedenini de biraz anlayabiliriz değil mi…   ..  Şimdi bir alıntım var Sevdiğim.. çok güzel bir araştırmadan .. o, buraya cuk oturuyor bence..bakalım mı…

*DOLAR VE HEKSAGRAM..””
Bir doların üzerinde sağ taraftaki 6 köşeli yıldız ise daha farklı bir biçimi bugün İsrail bayrağında bulunan ünlü Davud Yıldızı’dır.   Piramit şeklinin üzerindeki “Annuit Coeptis” yazısı latince “Bizim meselemiz, plan başarıyla tamamlanacaktır” anlamına geliyor. Hemen beraberindeki “E Pluribus Umum” ise “Birçoklarının içinde bir tane”  yani Eski Ahitte’ki “Seçilmiş Kavim” anlamına gelmektedir.Altta yer alan “Novo Ordo Seclorum – Çağların Yeni Düzeni” , İllimunati’nin temel sloganı olan “Ardo Ab Chao” yani “Kaostan Düzen çıkarmak-Kaos Bizim İçin İyidirformülüyle birlikte değerlendirilmelidir. Kendileri tarafından yaratıldığı ve kontrol edilebildiği sürece “kaos” korkulacak bir şey değildir, hatta iyidir. Çünkü önce kaosla boşluk yaratır, sonra istedikleri gibi doldurur ve yenidünya düzenini kurarlar. ABD dolarının üzerinde bulunan simgeler nasıl bir küresel komployla karşı karşıya olduğumuzun simgesidir.””alıntıdır…


Şimdi tekrar face deki o fotolara dönelim mi?..evet ilk proveke resimde, Atatürk, bugünkü liderimizi derin bir darb ile darbeliyordu..2.geçen gün sürülen yeni resimde ise: küçük bir kız çocuğu, lakin- hiç de çocuk safiyetine sahip olamayan bir kukla yaratık, bugünkü başkanımızın fotoğrafını-yüzünü tam ortadan ikiye yırtıyordu.. neden??!! ..çünkü doğduğundan beri kreşlere ve bilmem kaç çeşit anaokullarına giden bu çocuk, erken yaşta okula gitmeyi protesto ediyormuş.. lakin alttaki:" aferim çocuğum, ellerine sağlık, o elleri öperim" diyen yorumlardan anladığımsa şu idi Sevdiğim.. onların bu korkunç gizli kindarlığı  asıl şunaydı->  arapça- osmanlıca ve Kur’an-ı Kerim  eğitimini protesto ediyorlardı..evvet hepimiz İslamdık ve Allah’a inanıyorduk ama o kadar.. bu nüfus kağıdında kalmalıydı yani.. hele bu devirde.. cık cık …JJJ..ve altında binlerce paylaşım.. binlerce iyi-kötü-çirkin-güzel-belden aşağı yorum….günlerce süren kaos.. kavga.. fitne.. boooş insanların bomboş lafları…BENCE BİZ MÜSLÜMANLIĞI HAK ETMEDİĞİMİZ İÇİN HALA YAHUDİ MEŞREBİNDEYİZ VE EWWET İSRAİLOĞULLARININ BAKARA MESABESİNDEYİZ.. onun içinki bizim alimlerimiz beni İsrailoğullarının nebileri gibidir.. yani İSLAM GARİB GELMİŞTİR VE GARİB GİDECEKTİR.. çünkü İslam  o derece yüksek soyut bir sanattır ki, onu idrak edecek seviye;her dem, dem tutturamamıştır” ne yazık ki..ve dua edelim ki artık “dem bu dem olsun” ve aminn…

bizim ülkemizde putlaştırılmış sembol isimler vardır Sevdiğim, biliyor musun.. mesela Atatürk bunların başında gelir.. Allah’a, peygamberlere her tür sözü söyleyebilirsin ama O’na haşa….oysa sadece peygamberler günahlardan korunmuşlardır ve hiçbir yüksek veli dahi bu korumaya-ismet sıfatına sahip kılınmamıştır.. biz insanız.. beşeriz ve hata yaparız, günah işleriz. . Yaratıcımız bizi mükemmel olalım diye değil, O’na kul olduğumuzu idrak edelim ve O’NU HERŞEYDE ANARAK TEVHİD EDELİM DİYE YARATMIŞTIR…  cumhuriyetimizi kuranı ise halk putlaştırmamıştır.. askeri dikta rejimi elindeki gücünü gerçek cumhuriyet ve demokrasiye=HALKA  bırakmamak için;  O’nu halka tabu olarak sunup , postallarıyla sık sık halkını çiğneyerek-işkence ederek-gerekirse adam sallandırarak, hepimizin bildiği gibi zorla dikta ettirmiştir… ve halk üç kağıtçılığı, riyakarlığı   her daim devletten öğrenmiştir… Atatürk’ün isminden, hayatından, büstünden, heykelinden sonuna dek nemalanmışlardır.. en çok da Atatürkçü dernekler ve kuruluşlar ve siyasiler onun arkasından her haltı işlemişlerdir...ve Atatürk resmi pek çok manevi kurumu dahi kurtarmış ve sürekli hayır  dua almıştır.. inanıyorum ki bundan en çok Mustafa Kemal muzdariptir..ve bu yazımdan da en çok O’nun mutlu olacağına nedense inanıyorum…

 ve kahraman, necip, cesur Türk milletini; sürekli, belli aralıklarla, darbe ile sindire sindire böyle iki yüzlü, korkak, silik, her fitneye kucak açar hale getirmişlerdir… ama bir  halkı, belli ayarda tutmak için çıkartılmış  kontrollü terörü; daha sonraları kontrol edemediklerini cemii cümlemizde gördük tabii….(( hepimiz senelerce aynı siyasetçileri başımızda bu yüzden görmüşüzdür.. asker kimi dilerse onu başımıza getirir ve tutardı..en ufak bir şeyde liseli çocukları ve üniversitelileri içeriye işkenceye çekerlerdi.. ama elebaşlarına-fitnelere nedense kimse dokunmazdı…  Müslüman Türk Annelerini, başları örtülü diye oğullarının asker törenlerine ve  kamu binalarına dahi sokmazlardı.. amma şehit olması için cepheye sürüleceklerse; sadece ve sadece imanlı anaların şehit olma sevdasıyla yetiştirdikleri Müslüman evlatlarına da ezelden ihtiyaçları olduğunu bilirlerdi tabii?.. çünkü, şehitlik imanı olan kişiler, devletten bunun hesabını kolay kolay sormazlardı…çünkü islamda askerlik kurumu peygamber ocağı sayılıyordu...ve bööyle  böyyle halk ile yeniçerilerin devamı olan ordunun arası açıldıkça açıldı.. açıldıkça açıldı.. halkını hiçe sayanlar, onların muhabbetlerini de kaybettiler tabii.. aileler sadece evlatlarını vatan için onlara emanet etmek zorunda kaldıklarında ; yürekleriyle ve dilleriyle  onlar sağ salim dönene dek  sürekli dua ile bu  ÂLİ gücü hala  ayakta tutuyorlar o kadar..


ve sürekli Atatürk ismi ile İSLAMı karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar nedense..  mesela Mustafa Kemal’in silah-omuz-sır arkadaşı İsmet İnönü de Osmanlı doğumludur ve bir imparatorluk sisteminde yetişmiştir.. arkadaşı bu dünyadan göçer göçmez hemen yerine geçmiş ve paralardan arkadaşının resmini silip kendi adına aynı bir padişah gibi para bastırtmıştır.. cumhuriyet ve demokrasi kuruldu dendiği halde;  tek adam –tek parti-tek  diktatörlük  rejimi, uzun yıllar, milli şef ve etrafı tarafından=halkından çook uzakta  ve halkının dinine düşman olarak  sürdürülmüştür.. bir gün BU ZULME VE ALDATMAYA İSYAN EDEN HALK sağ bir partiyi başına seçtiğinde ise: o kişinin hatalarının bedeli asker-i dikta tarafından;  O liderin ve dostlarının başlarını alarak HALKA ödettirilmiştir..

((*halbuki Atatürk; hz ALİ’nin en hakiki mürşit ilimdir “sözünü tüüm okullara, hz ÖMER’in “adalet mülkün temelidir “sözünü ise tüüm hukuk kuruluşlarına yazdırmış ve bu sözleri hayata geçirmeye çalışmış bir Müslüman Türktür…ve bize bu sözleri unutturmadığı için kendisine teşekkür ederiz..
inşallah bu sözlere layık olmaya çalışırız…))

mesela Evvel Zamanım O idamda (A.Menderes) ricalin duyduğu deriin üzüntüyü hep anlatır ve ağlardı.. bir masum katledilirken yerin ve göğün nasıl  titrediğini, meleklerin ağladığını da  tabii.. O’nun bu ülkede tekrar orjinal hali ile ezan okunabilmesi için verdiği mücadele ve BEDELİ KENDİSİ= BİR EZAN ŞEHİDİ OLDUĞUNU  ZAMAN TARİHİ SÖYLER MESELA.. işte bu ülke demokrasiye ve cumhuriyete öyle hemen söylendiği gibi bir anda kavuşmamıştır ne yazık ki.. saltanat ve tek adam yönetimi her halûkârda sürer de sürer.. gerçek ADİL tek adam liderler çok nadirattan çıkarlar ve tabii ki tek bir baş-tek bir yürek-tek bir yönetim açısından en iyisidir.. bizim bildiğimiz Osmanlıdan beri olan tarihimizde ise böyle ancak 3 gerçek- tam tulum çıkartmış liderimiz varmış ki; Fatih Sultan Han hz..Yavuz Sultan Han hz. ve 4. Murat Han hz. imiş..ve Allah bize:" adil hükümdar-adil yöneticilerin aynı peygamberler gibi onlarla beraber haşr edilip dirilteceklerini de müjdeler" değil mi?.. inşallah Rabbimiz ülkemizdeki yönetimde de, adil hükümdarlar gibi bir lider yapsın ve tabii BİZLERİDE O ADİL HÜKÜMDARI HAK EDEN İÇİ DIŞI BİR ADİL HALKLARDAN EYLESİN  ve aminn..zira HÂKK HALKA GÖRE TECELLİ EDERMİŞ….

neden bunca kaos pekii??.. çünkü biz, 700 küsur senelik bir imparatorluktan gelme kadim bir ulustuk.. ama bunu unutturmak isteyenler içinse  yeni yetme bir cumhuriyettik henüz.. ve bu 700 senenin binlerce evveli kadim bir tarihimizde vardır.. yani biz 80 senelik bir devlet asla değildik.. ne yazık ki, her yeni yönetim ve yöneticinin ilk işi, kendisinden evvel olan biteni silip, yok etmek oluyor nedense.. buda normalmiş.. çünkü hiçbir otorite ve güç, kendi üstünde bir başka otorite ve güce tahammül edemezmiş.. bu doğru.. tüm tarih  bunun yap-boz-yık-yaplarıyla dolu zaten  değil mi?.. HER BİLENİN ÜZERİNDE BİR BİLEN VARDIR.. mutlak padişah ise sadece ALLAH’ tır vesselam..


mesela Mustafa Kemal de, kendi devrindeki  diğer emsali pek çok paşa gibi bir Devlet-i Âli Osmanlı vatandaşı olarak doğmuş ve eskiden yeniçerilik ocağı olan ama yeni düzenlenmiş hali ile nizamı cedid askeri okulunda, devletin parası ve imkanları ile yetiştirilmiş bir istidattır değil mi?.. hatta saraya yakın olmayı başarmış, padişahın hoşuna dahi gitmiştir.. kendisi  bu yakınlıktan dolayı  Sultan Vahdettin Hanın kızını dahi istemiştir.. lakin padişahımızın kızının gönlü, başka emsali bir paşaya  teveccüh etmişmiş.. ve kader ağlarını bu noktadan sonra hızla örmeye başlamıştır tabii.. Sultan kendi cebinden ödediği  pek çok şey ile gizlice Atatürk’e yardım etmiş, geleceğin inşasında onun   parlak,  yüksek şans yıldızı=azmi-zekası-hırsı sayesinde kaostan çıkılacağını anladığı içinde, KENDİ PARASIYLA gizlice  bir vapurla Samsuna dahi yollayıp, O’nu korumuştur.. bizim Vahdettin Sultanımız öyle büyük haksızlıklara ve trajediye tüm tarih boyunca uğramıştır ki ;” O’nun vatan haini değil, vatan kaçağı asla değil, vatanı soyan hiçbir zaman değil” olduğunu anlamak ancak ve ancak, tüüm sahte tabular yerle bir olup,  BİZE DUVAR GİBİ ÖRÜLEN putlar yıkıldığında, gerçek tarihi belgeler korkmadan cesurca yayınlanabildiğinde anlaşılacaktır ne yazık ki.. bilenler zaten bilip okuyor.. ama bilmeyen, araştırmayanlarsa böyle provekecilerin kuklası oluyorlar ne yazık ki..

mesela benim babaannem ve dedem, annelerinin karnındayken, babaları ülkenin değişik cephelerinde şehid olmuşlar.. sefaletten-açlıktan ve eşkıyadan namus korunması uğruna çook küçük yaşta  ÇOCUKKEN evlendirilmişler.. evlerin erkekleri, tıpkı  Anadolunun hemen her yerindeki tüüm yetişkin erkekleri gibi, gittikleri cephelerden geri dönememişlerdir.. ONLARIN HİÇBİRİ ATATÜRK’Ü TANIMIYORDU..ALLAH –PEYGAMBER-İSLAM ADINA;O’NUN YERYÜZÜNDEKİ TEMSİLCİSİ HALİFE PADİŞAH İÇİN SAVAŞA GİTMİŞLERDİ..VE BU ÜLKE ASIL ONLAR SAYESİNDE KURTULMUŞTU AMA DAİMA BİR LİDER LAZIMDI..LİDERSİZ-BAŞSIZ HİÇ BİR İŞ YÜRÜMEZDİ… Peygamberimiz Efendimiz yola çıkarken bile ,  eğer iki kişiysek, bir diğerimizi lider seçmemizi ve ona uymamızı bize tavsiye etmiştir üstelik...

ve mesela Sultan Abdülhamit Han hz..O’nun üstün zekası yüzünden, her şeyi bir arada düşünebilme evhamı kuruntusu-yeteneği sayesinde tüüm memleket tren ağı ve telgraf sistemi ile donanmıştı. ..bir çok sanayi fabrikasını ilk o kurmuştur.. ve  o zamanın teknolojisini de ilk O getirtmiştir.. veya amcası Abdülaziz Han devrinde yeniliklere  önayak olmuştur… sadece kaderi KENDİ ÖZEL MANASINDAN DOLAYI ÇOOK AĞIRDIR ; İsrail için  Yahudilere,FİLİSTİN-KUDÜS  toprağı  satmaması yüzünden adı, Yahudi lobisince  kızıl sultana çıkarılmış ve siyasi oyunlarla onu hâl etmişlerdir.. O’nun kurduğu bu istihbarat ağ  sistemi olmasaydı ve öyle mükemmel sistemli-disiplinli işlemeseydi  asla Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı.. CUMHURİYET KURULAMAZDI.. ne yazık ki okullarda yalan tarih okutuluyor.. geçmişimizde karanlık hatalarımızdan  çok daha fazla yüz aklarımız  vardır, acaba biliyor muyuz?..bilmiyoruz.. nedenn?.. çünkü geçmişi öğrenmeyelim diye 8oo senelik lisanımızdan edildik de ondan.. biz gökten zembille inmedik değil mi?.. bugün tüm dünyada dedesinin mezar taşını okuyamayan tek millet bizmişiz zaten..

bir padişah düşünün ki; tüüm ders kitaplarında kendisi vatan haini, ülkesini satmış ve tüüm hazine ile beraber düşman gemilerine binerek ülkesini terk edip kaçmış olarak TANITILIYOR.. minicik dimağlara, tüüm cumhuriyet devri boyunca yalan tarih olarak okutturuldu üstelik hiiç  utanmadan.. mesela bende bu ders kitaplarından senelerce okuduğum halde hiçbir zaman bunlara inanmadım.. çünkü evde her daim tarihi hatıratları da okuyordum ve gerçekleri öğreniyordum…hocalarıma bunların gerçeğini neden anlatmadıklarını   sürekli sordum.. amma hep” zil çalınca gel” diye susturuldumJ.. kimse işinden olmak istemiyordu tabii ve haklılardı.. benim gibi bu konuda gerçeği sorgulayan pek çok öğrencide vardı ki ,biliyorum….bu bence insanın içinde olan bir şeydi.. sonradan olan bişeyse asla değildi..
karadelik

ve.. her yaratılmış şey sonluydu ..doğan her şey bir gün ölür ve küllerinden yeniden doğmayı başarabilmek umudu ile tarihe gömülürdü….Osmanlı Devleti Âlisi devrini tamamladı.. yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.. ve yeni meclis tabii ki tamamen Osmanlı doğmuş, Osmanlı yaşamış, Osmanlıca okumuş, Osmanlı türklerinden mürekkebdi.. meclisin ileri gelenlerinin hemen çoğu tarikat liderleriydi ve çook yüksek alimlerdi.. yeni nizamda halka söz geçirebilmek için din ve tarikat ehline ihtiyaç vardı.. çünkü sadece İstanbul’da 365 sayılı tekke vardı ve halkın hemen hepsi bir dergaha kayıtlıydı.. (( hakikati  HİKMET-İ NEFESLE ilim, irfan,ince sanatlarla meslek sahibi ADAM YETİŞTİRME -ARİF OKULLARI olan  tekkelerin hemen çoğu, eski yeniçeri ocakları gibi yoldan çıkmış- işlevlerini yitirerek uyuşturucu,fuhuş,fitne,fucur BATAKHANEye  DÖNÜŞMÜŞtü.. ve artık kurunun yanında yaşlarında-bu ilmi hakkı ile verenlerinde  çırasının yanma devri gelmiş ve kendi iplerini şimdilik; vakti gelene dek ,KENDİLERİ içeriye çekme dönemine de girmişlerdi…bu tedrisatı Âliye yi hak edenler gelene dek ,dersler gönülden gönüle & "yeryüzü alemi camii-dervişe ise tekke" olarak devam edecektiJ…..))


ve Mustafa Kemal’e ATATÜRK adını da bu meclisteki  ŞEYHLER, O’na vermişlerdi.. yani Atatürk ismini halk vermemişti..çünkü halk böyle bir ismin manasını asla idrak edemezdi...ve bir elde silah, bir elde nutku, günlerce- arada bir silahı ateşleyerek- meclise;  ehillerin anladığı gibi ,  Kur’an ve Hadislerden derlendiği söylenen NUTKUnu okumuştur.. ve  yeni kurallara uymayanlar sık sık darağacında sallandırılmışlardır.. ve tüüm tarih boyunca ilk defa bir şey yapılmıştır.. tüüm tekke hacı-hoca-muallim-ne kadar okumuş-yazar-halkı yönlendirebilecek lider potansiyelli  alim takımı varsa cümleten cepheye sürülüp şehit eylenmiştir..kalanlarda zamanla sürgünle veya göz hapsiyle olayın dışında tutulmuşlardır.. ve böylece halk yeni yazıyı ve yeni tarihi daha kolay öğrenebilmek için cümleten temizlenmiştir.. VE HALİFELİK-HİLAFET ARTIK YÜCE TÜRK MİLLET MECLİSİNİNDİR ..yani her bir türk halifedir şükürJ

o devirde tv, gazete, internet vs. yok tabii.. halk padişahtan başka bir şey ne duymuş ,ne biliyor, nede aklı alıyor zaten.. öylesine bir fakirlik, yoksulluk, açlık, kıtlık ve zulüm var ki.. halkın derdi HAKKIN DERDİ OLANA DEK FERYATI FİGAN TÜÜM ÜLKEYİ SARMIŞ.. mesela bugün dahi Afrika’nın, OrtaDoğu’nun, Balkanların bazı yerlerinde Devleti Âli Osmanlı padişahı halife için Cuma hutbesi okunup,  padişahına dua eden =kurtuluşu sadece Türk ASKERİNDEN bekleyen halklar olduğunu tabii ki pek çoğumuz biliyoruzdur değil miJ….imparatorluk böyle görkemli bişey işte.. biz sadece mirasyedileriz o kadar.. inşallah artık bu miras yedilikten biraz uyanır da hakikati anlar ,birilerinin daha fazla oyunlarına gelmeden-iş işten çook geçmeden ayağa kalkarız.. elimizde kalan bu topraklara bari sahip çıkarız inşallah ve aminn..

ne demekti ATATÜRK peki?.. mesela ben bunu uzun yıllardır hep düşünürüm.. neden?.. nedeni, gördüğüm TÛRÛKU ÂLİ= rüyamdaki sıratı müstakim yolu tesbih incileri ve bu tesbihe dahil olmayan –onlardan değil ,dışarıda.....  sadece resmi bir  sembol olarak- bir  isimden-makamdan dolayı orada fakat dışarıda tabii...bana bunu hiç kimse senelerce açıklamadı.. zaten kimsede-Sevdiğim hariç, bilmedi.. O dahi açıklamadı.. ve vakti gelince de bu çocuk inşallah bunu anlayacaktı.. belki de Sevdiğim şimdi o vakit ha, ne dersin?.. ben bu isimle alakalı sadece kendi rüyamın bende bıraktığı izi yazacağım tabii ki.. O’na ATATÜRK adı verildi… çünkü asıl olan  TURÛKÛ ÂLİ DEVLETİYDİ.. ve ZATen başka bir devlet de yoktu.. asla olmayacaktı ve olamazdı ZATen.. ATATÜRK benim için Tûrukû Âli İdare Mekanizmasının sembol ismi  demekti.. maddi kişi olarak sıfatı, elbisesi, şahsı kimliği,zaafları hiç önemli değildi..O olmasaydı,herhangi başkasına bu liderlik nasip edilseydi, yine O'na da Atatürk ismini, yine bu Efendiler vereceklerdi zaten.... asıl olan O İSMİN TAŞIDIĞI SIR MANAYDI..VE O EFENDİLER, O İSİMLE GELECEĞE- bu yolda yürüyeceklere- BİR MESAJI İLETİYORLARDI ASLINDA ki ;bu sırrı, daima, sadece, seyrü sülük gören yolcular görerek bileceklerdi....  

Sevdiğim ben bu hayalimi gördüğümde henüz tasavvuf ve böyle şeylerle ilgilenmiyordum ve gördüğüm şeyin ne olduğunu bilmiyordum biliyor musun.. ama o çok görkemli bir açılış ve selamlama olduğu için; bir bilene- tanıdıklarıma da olayı bir türlü nedense anlatamıyor ama “TÜRKLERİN YOLU,TÜRKLERİN BİR YOLU VARMIŞ-O NEDİR?” diye de habire soruyordum.. herkes gülüp alay ediyordu tabii.. en sonunda bir efendi :” haaa!!  sen acaba Tûrukû  ÂLİ mi demek istiyorsun” deyince anında sevinerek “evvet işte onu demek istiyorum.. o ne demek pekii?!” dediğimi gayet iyi hatırlıyorum..çook komiktim ben ..ve inanılmaz da cahildim tabii.. HALA ÇOK CAHİLİM Kİ BUNLARI YAZIYORUM DEĞİL Mİ SEVDİĞİM….millet buraları geçeli tonlarca sene olmuş belki de.. ben arada bir durup, yürüyerek ilerliyorum ya Sevdiğim, o yüzden böyle geri kalmış, örümcek beyinliyim değil miJ??!!....
KRAL SAUL


işte aslında burada Devleti yöneten kişinin sembol anlamı vardı.biz cahil halklar-sürü güdüsü içinde güdülenler, bunu idrak edemiyorduk…mesela bugün olduğu gibi; geçmişteki bir lidere & şimdi kendisiyle aynı anlam ve makamda olana KORKAK BİR ŞEKİLDE FOTOMONTAJLA tokat attırabiliyorduk.. veya insan kii.. yüzü kutsaldır..baki kalan sadece ve sadece vech diri biraz ,bir nebze anlayan seviyede bir aklımız olsaydı eğer, o kukla çocuk; devletin reisinin yüzünü yırtarken,  o ahlaksız –seviyesiz gülüşle o pozu veremezdi....ona bunu yaptırtan  ebeveyninse  ondan aşağı kalır bir zekası zaten yok=fitne piyonları…

ülkenin başındaki lider; maddi alemdeki tevhid noktasını da temsil eder.. CAMİ-Cuma-CUMHURİYET-cem olmak hepsi TEVHİD İLE OLUR.. ve tevhid birlikten, BİRLEŞEREK-BİR olarak TEK BİR’İ çıkararak olur.. HÂKK daima HALKINA hak ettiği gibi değil de, RAHMAN İSMİ İLE-halkın duası- istediği gibi,  icabeti tecelli edermiş.. eğer halk, dilleri ile istediklerini= kalpleri ile fiilleriyle tevhid edip tuturamıyorsa; yani ,halk riyakarın-iki yüzlünün teki ise, zamanla ve vakti geldiğinde tabii ki Hâk, halkına HÂK ETTİĞİ GİBİ TECELLİ EYLER İMİŞ..

bizlerin oturduğu yerlerde: hepimiz önce ailedeki hiyerarşiye, sonra bina yönetimine, okul-iş idaresine ve  muhtarlıklara bağlıyızdır değil mi?.. ve sonra ilçe belediyelerine ve sonra kaymakama ve daha sonra da VALİ-VELİ makamlarına…bunlara girip çıkmak öyle her dilediğimiz zaman ve anda olmaz.. belli ritüellerle ve uslûplerle ve hatta makam yükseldikçe, elene elene, özel randevularla iletişime geçebiliriz.. ve illerin temsilcileri, meclis üyeleri…onların üstünde bakanlar.. halkın asayişi ve devletin bekası için ordu ve askeri idari sistemi.. işte MANA PİRAMİDİ-TEVHİD ÖLÇERMATİKİDE AYNEN ÖYLEDİR..JJJ
antik Tanrı sembolü-tevhidölçermatik:)

mesela Evvel Zamanım demişti ki bir defasında: Ricâli Gayb-Tûrûku Âli Devletinin  yönetim sistemi, şuan sadece ordu kademelerinde aynen kalmış.. yani tüüm bilinen protokol kaideleri mana ehlinden buraya izdüşürülmüş müş..ne var yukarıda o var aşağıda misaliyle beyan olunan şey yani.. ve GERÇEK EFENDİLER birde hep şunu anlatırlar Sevdiğim, ki; kendi hallerini-görerek yaşadıklarını anlattıklarını da hemen anlarız tabiiJ..mesela bir ordu kademe kademe sıraya girmiş ilerliyor..kıtaaa!! yürüüü!! marşşş!!..erlerden komutana  bir asayiş.. en önde ferdmareşal.. yürüyorlar..yürüyorlar...birden bir ses duyulurmuş.. kıta dur!!..gerii dön!!..marş!!..İİLERİ!!..ve şimdi en arkadaki en kabiliyetsiz ve en seçilmemiş bir er, en öndeymiş.. ve sıranın en arkasında ise bir ferdmareşal varmışş…


*hamiş:Sevdiğim aslında bu hafta Taberi tarihimin 2. Cildinde henüz okuduğum İSKENDERİ ZÜLKARNEYN bahsini yazacaktım ama o resimleri görünce tüm tefekkürlerim dağıldı nedense.. ben haksızlığa ve yalana –sahtekarlığa neden böyle şiddetli tepki veriyorum bir türlü anlamıyorum Sevdiğim.. böyle şeyler olunca, kendi kontrolümü ne yazık ki yitiriyorum.. eğer bu şeyleri yazmasaydım kendimi çok horlardım biliyorum.. ben o tür insanlar gibi  riyakar olmaktan çok  korkarım.. lütfen onlara benzemeyeyim ve aminn.. ve Sevdiğim.. umarım yazmak istediğim asıl manayı, ben henüz anlayamasam da, SEN ANLAMIŞSINDIR DEĞİL Mİ?.. ben savaş istemiyorum…savaş ülkemizin içine asla girmesin inşallah ve aminn…ve  haftaya İSKENDER SİKKEMİZ ÜZERİNE MESELLEŞMEK ÜZERE HOŞÇA KAL..ve hala beni SEVİP SEVMEDİĞİNİ, BERABER YOLA DEVAM EDİP ETMEDİĞİMİZİ ANLAYAMADIM.. lüütfenn..
nur cihan
16.9.2012
nuralem@hotmail.com