99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 25
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. nasılsın?.. işte bende şöyle böyleyimJ..yani kaotik ve karmakarışığım.. içim bir türlü durulmuyor.. ve kaybettiğim iç huzurumu tekrar yakalayabilmek için kendimle cehd ediyorum.. korkularımla-tutkulu takıntılarımla yüzleşiyorum diyelim.. ve Sevdiğim o rüya yakalayıcı örümcek ağlı file, benim rüyalarımı gasp etti değil mi?. nerdeyse gördüğüm hiçbir şeyi artık hatırlayamıyorum.. ve Sen, sanırım ki beni terk ettin.. Seni ne zamandır hiiç göremiyorum..ve koskocaman yaz mevsimi döneminde hep şunu düşündüm.. gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş ya hanii..ve göz cemal istermiş ya birde.. ve o göz görmediğinde gönlüde kayabilirmiş ya bir müddet sonra.. ve bizim masalın veledi de, bir defa daha görüş seyri dizileri açılıp ta başladığında: tüüm acıların-kötü fitne fesat nazarların yine başlamasından korkup; kendince bu sene görmeden yaşayabilme talimi yapmayı tefekkür edermiş biliyor musun Sevdiğim.. ama henüz başaramadım.. daha bunu uygulamayı düşünürken bile ve şimdi yazarken dahi gözlerim yaşla doluyorJ..bakalım..bu yolda hiiç ilerleyemiyorum hiiçç. ve yola devamm.. yürü babam yürü.. ölme eşeğim ölme.. semer derimi kanattı ve kan kaybından yola devam edip edemeyeceğimi bilemiyorum Sevdiğimm…
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. nasılsın?.. işte bende şöyle böyleyimJ..yani kaotik ve karmakarışığım.. içim bir türlü durulmuyor.. ve kaybettiğim iç huzurumu tekrar yakalayabilmek için kendimle cehd ediyorum.. korkularımla-tutkulu takıntılarımla yüzleşiyorum diyelim.. ve Sevdiğim o rüya yakalayıcı örümcek ağlı file, benim rüyalarımı gasp etti değil mi?. nerdeyse gördüğüm hiçbir şeyi artık hatırlayamıyorum.. ve Sen, sanırım ki beni terk ettin.. Seni ne zamandır hiiç göremiyorum..ve koskocaman yaz mevsimi döneminde hep şunu düşündüm.. gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş ya hanii..ve göz cemal istermiş ya birde.. ve o göz görmediğinde gönlüde kayabilirmiş ya bir müddet sonra.. ve bizim masalın veledi de, bir defa daha görüş seyri dizileri açılıp ta başladığında: tüüm acıların-kötü fitne fesat nazarların yine başlamasından korkup; kendince bu sene görmeden yaşayabilme talimi yapmayı tefekkür edermiş biliyor musun Sevdiğim.. ama henüz başaramadım.. daha bunu uygulamayı düşünürken bile ve şimdi yazarken dahi gözlerim yaşla doluyorJ..bakalım..bu yolda hiiç ilerleyemiyorum hiiçç. ve yola devamm.. yürü babam yürü.. ölme eşeğim ölme.. semer derimi kanattı ve kan kaybından yola devam edip edemeyeceğimi bilemiyorum Sevdiğimm…
11 eylül Salı.. sabah sabah pazara gittim nedense..yani kontrol edemedim..canım balık istedi.. AAA!!eski
eşyalar getiren bir amca, ilk defa bu hafta sarı pirinçten bayrak direği ALEMLERİNDEN getirmiş.. ÜZERİNDE AY VE
YILDIZ VAR.. tam 3 tane üstelik.. sadece birini hayretle satın aldım.. mesela
Sevdiğim şimdi yazarken idrak ettiğimi o
sırada idrak edebilseydim eğer o 3 alemi de satın alırdım değil mi?!.. alırken
utandım aslında.. bakalım bu alem ne işe
yarayacak …
yollardayım.. diyabetik diyetçimdeyim.. dertleşiyoruz.. anlatıyoruz.. anaerkil düzenden bahsediyoruzJJ…biz fena halde birbirimize benziyoruz..veeee çoook yanlızızJ..amma kendikendimizleyken çook huzurlu ve mutluyuzJ…o da bir Kırım tatarı ya hanii..galiba biz AmazonuzJ..
sonra tektaştayım.. akşam..İçinden Hızır Geçen Adam gelmiş..teneffüste O’na bazı semboller çizip, gösterip, soruyorum..Kırım-Ukrayna’daki eskimiş sarı yeşil haç resimli sancağın kaldırılıp, yerine, çocuğa çizdirilen 3 hilal-çintemanili siyah beyaz sancağın asılışını soruyorum.. ”hiç Ukrayna’ya gittiniz mi?” diyor.. çocuk:” hayır..ama yıllar evvel erövizyonda onlar birinci olmuşlardı.. ben birkaç gün sonra tv de haberlerde görmüştüm.. o müziği , şarkısını dinleyince kalbimde, hücrelerimde inanılmaz bir sevinç ve coşku olmuştu…böyle havalara zıplamak istiyordum.. sonra merak edip gidip haritadan baktım..aaa ..bizim köyün karşı sahili Ukrayna’ymış meğerse..((ve benim dedemin dedesi kaptan Mustafa o vakitler hiiç yol olmadığından- bizim köye denizle ilk gelen ve ilk ahşap evi model olarak yapanmış...))..İçinden Hızır Geçen Adam :”ben gitmiştim.. orada meydanda bir yerde namaz kılıp dua etmiştim.. o ülkenin insanları hem fiziken, hem de kalben çok düzgün ve temiz insanlardır.. ve Kırım Hanlığı, Osmanlı’dan sonraki hilafetin 2. Mirasçısıdır.. hilafet Osmanlıdan sonra Ukrayna-Kırım hanlığının resmi hakkıdır.. o eski haçlı bayrağın indirilip, hilalli sancağın asılması demek; 40 yıl içinde o ülkede resmen Hristiyanlığın bitip İslamın kabulünü de anlatır..bu tüm Rusya için geçerlidir.. 40 sene civarında bu iş olacak inşallah ve aminnJ....
çocuk, 3 beyaz şemsiye ve bayrak direği üstündeki hilalli alemi soruyor.. cevap:” korunma…ama tüüm korunma işte o bayrak direği alemindeki HİLAL VE HİLALİN ALTINDAKİ içindir zaten. . ((*Sevdiğim..kalbi bozulmuş birini koruduğun için ve inşallah ülkemizin içinde savaş çıkmayacağı için Sana çook teşekkür ediyorum..lütfen bizi şaşırtıp gafillerden eyleme ve aminn..))
3gen taş- benben
taşı-piramit- tevhid ölçermatikJ sembolüme cevap ise şöyle:”evvet
dediğin gibi, biz insanlardan evvel yaşamış cinlerin-devlerin ve diğer
uygarlıkların bize bıraktıkları bir iz-bir işaret taşı olabilirler.. hepsi
doğru.. ama eskiden her kralın yanındaki kişi, nebi ve resul peygamberlerden
olurdu.. kralların başına dualarla bir bağ takılırdı..ve kral bir yere gideceğinde
veya onları vazifelendireceğinde; alnındaki
baş bağını ona bağlardı.. bu kişiye BAŞI
BAĞLI denirdi.. yani artık o kişi, kendi başına bir şey yapamaz, sorumluluk
sahibi, serbest değil demekti.. aynı bugünkü
başıbağlı kelimesinin mecaz anlamını taşıyan evli kişiler gibi yani.. PEYGAMBERLERLE –
adil yöneticiler de ALLAH’A BAŞI
BAĞLIDIRLAR.. işte bu saç –alın
bandının üstü hep taşla süslü olurdu.. bandın
yan taraflarına daha yüksek taşlar hâk edilirdi..((veya kola veya bileğe bağlanan pazubentlerde aynı amaç=KORUNMA içindir.. daha sonraları MUSKAya dönüşen üçgen biçimde bundan kaynaklanmıştır mesela..))neden?!... çünkü yan
taşlar vezirleri ve askerleri simgelerdi.. ortadaki ÜÇGEN TAŞ ise kraldı.. o taş
korunmalıydı.. mesela tarihte Kral Saul -Talut gücüyle kibirlendiğinden alnından bu başbağını çıkartıp,Golyat-Calut'u yenen hz Davud aleyhisselama vermek zorunda kalmıştır..(( ve koyun çobanı-çelimsiz –kısa boylu-hiç ilgi
çekmeyen biri olan Davud; ilahi vahiy ve bunun alın bandı ile taçlanmasından sonrada Kral peygamber-savaşçı-müzisyen-kitap
sahibi hz.DAVUD olmuştur..)) bu bandın ve taşın tam ortada olması
sembolü ise bir insanın ana işlem komuta merkezinin tam o nokta olmasındandır”…yani 3.göz denilen yer..nefs.”
Peygamberimizin sık sık söylediği: ”nefsimi elinde tutan Allah’a yemin olsun ki” sözünü hatırlıyoruz hemen tabiii..
Peygamberimizin sık sık söylediği: ”nefsimi elinde tutan Allah’a yemin olsun ki” sözünü hatırlıyoruz hemen tabiii..
*Sevdiğim ben geçmişte böyle bir taç takmış bir arap görmüştüm bir hayalimde biliyor musun.. O Kabe şeklinde bir Kur’an a çook yüksek bir meblağ verip satın almıştı ve okuma hakkına da O sahipti.. başındaki örtünün üzerindeki tacın tam ortasında koskocaman, kahverengi AKİK, dikdörtgen bir taşı vardı.. bilmem bu başıbağlı ile alakası var mı?.ve bizim Satürn'ün bakiresi mabed koruyucumuzunda aynı Harranlı kadınlar gibi başı örtülü-alnı bağlıydı ya birde...
EA ve EVİ APSU / Sümer |
13 eylül perşembe.. sanki Bandırma’da eski metruk bir kalenin içindeyim.. orada Evvel Zamanımın kabri varmış.. çiçeklerle süslü.. işte yanımda mahdumu devletlisi ve ailesi de var.. çocukla büyük bir neşeyle muhabbet ediyorlar….kalenin içinde aslında bir şehir var.. sadece tepedeki bir ev tadilatlanmış ve mamur..ama girmek yasak.. kalenin tam ortasında ,koskocaman mekik biçiminde bir kuyu kazısı var.. bu sarmal dönerek aşağıya –çoook derinlere inen bir ahşap merdiven.. etrafı inşaat ve koruma bandı ile çevrili.. orada kazı yapılıyormuş.. ve başkada diğerlerini hatırlamıyorum..
14 eylül cuma..bir dairevi tuhaf uzay hava boşluğu laboratuvarında gibiyim.. bu dairevi derin hava boşluğu pistinde bir küçük, mavi beyaz uçağı kullanıyorum.. ve birkaç kişide aynını yapıyor.. pilotluk belgesi imtihanıymış bu Sevdiğim.. ve sonraa.. evimdeyim.. ama benim maddi manevi vampiri kan emici rendekarım yine benden habersiz eve hamalları yollamış ..yine taşınıyormuşum.. bir anda ev dımdızlak kalıyor.. çook ağlıyorum çok.. çünkü nereye taşındığımı bile bilmiyorum.. canım çok acıyor.. rendekarımın dünya makamı sahibi mevta hocası ve mahremi de benimle üstelik.. sanırım o çanta taşıyıcısı sözüme alındı değil mi?. herşeyide hemen duyuyorlar ya huuJ…bilmiyorum ama ben bu sözü zaten kendilerinden öğrendim.. yoksa ben cahilin-okumamışın biriyim.. nerden bileyim onların özel raconlarını değil miJ?..ve büyük bir acıyla-çaresizlikle ağlarken ağlarken gözlerimi bir açtım ki, rüya imiş Sevdiğim..öööle yatakta inanamayan bişekilde uzun uzun bekledim.. inanmıyordum.. öyle gerçekti ki..yanii..ama bu evden öyle soğudum ki; diken üstünde,” hadi kalk gideceğiz “dersin diye bekleyip duruyorum… hayli vakittir üstelik.. benim kendimi bildim bileli en büyük tutkum yalnız ve huzurla yaşayacağım çoook ama çook güzel-yeşillikler içinde-denize bakan-hiçbir bina ve penceresinin evime bakmayacağı arı duru bir evde yaşayabilmekti ya hani.. işte imtihanımda bu alemde hiçbir şeye sahip olamayıp-sürekli sürgün mekanlarda itile kakıla yaşamak galibaJ…Rabbim benii ölee seviyo, ööölle seviyo kii, beni şu dar-ı ukbâda hiçbir mekana layık görüp sığdıramıyordu yani….cihan-ı dünya bir han..eee iki han bir yerde olmuyor tabii..ev üstüne ev kurulmuyordu… hancı buna izin vermiyorJ…
Sevdiğim şimdi
bu masalda biraz ilmi siyaset yapmaya çalışacağım tamam mı?.. siyaset yasak
biliyorum ..ve bu masalın çocuğu ne bir partiyi tutar
nede hiçbir seçime katılıp oy verir üstelik.. zaten siyasetle alakalı bişeyleri
ne okur, nede bilirim.. üstelikte nefret ederim biliyorsun ve eminim ki
yazacaklarıma çook kızacaksın.. ama sakın kızma ne olur.. çünkü ben hayatım
boyunca siyaset ilmine vakıf olamadım.. dümdüz odunlar vardır ya.. işte, tüüm
hayatım boyunca bu düz odunluğumun ceremesini çektim ve halada çekiyorum.(amma velakin iç huzuru için mükemmel
bişeydir böyle olabilmek, şiddetle tavsiye ederim...ne zaman hangi yalanı
söylemiştim diye, 40 kuyruğumuzu birbirine değdirmeden yaşamaya çalışmak inanın
çook ahmakça bişey bence.. )kimse için eğilip bükülmek istemem.. kendime
ise hiç kimseye olmadığı kadar genelde acımasızım ya birde.. bu halimse,
meşrebimin baskın olanı kınayanların kınamasından beridir den
dolayı tabii..elimde değil..yaratılış fıtratım bu, ne yapayım…sadece Sevmek başka..eğer birini veya bir şeyi gerçekten
severseniz, ona ait tüüm hata ve günahlara karşı gözünüz kör –kulağınız
sağır olur tabii.. buna eğri odunluk deniyorsa, işte Sevdiğim, ben bu halimi
sadece Senin için sergilerimJ..Sen zaten sürekli benim ayıplarımı örtüp duruyorsun
değil mi ve teşekkür ediyorum..yoksa ne kendimin nede bir başkasının yüzüne
bakamazdım günahlarımdan…
Şimdiii ..Sevdiğim geçen gün facebookta bir resim
yayınladılar.. daha evvelde buna
benzer foto montajlarını yine aynı tür kişiler yayınlamışlardı.. ben bir gün
boyunca yorumları takip ettim.. kendimde yazmıştım.. lakin onlar belden aşağı
seviyeye inince hepsini sildim tabii.. bende kendi mekanımda Sana yazmaya karar
verdim.. çünkü öfkem ne yazık ki hala geçmedi.. darbukacı taklidi ile devlet tv
lerinde, devletin parasıyla sefa süren-arada bir adını gündemde tutmak için
nifak sokucu beyanlar ortaya atan, adına sanatçı denilen birinin hayranları
bunu yapanlarmış üstelik(gerçekten
sanatçı olsa, onca seviyesizliğe müdahele ederdi değil mi??).. aslında
hepsi full cahil ve korkak.. ve ne yaptıklarını, neye alet olduklarını asla
göremiyorlar..
şimdi 1.resim bir iki ay evvel yayınlanmıştı ki,
konusu şuydu bak..bu yeni Türk Cumhuriyetimizin
kurucusu Atatürk’ün, şuan ki, kendisinin manası makamında olan- ardılı- yeni
dönem başbakanımıza en şiddetli şekilde tokat savuruşu fotomontajıydı.. ve
iğrenç bişeydi..bu fotoğrafta aslında; gerçek iç manasında, Atatürk kendi
kendisine tokat atıyordu ki; bunu yapan salaklar bu anlamdan-bu ince
tefekkürden zır cahildiler…daha ne yaptıklarını ve neyi alkışladıklarını
bilmiyorlardı.. kişilere, isimlere, sıfatlara takılıp, merdivenin en aşağı
seviyesinden bir türlü yukarı çıkamıyorlardı-çıkamıyordukJ.. oradaki makamı-manayı, temsil ettiği kurumu ve o
makama nasıl hakaret ettiklerini ise ne yazık ki bir türlü idrak edemiyorlardı.. ne diyelim.. artık yeni
medeniyetimizde; cehaletin diploma ile, yüksek okullarda tahsil ettirildiğini
unutuyoruz da, o yüzden bu kadar üzülüyoruz değil mi Sevdiğimm.. vee bunu
yapanlar tabii ki vatan hainiydiler.. ve ülkemizi kaosa sürüklemeyi iyi
biliyorlardı.. olayların çeteresini((=hangi
anda, hangi durumda yeni bir sermaye fitne resim sunacaklarını)) interneti
ve bilgileri elinde tutan belli başlı kuruluşlar yetkili yerlere muhakkak rapor
ediyorlardır değil mi?...
pkk nın sadece adı pkk idi..onun perde arkası ise ERMENİ ASALAsı-KÜRT SİYONİZMİ YAHUDİLİĞİ-
MECUSİLİĞİydi..…bunları, kukla –piyon
olarak kullanan asıl idarecileriyse; bizim
ülkemiz üzerinde meşrutiyetten beri sistemli biçimde siyaset yapıyorlardı..
asıl maksatları ise ;petroldü..madendi..kadim kutsal kitapların manevi tarih beşiği
olan Mezopotamya’da kendi uygarlıklarını?? kurmaktı.. birde dünyanın en verimli, en
yüksek kaliteli ve en pahalı haşhaş uyuşturucusu da Afganistan da
yetiştiğinden; bu bölgelerdeki hiiç
bitmesine izin verilmeyen iç savaşın nedenini de biraz anlayabiliriz değil mi… .. Şimdi
bir alıntım var Sevdiğim.. çok güzel bir araştırmadan .. o, buraya cuk oturuyor
bence..bakalım mı…
*DOLAR VE HEKSAGRAM..””Bir doların üzerinde sağ taraftaki 6 köşeli yıldız ise daha farklı bir biçimi bugün İsrail bayrağında bulunan ünlü Davud Yıldızı’dır. Piramit şeklinin üzerindeki “Annuit Coeptis” yazısı latince “Bizim meselemiz, plan başarıyla tamamlanacaktır” anlamına geliyor. Hemen beraberindeki “E Pluribus Umum” ise “Birçoklarının içinde bir tane” yani Eski Ahitte’ki “Seçilmiş Kavim” anlamına gelmektedir.Altta yer alan “Novo Ordo Seclorum – Çağların Yeni Düzeni” , İllimunati’nin temel sloganı olan “Ardo Ab Chao” yani “Kaostan Düzen çıkarmak-Kaos Bizim İçin İyidir” formülüyle birlikte değerlendirilmelidir. Kendileri tarafından yaratıldığı ve kontrol edilebildiği sürece “kaos” korkulacak bir şey değildir, hatta iyidir. Çünkü önce kaosla boşluk yaratır, sonra istedikleri gibi doldurur ve yenidünya düzenini kurarlar. ABD dolarının üzerinde bulunan simgeler nasıl bir küresel komployla karşı karşıya olduğumuzun simgesidir.””alıntıdır…
*DOLAR VE HEKSAGRAM..””Bir doların üzerinde sağ taraftaki 6 köşeli yıldız ise daha farklı bir biçimi bugün İsrail bayrağında bulunan ünlü Davud Yıldızı’dır. Piramit şeklinin üzerindeki “Annuit Coeptis” yazısı latince “Bizim meselemiz, plan başarıyla tamamlanacaktır” anlamına geliyor. Hemen beraberindeki “E Pluribus Umum” ise “Birçoklarının içinde bir tane” yani Eski Ahitte’ki “Seçilmiş Kavim” anlamına gelmektedir.Altta yer alan “Novo Ordo Seclorum – Çağların Yeni Düzeni” , İllimunati’nin temel sloganı olan “Ardo Ab Chao” yani “Kaostan Düzen çıkarmak-Kaos Bizim İçin İyidir” formülüyle birlikte değerlendirilmelidir. Kendileri tarafından yaratıldığı ve kontrol edilebildiği sürece “kaos” korkulacak bir şey değildir, hatta iyidir. Çünkü önce kaosla boşluk yaratır, sonra istedikleri gibi doldurur ve yenidünya düzenini kurarlar. ABD dolarının üzerinde bulunan simgeler nasıl bir küresel komployla karşı karşıya olduğumuzun simgesidir.””alıntıdır…
Şimdi tekrar face
deki o fotolara dönelim mi?..evet ilk proveke resimde, Atatürk, bugünkü liderimizi
derin bir darb ile darbeliyordu..2.geçen gün sürülen yeni resimde ise: küçük
bir kız çocuğu, lakin- hiç de çocuk safiyetine sahip olamayan bir kukla
yaratık, bugünkü başkanımızın fotoğrafını-yüzünü tam ortadan ikiye yırtıyordu..
neden??!! ..çünkü doğduğundan beri kreşlere ve bilmem kaç çeşit anaokullarına
giden bu çocuk, erken yaşta okula gitmeyi protesto ediyormuş.. lakin alttaki:" aferim çocuğum, ellerine sağlık, o elleri öperim" diyen yorumlardan anladığımsa
şu idi Sevdiğim.. onların bu korkunç gizli kindarlığı asıl şunaydı-> arapça- osmanlıca ve Kur’an-ı Kerim eğitimini protesto ediyorlardı..evvet hepimiz
İslamdık ve Allah’a inanıyorduk ama o kadar.. bu nüfus kağıdında kalmalıydı
yani.. hele bu devirde.. cık cık …JJJ..ve
altında binlerce paylaşım.. binlerce iyi-kötü-çirkin-güzel-belden aşağı
yorum….günlerce süren kaos.. kavga.. fitne.. boooş insanların bomboş lafları…BENCE BİZ
MÜSLÜMANLIĞI HAK ETMEDİĞİMİZ İÇİN HALA YAHUDİ MEŞREBİNDEYİZ VE EWWET
İSRAİLOĞULLARININ BAKARA MESABESİNDEYİZ.. onun içinki bizim alimlerimiz beni
İsrailoğullarının nebileri gibidir.. yani İSLAM GARİB GELMİŞTİR VE GARİB
GİDECEKTİR.. çünkü İslam o derece yüksek
soyut bir sanattır ki, onu idrak edecek seviye;”
her dem, dem tutturamamıştır” ne yazık ki..ve dua edelim ki
artık “dem bu dem olsun” ve aminn…
bizim ülkemizde
putlaştırılmış sembol isimler vardır Sevdiğim, biliyor musun.. mesela
Atatürk bunların başında gelir.. Allah’a, peygamberlere her tür sözü
söyleyebilirsin ama O’na haşa….oysa sadece peygamberler günahlardan
korunmuşlardır ve hiçbir yüksek veli dahi bu korumaya-ismet sıfatına sahip
kılınmamıştır.. biz insanız.. beşeriz ve hata yaparız, günah işleriz. . Yaratıcımız bizi mükemmel olalım diye değil, O’na kul
olduğumuzu idrak edelim ve O’NU HERŞEYDE ANARAK TEVHİD EDELİM DİYE YARATMIŞTIR…
cumhuriyetimizi kuranı ise halk
putlaştırmamıştır.. askeri dikta rejimi
elindeki gücünü gerçek cumhuriyet ve demokrasiye=HALKA bırakmamak için; O’nu halka tabu olarak sunup , postallarıyla
sık sık halkını çiğneyerek-işkence ederek-gerekirse adam sallandırarak,
hepimizin bildiği gibi zorla dikta ettirmiştir… ve halk üç kağıtçılığı,
riyakarlığı her daim devletten
öğrenmiştir… Atatürk’ün isminden, hayatından, büstünden, heykelinden sonuna dek
nemalanmışlardır.. en çok da Atatürkçü dernekler ve kuruluşlar ve siyasiler
onun arkasından her haltı işlemişlerdir...ve Atatürk resmi pek çok manevi
kurumu dahi kurtarmış ve sürekli hayır dua almıştır.. inanıyorum ki bundan en çok
Mustafa Kemal muzdariptir..ve bu yazımdan da en çok O’nun mutlu olacağına
nedense inanıyorum…
ve kahraman, necip, cesur Türk milletini; sürekli,
belli aralıklarla, darbe ile sindire sindire böyle iki yüzlü, korkak, silik, her
fitneye kucak açar hale getirmişlerdir… ama bir halkı, belli ayarda tutmak için
çıkartılmış kontrollü terörü; daha
sonraları kontrol edemediklerini cemii cümlemizde gördük tabii….(( hepimiz
senelerce aynı siyasetçileri başımızda bu yüzden görmüşüzdür.. asker kimi
dilerse onu başımıza getirir ve tutardı..en ufak bir şeyde liseli çocukları ve
üniversitelileri içeriye işkenceye çekerlerdi.. ama elebaşlarına-fitnelere
nedense kimse dokunmazdı… Müslüman Türk
Annelerini, başları örtülü diye oğullarının asker törenlerine ve kamu binalarına dahi sokmazlardı.. amma şehit
olması için cepheye sürüleceklerse; sadece ve sadece imanlı anaların şehit olma
sevdasıyla yetiştirdikleri Müslüman evlatlarına da ezelden ihtiyaçları olduğunu
bilirlerdi tabii?.. çünkü, şehitlik imanı olan kişiler, devletten bunun hesabını
kolay kolay sormazlardı…çünkü islamda
askerlik kurumu peygamber ocağı sayılıyordu...ve bööyle böyyle halk ile yeniçerilerin devamı olan
ordunun arası açıldıkça açıldı.. açıldıkça açıldı.. halkını hiçe sayanlar,
onların muhabbetlerini de kaybettiler tabii.. aileler sadece evlatlarını vatan
için onlara emanet etmek zorunda kaldıklarında ; yürekleriyle ve
dilleriyle onlar sağ salim dönene
dek sürekli dua ile bu ÂLİ gücü hala
ayakta tutuyorlar o kadar..
ve sürekli Atatürk
ismi ile İSLAMı karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar nedense.. mesela Mustafa Kemal’in silah-omuz-sır
arkadaşı İsmet İnönü de Osmanlı doğumludur ve bir imparatorluk sisteminde
yetişmiştir.. arkadaşı bu dünyadan göçer göçmez hemen yerine geçmiş ve paralardan
arkadaşının resmini silip kendi adına aynı bir padişah gibi para
bastırtmıştır.. cumhuriyet ve demokrasi kuruldu dendiği halde; tek adam –tek parti-tek diktatörlük
rejimi, uzun yıllar, milli şef ve etrafı tarafından=halkından çook
uzakta ve halkının dinine düşman olarak sürdürülmüştür.. bir gün BU ZULME VE ALDATMAYA
İSYAN EDEN HALK sağ bir partiyi başına seçtiğinde ise: o kişinin hatalarının
bedeli asker-i dikta tarafından; O
liderin ve dostlarının başlarını alarak HALKA ödettirilmiştir..
((*halbuki Atatürk; hz ALİ’nin “en hakiki mürşit ilimdir “sözünü tüüm okullara, hz ÖMER’in “adalet mülkün temelidir “sözünü ise tüüm hukuk kuruluşlarına yazdırmış ve bu sözleri hayata geçirmeye çalışmış bir Müslüman Türktür…ve bize bu sözleri unutturmadığı için kendisine teşekkür ederiz..
inşallah bu sözlere layık olmaya çalışırız…))
mesela Evvel Zamanım
O idamda (A.Menderes) ricalin duyduğu deriin üzüntüyü hep anlatır ve ağlardı.. bir masum
katledilirken yerin ve göğün nasıl titrediğini, meleklerin ağladığını da tabii.. O’nun bu ülkede tekrar orjinal hali ile ezan okunabilmesi için verdiği mücadele ve BEDELİ KENDİSİ= BİR EZAN ŞEHİDİ OLDUĞUNU ZAMAN TARİHİ SÖYLER MESELA.. işte bu ülke
demokrasiye ve cumhuriyete öyle hemen söylendiği gibi bir anda kavuşmamıştır ne
yazık ki.. saltanat ve tek adam yönetimi her halûkârda sürer de sürer.. gerçek
ADİL tek adam liderler çok nadirattan çıkarlar ve tabii ki tek bir baş-tek bir
yürek-tek bir yönetim açısından en iyisidir.. bizim bildiğimiz Osmanlıdan beri
olan tarihimizde ise böyle ancak 3 gerçek- tam tulum çıkartmış liderimiz varmış
ki; Fatih Sultan Han hz..Yavuz Sultan
Han hz. ve 4. Murat Han hz. imiş..ve Allah bize:" adil hükümdar-adil yöneticilerin aynı
peygamberler gibi onlarla beraber haşr edilip dirilteceklerini de müjdeler"
değil mi?.. inşallah Rabbimiz ülkemizdeki yönetimde de, adil hükümdarlar gibi bir
lider yapsın ve tabii BİZLERİDE O ADİL HÜKÜMDARI HAK EDEN İÇİ DIŞI BİR ADİL
HALKLARDAN EYLESİN ve aminn..zira HÂKK
HALKA GÖRE TECELLİ EDERMİŞ….
neden bunca kaos pekii??.. çünkü biz, 700 küsur senelik bir
imparatorluktan gelme kadim bir ulustuk.. ama bunu unutturmak isteyenler içinse
yeni yetme bir cumhuriyettik henüz.. ve
bu 700 senenin binlerce evveli kadim bir tarihimizde vardır.. yani biz 80
senelik bir devlet asla değildik.. ne yazık ki, her yeni yönetim ve yöneticinin
ilk işi, kendisinden evvel olan biteni silip, yok etmek oluyor nedense.. buda
normalmiş.. çünkü
hiçbir otorite ve güç, kendi üstünde bir başka otorite ve güce tahammül edemezmiş..
bu doğru.. tüm tarih bunun
yap-boz-yık-yaplarıyla dolu zaten değil
mi?.. HER BİLENİN ÜZERİNDE BİR BİLEN VARDIR.. mutlak padişah ise sadece ALLAH’
tır vesselam..
mesela Mustafa Kemal
de, kendi devrindeki diğer emsali pek
çok paşa gibi bir Devlet-i Âli Osmanlı vatandaşı olarak doğmuş ve eskiden yeniçerilik
ocağı olan ama yeni düzenlenmiş hali ile nizamı cedid askeri okulunda, devletin
parası ve imkanları ile yetiştirilmiş bir istidattır değil mi?.. hatta saraya
yakın olmayı başarmış, padişahın hoşuna dahi gitmiştir.. kendisi bu yakınlıktan dolayı Sultan Vahdettin Hanın kızını dahi
istemiştir.. lakin padişahımızın kızının gönlü, başka emsali bir paşaya teveccüh etmişmiş.. ve kader ağlarını bu
noktadan sonra hızla örmeye başlamıştır tabii.. Sultan kendi cebinden ödediği pek çok şey ile gizlice Atatürk’e yardım
etmiş, geleceğin inşasında onun parlak,
yüksek şans yıldızı=azmi-zekası-hırsı sayesinde kaostan çıkılacağını
anladığı içinde, KENDİ PARASIYLA gizlice
bir vapurla Samsuna dahi yollayıp, O’nu korumuştur.. bizim Vahdettin
Sultanımız öyle büyük haksızlıklara ve trajediye tüm tarih boyunca uğramıştır
ki ;” O’nun vatan haini değil, vatan
kaçağı asla değil, vatanı soyan hiçbir zaman değil” olduğunu anlamak ancak
ve ancak, tüüm sahte tabular yerle bir olup,
BİZE DUVAR GİBİ ÖRÜLEN putlar yıkıldığında, gerçek tarihi belgeler
korkmadan cesurca yayınlanabildiğinde anlaşılacaktır ne yazık ki.. bilenler
zaten bilip okuyor.. ama bilmeyen, araştırmayanlarsa böyle provekecilerin
kuklası oluyorlar ne yazık ki..
mesela benim babaannem ve dedem, annelerinin karnındayken, babaları ülkenin değişik cephelerinde şehid olmuşlar.. sefaletten-açlıktan ve eşkıyadan namus korunması uğruna çook küçük yaşta ÇOCUKKEN evlendirilmişler.. evlerin erkekleri, tıpkı Anadolunun hemen her yerindeki tüüm yetişkin erkekleri gibi, gittikleri cephelerden geri dönememişlerdir.. ONLARIN HİÇBİRİ ATATÜRK’Ü TANIMIYORDU..ALLAH –PEYGAMBER-İSLAM ADINA;O’NUN YERYÜZÜNDEKİ TEMSİLCİSİ HALİFE PADİŞAH İÇİN SAVAŞA GİTMİŞLERDİ..VE BU ÜLKE ASIL ONLAR SAYESİNDE KURTULMUŞTU AMA DAİMA BİR LİDER LAZIMDI..LİDERSİZ-BAŞSIZ HİÇ BİR İŞ YÜRÜMEZDİ… Peygamberimiz Efendimiz yola çıkarken bile , eğer iki kişiysek, bir diğerimizi lider seçmemizi ve ona uymamızı bize tavsiye etmiştir üstelik...
mesela benim babaannem ve dedem, annelerinin karnındayken, babaları ülkenin değişik cephelerinde şehid olmuşlar.. sefaletten-açlıktan ve eşkıyadan namus korunması uğruna çook küçük yaşta ÇOCUKKEN evlendirilmişler.. evlerin erkekleri, tıpkı Anadolunun hemen her yerindeki tüüm yetişkin erkekleri gibi, gittikleri cephelerden geri dönememişlerdir.. ONLARIN HİÇBİRİ ATATÜRK’Ü TANIMIYORDU..ALLAH –PEYGAMBER-İSLAM ADINA;O’NUN YERYÜZÜNDEKİ TEMSİLCİSİ HALİFE PADİŞAH İÇİN SAVAŞA GİTMİŞLERDİ..VE BU ÜLKE ASIL ONLAR SAYESİNDE KURTULMUŞTU AMA DAİMA BİR LİDER LAZIMDI..LİDERSİZ-BAŞSIZ HİÇ BİR İŞ YÜRÜMEZDİ… Peygamberimiz Efendimiz yola çıkarken bile , eğer iki kişiysek, bir diğerimizi lider seçmemizi ve ona uymamızı bize tavsiye etmiştir üstelik...
ve mesela Sultan Abdülhamit Han hz..O’nun üstün
zekası yüzünden, her şeyi bir arada düşünebilme evhamı kuruntusu-yeteneği
sayesinde tüüm memleket tren ağı ve telgraf sistemi ile donanmıştı. ..bir çok
sanayi fabrikasını ilk o kurmuştur.. ve o zamanın teknolojisini de ilk O
getirtmiştir.. veya amcası Abdülaziz Han devrinde yeniliklere önayak olmuştur… sadece kaderi KENDİ ÖZEL
MANASINDAN DOLAYI ÇOOK AĞIRDIR ; İsrail
için Yahudilere,FİLİSTİN-KUDÜS toprağı satmaması yüzünden adı, Yahudi lobisince kızıl sultana çıkarılmış ve siyasi oyunlarla
onu hâl etmişlerdir.. O’nun kurduğu bu istihbarat ağ sistemi olmasaydı ve öyle mükemmel
sistemli-disiplinli işlemeseydi asla
Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı.. CUMHURİYET KURULAMAZDI.. ne yazık ki okullarda
yalan tarih okutuluyor.. geçmişimizde karanlık hatalarımızdan çok daha fazla yüz aklarımız vardır, acaba biliyor muyuz?..bilmiyoruz.. nedenn?..
çünkü geçmişi öğrenmeyelim diye 8oo senelik lisanımızdan edildik de ondan.. biz
gökten zembille inmedik değil mi?.. bugün tüm dünyada dedesinin mezar taşını
okuyamayan tek millet bizmişiz zaten..
bir padişah düşünün
ki; tüüm ders kitaplarında kendisi vatan haini, ülkesini satmış ve tüüm hazine
ile beraber düşman gemilerine binerek ülkesini terk edip kaçmış olarak
TANITILIYOR.. minicik dimağlara, tüüm cumhuriyet devri boyunca yalan tarih
olarak okutturuldu üstelik hiiç
utanmadan.. mesela bende bu ders kitaplarından senelerce okuduğum halde
hiçbir zaman bunlara inanmadım.. çünkü evde her daim tarihi hatıratları da
okuyordum ve gerçekleri öğreniyordum…hocalarıma bunların gerçeğini neden anlatmadıklarını sürekli sordum.. amma hep” zil çalınca gel” diye susturuldumJ.. kimse işinden olmak
istemiyordu tabii ve haklılardı.. benim gibi bu konuda gerçeği sorgulayan pek
çok öğrencide vardı ki ,biliyorum….bu bence insanın içinde olan bir şeydi.. sonradan
olan bişeyse asla değildi..
ve.. her yaratılmış
şey sonluydu ..doğan her şey bir gün ölür ve küllerinden yeniden doğmayı
başarabilmek umudu ile tarihe gömülürdü….Osmanlı Devleti Âlisi devrini
tamamladı.. yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.. ve yeni meclis tabii
ki tamamen Osmanlı doğmuş, Osmanlı yaşamış, Osmanlıca okumuş, Osmanlı
türklerinden mürekkebdi.. meclisin ileri gelenlerinin hemen çoğu tarikat
liderleriydi ve çook yüksek alimlerdi.. yeni nizamda halka söz geçirebilmek
için din ve tarikat ehline ihtiyaç vardı.. çünkü sadece İstanbul’da 365 sayılı
tekke vardı ve halkın hemen hepsi bir dergaha kayıtlıydı.. (( hakikati HİKMET-İ NEFESLE ilim, irfan,ince sanatlarla meslek sahibi ADAM YETİŞTİRME -ARİF OKULLARI olan tekkelerin hemen çoğu, eski yeniçeri
ocakları gibi yoldan çıkmış- işlevlerini yitirerek uyuşturucu,fuhuş,fitne,fucur BATAKHANEye DÖNÜŞMÜŞtü.. ve artık kurunun yanında
yaşlarında-bu ilmi hakkı ile verenlerinde çırasının yanma devri gelmiş ve kendi iplerini şimdilik; vakti
gelene dek ,KENDİLERİ içeriye çekme dönemine de girmişlerdi…bu tedrisatı Âliye yi hak edenler gelene
dek ,dersler gönülden gönüle & "yeryüzü alemi camii-dervişe ise tekke" olarak
devam edecektiJ…..))
ve Mustafa Kemal’e ATATÜRK adını da bu meclisteki ŞEYHLER, O’na vermişlerdi.. yani Atatürk ismini halk vermemişti..çünkü halk böyle bir ismin manasını asla idrak edemezdi...ve bir elde silah, bir elde nutku, günlerce- arada bir silahı ateşleyerek- meclise; ehillerin anladığı gibi , Kur’an ve Hadislerden derlendiği söylenen NUTKUnu okumuştur.. ve yeni kurallara uymayanlar sık sık darağacında sallandırılmışlardır.. ve tüüm tarih boyunca ilk defa bir şey yapılmıştır.. tüüm tekke hacı-hoca-muallim-ne kadar okumuş-yazar-halkı yönlendirebilecek lider potansiyelli alim takımı varsa cümleten cepheye sürülüp şehit eylenmiştir..kalanlarda zamanla sürgünle veya göz hapsiyle olayın dışında tutulmuşlardır.. ve böylece halk yeni yazıyı ve yeni tarihi daha kolay öğrenebilmek için cümleten temizlenmiştir.. VE HALİFELİK-HİLAFET ARTIK YÜCE TÜRK MİLLET MECLİSİNİNDİR ..yani her bir türk halifedir şükürJ…
o devirde tv, gazete,
internet vs. yok tabii.. halk padişahtan başka bir şey ne duymuş ,ne biliyor,
nede aklı alıyor zaten.. öylesine bir fakirlik, yoksulluk, açlık, kıtlık ve
zulüm var ki.. halkın derdi HAKKIN DERDİ OLANA DEK FERYATI FİGAN TÜÜM ÜLKEYİ
SARMIŞ.. mesela bugün dahi Afrika’nın, OrtaDoğu’nun, Balkanların bazı
yerlerinde Devleti Âli Osmanlı padişahı halife için Cuma hutbesi okunup, padişahına dua eden =kurtuluşu sadece Türk
ASKERİNDEN bekleyen halklar olduğunu tabii ki pek çoğumuz biliyoruzdur değil miJ….imparatorluk böyle
görkemli bişey işte.. biz sadece mirasyedileriz o kadar.. inşallah artık bu
miras yedilikten biraz uyanır da hakikati anlar ,birilerinin daha fazla
oyunlarına gelmeden-iş işten çook geçmeden ayağa kalkarız.. elimizde kalan bu
topraklara bari sahip çıkarız inşallah ve aminn..
ne demekti ATATÜRK peki?.. mesela ben bunu
uzun yıllardır hep düşünürüm.. neden?.. nedeni, gördüğüm TÛRÛKU ÂLİ= rüyamdaki
sıratı müstakim yolu tesbih incileri ve bu tesbihe dahil olmayan –onlardan değil ,dışarıda..... sadece resmi bir sembol olarak- bir isimden-makamdan dolayı orada fakat dışarıda tabii...bana bunu hiç
kimse senelerce açıklamadı.. zaten kimsede-Sevdiğim hariç, bilmedi.. O dahi
açıklamadı.. ve vakti gelince de bu çocuk inşallah bunu anlayacaktı.. belki de
Sevdiğim şimdi o vakit ha, ne dersin?.. ben bu isimle alakalı sadece kendi
rüyamın bende bıraktığı izi yazacağım tabii ki.. O’na ATATÜRK adı verildi… çünkü asıl olan TURÛKÛ ÂLİ DEVLETİYDİ.. ve ZATen başka bir
devlet de yoktu.. asla olmayacaktı ve olamazdı ZATen.. ATATÜRK benim için
Tûrukû Âli İdare Mekanizmasının sembol ismi demekti.. maddi kişi olarak sıfatı,
elbisesi, şahsı kimliği,zaafları hiç önemli değildi..O olmasaydı,herhangi başkasına bu liderlik nasip edilseydi, yine O'na da Atatürk ismini, yine bu Efendiler vereceklerdi zaten.... asıl olan O İSMİN TAŞIDIĞI SIR MANAYDI..VE
O EFENDİLER, O İSİMLE GELECEĞE- bu yolda yürüyeceklere- BİR MESAJI
İLETİYORLARDI ASLINDA ki ;bu sırrı, daima, sadece, seyrü sülük gören yolcular görerek bileceklerdi....
Sevdiğim ben bu hayalimi gördüğümde henüz tasavvuf ve böyle
şeylerle ilgilenmiyordum ve gördüğüm şeyin ne olduğunu bilmiyordum biliyor
musun.. ama o çok görkemli bir açılış ve selamlama olduğu için; bir bilene-
tanıdıklarıma da olayı bir türlü nedense anlatamıyor ama “TÜRKLERİN
YOLU,TÜRKLERİN BİR YOLU VARMIŞ-O NEDİR?” diye de habire soruyordum.. herkes gülüp alay ediyordu tabii.. en sonunda bir efendi :” haaa!! sen acaba Tûrukû ÂLİ mi demek istiyorsun” deyince anında
sevinerek “evvet işte onu demek istiyorum.. o ne demek pekii?!” dediğimi gayet
iyi hatırlıyorum..çook komiktim ben ..ve inanılmaz da cahildim tabii.. HALA ÇOK
CAHİLİM Kİ BUNLARI YAZIYORUM DEĞİL Mİ SEVDİĞİM….millet buraları geçeli tonlarca
sene olmuş belki de.. ben arada bir durup, yürüyerek ilerliyorum ya Sevdiğim, o
yüzden böyle geri kalmış, örümcek beyinliyim değil miJ??!!....
KRAL SAUL |
işte aslında burada Devleti yöneten kişinin sembol anlamı vardı.biz cahil halklar-sürü güdüsü içinde güdülenler, bunu idrak edemiyorduk…mesela bugün olduğu gibi; geçmişteki bir lidere & şimdi kendisiyle aynı anlam ve makamda olana KORKAK BİR ŞEKİLDE FOTOMONTAJLA tokat attırabiliyorduk.. veya insan kii.. yüzü kutsaldır..baki kalan sadece ve sadece vech diri biraz ,bir nebze anlayan seviyede bir aklımız olsaydı eğer, o kukla çocuk; devletin reisinin yüzünü yırtarken, o ahlaksız –seviyesiz gülüşle o pozu veremezdi....ona bunu yaptırtan ebeveyninse ondan aşağı kalır bir zekası zaten yok=fitne piyonları…
ülkenin başındaki lider; maddi alemdeki tevhid noktasını
da temsil eder.. CAMİ-Cuma-CUMHURİYET-cem olmak hepsi TEVHİD İLE OLUR.. ve tevhid birlikten, BİRLEŞEREK-BİR olarak TEK BİR’İ
çıkararak olur.. HÂKK daima HALKINA hak ettiği gibi değil de, RAHMAN İSMİ
İLE-halkın duası- istediği gibi, icabeti
tecelli edermiş.. eğer halk, dilleri ile istediklerini= kalpleri ile fiilleriyle
tevhid edip tuturamıyorsa; yani ,halk riyakarın-iki yüzlünün teki ise, zamanla
ve vakti geldiğinde tabii ki Hâk, halkına HÂK ETTİĞİ GİBİ TECELLİ EYLER İMİŞ..
bizlerin oturduğu
yerlerde: hepimiz önce ailedeki hiyerarşiye, sonra bina yönetimine, okul-iş
idaresine ve muhtarlıklara bağlıyızdır
değil mi?.. ve sonra ilçe belediyelerine ve sonra kaymakama ve daha sonra
da VALİ-VELİ makamlarına…bunlara girip çıkmak öyle her dilediğimiz zaman ve
anda olmaz.. belli ritüellerle ve uslûplerle ve hatta makam yükseldikçe, elene
elene, özel randevularla iletişime geçebiliriz.. ve illerin temsilcileri,
meclis üyeleri…onların üstünde bakanlar.. halkın asayişi ve devletin bekası
için ordu ve askeri idari sistemi.. işte MANA PİRAMİDİ-TEVHİD ÖLÇERMATİKİDE
AYNEN ÖYLEDİR.. JJJ
mesela Evvel Zamanım demişti ki bir defasında: Ricâli Gayb-Tûrûku Âli Devletinin yönetim sistemi, şuan sadece ordu kademelerinde
aynen kalmış.. yani tüüm bilinen protokol kaideleri mana ehlinden buraya
izdüşürülmüş müş..ne var yukarıda o var aşağıda misaliyle beyan olunan şey
yani.. ve GERÇEK EFENDİLER birde hep şunu anlatırlar Sevdiğim, ki; kendi
hallerini-görerek yaşadıklarını anlattıklarını da hemen anlarız tabiiJ..mesela bir ordu
kademe kademe sıraya girmiş ilerliyor..kıtaaa!! yürüüü!! marşşş!!..erlerden
komutana bir asayiş.. en önde ferdmareşal.. yürüyorlar..yürüyorlar...birden bir ses duyulurmuş.. kıta dur!!..gerii dön!!..marş!!..İİLERİ!!..ve şimdi
en arkadaki en kabiliyetsiz ve en seçilmemiş bir er, en öndeymiş.. ve sıranın en
arkasında ise bir ferdmareşal varmışş…
*hamiş:Sevdiğim
aslında bu hafta Taberi tarihimin 2. Cildinde henüz okuduğum İSKENDERİ
ZÜLKARNEYN bahsini yazacaktım ama o resimleri görünce tüm tefekkürlerim dağıldı
nedense.. ben haksızlığa ve yalana –sahtekarlığa neden böyle şiddetli tepki
veriyorum bir türlü anlamıyorum Sevdiğim.. böyle şeyler olunca, kendi
kontrolümü ne yazık ki yitiriyorum.. eğer bu şeyleri yazmasaydım kendimi çok
horlardım biliyorum.. ben o tür insanlar gibi riyakar olmaktan çok korkarım.. lütfen onlara benzemeyeyim ve
aminn.. ve Sevdiğim.. umarım yazmak istediğim asıl manayı, ben henüz
anlayamasam da, SEN ANLAMIŞSINDIR DEĞİL Mİ?.. ben savaş istemiyorum…savaş
ülkemizin içine asla girmesin inşallah ve aminn…ve haftaya İSKENDER SİKKEMİZ ÜZERİNE MESELLEŞMEK
ÜZERE HOŞÇA KAL..ve hala beni SEVİP SEVMEDİĞİNİ, BERABER YOLA DEVAM EDİP
ETMEDİĞİMİZİ ANLAYAMADIM.. lüütfenn..
nur
cihan
16.9.2012
16.9.2012
nuralem@hotmail.com