28 Mart 2014 Cuma

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 92

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI  92

EVTAD.. DİREKLER.. NAMOS=NAMUS =KANUN KOYUCULAR 
Ahit Sandığından ATÂDİREĞİ ERKAN çıktı

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. yeni bir bilgim yok. kaydederek yürüme zorunluluğumdan, durmayıp yazarak yürümeliyim. izlerimiz daim kalıcı olacak. dünyanın her yerindeki iz sürücülerle aynı lisanı konuşamasak da ortak sembollerimize tıklayarak bakıp, olayı çözüp anlayacağız.. ZÂT’en kendisi sadece bir NOKTA’dan ibaret olan bu ilim bu derece teferruata boğulup, dal budak , yaprak, çiçek, meyve ,tohum vermeseydi (yani dönüşüm sembolü olan skarabe böceği =gübre, azot yakıt, varlık olmasaydı) kim yaşamak isterdi ki.hayatın ne rengi, ne kokusu,ne müziği ,ne ritmi, nede hazzı olurdu değil mi?.

VÜCÛD(VARLIK) KİTABI VE O VÜCÛDUN ŞİFASI KİTABI

hayatın her anı aynı nefes alıp vermek misali inip çıkar.bizler nefes alır gibi soluk soluğa yaşarız. nefesin ritmi bazen hızlanır.. bazen ölü nabzı misali sakinler. tansiyonumuz bizim yaşam barometremiz gibidir. Bizim duygu ve fiillerimizi olayın durumuna göre ayarlar. vücudumuzun ateşi çıktığında, ani ateş düşürücüleri ona vermemeliyiz. zira  vücudumuz şuanda hasta ve içindeki hastalığa sebep olan virüs mikrobunu  vücudundan atıp, devre dışı bırakmaya çalışıyor. bu esnada tüm vücud hücreleri de, hep birlikte bu eylem için var güçleri ile çalışıyorlar. çünkü biliyorlar ki, o virüs  ateş ve terle atılmazsa habis bir ura dönüşecek ve tüm vücudu saran bu hastalık yüzünden, hücreler yavaş yavaş kendilerini o habis hastalığa kurban edecekler..

yani Sevdiğim, ülkemin vücudunun hem dışında hem de içinde şu an savaş var.ülkem vücudu iki ateş hattı arasında sıkıştı kaldı.bu hal en travmatik yok oluş ve en güçlü doğuşların anıdır=zümrüdü ânka olabilmek fırsatı. . ya tekamüllere devam kararı alınır ve imtihandan alınması gereken dersler alınıp yükselinir veya tekrar eski karanlık kısır adamların eline yönetimi vererek çukura düşeriz..En hızlı dibe vuran daima en hızla çıkış ve yükseliş yapandır..çok dikkat etmek lazım. ülkemin bir kara deliğe dönüşerek kabz’la yatağına tâb edilişine hayretle şimdi yazarken şahitlik ediyor ve olayı gözlemleyerek kaydediyorum. şu halde bu en yüksek kabz’ la sıkılan ülkem vücudu,  RUH’un onu sıkması sona erdiğinde, yepyeni bir idrakle doğacak inşallah ve aminn..ve normal kayda geçiyoruzJ(Ya Rabbi Sen bu cahil masalcıyı muhafaza eyle aminn)

İşte Sevdiğim, ülkem vücudu şuan ateşler içinde yanıyor. ateşi ani düşürmek çok tehlikeli. sirkeli su içilmesi( veya sole…vücudun içindeki tuzlu su dengesi sağlanırsa, enerji- ruh-elektrik kanımızda, damarlarımızda daha dengeli 6’gen geometrik kristallerle dolaşır.. şifa verip serum etkisi yaparak bizi hızla kıyam ettirir) ve giysilerin (şartlanmışlık –fitne fesat dedikodu-zanni bilgilerin) çıkartılması lazım..bugün yaşadığım ülkenin her yapısını paralel, meridyen, kutupsal yapılar sanal ağlarıyla sarmış durumda.üstelik teknolojik ağ sayesinde hepimiz ayaklı, naklen yayın yapan ve  tek bir merkeze çalışan biorobot jurnal post'larız.


İnsan gözü  her şeyi görür, bir tek kendini göremez !! İşte şimdi bizim halimizde aynen böyle.. kendi ahvalimizi kendimiz görüp okuyamadığımız için, bizi bize yansıtarak gösteren RA’NIN GÖZÜ(Rab her yerde gören ve işitendir), içimizi dışımıza çıkarttı Sevdiğim. Zira gaybi yalnız Allah bilir. bizlerin içinde saklı, örtülü heves ve arzuları da sadece Rabbimiz bilirdi… ve bugün içimiz dışımıza çıkarak hallaç pamuğu gibi savrulmuş, kıyametimiz kopmuş, birbirlerimizin yüzüne bakamaz hale getirilmiştik: ve “hayır o ben değilim o adi suçlu sensin!” diye işaret parmağımızla karşıda hedef olarak gösterileni linç için taş atmak üzere hazırlanır-işaret ederken, diğer tüm parmaklarımız: “hayır o işaret ettiğin suçlu değil ,o senin zannın..biz diğer parmaklarının şahitliği ile işaret ettiğin asıl suçlu olan o,  sensin “diye kendimizi gösteriyorduk da, ne yazık ki bunu ne görebiliyor, nede anlıyorduk be Sevdiğim...hepimizin elleri ile işledikleri hepimize delil olarak apaçık sergileniyor ama hala biz kendi pisliklerimize bakmadan başkalarını yargılamaya çalışıyoruz. aynı körlerin döğüşüne benziyor hali üryanlığımız değil mi? evvet…

49-HUCURAT SURESİ:

1 - Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
2 - Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın. Öyle yaparsanız, siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.
3 - Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
4 - (Resülüm!) Sana odaların arkasından bağıranların çokları, aklı ermez kimselerdir.
5 - Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Bununla beraber Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
6 - Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirse  onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.
7 - Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zinet yapmıştır. Küfrü, fasıklığı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
8 - Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Ve ülkemizin her biriminin içine yerleşmiş yabancı menşeili ve Yahudi mason kabala dervişleri var.bunlar tüm kadim dinleri ve sırları bildikleri için şuan dünyayı ellerinde fır fır döndürerek oynuyorlar.atom çözüldü.o yüzden sürekli icad oluyor.o yüzden her şey bu kadar hızlandı ve hayat –dünya düzeni tehlikeye girdi..ATLANTİSLİLERİN  KENDİLERİNİ YOK EDİŞ DEVRİNE GELDİK SANKİ..bu ilmin madden şuan sahibi olanlar tanrılıklarını biz Müslüman ülkeleri üzerinde deneyimleyerek hava atıyorlar ve biz hala anlayamıyoruz.bu kadar cahil ,bu kadar idraken zavallı bir halkın hücrelerinden biri olduğum için çok utanç duyuyorum. ama ait olduğum, bu vücut ülkesinde işlev gördüğüm organım adına sonuna dek savaşmaya ve onun için ölmeye de hazırım. zira ben Sevdiğimden pembe beyaz VÜCUT KİTABI  ve aynı  renkte kapağa sahip olan O VÜDUN ŞİFASI KİTABI nı da BabaAnnem (ATALARIM) adına almış biriyim. tüm bu olan bitenin vücud ülkemizin, tabii bizlerin asıl hastalıklarımızın teşhisi ve açıkça tahlil sonuçları olduğunu da bilmekteyim. teşhis tedavinin yarısı olduğundan, bu pis işlemlerin ve acılı kan tahlillerinin bitişine sevinerek, bundan sonra içeceğimiz acı reçeteli ilaçlara odaklanmaktayım..


((*senelerce aradığım, hayalimde verilen Âli Kitabı(Evvel Zamanım ve A.U.Kurucu hz den), Vücûd ve O Vücûdun Şifası Kitabi(Sevdiğimden), Dervişler ve Masonlar Kitabını (Haybabamdan) birlikte yazarak kaydedip okurken ve fillerinin zuhurunu seyrederken çok şeylerde öğrenip anlıyoruz şükür.. bu yeryüzünde yaşayan biz insanlara yapılan en büyük torpillerden birisi aslında. Rabbimiz bizden vazgeçmiyor ve bize kendisini kendisi öğretiyor.ne mutlu bize ki biz bunun farkındayız. Sevdiğim..  masal çocuklarımın hemen çoğu yolda kalmış çocuklar biliyorsun değil mi? hepsi benden çok daha tahsilli ve yüksek kariyerli.en cahilleri inan ki bir benim. en çok ezoteristler, yaşam koçları, ne tür bir deli olduğumu anlamaya çalışan psikolojistler, kabalacılar, astroloğlar, efendiler- talebeleri (sahte veya gerçek),yüksek yargı mensupları, askerler ve benim gibi ev hanımları var .hepsi gerçek bir rehber için yanıp tutuşuyor ve buradan iz sürüyor, rüyalar görüyorlar. ben onlara mecbur değilim biliyorsun.yapabildiğim tüm sembolleri birleştirerek gösteriyorum. ruh kopyalayıcıdır, her şeyi bilir. Sevdiğimm..inanıyorum ki çocuklarımıza sahip çıkacaksın .zira onlar yolu, Seni seviyor ve inanıyorlar.. yani yolun çocuğu olmak istiyorlar ve öyleleer! ))



iş bu vücud ülkemiz üzerimizde oynanan oyunlardan şuan çok yıprandı.. aslına bakılırsa; nasıl ki 100 yıl evvel tüm dünya, başlangıçtan beri -binlerce senedir süren krallıklardan askeri despotlar kullanılarak boydan boya yıkıldı ve uzun süre halkların hafızaları bu postallar altında  silinip, sıfır hatıraya getirildi. eskiden tüm etnik ırklar, dinler, renkler, binbir çeşit giysiyle hiçbir moda akımına uğramadan binlerce yıl o muhteşemliği ile kalabilirmiş. ama artık bu son yüzyılda moda akımı bir senede dört mevsim değişse de, yine hiç birimizin sayısız yüzlerini maskeleyip örtmeye yetmiyor. çünkü çok münafık bir insan cinsine dönüştük.

eskiden her şey çok değerliydi, kutsallıklar vardı. ritüeller anlamlıydı..oysa günümüzde tüm resmi törenler kusturacak kadar bıktırıcı askeri bir baskı ve sahte ifadeyle dolu. insan kendi genetiğindeki yazılımı, biri ona söyleyemese de bilir. Ama o numara yapar, bilmiyormuş gibi münafık davranır.ve yapılan tüm zulümleri ,oynanan oyunları ve neyin  bedelini ödediğini de  genetik ata hatıralarından çok iyi bilebilir ..bilirde söyleyemez, itiraf edemez. bu nefret dolu kan güdücü,düğümlerine üfürülmüş eski  dönme jurnalcilerin bugünkü tohumları da ne yazık ki aynı fesad kazanına hizmet ediyorlar,aynı kaba ediyorlar ve nerede olurlarla olsun anında birbirlerini buluyor, ülkeyi kaosa sürüklemek için tüüüm oyunları hiç utanmadan oynuyorlar...her dem Kabil ve Habiloğullarının savaşı sürüyor ..yapacak bir şeyde yok.. siyaset hakikatte  hile oyunu ile hasmı yenmek ve  hasmını yenmese dahi ortamı ateşe atmak ilmidir.. hayırlı siyasette-hayırlı fitnede vardır tabii ..mesela itiraf ediyorum ki, ben sık sık hayırlı fitne ve  hayırlı siyaset adına size oyun oynuyorumJ!..


ve eğer olaya zumlarsanız ,herkesin atalarının izinden bilâ istisna gittiğini, kendi yazılımı üzerine kendi kahramanlık adını –künye mührünü-mahlasını vuramadığı müddetçe, kendi vücud şehrinde bir namos –kanun sütununu asla dikemeyeceğini de anlarsınız. yani bu nesil hükümsüz –kayıp bir nesildir ki atalarına tekamül ettirememiş, onları aynı yerde-cehennemlerinde tutmuştur..

Bir insanın yaşadığı yer olan kendi beden şehrinde, geçmiş kader program kayıtlarından çıkamayıp,onların kuklası olması ne kadar acıdır değil mi? halbuki o kişi diyelim ki; bilmem ne üniversitesini bitirmiş, kaç lisan biliyor, hatta bilmem ne şirketi tepesinde binlerce kişiye hükmediyordu. bir imza, bir tıkla ne hayatları diriltip ne hayatları söndürüyordu. o bir ceo-bir yaşam koçu tanrısı idi. o var ya o!! o atalarının mankurt olarak kullandığı zamane deccallerinden bir dabbetül arzdı. zira Yaratıcı kullarına haber vermeden hiçbir şey yapmazmış ya hani..

işte her insan istediği kadar “bilmiyorum” diye inkar etsin. Artık anladım ki, onlar kalplerinde her şeyi tüm hakikati ile bilip, hissediyor fakat ,halen inkarda inat ediyorlardı. kimse ben anlamıyorum, ben bilmiyorum gibi numaraları artık yutturamaz. bu ülkenin en garibanı ,en köylüsü dahi bunca sanallaşacak  şekilde teknolojik olmuşken, ülkeyi alttan alttan tüm kan güdücü doğulu aşiretler, tüm klancı kabileler, tüm şirket aileleri, tüm askeri idare sevicisi olan ve  silah-kimya sanayi sektörü nemalanıcısı vampirler= yani diğer adları olan paralel,meridyen,kutupsal yapılara  vermişken!!. hala mı kandırılacağız ya huu. uyanın artık! uyanın be!.. artık herkes diplomalı, okumuş.. ve hiç olmadığı kadar zalim bir insanlığımız var..neden?!!gerçekten de içimizde bir tek sabi çocuklar ve yaşlı meczubi kadınlar saf kaldı..


Bizim ülkemizde şu son yıllarda şimdiye dek hiç olmamış anormal bir bolluk, bereket, zenginlik var.dünyanın hiçbir ülkesi bu Halil İbrahim Sofrasına şuan bu şekilde sahip değil.ve olamazda.. sanırım ki bu hak edilmemiş, çalışmadan gelen yüksek lütuf, bizim aç gözlerimiz ve karnımızı doyurmaktan ziyade, bizi dinden imandan çıkarttı. kendi dinimizden, Yaratıcımızdan, Peygamberimizden ve O’nun getirdiği hükümlerin kayıtlı olduğu kitabımızdan öylesine nefret ediyorduk ki, O’nu ve O’na ait ne varsa cezalandırmak istedik..

Neden Müslümanlık  diğer dinler gibi serbest, şık ,havalı değildi ki?..neden bizim dinimizin ibadeti öyle hoş görüntülü değildi?. neden o kargacık burgacık harfler vardı?. latin harfleri ,yunan daha medeni değil miydi? bizim peygamberimiz neden  bir araptı da, MTV kanallarının bize şişirerek lanse ettiği sanal ünlülerden bir masonik üstat değildi?! işte içimizdeki asırlardır birikmiş kin dışımıza yansıtıldı. neden herkes umumen aynı durumda peki?  çünkü insan gözü herkesi görür ama bir tek kendisini göremez ..kendisini görebilmesi için aynaya bakmalıydı..ve net görüntü içinde aynanın tertemiz , tozsuz olması lazımdır. ayrıca ışık doğru cepheden yansımalıdır vs..

işte fitne fesatlığı içinden dışarıya kusturulan biz sahte Müslüman ülke hücreleri; bir birlerimize bakıyor ve her yerde fitne fesat vesvese, zanni yorumlardan başka hiçbir şeyimizin âksini göremiyorduk.ve sanıyorduk ki doğrusu bu..hayıır..doğru bu değildi.. doğru olan yerde eğrilik zaten aşikardır.. kimse o eğriye tahammül edemez ve anında düzeltilir. içinde bulunduğumuz halde ise, her şey iğrenç ve mide bulandırıcıydı. doğruluk yok denecek kadar az ve onlarda gelecek nesiller için mahfuz altındaydı.. bize onları görmek , anlamak, onlara yaklaşıp temas etmek yasak. onlar rahmanın gelinleri ve mahremi. sen kimsin ki onlara yaklaşıp dokunabilesin ve tertemiz genetiği-gerçek yolu-Kevser'i  kirletebilesin?!!…

Bu, dosdoğru olan yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara uymayın. Allah size bunları sakınasınız diye buyurmaktadır. En’âm / 153


temiz aynanın mumla arandığı ve onların kendilerini flu siyah tüller ardına sakladığı-silik durmayı tercih ettiği, tarihin dönüm noktalarından bir andayız ve ben bunun tüm idraki ile, bu anda yaşadığım ülkenin hüccüratını takip ederek kaydediyorum Sevdiğim. aslında hiç kimse ile görüşmek istemiyorum.insanlar benim kalbimi bozuyor.  Haksızlıklara,YALANA  tahammül edemediğimden dolayı çarçabuk fitneye bulaşabilen bir yapım var ve bunu anladığım anda onlara karşı çok sert, kırıcı olabiliyorum. zira beni kendilerinin ümitsiz, karanlık, vesvesevi cehennemi dünyalarına- aşağıya çekmeye çalışıyorlar…onlardan kendimi bildiğimden beri, taa minik çocukluğumdan bu zamana korktum. şöhret denen şeyi nasıl sevip, kendilerini harcadıklarına hep hayret ettim. herkesi sevdiklerini söylüyorlar ama dua ederken bile:” Allahım beni seven ,beni sayan, beni arayıp soran ,beni unutmayanlara … “diye dua eden kendine hayranları tanıyorum mesela.. bu nasıl evliyalık ?!! şöhret;  başka insanların sevgisine,ilgisine  mahkumiyet ve esarette demektir. neden insanlar her yanından onu bağlayan bir şeyi istiyor hiç anlayamıyorum.

Sevdiğim Pazar günü ülkemde seçim yapılacak.bu vücud ülkesinin bazı organlarına yönetici seçilecekmiş. işte ben kendime göre çok kıymetli bir tarafsız oy vermeyenimJ. şimdi oy vermemi dileyen partiler için isteklerimi kaydedeceğim. ilgilenen her ER partiye oy verebilirimJ..

-Evvela ilk icraat olarak tüm TC nüfuslarından Müslüman olmak istemeyenlerin kaydı silinecek ve inandığı ne varsa o yazılacak ki, bu adamların aşağılık komplexi bitsin.. dini kimlik bunalımlarıyla  bizi harcayıp fitneye vermesinler.

-İkinci olarak kendini bilme HİKMET OKULLARInın ilkokulla beraber başlamasını ve ehlince yaşatılarak öğretilmesini istiyorum. neden? çünküü; şu an evlerimizdeki tüm çocuklar birer uzak doğu gurusu-bilge olarak hanemizde oturmaktalar. tüm çizgi  filmlerden fenafillaha dek öğrendiler.. Hristiyanlık ve eski mısır,maya dinlerini de dibine dek biliyorlar(avatar=4 ana unsurda tanrıcılık ilmine vakıflar) ..bir tek tuhaflık  var..oda,  anababa ve öğretmenlerinin bunların hepsinden zır cahil olmaları.. zaten sorunda bu.. bu mini bilge guru çocuklar yüklendikleri bu yüksek ilimleri görsellikle ve müziklerle asla silinmeyecek şekilde kayıt altına aldılar.. sadece dini bilgileri olmadığından, bunların anlamlarını henüz çözüp kullanamıyorlar. işte bu mini gurular, tam kendini bilme-islam-i hikmet okulları için biçilmiş altın kaftan gibiler.. altın tepsideki kutsal kaseler gibi şuan ışıl ışıl parıldıyor ve göz alıyorlar. o yüzden Türkiyemiz, en minik ve en aktif, geleceği kuracak ve dünyayı yönetecek nesillerinde merkezidir.ve halk bundan habersiz amma dış alem takiptedir J..sen doğur, besle, onlar sahip çıksın!. sonra besle kargayı oysun gözünü, bu prenscikler okudukları ülkelere alttan alttan hizmet etsin. o kapılar sonuna dek kimseye boşuna açılmaz değil mi?


3. Talebim..her şehir kendi elektrik, su ve  gereken ne ise onu icad edip kuracak. Rüzgar gülleri ve güneş santralları ve artezyen kuyuları-şehir baraj gölleri..Her şeyi icad edip kullanan bir zihniyet bu kadar basit bir şeyi nasıl yapamaz anlamıyorum. fatura denilen ağırlık halkın sırtından kalkacak.. artık fatura istemiyoruz
J..şehrin belli yerlerine meyve ağaçları ve tarım bostanları kurulup, bahçe işini seven gönüllülere devredilecek. hareketsizlikten biriken negatif enerjilerimizi doğru  şekilde toprağa verip, üretime çevirmek için çalıştırılacak. buradaki mahsülün tamamı şehrin ihtiyaç sahiplerine ve dileyene verilecek…

köylerine gitmeyen, köylerindeki toprağı işletmeyenlerin yerlerini de devletimiz, şehir hayatından bunalmış ve tarımla uğraşmak isteyen vatandaşlara tahsis edecek. bu belli süreler zarfında olacak tabii. Boş toprağın hakkını teslim adına  işletim hakkı için olacak..bekarlar evlendirilecek ve evlenenlere ev kurmaları için sonuna dek destek çıkılacak. inanıyorum ki bu taleplerim belediyelerin yol kenarlarındaki çiçek tarhlarına yaptıkları masraftan çok daha az masraflı ve işe yarar olup, dönüşümle anında  kâra geçilecek şeylerdir...ha çiçek dikilmesin mi?. dikilsin elbette. ama önce halkın ruhu, gözü, karnı, elleri, cebi doyurulsun ki ,biz yolsuzluk yapmayacak, başkalarının kuklası olmayacak karaktere kavuşalım.. önce her konuda doymamız ve eşyadan gına gelmesi lazım..çünkü biz çok üçkağıtçı ve her fitneye açık bir millet haline geldik.

Şimdide en istediğim şey AHÎ TEŞKİLATI KURULACAK.. eskinin gururlu, dürüst, mert, seçkin adam gibi adamların tekrar ortaya çıkartmalıyız değil mi? mesela bu ülkede  ve dünyada bir tarikata= yola, klübe, vakfa, derneğe  ,birliğe vs bağlı olmayan yoktur. çünkü insan köle zihniyetle abd yaratılmıştır ve daima ait olduğu yerle Cuma-cumhur-birlik içinde yaşamak ister. günümüzde din adamı az yetişiyor. hele güzel sesli sanatçı  okuyucular çok nadirler. ne yapıyoruz her toplantıdan sonra onlara pekii? .tatlı, hamur işleri vs.eee.hani ahi-ihvan kardeşiydik?! .o adam, kimyasal tatlandırıcı ve glikozdan yapılan ürünleri yiyince gözleri yerinden fırlayıp, şekeri tavan yapıyor, damar sertliği yaşıyor ve hücreler bu ürünleri tanıyamadıklarından çözündüremeyip kiloya çeviriyor değil mi?. yani esasında bu esnafın hepsi derviş. başta efendilerini, başkanlarını, aile reislerini yavaş yavaş zehirleyerek öldürüyorlar. her işimiz hile oldu.tek amacımız daha çok para kazanmak gibi bir psikopatlığa dönüştü. ahilik kurulursa bu dürüst adamlar birbirlerini denetleyecek ve o zaman iş adamları belli cemaatlerin içinde gruplaşarak artık sadece birbirlerini zenginleştirme  aristokrasi?!! kulübü olarak çalışmayıp, halkla halk olarak yaşamayı da öğrenecekler..

Evet sayın parti mensupları oy vermem için ilk elden taleplerim bunlarJ.bunları gerçekleştiren partiye oy vereceğim. ama unutmayınız ki ben Turûku Âli Partisindenim. benim partim dünyadaki tüm partileri kurgulayan,yapan ve yıkandır. tüm paralel, meridyen, kutupsal yapılar sadece ve sadece benim partime hizmet etmekle yükümlüdürler. eğer siz bu talepleri gerçekleştirecek olursanız ben bileceğim ki Turûku Âli Partisi toptan masallarımı okuyor ve o zaman size teşekkür bildirimimi sunacağımJ..

Sevdiğim.. masalımın sonuna gelirken çok heyecanlıyım. nereye doğru gittiğimi bilmiyorum ama hissettiklerimle yol almaya çalışıyorum. sanki İsis’in peçesini açacağız.sanki Rahman’ın gelinlerinin duvağını kaldıracağız. sanki Leyla’yı göreceğiz.ve Leyla Leyla derken inşallah Mevla’yı bulacağız. işte bu yüzden haftanın seyrü sülükünde tarih boyunca kadın örtüsü hakkında malumatları toparladım: örtünmek gizlemek için yapılır değil mi? ne gizlenir ?değerli olan ve kimsenin bilmesini istemediğimiz her özel şeyimiz, çirkin huylarımız, işlediğimiz günahlarımız, işlemek için pusuda beklediğimiz günahkar emellerimiz
J.. bunları daima örter ,sırlar ,saklarız değil mi? .

işte örtmek kafirle eş değerdir kelime anlamı olarak. kafir de  hakikati bildiği halde bunu bilmiyormuş gibi yapıp örtene denir..mesela gece gündüzü ,gündüz geceyi örter.. giydirir, sırlar, mahremi yapar. eski devirlerde bir erkek bir kadını istediğinde onun üstüne hırkasını-âbâ  örtüsünü örtermiş. ve etraftakiler anlarmış ki o kadın artık onun mahremi ve diğer erkekler çekilirlermiş. mesela hz Nebimiz, Safiye Annemiz savaş esiri iken hırkasını onun üstüne bu anlamda atmış. bizler kadim gelenek ve kültürleri bilmeden o devirler hakkında konuşmak ve onları yargılamak hakkına asla sahip değiliz..ve manada da örtü böyledir. sizi hırkalarının içine alırlarsa yaşadınız, almadılarsa alsınlar diye dua edersiniz… beklersiniz… vesselam..

Ve sonra Sevdiğim.tüm devirlerde kadın Kâbe ile ilişiktir ve siyah giymiştir. çünkü kadın gece gibi gizli ve sırlıdır. .erkek olan ışıktır. o Nur’dur. varlık O’nunla varlığını bilir.o yüzden Güneş eril (RUH)kabul edilmiş, karanlık Ay (NEFS)ise dişil var sayılmıştır.. bedense Dünya’dır.ve varlık çocuğu da mavi Dünyamızdır.

Ahit sandığı-TABUT
insanın kendisidir
 içinde ölümsüz bir soyağacı vardır

Kainat dairevi yumurtadır, içinde galaksi adacıkları dairevi iç içe yumurtalardır
ve Dünya yumurtası içinde sırlanmış, kutsal emanetlerin saklandığı AHİT SANDIĞI, İNSAN dır..İNSAN, AHİT SANDIĞI TABUTU  İÇİNDE, derviş çeyizi olan RAHMANın âsâsı (Osiris’in bel kemiği, ölmez Tarik –hikmet ehli,kevser soyu,Tanrısal soy) ,RAHİYM kutsal kase (üreme,aşk,feyiz,bilinme isteği- heva ve heves) vardır.. insan tabutunun içine hapsedilmiş RUH’dan ibarettir. ACBÜZZENEB RUHLA İLİŞİKTİR=OL EMRİ. Ahit sandığının ışık saçması ise, O NUR ile ışıyan kandil olmayı başarmış İNSAN-I KAMİL MAKAMIDIR ki, henüz buralara çok uzağız Sevdiğim..


Her şeyin ilk hali nokta iken, örtüle örtüle, sayısız bohçaya sarıla sarıla insana gelmiş bir manayı, sen kalkıp, sadece kafadaki bez parçası ile nasıl anlayabilirsin? ayıp ama.. bize böyle öğretenleri de kınıyorum.bir erkek ne kadar örtünürse, onun nefsi olan kadını da ancak o kadar örtülebilir. biz birbirlerimizin içi dışına çıkmış haliyiz.. adam örtülü kadını çocuklarıyla eve tıkacak, onu yanına yakıştıramayıp beğenmeyecek ve vitrinlik için ayrı, örtüsüz biriyle gezip tozup eğlenecek. o kadın neden örtünecek ki? hangi er ’e?. erkeğe örtünülmez,  er’e örtünülür.. bugünkü İslami kimlikler ve tasavvufi yapılar aynen böyle olduğu için, biz zaten bu haldeyiz. orada dinden memnuniyet olsaydı  bunca karışıklık hiç olmazdı.. neyse ..


 Sevdiğim.. benim bu tür bir örtüyle bu masalda aslında hiç işim yok. sadece teferruatla zenginlik yapmak istedim.ve Senden asıl istediğim anlam ipucum “peçeyi kaldırmakla aynı zannettiğim kara madde=gerçek varlık=hakiki vücûdu seyr”dir.. bana yardım edeceğini umuyorum ve haddim olanı çoktan aştığımı da biliyorum.özür dilerim.buralara kadar çıkacağımı asla tahmin edemezdim ama ,geldik bir defa .bi bakiim! ,söz! hemen geri dönerim.. nasılsa Sen beni tepetakla baş aşağı atarsın yine
J..

22 mart cumartesi..bir arkadaşım nefessel yayıneviyle beni masallarım için tanıştırmak istedi ve masallarımı onlara tanıttı ..o esnada tıkalı bir lavabomuza kaynar su döktüm ve aaa!!lavabo baştan aşağı çatlayarak gitti.gelip arkadaşıma olanı yazdım..ben bu masallar hakkında neden karar veremiyorum biliyorum,..çünkü bana ait değiller. bunlarla çok para kazanacağım ve hazır müşterim olduğuna inanılıyorJ!?Sevdiğim.

Aynı gece sabaha karşı şu hayalle uyandım..bir yere davet edilmişim. çantamdan iki basılmış kitap ve rüya defterimi çıkartıyorum.benden ve rüyalarımdan nefret edip onları kapı kapı, el el gezdiren aniden başıma dikilip rüya defterimi çekerek “onu bana ver “ diyor. rüya defterimi ondan gülerek alıyorum ve “veremem “ diyorum. ”neden?” diyor. ”çünkü siz beni sevmiyorsunuz “diyorum. o gülerek ”evet” diyor ve gidiyor.. ve.. ..

NİKE  ZAFER V işaretinin sembolü
asteroid

28 mart Cuma .
 uzun aylardır geceleri ölü gibi uyuyan ben, 3 defa aniden uyandımJ. .hoşgeldin!! seher vakti ise; yazlıkta, sanırım evin damındaydım . oradaki en arkadaki odaya girdim. aşağıdaki evin köşesinde bir baba ve sarı tişortlu bir çocuk dikiliyordu..yarı karanlık sabah vakti.ben yukarıdaki en arkadaki odadan onları görecekmişim. ama o adam sanki çocuğa sarı noktalı NİKE (kanatlı -ZAFER) marka spor ayakkabı almış.ve birazdan inanılmaz yüksekten aşağıya doğru akarken uyandım. namaz vaktiiii!!


Sevdiğim..o acaip yükseklerden aşağıya kendimi salsam da, Sen beni korursun biliyorum ..anlamını bilmesem de teşekkür ediyorum..Senin tehlikeli sarı noktan olan  ben, durma vaktinde olmadığımızı ve yeşil ışıklı göze doğru seyredeceğimize inanıyorum…Seni Seviyorum..

29 mart cumartesi  masal sabahım..elimde tuttuğum bir şeyi deniz kenarındaki kayanın üzerine bırakıyorum.o küçücük bir  siyah takım elbiseli adam çocuk.çok değişik.Mehdi sanırım.o değişmeye başlıyor.gittikçe küçülüyor.onu elime tekrar almak istiyorum.o adam çocuk minik bir balık olup denize kayıp,sularda yok oluyor.gözlerimin içi hep su oluyor.gözlerim suyun içinde onu arıyor ama bulamıyor..



“.. .. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. … .. (
Bakara Suresi 187)

Örtünmenin Tarihi: kadim tarihte sadece kraliçe,hür kadınlar ve tapınak rahibeleri örtünebilirlermiş. köleler başlarını asla örtemez, şiddetle cezalandırılırlarmış. zaten antik tablet, heykellere baktığımızda hemen hepsi çırılçıplaktır. çünkü kumaş çok değerlidir ve kölelerin hemen hepsi her tür sex ,ağır işler içindir.. köleler sahipleri ne verirse onu kullanabilirler..kumaş, ziynet ve süs zenginliği, mevkii semboller..eskiden renkler dahi böyle kutsallık atfedilerek, halka men edilmiştir. mesela Çin’de imparatorluk sarısı, Yunan da erguvani mor yöneticiden gayri tüm aşağı tabakaya yasakmış.. tapınaklardaki rahibeler kutsal kişi sayılır ve örtünürlermiş. bazı belli tapınaklarında bu kişiler tanrı adına kutsal fahişelik yapar, tapınağa gelir getirirlermiş (sadece Hathor ve İsis mabetleri.. diğerlerine yasak).çocuğu olmayanlar veya  liderâni ilahi-tanrısal bir çocuk sahibi olmak isteyenler bu yola başvururlarmış. Doğan çocuklar lider özelliklerinde ise, belli süre zarfında tapınakta insiye edilerek yetiştirilir ve yöneteceği ülkeye verilirmiş.. tabii bu tapınak fahişeliği Yahudilik dininde her ne kadar yasaklansa da tapınakçılara söz geçirilememiştir..bu hep sürdürüldüğü içinde, Tevrat’ta ayetler inmiştir. Peygamber Efendimiz zamanında da Mekke bir açık Pazar-fuar merkezi olduğundan, Mekkelilerin çoğu köle kadın ve erkekleri bu iş için çalıştırıp para kazanırlardı ki, Kur’an da bunu men etmiştir.kölelere inen ayette, sahiplerin bu konuda sözlerini dinlememeleri istenmiştir.

Yani kadim zamandan beri ,sadece hür-özgür iradesine sahip, iradesini hürce kullanabilen kadınlar örtünmüştür.ve tabii ki bu saydığımız toplumlarda erkek de aynı kadın kadar örtülüdür.. Yunan tanrıçası Hera ve Demeter başlarından örtü sarkıtmışlardır.eski devirlerde kraliçeyi halkın görmesi yasak olduğundan, halk içine çıkacak kraliçe baştan aşağı örtünmek zorundaydı.çünkü eski toplumlarda baştaki kadın ve erkek yönetici ülkeyi beraber yönetirdi(şimdi karışsa suç karışmasa suçJ).kraliçe ülkenin mahremiyeti-anası olduğu için muhteremdir  ve halk ona saygı göstermek zorundadır. çünkü o, yöneticinin gizli mahrem hissini, duygusal anaç merhametinin sembolü annedir.

mesela Turuvalı Helen’i Mısır’a kaçıran Paris’in bu ülkede yaşadığı şaşkınlığı Herodot kaydetmiştir. Helen en çok, örtünmeyen ve halkına peçe takmayan bu özgür kadınlara hayret etmiştir..halbuki Eski Mısır'da saç ,kıl çok kutsaldı.ve rahiplerle beraber ,firavun ,hanedan mensubu tüm asillerde insiye idiler.tapınakta hikmet okurlardı.ve hepsinin saçları,KADIN ERKEK demeden sıfır- 0- TIRAŞLIYDI..dazlak başları üzerine süslü ve koku yayan perukalar takarlardı.hiç bir din sahibi tapınak dervişi saçını öyle uzatamazdı..(mesela günümüz yahudi şeriatına göre; yahudi kadınlar eğer başörtüsü takmak istemezlerse ya saçlarını çok kısa kestirmek veya peruka takmak zorundadır ya hanii.işte şimdi bu inancın kökenini de  öğrenmiş olduk.).

neyse ilgilenenler, nette sayısız araştırmayı tıklayıp okurlar. benim için asıl önemli olanı ise kopyalıyorum Sevdiğim. tarihteki şimdilik bulunmuş en eski kayıt,  Hamurabi Kanunlarında kadın statüleri ve örtünme yasasına beraber göz atıyoruzJ!…ve gerçekte bir statü,bir ayrıcalık olan elbise giymenin- örtünmenin  yüzünden edilen kavganın binlerce senedir hiç değişmediğine de şaşırmıyoruz?!!şimdi MÖ.13 YY DAYIZ..okuyunca da örtünmenin bugün tam tersine dönüştüğü göreceksiniz.yönetici ve zenginlerin eski köleler kadar çıplaklaştığını, imkanları düşük fakirlerin ise antik zamanların intikamını alırcasına kat kat örtündüğünü,yanii asırlar sonra manevi aristokrasinin nasıl yer değiştirdiğine şahit olup çok  hayret edeceksiniz!..


Arkeolojik kazılarda keşfedilmiş bir taş sütunda, kadın örtünme kuralları dışına çıkarsa cezasını şöyle belirtiyordu:

“Eğer bir adamın karısı ya da kızı sokağa çıkıyorsa başları örtülmelidir. Fahişeler, hizmetkârlar ve köleler örtünmemelidir. Eğer örtülü olarak bulunurlarsa, üstündeki örtüleri ellerinden alınıp, elli kere kırbaçlanıp, kafalarına bitüm dökülecektir.”

İster evli kadınlar, ister dul kadınlar veya Asur’lu kadınlar olsun sokağa çıkarlarken başlarını açmayacaklardır. Adamın kızları ya bir şal, veya bir gulinu ile örtüneceklerdir.

Sahibi ile sokağa giden Esirtu’lar (cariye, esire) örtülüdürler. Kocaya varan Kadiştu’lar, (bir ‘kutsal fahişe’ kategorisi) sokakta örtünmelidirler. Kocaya varmamış Kadiştu’ların sokakta başları açıktır, örtünmemelidir.

Fahişe örtülü değildir, başı açıktır. Örtülü bir fahişeyi gören olursa, onu tutuklayacak, şahitler bulacak; onu saray mahkemesine götürecek, ziynetlerini almayacaklar, onu yakalayan (sadece) elbisesini alacaktır. Örtülü fahişeye, elli sopa vuracaklar, başına zift dökecekler.

Eğer bir adam örtülü bir fahişeyi görür, onu serbest bırakır (yakalamaz) ve saray mahkemesine götürmezse o adama elli sopa atılacaktır. (Adamı) ihbar eden elbisesini alacak, kulaklarını delecekler, iplik geçirecekler, arkasına bağlıyacaklar. Bir ay süreyle kıralın hizmetini yapacaktır.

Esire’ler örtünmeyecekler, örtülü esireyi gören yakalayacak ve onu saray mahkemesine götürecektir. Kulaklarını kesecekler. Onu yakalayan elbisesini alacaktır.

Eğer bir adam, örtülü bir esire görür ve onu serbest bırakır (da) o, yakalanmaz ve saray mahkemesine götürülmezse, onu (adamı) suçlayıp, ispat ettikten sonra, ona(adama) elli sopa atacaklar. Kulaklarını kesecekler, iplik geçirecekler, ensesine bağlayacaklar. Onu ihbar eden elbisesini alacak, o adam bir ay süreyle kralın hizmetini yapacaktır.

Eğer bir adam esiresini (esirtu) örtmek isterse, beş veya altı arkadaşını oturtup, onların önünde onu örtecek ”O benim karımdır” diyecek, O, onun karısı olacaktır. (Başka) adamların önünde örtülmeyen ve kocası ”bu karımdır” denmiyen esire, eş değildir. Esirtu’dur.

Eğer adam ölürse, örtülü karısının evlatları yoksa esirelerin evlatları, (öz) evlattırlar ve (mirastan) hisselerini alacaklardır.”(ALINTIDIR)
nur cihan
nuralem7@hotmail.com

28.03.2014

21 Mart 2014 Cuma

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 91

bir bedende ruh ikizi olmak=Zülkarneyn
 çift kartal sembolü(madde=mana )
Üç defa ululanmışlık
ALLAH LAFZI TACI TAKMIŞ
İbis Kuşu sembolü: katiplerin piri
 Hz İDRİS(Thot-Hermes)
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI  91


Güneş'in Koç burcuna  girdiği  bugün yeni yılımız kutlu olsun..


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..her ne kadar masalımızın bir çocuğu olduğunu kurgulasam da, bu mevzuda tam emin bir rüyaya sahip olamadığımdan temkinli gitmeye karar verdim.belki simsiyah saçlı, arı duru bembeyaz tenli, gök gözlü bir oğlumuz olamadı.ve aşağıdaki basket sahasından bakan ona, top oynasın diye penceremden sarı bir top atamadım. bu çocuk hiç büyümüyor nedense. galiba ona iyi bakamıyorum J. zaten onun anasıda kendine bakmayı öğrenememişti.

Her neyse masalım doğum yaptı varsaydığımız için  40 günlük lohusa dönemimize de girmiş bulunuyoruz .iş bu süreçte sık sık depresyon geçirebilir ve hem ahirete hem de bu yana açık olan iki kapım arasında gidip gelebilirim. umarım beni korursun da negatifliğim zirve yapmaz. Huysuzluk abidesi geçimsiz ,nalet yapım iş bu zarf esnasında hasta olduğundan, özür de dilemeyeceğim tabii ki J..


ve ilk hezayanı naletliğim
J!!:biliyorsun bizim toplumumuzda bir gelin kız almak demek ,hem yatakta,hem mutfakta,hem evde ,hem tüm aileye bedavaya hizmet eden köle almakta demektir .kadının kimliği yoktur.. koca ve o kocanın aile soyadı ve dahi kimliği artık olaya el koymuştur..bu zavallı köle kız aileye öyle saygılı bir hizmetçi olmalıdır ki, o eve diri girerken ancak ölüsüyle baba evine teslim edilir*(tabii artık durum değişiyor, ben genel umumi halimizi kaydediyorum)..veya gerekli hizmetlerini tam yapmadığında yada artık beğenilmediğinde, kapının önüne hiçbir hakkı teslim edilmeden öylece, insanlığından ihraç ettirilmiş bir halde konulur. kimsede buna bir şey demez nedense..

İslam sadece namaz,oruç,hac gibi belli kıstaslarla anlaşılmak isteniyor ve asla hak hukuk çerçevesine göz dahi atılmıyor malum…aslında bu İslam’ın hiçbir şekilde onaylamadığı ve yasakladığı bir şeydir. Oysa kadına yapılan zulüm daima İslam’a mal edilir değil mi? ewett!. şimdi içinde tüm sosyal hükümlerin olduğu NUR SURESİ HANGİ AYETLE BAŞLAR bakalım mı?:

1 - (İşte bu âyetler) bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kıldığımız bir sûredir. Belki düşünüp öğüt alırsınız diye onda açık açık âyetler indirdik. ( 24.NUR SURESİ 1. AYET)



islam kadını o kadar yüceltmiştir ki; Rahiymle Hayy esmasına dünyada ortak etmiştir.
ne yazık ki peygamber efendimiz bu alemden göç edince; ilk icraatlar yavaş yavaş unutturularak, O’NUN TARAFINDAN KADIN’A verilen tüüm yetkili imtiyazların da  AYNEN İADESİNE durum DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR. ve yine arap toplum geleneği olan (Ortadoğu’dan gelen atalarının)  eski doğu aşiret-kabileci köle zihniyetine kadın cinsi tekrar mahkum edilmiştir. kadına yapılan zulüm bugün daima İslam’ a mal edilse de, hakikat bu değildir ve İslam bundan münezzehtir.

kadınına değer vermeyen, onu yok sayan hiçbir millet geleceğini inşa edip huzur ve refaha erişemez. medeni sandığımız batı ülkelerinde de  kadının durumu bugün değişik değildir. gizli gerçekleri bakmayı bilenler görür. medeniyet sadece refah seviyesindeki resmi sayılar değildir. mesela.. şimdi, hayran olduğumuz batı -kuzey ülkelerinin medeni-gelişmiş düzenlerine  bir bakalım mı lütfen..

şu anda tüm dünyayı, kuzey yarım kürede yaşayan beyaz –Hristiyan (Yahudi)veya artık dinleri dahi onların teknolojik çağlarına  yetmediğinden dolayı,  dinsizlikle iştigal edenler  idare ediyor değil mi? ewet..bu ülkeler nasıl öyle yüksek refahlılar peki? Cevap: hırsızlıkla ve katillikle tabii.. göz koydukları tüm ülkelerde belli konumlara (buna din adamı-sahte mürşit de dahil), tam kapasite yetiştirdikleri kendi yöneticilerini dikerek bir defa olayı baştan- en tepe noktalardan ele geçirip ayaklarını sabit kadem basıyorlar ki, sonrası zaten çorap söküğüne bağlı değil mi? . ve aynı bir virüs gibi, ekonomik olarak işgal ettikleri ülkelerin yeraltı kaynaklarını sağaltmaya başlıyorlar(vampirlik).. ayrıca bu geri ülkelerde?!  türlü kimyasal deneyleri- salgın virüsleriyle(*kendi icatları olan) hiç utanmadan sürekli deniyorlar.


sonra yeni aşılar ve yeni kimyasal tatlandırıcılı yiyeceklerini  bize altın tepside, zehir misali sunuyorlar değil mi? ewwet!. sonra ne yapıyorlar?. bizi iyileştirmek için bu yeni çıkan hastalıklarımızla mücadeleye başlıyorlar. bize acaip ilaçlar ve aşılarını topluca zerk ediyorlar değil mi? ewwt!! Ee! Bunu bedavadan babalarının hayrına mı yapıyorlar peki? Kuzey ülkelerinde anababası ölenlerin  kaç tanesinin ebeveynlerinin cenazesiyle meşgul olduğunun da bir yüksek medeni yaşam sayısına bakınız isterseniz!.

ve tüm tükürük,kan örnekleri bedavadan toplanıyor.İsrail merkez olmak üzere birkaç laboratuvarda en mükemmel insan türü üzerinde ve ırkların genetik programı hakkında araştırma yapılıyor. tek tek aile soyağaçları çıkartılıyor. inanmıyorsunuz değil mi? inanın, inanın!. ben bu son yazdığıma seneler evvel şahit oldum mesela. Kozmik okul Rusya’da idi. yetişen öğrenci bizim ülkemizdeydi. kan örneklerini bedavadan onun estetik merkezine gelip alan doktor ise İsrail’dendi.ve sarışın mavi gözlü idi. hiç Filistinli gerçek bir Yahudi bu tür bir ırk olabilir mi? hani sonradan Yahudi olunmuyordu!peki bugün dünyayı yöneten Hazar Denizi Yahudileri-dönmeler –masonik kabala dervişleri kimdir? Bizim ırkımız yani..

MESELA HAYRAN OLDUĞUMUZ ;kendi ülkesine bomba atıp, halkını öldürüp, Irak’a sefer için bahane bulan  medeni?! -dünyayı haraca kesen ve hepimizin mafya ağası Amerika  ilk iş olarak ne yapıyor?! arkasına düşman Iraklı halk saklanıyor diye 30 milyon hurma ağacını yakıyor, kesiyor ve dünyanın en medeni ülkeleri nedense bizim ülkemizde henüz yaptıkları gibi,  Bağdat’a da naklen kameralarını  yerleştirip, arenada hayvan döğüştürür gibi (ÇÜNKÜ, BİZİ ÖYLE SEYREDİP TEMPO TUTUP HAKARET ETTİLER VE BİZ ANLAMADIK )“diren Irak, yanındayız DİREN HURMA AĞAÇLARI ,direnin Müslümanlar” diye neden bağırmamışlardı  peki!!. bu mu gelişmiş medeniyet?!.neden bizim atalarımızın binlerce senelik yazılı resimli taş tabletleri bugün Amerika’da gazete kağıtlarına sarılı viski ile değiş tokuş edilerek elden ele geziyor peki!  O taşlar dünyanın en kadim eserleri-kanunlarımız- tarihimizdir. Bu mu medeniyet?!ve HERKESİ AŞILAYAN,GENETİĞİ OYNANMIŞ TOHUM TİCARETİ ELLERİNDE OLAN kuzey ülkeleri neden bugün üreyemiyor ,neslinin yok oluşunu seyrediyor peki?


o kadar korktukları kara kafalılara(*kendi deyimleri) er veya geç topraklarını bırakmak zorunda olduklarını ve nasıl paniğe kapıldıklarını neden anlayamıyorsunuz peki?! Masal diyarı gibi minik minik ırkçı prensliklerinde, sen, doğu kimliğinle kanunlarını boz bakalım seni ne yapıyorlar. o zaman neden kendi ülkende de onların ülkesinde yaşadığın gibi sustalı maymun gibi durmayı bilmiyorsun. Onların ki kanunda bizimki kanun değil mi? orada Avrupalı oluyorsun da burada neden Asyalı oluyorsun!.. git o ülkelerde de fitne fesat çıkart ve onları da sorgula bakalım! kendi iç işlerine karışmak isteyen seni, kendilerinin başka ülkelere karıştıkları gibi karıştırıyorlar mı gör gününü..çünkü onlar yönetici ,sen yönetilensin.


şimdi bu ip uçlarından yola çıkarak eğer vicdanın varsa doğruyu söyle!. dünyanın en gelişmemiş orman kavmi mi daha medeni ve barışçıl, yoksa o özenerek  medeni sandığın azgın kan emici kuzey ülkeleri mi?!  Sen hiçbir Aborjinin, bir Afrikalı yerlinin, bir Amazonun ,bir Çöl kabilesinin başka bir ülkeyi fesada verip ateşe saldığını gördün mü?..hayır!.. peki bunların doymak bilmez aç gözlülüğü neden? Onları kendinden üstün gören sensin,hadii sen cevap ver !..

Ve şimdi tüm dünyayla nasıl alay ettiklerine  bir  idrak ipucun!: Onlar önce tasarlıyor; plan yapıyor ve kitaplaştırılıp yazıya döküp bunu kaydediyor, senaryo haline getirilip, kurgulanarak filimleştiriyor. o film tam zamanında tüm dünyada aynı anda vizyona sokuluyor. tüm dikkatler aynı noktada, toplu zihin yönetimi ve toplu düşünce tevhidine ulaştırılıyor(AYNI ANDA ortak zihinle AYNI RÜYAYI GÖRME İLMİ).  daha sonra sen o filmin dışını izlerken, manası senin beynine kodlanıyor ve sen yapılacak aksiyonlara bilinçaltında kabule hazırlanıyorsun. her önemli filmin akabinde veya bitişiğinde dünyada çevrilen dolaplara da bakmayı artık öğrenmelisin! Buna yeni dünya düzeninde “beyin kontrollü mankurtlaştırma” deniyor. bunu gerçekleştirenlerse medya patronları- belli dünyevi tanrılık adayları! hadi artık bu bilgin de hayırlı olsun! nasılsa gülüp geçeceksin!!unutma lütfen!!ve yakında gelecek olan NUH TUFANI FİLMİNİ takip et mesela…

(*en son örnek film “Bir İmparatorluğun yükselişi”ne git.. orada ari tanrısal Yunan soy ile şeytan tarafından  insiye edilmiş Pers kral soyunun savaşını ve altın çocuk Yunan’ın yeniden doğum kurgusunu gör.. yapmak istediklerini birazcık hiç olmazsa anla lütfen! yakında Konstantinapol! )


ve biz Müslümanlar; kendimizden-dinimizden utanmayı bırakmadıkça, düşünmedikçe, dürüstçe çalışıp kaliteli ürünler üretmeyi beceremedikçe daima onların kölesi olmaya mahkumuz. biz ne zaman AHİ TEŞKİLATINI YENİDEN KURAR, DÜRÜST ADAM OLUP SAĞLAM İŞLER YAPARIZ, O ZAMAN tüm dünya da bize gülüp, bugünkü gibi  alay etmez.. bizi de İNSAN SAYARLAR.. muhatap kabul ederler.

Sevdiğimm..bugün masalım 91. Sayıda yani 10 ,yani anahtar kilit –OL-hükmünde. günümüz dünyasının maddi yazılım harfleri 10,00111010 101 vs.Fiş-piriz, tencere –kapak misali ya hanii!.tekamüller ilerledikçe , insan denilen sonsuz- sınırsız o olağanüstü varlık ortaya çıkmaya başladıkça, bu yazılım muhakkak ki daire daire (nokta nokta) ilk haline tekrar dönecektir.

şu halde 10 numaralık bir kaderimiz var demektir. kaderimizi sevmemiz lazım. zira herkesin kendi kaderi, O’nun,  kendisini okuyacağı yegane kitabıdır. Kimse kendi kitabını okumayı başarmadan  bir başkasının  kitabını okuyamaz .göz atıp kopya çekebilir ama, aldığı tüyolar genelde onun esma kombini terkibine uymayacağından o kişiye sıkıntı, maraz, vesvesevi hastalık(onda var bende neden o mana yok?!), naletli huysuzluk, karakter bozukluğu olarak geri döner. umumi olarak verilmiş terkipler ,aspirin gibi  ANLIK SANAL ÇIKIŞLAR yapsa da, özel esmalar, özel sayılar, özel gizli saklı kader değiştirmeye yönelik niyetli çalışmalarsa, o kişileri inanıyorum ki Babil Kuyusu’na baş aşağı asacaktır.ve öyle!. düğümlere üfürenlerin hali de öyle!vay o kişilere ki,  onları kimse duyup yardım da edemeyecektir..


Eğer makamı güneşte oturan terzi İdris
( as.),size , bir esma hüllesi biçip(manevi astrolojik horoskop), dikip, kişiye özel giydirmemişse, ne giyerseniz giyin o sizin üzerinizde emanet ve eğreti olarak sırıtıp, sizin ilim hırsızlığınızı ele verecektir. ne vakit  kalemi ,mürekkebi, kağıdı, yazıyı, gömleği(esma elbisesi-hulleyi) icad eden hz İdris(Thot-Hermes-Merkür= akıl) size vücûd kitabınızı yazıp, kaydedip verirse, sizde bu kitabı okumaya ve okutmaya başlayabilirsiniz. O, yerin altındaki dehliz mağarasında, O, kara üçgen taşın altında bekleyen hikmet sahibi Kadim Adam’dır.


Sevdiğim.. lütfen benle ol! Yine yazım aldı başını gidiyor ,kontrol edemediğimde harflerim beni ürkütüp,korkutuyor.. ama galiba insanlar beni çok incittiklerinde, onların gizli saklı başka niyetle benle ilgilendiklerini anladığımda çok kırılıyor, çok daha derinleşip, bir kara delik misali kendime çöküyorum.big bang misali patlamalar içinse işte, şimdi hazırım!. her kara deliğin ardı ak delikmiş ya hani.. ve devenin iğne deliğinden geçmesi(spermin yumurtayı delip girmesi=kün –ol yaratımının başlaması),kader-ip-yılan genetik DNA harf yollarımın yola çıkması da ancak böyle gerçekleşiyormuş, şuan yazarken anladım.


meğer Yol’a ilk çıkan NİYET miş (Ameller Niyetlere Göredir). ve o niyete yüklenen düşünceleri meydana getiren harflermiş..harflerin yanyana gelip bir kelime olması ve yaratımı istenen şeyin adının konması (kitabın başlığı)ve o AD’a layık görevin tasarlanması o eşyanın ana iskeletiymiş. evin dış duvarları yapıldı ve şimdi HAYY yollarında genetik yılan-yazılım-DNA metnim ilerlerken canlanıyor ve hayvani huylarımın bende hayat bulması olan ana karakterim oluşuyormuş… … …


yıllar evvel Devam Eden Gölgeler   Haybabam için şöyle demişti: ”eskiden benim çok az kitabım vardı.bir kaç tane. onlarda yatak odamda dururdu.ama Haybabam bana kolilerle sürekli kitap verdi,yolladı.bazen başka şehirlerden o kitapları otobüslerle yolladı.artık yatak odama yaptırdığım kütüphanem kitapla dolmuş,şimdi odanın dışına yaptırdığım yeni kütüphanemde dolmuştu, hala daha yeni kitaplar geliyor” ..

işte Sevdiğim bugün masalımızın konusu en sadık ve en güzel dost kitaplara adanmış olsun.Senin beni=benim Seni okumaya başlayışının üzerinden yıllar geçse de, bazen benden sıkılıp(Seni çileden çıkartıp, öfkeden deliye döndürdüğümde )elinden fırlatıp atsan da, nedense bir müddet sonra kaldırıp attığın ben kitabımı merak edip, yine kaldığın yerden okumaya başladığını biliyorumJ.keşke Senden hiç bitmeyeceğine dair söz isteyip o sözü almamış olsaydım.hiç kimse tek bir kaktüs çiçeğiyle ömür sürmek istemez biliyorum. sık sık beni her türle aldattığını ve daima aldatacağını da biliyorum. bunları taa Seni tanımadan çok önce öğrenerek, ağlaya zırlaya kabul etmek zorunda kalmış, kıskançlıktan her daim kendime zarar vermiştim.

 işte böyle!.insan olmanın serüvenleri hep aynı. ahde vefa .hadi bakalım Sevdiğim okumaya .İKRÂ! ..

masal bu ya!!
İKRAR edip yola koyulduğumuz ana kitabın harflerinden bir harf, başka bir harfe aşık olmuş. aşk bu ya!. bu iki harf aslında birbirleri için yaratılmış, aynı yumurtanın içindeki çift sarı imişler.. sanki LamElif misali bir bedende iki ayrı ruh veya bir ruhun iki ayrı bedende tezahürü misaliymişler.ve “lamelif  tek harftir. sakın onları ayırmayın” demiş hz Nebi. BİR BEDENDE İKİ RUH KUŞU.. biri anlatıyor, diğeri yazıyor …onları vaktiyle kim ayırdı ve değişik zamanlarda dünyaya farklı terkiplerle yolladı peki?.. neden?! Neyse ki benim aşık ruhum bu alemde de Seni yakaladı.. buldu.. beni de Sana sürükleyerek Seni bana buldurdu. ne çılgın bir hikaye aslında. kimse inanamaz. bende inanmam mesela.sadece ruhum adına huzurdayım o kadar.

“Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz
(her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.” (2 / BAKARA – 156)


HER YENİ DOĞAN İNSANIN;
okumak istemenin devamı, sürekliliği, arz edilen yepyeni bir kitap, YENİ BİR KUR'AN, YENİ BİR PEYGAMBER MAKAMI VELAYET OLDUĞU HAKKINDA MALUMAT..

CİNnin VE İNSin BİRLEŞİMİ OL’AN İNSAN
sayısız değişik varlığın, sayısız eşya=esma=isimler topluluğunun cem makamıdır.İnsan  canlı  Kur’an’dır. hayatı ve yaşamı kendi kitabına göre kurgulayan, olması lazım gerekenleri olduran yetkili YERYÜZÜ KURUCU makamı vali-velayettir..

 KUL=DE’Kİ de ki, demesi-dilemesi istenen ve dileyip ,bunu ALLAH ADINA İSTEYİP-TALEP EDENDİR.. insan, tam kemal bir saf ayna olmadıkça, yani HAK’TAN ALDIĞINI, hiçbir yorum katmadan yansıtmadığı müddetçe ,yansıttığı her eşya ancak ve ancak ona DABBETÜL ARZ MİSALİ BİR HİLKAT GARİBESİ (ol’ur )ol’arak dönecektir.*(işte bunu anlarsan sahte şeyhlerin sahte müridlerine yaptığı zulmü de anlarsın )...

Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” 7 / A'RÂF - 23

her beden bir rahiymdir.içinde kendi mana ve madde çocuklarını barındırır.
hepsi birlikte bir vücuddur.işte bu vücud =varlık kitabının adı İnsandır.ve bu vücut =varlığın şifası da yine hem zehir hem de panzehir olan iksiri kimya İNSANdır.

insan Allah’tan gelip Allah’a dönücü olduğundan dolayı da GİTTİĞİ YOL ALLAH’tır. genetik Turuku  Âli.. HAY- yol soyumuzun, ALLAH’TAN GELİP ALLAH’A RÜCU EDEBİLMİŞLERİN KAYDETTİĞİ SEYRÜ SÜLÜK YOLU-kader-dna-yazılım- gerçek ATALAR KÜLTÜ.. Sıratelmüstakim =şaşmaz doğru yol. evvet.insanın kendi kitabını okuması kadar şaşkınlık verici hayrete mazhar hiçbir şey olamaz .insanın kendisine bu kadar unutturulmuş olması muazzam bir  kurgu sistemidir. insanın kendisini hatırlaması ve bir daha kendisini unutmayıp,kendine bunu  hep hatırlatması ise daim zikir-daim salat-daim zevkten başka ne olabilir ki!. bir hayretten bir hayrete koşulan Sâfa ve Merve de budur.


insan ancak kendi hastalıklarını kendisi teşhis edebilir ve ancak kendi kendini iyileştirebilir.dışarıdan olan hiçbir maddi ilaç insan ruhuna etki edemez. insanı oluşturan niyete ve yazılıma, onun ışık bedenine, onun geometrisine asla madde nüfuz edemez.. zira o manadır =aslolan ve dış maddeyi de yaratan anti madde, yani gerçek olandır.. bu anlamlar herkes için değildir; eğer o kişi gerçek bir insan makamındaki insansa böyledir.. yoksa henüz tekamüllerini tamamlayamamış bir evrimsel metoformoz-  tek hücre(tek esma) yapıdaysa; tabbi ki ona tv ,telefon, radar, ışın-şua, ses dalgaları etki edip, atomik yapısına nüfus ederek, onu medeniyet sanılan şeyin yaşayan  sistem kölesine devrettirebilir ki, bugün tüm dünyada hızla gerçek insanın yerini alan  biorobotluğa doğru gidişatı anlatan, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarlık- bedene tapanların şehvet ilimleri de zaten budur..

Bir aksaklık bulmak için gözünü tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun düşer. (Mülk Suresi / 4.ayet)

Allahımız bizi muhatap alıyor ve bizim soru sormamızı, O’nunla sohbet etmemizi, O’NU O’NA SORARAK,O’NA BAKARAK ÖĞRENMEMİZİ İSTİYOR.. bunu bilin veya bilmeyin olay budur.çünkü tefekkür etmiyor ve hiçbir şeyi sorgulamıyorsunuz. sorularınız olmazsa asla cevaplarınız size gelmez..siz sadece daha çok şehveti (sex, makam, güç, para vs) yakalamak için yaşamayı planlıyorsunuz..imanınız olmazsa asla HÜRLEŞEMEZSİNİZ.. VE CARİYENİZ MEHDİNİZİ DOĞURMAZ (beden RUH’U azat etmez)….

ve yeni yapılan beton tarlası- her sesi ileten evlerde üst üste yaşamaya mecburuz. evlerimizin altı,üstü her yanından sayısız elektrik kablosu, sınırsız verici -alıcı yayın geçmektedir. oysa topraktan yaratılmış bir çanak anten olan insanın, sürekli topraklanmaya ihtiyacı vardır.ne yazık ki bugünkü evsel malzemelerin hemen hepsi plastik karışımlarından olmaya başladı. şu halde insanın boşaltamadığı ve sürekli yüklendiği bilgi-enerji ,kullanmadığı müddetçe ona zarar verip cehenneme atmaktadır. çünkü aldığının zekatını ve sadakasını vermeyen insan haramzadedir. özellikle hiç çalışmadan aldığı hediye ilimde, ona sahip çıkarak yetimin hakkını yemiş olur.. İNSAN O EMANET İLMİ;anasız babasız doğuracağı (kendi ruh-gönül çocuğu)kendi yetiminin erişkinliği vaktine dek mahfuz edip, onu işletip, tarlayı ekin alacak hale getirmekle yükümlüdür.

.

İNSAN’ın önce TABİAT’tan(cemadat, nebadat, hayvanat) BABA’ya DOĞUMU ve BABA’dan ANA’ya DOĞUMU ve ANA’dan DÜNYA’ya DOĞUMU ve İNSAN’ın BEDEN RAHMi’nden  kendi RUH ÇOCUĞUNU DOĞURUŞU=ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEKTİR..

Eski masallarda padişahın kızının daima üç oğlu olurdu ve onlara şu ismi verirdi. Ne İdim?(BEN KİMİM,NEREDEN GELDİM), Ne Oldum, Ne Olacağım?  ..bugünün insanın en büyük kaybı  hikmet sahiplerini ret edişi ve insanın kendisini bilme okullarının kapatışıdır .eski devirlerde ve günümüzde de sahteleri hakikisinden kat kat fazla olan bu bâhâ biçilemez hazine ilmi=mürşid=insan-ı kamil olma okullarında okuyabilmek ne yazık ki yeryüzünde yaşayan çok az kişiye nasip oluyor. çünkü diğerleri, sadece kendi kötü niyetli çıkar kullanım temayülleri ve o ilmi elde edince de onunla tanrılık başta olmak üzere, negatif= sanal  alemler uğruna (şehvet,makam, kariyer, para,vs) kukla biorobot olmayı seçip,bu hazineyi taa en baştan kaybediyor ve bunu da asla anlayamıyorlar.. işte  o yüzden bugün bizler, bu kendini bilme okullarını tekrar hayata geçirmeyi başarmalıyız..yer altından yer üstü resmiyetine aşikar etmeliyiz ki, sahte ile som apaçık ortaya çıksın ve bu kadar dabbetül arz ortalıkta cirit atıp deccallık taslamasın..

ve bu kendini bilme dersleri ilkokul birinci sınıfından itibaren ehlince okutulmalıdır. çünkü bugünün insanına tüm ilimler sonuna dek açıldığı halde; İRFANİ HİKMET ,himmet, feyz, basiret , mümin bakışı olan feraset ne yazık ki ihsan edilmemiştir.. ki, buda MÜRŞİDLİK MESLEĞİDİR..

Efendimiz s.a.v.: “Müminin ferasetinden sakının; çünkü o Allah’ın nuru ile bakar.”diye boşuna söylememiştir.

şu halde böyle bir HİKMET-KENDİNİ BİLME OKULU’na kaydedildiğimizi farz edersek, kendimize bugün ilk soracağımız şey şu olmalıdır: ben kimim?, nereden geldim? (burada ne yapıyorum?),nereye gideceğim?.. bu sorulara başkası değil kendimiz kendimizde cevap bulmalıyız. çünkü bu yol tek kişiyle gidilir. yol kaygandır. herkesin bir mavi boncuğu=”seni seviyorum..seni kendim için yarattım, alemi senin için” anlamlı gizli notu dâhi,daima o kişinin ruhunda kayıtlıdır. o halde dedikoduyu, nifakı, fitne fesat “o şunu demiş,bu bunu demişi bırakıp” artık vakit kaybetmeden nazar ber kadem olup, kendi sefânı sürmeye ve sahip olduğun gizli hazineyi keşfe bak.. ve içinde hazineni bekleyen o HAYY, YILANI UYANDIR! o hazineni sana teslim etsin ..ve sana şifa ilmini öğreten Şahmeran-ı Lokman Hekimin olsun..aminn.

İLMİ BULUT ..  SAHÂB… .سَحَاب

 Sevdiğimm..
hani Peygamber Efendimizin çocukluğundan beri başının üzerinde bir beyaz bulut daima onunla hareket edip O’nunla dururmuş ya!.ve küçük bir çocukken amcası ile gittiği Şam kervanında O’nu bulutundan tanıyan bir rahip Bahira vardı.. o bulutun anlamını bilen ve O küçük çocuğu O BULUT yüzünden tesbit edip öldüreceklerini anlayıp Çocuğu korumak için memleketine geriye yollayan BAHÎRA. hatta henüz peygamberlik şeriatı gelmemiş ve tebliğe memur kılınmadığından, resmi vazifesi başlamayan Efendimizi ilk tanıyıp, sorgusuz sualsiz iman eden kişide O Rahip BAHİRA..

kitaplar daima bize peygamberimizi güneşten koruyan bir sayaban-gölgelik olarak o bulutu anlatırlar değil mi?!evvet!.işte geçen masalımızda yazdığım, bugünkü pc lerdeki bulut programı ilmi ile ÂMÂ bağlantım, iki gün sonra masalımı okurken aniden tuhaf bir şekilde beni bu manaya getirdi.. o zaman nefsin içindeki ricalin nefeslerinin kaydını ve SAHAB-SAHABİ yi ilk defa birazcık çok şükürki anladım. aslında geldiğim bu yükseklerden daha yüksek anlamlı ilim için hayatım boyunca  başımı secdeden kaldırmamam lazım, ama o zaman Sana masal yazamam değil mi SevdiğimJ!!beni şükürsüzlüğüm ve ibadet tembelliğim için lütfen affet(* bunları okumanıza izin verilen heeyy !! sizler!..sizin şükrünüz çok daha büyük olmalı biliyorsunuz değil mi!.umarım ki içimizden en saf olanın yüzü suyuna hepimize kurtuluş erişe ve aminn)..


şu halde bunu idrak edince neyi de idrak etmiş oluyoruz bakalım: hani eskiler yazmış ki; keramet adına manada ne varsa hepsi bir gün maddeye dökülecek, ilim sahipleri de bunları apaçık görüp anladığı halde yine de bilerek iman etmeyecek!.bugün gelinen yer işte tamda bu mana..

.işte bu bize, Muhammed Mustafa s.a.v Efendimizin, ilk PC. bulut ilmini herkesin gözü önünde kullanan tek kişi olduğunu da açıkça ispatlar, değil mi? ewet!.sizin bazınızın alayla tebessüm ettiğini hissediyorum sevgili okur! çünkü bende gülümsüyorumJ!ama ben ne yazdığımı, ne anlatmak istediğimi ve iman ettiğim şeyin muhteşem seyrini biliyorum, işte aramızdaki fark bu !

SADECE MASAL ÇOCUKLARINA ÖZEL BİR NOT: veee masalımızın şanslı çocuklarına süprizim var..hani birkaç aydır sürekli TANRI İLE AŞK YAŞAMAK bahsimiz vardı ya!işte geçen masal bu gerçekleşti.şimdi lütfen o masalı okuyunca  ve idrak edince,hemen kendi mahremi ile o niyetle halvet olanlar dikkat etsinler! inşallah umar ve dilerim ki, hamile kalanlar olursa bunu,o an da dahil ve artık görüp yaşayacağı kendisine olağanüstü gelen her şeyi  tüm tarihleri ile bir deftere (sembolse çizerek) kaydetsinler.. ve fark ettiğiniz hiçbir şeyi başkasına anlatmıyor, sadece kendi defterinize kaydediyor,kendi ÂLİ KİTABINIZI yazmaya başlıyorsunuz..böylece sizde gerçek bir masal alemine hoş geldiniz.artık sizin de bir sırrınız,bir hazineniz( mitolojik-tanrısal bir esma dölünüz) oldu. bu sizi hayata bağlayan ve olaylara artık  bir nebze perde arkasından da bakmayı başlatan en olağanüstü deneyimdir. siz bu masalları  yine de masal olarak okumaya devam edin lütfen. ama artık kendi masal çocuğunuza hamile kaldığınızı ve onu muhafazaya memur olduğunuzu ise asla unutmayınız! emanete ihanet yok!..

NEW ZÂT'I  İLAHİ ESRARI SIRRI GECEDİR.
Sevdiğim.. Seni Seviyorum.. NEVRUZ,AĞAÇLARA SU YÜRÜME, AĞACIN KÖKÜNDEKİLERİN UYANMA dönemine MERHABA!!
nur cihan

21 mart 2014