7 Mart 2014 Cuma

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 89

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI  89

RUHÛL KUDÜS’e (KA-BA =BEDEN- RUH)

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..her şeyin içinden çıkılamayacak derece de karıştığı, artık her şey bitti ,tahammüller,güvenler ve sevgiler kalmadı denilen zamanlardayız. insanlığın uzun yıllardır beklediği o devre sonunu bilfiil yaşıyor, lakin hiç birimiz fark edemiyoruz. insanlık insanlığın en dibine vurdu..hani hep çok yüksek kıyamet senaryoları üretilmiş,hayali filmler yapılmıştı ya .oysa ki insanlık,  KIYAMdaydı-UYANIYOR  ve hatta zorla uyandırılıyorduk . afetler kaç yıldır hızlanmıştı..geçmiş devriyelerde dünya; savaşlar, açlık,salgın  hastalıklar,yangın-sel afetleri ile hızla çoğalan beşeriyetten toptan  temizlenip dengelenirmiş. oysa günümüzde teknolojinin sağladığı aşırı rehavetle bedenler kolay ihtiyarlamıyordu ve gelecekte tanrı olabilmek içinse son hızla çalışmalara devam  ediyorduk.ve bilim adamlarımız bazı deneyleri insanlığın hayrına?!!L deneyimlerken, dünyanın köküne kibrit suyu sıkıyordu.. veya.. tüm mekr’ edenlerin en üstünü olan Yaratıcımız, onların hilelerini bilinmeyen mucizelerle aniden  hayra çevirerek kullarının iştiyakını arttırıyordu..

neyse ki romantik Yaratıcımız,  daima son dakka yarattıklarına sahip çıkıyor ve onlarla beyaz dizivari bir aşk yaşamayı seviyordu. hep Yüce Yaratıcımızın neden daha önce yardım etmediğini sorguluyoruz ya hanii. belki de bu yöntemi, bir annenin çocuğuna hayatı öğretmek için yaptığı metotla anlayabiliriz.yani çocuğunun tüm yanlışlıklarına fiilen hemen hiç karışmadan uzaktan takip edip, işaret diliyle izleyip öğretişine benzetebiliriz. anne bir şey söylemese de ; düşünceleri, hisleri ve tüm duyularıyla çocuğuna öyle konsantre olur ki, çocuk ve o aynileşir ,çocuk etrafına uyarak düşmek üzere olduğu pek çok çirkin kuyulardan ve pek çok kötü şeyden en son dakka böylece kurtulur..bunu belki ne anne ne de çocuk fark etmez.ama durum budur..birbirlerini karşılıksız seven her ruhun hali de budur.. gerçek aşk da budur ..

çünkü insan ruhu her şeyden güçlüdür,ruhun sınırı yoktur.yüksek ruhlar bedenlerine haber vermeden pek çok savaşa katılır ve o savaşlarla pek çok şeyi arındırır, düze çıkartır.bununla hiçbir zaman benlik yapıp bedenlerine sezdirmezler.. manada düzelen her şey yavaş yavaş maddede şifa bulup, yaralar sarılır ve gözyaşları ile edilen tövbe ile de hafıza kayıtlarından silinir… eğer bunu anlarsak anne ve çocuk arasındaki kan, et, süt ,can bağını ve ayrılmayan –kopmayan manevi göbek bağını da anlarız .maddi anaların yanında gerçek ÜMMÜ ANA’yı da belki bir nebze hissedebiliriz. ((NuN harfi.NuN harfinin ebcedi 50 rakamıdır.arapça sureti O. dir. (*DAİRE İÇİNDE NOKTA= HALVETHANE))


ev sahibesi enfes olmamış
nefs ve genetik sarmalJ
Sevdiğim,geçen ayki o Jaguar’dan sonra geçmişte yazmış olduğum BASTED mitolojisine geldiğimizi ve artık sabrın kalmadığını anlamıştım. insan masal dahi olsa yazdıklarından mesul olduğundan, onu tekrar kaydetmeyi ertelemiştim. fakat olaylar gittikçe çirkinleşiyordu.. face de bir ilk deneyimledim.hazreti Ateist adlı bir sayfaya iki günlüğüne girdim. sanırım küfürde tüm sınırları ihlal ettiklerinden şimdi hem o ,hem geçen yazdığım Kur'anin Eleştirisi sayfaları dondurulmuşlar
J. yani atomları havaya askıya alınmış. burada gördüm ki teknolojik imkanlar sadece iğrenç çirkinlikler ve yalanlar için kullanılıyor.tüm peygamberlere, kitaplara ve Yaratıcımıza sürekli küfür ediliyordu.siz  bir şey anlatmak isteseniz dahi, bu türlerde  hiçbir mana olmadığını görüp (kalpleri mühürlü) içiniz acıyor ve şöyle düşünüyorsunuz:

ATEİST(TANRI TANIMAZ):tüm hayatlarını:”Tanrı ne demiş, hangi peygamberine hangi kitabında ne söylemiş,hangi evliya ne yapmış,tüm dinler –mitolojiler  hangi noktada tıpatıp aynı , takvimleri ne” araştırıp buluyor ve buldukları her şeyi de, erişmelerine izin verilmeyen ciğer misali küfrederek karalıyorlardı. aslında ateistler herkesten çok daha fazla Allah, peygamber,kitaplar ve dinler ile meşguldüler.mesela ben çoğu sembollerimi onların çılgınca tespit ettikleri; kılı kırk yararcasına fitne fesat ,pislik araştırmaları  sayesinde birleştiriyorum. çünkü adı Müslüman hiç kimse böyle şeylerle ilgilenmiyor, öğrenmek istemiyor ,aklınca kendisini pisliğe sokmuyor ve hep pirüpak kalıyordu.ben ateistleri bizden daha dürüst buluyorum. sadece  Yaratıcı nedense onlara nurundan nasip etmemiş, bir onu anlayamıyorum.çünkü nurundan vermediği halde bunlar ATE ATE –TANRI TANRI diye çılgınca arayıp dövünüyor ama bunu idrak edemiyorlardı..ve bu onları kıskançlıktan deliye döndürüyordu. tüm hayatları boyunca o nurun bir kez olsun kendilerine nasip edilmesi için bilmeden çırpınıp duruyorlardı vesselam..

birde burada onların şer fitnelerinin, benim gibiler için olan hediye- hayra yönelik fitne olması olayı da var ki,bu hayır ve şer fitnelerini günümüzde yaşanan tüm olaylara şablon olarak kullanabilirdik. böylece de olup bitenin perde arkası ve getireceği tüm olayların ceosu biz olabiliriz..zira büyük ivmeler, sukün ve hareketle oluşuyordu.denizin içindeki pisliklerin ve ölü cesetlerinin kıyıya atılıp,denizin(ZÂT) kendisini temizleyebilmesi içinde suyun dalgalanması ve fırtınanın olması lazımdı..


 Sevdiğim..5 mart çarşamba sabahı şu rüya ile uyandım.çok büyük ve güzel bir salondaydım. salonun tam ortasında boydan boya dev bir kuzine sobası kurulmuştu.harika bir tasarımdı.en altta döküm düz tezgah üzerine dümdüz ağaç odunları yan yana intizamla dizilmişler simsiyah ateşsiz yanıyorlardı. ağaç odun ateşinin üstü boşluktu ve en üstte de havada askıda duran kuzine sobanın demir kapağı ve bir şeyler pişirmek için derece derece açılan iç içe pek çok daire kapakları gözüküyordu.bu çook büyük dikdörtgen kuzine sobanın en dışı ise tamamen camla kaplıydı ,hayranlıkla onu izliyor, böyle bir ŞÖMİNE soba diliyordum.. uyanırken şunu anladım.ateş hattı koruma altına alınmıştı.. yani ölülerin koruyucusu ve evin hanımefendisi kedi Basted’i yazabilirdim. teşekkür ediyorum ..

6 mart Perşembe..
hayalimde çocukluk arkadaşım VEHBİYE kızı Sevim’i görüyorum.üstünde iki renk kumaşı elbise olarak dolamıştı. alt renk boydan boya fıstık yeşiliydi.boynundan yerlere de dek salınan ise sapsarı parlak kumaşlardı. ona selam verdim ama Sevim selamımı almadı. neden selamımı almadığını sordum.bir şeyle meşgul olduğundan selam alamayacağını söyledi ve yürüdü gitti.(*. uyanınca anladım ki ,okumakta olduğum ve yazmaya üşendiğim için yazmak istemediğim hz İsâ’nın 114 hadisi kitabındaki 114 maddeyi kaydedecek ve genetik yol hakkında bir şeyler yazacağım.) bu son rüyamda asıl anladığım tabii ki bedenlenmiş yılandı ki, henüz burası çok karışık. amma yazmazsam ve bir şeyleri derleyip birleştirmeye başlamazsam benim için daima içinden çıkılmaz muamma kalacak. İyisi mi ucundan azıcık yola koyulayım..


kadim semboller daima bize 3 YOL  genetik sarmalı Yılan( El-Hayyah) -asa-DNA  ilmini verir.. buna KADÜSE –ASÂ –ata direği-Osiris’in bel kemiği= DJED SÜTUNU=ruh =akıl sütunu  demişler..bense bu masalımda Kadüse’yi TURÛKU ÂLİ olarak kaydedeceğim..bunu anlaşılır kılmak içinde 3  yılanlı yola bakmamız lazım..sağ,sol ve sıratelmustakim (dosdoğru şaşmaz yol).şimdi bu turûk=tarikat= TARIK YOLU' nu birde ayetlerle belgeleyelim mi?

İKRÂ B’İSMİRABKE emri ile okuyacağımız KÛN EMRİ=BESMELE’NİN ŞERHİ OL’AN 3 ana kitabımız neymiş bakalım mı?

*7. Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccîn'de olmaktır8. Siccîn nedir, bilir misin? 9. (O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.

*18. Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyûn'dadır..19.
İlliyyûn nedir, bilir misin?.. 20. (O İlliyyûn'daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır…21. O kitabı, Allah'a yakın olanlar görür.( 83-el-MUTAFFİFÎN (ölçü ve denge))

*5. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız6. Bize doğru yolu göster…7. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!( 1-el-FÂTİHA)

Şimdi de Sevdiğim, ilk kadim mitolojilerde KUŞ= yılan ve  aslan –kedi sembollerine dalıyoruz.. en eski Sümer’de Enlil ve Enki esma tanrıları karşımıza çıkıyor..gerçi bu isimler hepsi Yaratıcının kendisine her değişik hali için bir isim vermesi ile üremişlerdir. tüm mitolojiler daima en tepede VAHDET’İ-tek OLAN BİR’İ  yazıp kaydederler. anlamayan ve işine gelmeyen çirkin karakterli- kendisini alim sanan- kitap yüklü ateist yobaz eşekler- cahil sanat tarihçileri de bunu hep çarpıtarak, Sümerlilerden beri tepemize bir ÇIĞ gibi şapşal şapşal düşerler ve görüşü-idraki bulandırır milleti dinden imandan ederler..

TOPRAK’TAN DOĞAN ADEMOĞULLARI
"
Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise topraktandır.(VEDA HUTBESİ)

*(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.
20 / TÂHÂ - 55

Sümerli Enki ve Enlil aslında henüz beden bulmamış manadır ve Enki’nin oğlu MARDUK’tur.Marduk zaman devriyesi-horoskop yani Horus RA'dır.O İnsan-ı Kamil-Gavs makamını temsil eder.latif bir bedeni vardır.saydam bedeninin içinde devriye zaman galaksi çarkları gözükür. çünkü aslında tüm kainat bir bedendir ve insanlık hz ADEM ATAMIZDAN BERİ BU ESMA İLMİNİ biliri semboller.Adem’e Sümer’ de LULU(Adem) denirmiş?! Ewet bu doğruysa benim için harika bir anlam..ulul elbâb misali .süper.yani Adem’in İLİYYİNLERDEN –ÂLİ( 3 defa ululanmışlık) olduğunu anlatıyor.ve eski mısır’da bir ölü,ahiret-duat seyahatini yapıp, sütun tarlasına miracını gerçekleştirdiğinde, şahit olduğu semâ karşısında buna benzer:” İLAHU “ İLAHU” misali bağırır ve RA’nın kayığıyla kalacağı yıldıza gider, devrini tamamlar, artık gökyüzünde ışırmış..hani bugünde  yıldızlardan geldiğimize ,ölünce yıldız olacağımıza inanırız ya, işte bu inancın geçmişi bu kadar kâdimdir..

10 numaralı yol
YILANOĞULLARI ..TANRISAL ESMA YOLU. SEYRÜ SÜLÜK GÖREN YOL ÇOCUKLARI..ÖLÜMSÜZLER..TURÛKU ÂLİ.TÂRIK SURESİ

tüm dünyada YILAN;yağmur-sperm-SU-RUH en önemli semboldür. O çokluktur. YUMURTA –NOKTA ise TEKLİK –VAHDET ve HALVETTİR. Mısır’da Thot’un asâsıdır. Mısırlı büyücülerin asası sanal ve hileli bir ipti(siccin genetik yolu).ama hz Musa’nın asası TURÛKU ÂLİ =dosdoğru yol’du(Fatiha).. ve insanın 33 boğumlu omuru ise, o kişinin ata direği-Osiris’in belkemiği, kadüsesi, yılan nefsinin 7 çakralı-7 imtihan dolu nefs mertebeli kendi seyrü sülük yoluydu.her belkemiğinin kuyruk sokumunda, ki, iskeletinize bakarsanız gerçek bir yılan görürsünüz (HAYY).

işte bu son noktada ölmeyen hücremiz Acbü'z-zeneb varmış.. ezoterikçiler en kadim yazıtlardan şu cümleyi bize kaydetmişler ki, bize lazım olan aranan cümlede budur
J:bilge Yılanoğulları Üçgen biçimli taşların altındadır... (* heeyt be ne buldumm!Sevdiğiiim.beni sessizce öpebilir ve kutlayabilirsin)..

(*ayrıca antik devirlerde bazı lider ve mitolojik kahraman’ın annesi bir yılanla birleştiğinden öyle zülkarneyn-çift zaman kralı çocuğa sahip olduğu öyküsü ile doludur değil mi?.mesela İskender, efsanevi savaşçı Achilles (Aşil),kendisini yılana sokturarak ölen Klepotra vs)

ve 7 nefs mertebesini tamamlayan kişide bu yılan
auraya dönüşür (*Ouroboros -Kuyruğunu ısıran yılan) gibi etrafında dolanır. ve kişinin etrafını saran Kârin Melek misali onu negatif etkilerden korur.yani Yaratıcısı ile sürekli rabıta- zikir(unutmama)-uyanık olanlara hiçbir negatif yapı yaklaşamaz, beynini kontrol edemez, mankurtlaştıramaz ve yanına o istemeden çok yaklaşamaz..buradaki İnsan-ı KAMİL makamındaki kişiyi RAHMAN ARŞ’I İSTİVA ETTİ misali hayal edebiliriz ve anlarız..

RAHİMDEN DOĞANLAR..
(*Her dişinin neye gebe olduğunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttırır, onu da bilir. O'nun katında her şeyin bir ölçüsü vardır.( 13-RA'D Suresi 8.ayet)

Ra’nın yanan gözü Uraeus
(yüce ilahilik-bilgelik-altın) adlı yılandır. Ezoterizmde YILAN hiçbir forma sahip olmayan  biçimsiz ve  çift cinsiyetli olduğundan ve deri değiştirip sonsuz hayatı YAĞMURLA devrederek sürdürdüğüne inanılarak RUH ile ilişkilendirilmiştir.. Bu yılan İsis ve kızkardeşi Neftis le birlikte tasvir edilir.çünkü YERYÜZÜNDE YARATIM ,GENETİK, KADINLA OLUR.(eski türklerdeki çintemani deseni suda yaratımı= 3’gen nokta ve dairevi hilal de yumurta ve spermi temsil eder .GÜNEŞ ve AY=Türk Bayrağı..) 

gerçekte Osiris nasıl tüm eril esma panteonun atası( EHADİYET )ve aynısı ise, İsis’de (VAHİDİYET) tüm dişil esma prensiplerinin mazharıdır.yani İsis=Neftis= Basted= Hathor = Maat(*hz İdris-Thot’un hanımı aklı maat=vicdan mahkemesi) vs. hep RAHİYM ESMASINA  AİTTİR..

Osiris’in kardeşi ve karısı olan İsis,maddi bedeni olmayan ahirete dönük  mavi bedenli kocası gökyüzü Osiris’le(RAHMAN=Kelime-i Tevhidin ilk cümlesi) mutlu mesut binlerle yıl yaşar.. yeryüzünde gittikçe çoğalan isimler kendilerini bilmeye başlamışlar ve bundan çok zevk alıp, sürekli kendi aralarında kavgaya ve babaları Osiris’in(RAHMAN) yerine göz dikmeye  ve türlü dalavere çevirmeye başlamışlardır.buna çok kızan anne İsis kocasına şöyle der:” NEDEN GÖZLERİNDEKİ IŞIK OLAN KIZIN ASLAN SEKMETLE ONLARA BAKMIYORSUN”.ve Osiris gözbebeğinde ışık olan aslan başlı kızı Sekmet’le(SFENKS) yeryüzüne bakmış.
(*piramit ve önünde yatan bekçi sfenks
J)

ve aslan Sekmet tüm yeryüzünden babasının intikamını vahşice hiç durmadan almış. almış.. almış..yeryüzünde kan dökülmedik hiçbir yer kalmamış.ve Osiris geri dönmesini ve durmasını dilediği halde durmayan aslan Sekmet Babasına kızıp Mısır’ı terk etmiş.kızını çok sevip şımartan  ve geri dönsün isteyen baba onu çağırmış..Sekmet bir sandalla başı önünde mahzun gelmiş..Osiris elini kızının başına koyarak mesh etmiş.işte kedigillerin başındaki o aşkın el izleriymiş
J ve Sekmet’in tüm öfkesi durulmuş,sakin bir aşk kedisine-evin hanımına dönüşmüş ve bundan sonra adı evin efendisi enfes nefis BASTED (HORUS RA’NIN KARISI)olmuş.

*BAST:Kabz ve bastın ikisi de kalbe gelen hâllerdendir. Sanki yolumuzun erkânından, şartlarındandırlar. KABZ (Gönül darlığı) ve bast insanı uçuran iki kanat gibidir. Kabz, sıkıntı hâsıl olunca, üzülmeyiniz. Bast hâli gelince de sevinmeyiniz. (İmâm-ı Rabbânî)


Hinduizmde ise yılan Shakti’dir, doğadır, kozmik güçtür, kaostur, şekilsiz, tezahür etmemiş olandır.Hintçe Ahi,yılan demektir.ahi aynı zamanda kardeşlik-ihvan-yarendir.AHİLİK dünyanın en eski tarikatı teşkilatıdır .ne zamanki ahilik bozuldu ve esnaf-kardeşlik bitti ,BU TEŞKİLAT MASONLARIN ELİNE VERİLDİ,yeryüzü yönetimi de onlara geçti. işte o zaman hilelii işler, hileli gıdalar üç kağıtçılık aldı başını yürüdü. ülkemizde ahi teşkilatı kurulmadığı müddetçe ve bunu yapacak tek yetkili merci olan mürşitler dervişlerine: ”yeter artık hileli ürün yapmayacaksınız, artık insan olacaksınız,genleri ile oynanmış ürünlerle sağlıkla oynamayacaksınız, yaptığınız her üründe  Allah kullanacak gibi hissederek yapacaksınız” demedikçe hiçbir insan bu ahiliği tekrar deneyimleyemez. neden mürşidler ve dervişler ve masonlar
J?.

çünkü bu sadece aşkla olacak şeydir..kanunlar delmek için,yasaklar çiğnenmek ve fıkıh ilmi her tür yola kılıf uydurmak içindir.ama aşk yolu hiçbir hileyi kaldırmaz.vicdani kanun hiçbir yalana dolana hataya asla izin vermez.cehennem içimizdedir ve o bizi  doğruya götürene dek rahat bırakmaz ki, buna da ezoterizmde ateş yılanı demişler.ve bu ateş yılanı yana yana en sonunda kül olur. daha sonra ise küllerinden Acbü'z-zeneb’den tekrar doğarak Zümrüdü Anka olur ve yükselip uçar.(* Anka kuşu sadece kemik yer derlerJ)

AYNI YUMURTA İKİZİ OLAN RUH EŞLİĞİ

Biz her şeyden iki çift yarattık. Umulur ki, iyice düşünürsünüz.(
51-Zariyat /49.ayet)


RAsulALLAH Efendimiz hz Ali’yi kardeşi(AHİ-FETA) ilan etmiştir.(* Ben ve Ali iki nurduk; ALLAH ı tesbih ediyorduk. Ona hamdediyor ve tehlil getiriyorduk. Meleklerde onu bizim tesbihimizle tesbih ediyorlardı. Adem yaratılınca onun alnına intikal ettik. Onun alnında sülbüne , sonra Şite intikal ettik.(Hadis)”


İLMÜ LEDÜN –YUMURTA İLMİ-ALİ CEMGİZ OYUNU


Allah-RAHMAN’ın  dünyevi yaratım işini kadına verme sırrı YUMURTA (nokta-atom) =YILAN(ip yolları-kader yazılımı) ilmidir. zira genetik merdiven-yılan- DNA =yazılım YOL’una çıkan her varlık eril prensibe kavuşmak ve ER OLMAK için seyrü sülük görür.çünkü yaratılmış her varlık dişi-kesret-çokluktadır..

yılanın beklediği hazine YUMURTA dır.yani o yumurtaya yüklenmiş genetik yazılım kitabı ESMA İLMİ=İLMÜ LEDÜNDÜR. işte bu yüzden kimsenin ilmü ledün anlayışı ve bilgisi asla başkasına uymaz.derler ki ilmü ledün sadece HAZIR-I  HUZUR ve dahi HIZIR OL’AN YÜCE ALLAH ’tan bizzat öğrenilir. bu bize anlatır ki, her esma verilen kişi, aynı ilk ADEM anlamı ve makamındadır..haa herkes bu yumurtasına yüklenmiş esma hazinesi yani ilmü  ledünü kullanabilir mi? LAA!!..ne yazık ki hayır.çünkü  bu ilmi Yüce HAYY OL’AN YARATICIMIZ sadece dilediklerine yüklüyormuş.

*ve şimdi de Sevdiğim geçen hafta Mü'nün verdiği kitaptan 114 hadis alıntımız var.nette baktım, tek kişi dahi kaydetmemiş. yazımı uzun sürecekti.meğerse kardeşim yarısını yazdırtmış. 62.hadisten itibaren de ben kaydettim.Allahımızın bizi böyle muazzam bir işte kullanmasına ancak şükredebiliriz..bu kitap hakkında hiçbir şey yazmayacağım çünkü,zaten yukarıda konuyu didik didik ettim.okurken şunu anladım. hz İsâ daima CEM MAKAMINDAN KONUŞMUŞ. O'nun için inanılan ve söylenen şeyler o yüzden çok normal..ve ilerleyen sayfalarda bunun teyidini(cem makamı) okuyunca çok sevindim.artık az çok bir şeyleri sezer olmuşum sanırım.neyse gelelim olağanüstü sırlı sembollerin şifrelendiği ve anlayana tüm şeylerin kapılarını açacak olan yazımıza..ve sahne KELİMEDEN DOĞAN RUHULLAH MAKAMINDA.SELAM YA RUHÜL KUDÜS SELAM.

“Bana üç şeyi sormayınız: Kader’in sırrı,İsa’nın sırrı,Ali’nin sırrı”
(hadis)

HZ. İSA’NIN 114 HADİSİ ..MÜCAHİD TOMA’NIN KİTABI. ( AHMED YÜKSEL ÖZEMRE)

Dibace.Hayy Olan İsâ’nın söylediği ve Didimus Yahûda Toma’nın da yazdığı gizli sözler şunlardır..

1.Hz. İsa buyurdu ki;  Bu sözlerin te’villerini bulan asla ölümü tatmayacaktır. 

2-İsâ dedi ki;”
Arayan,buluncaya kadar aramaktan vaz geçmesin! Ve o bulduğu zaman şaşıracak; şaşırdığı zaman hayrete düşecek,ve  Âlem’e hükmedecektir”.

3-İsâ dedi ki:
Eğer sizlere rehberlik edenler”İşte bakın,Melekût göktedir!” derlerse, bu demektir ki gökteki kuşlar size takaddüm edecektir.  Eğer size onun denizde olduğunu söylerlerse, bu demektir ki balılkar size takaddüm edecektir.Hâlbuki Melekût sizin hem içinizde ve hem dışınızdadır. siz nefsinizi bildiğiniz zaman size de bilinmiş olacaksınız. Ve o zaman anlayacaksınız ki sizler Hayy Olan Baba’nın oğullarısınız. Bunun aksine,eğer siz nefsinizi bilmeyecek olursanız, bu demektir ki siz fakirlik içindesiniz, hattâ siz fakirliğin ta kendisisiniz”.

4-İsâ dedi ki:
İhtiyar kişi yedi günlük bir çocuğa Hayat’ın çıktığı yer (ya da Hayy’ın makâmı) hakkında soru sormaktan çekinmesin ki (gerçek) hayata kavuşsun! Zîrâ ilklerin pek çoğu sonlar olacak ve hepsi de Vahdet’te birleşeceklerdir.

5- İsâ dedi ki:
Sen kendi önündekini teşhis et,sana örtülü olan da sana izhâr edilecektir. Zîrâ örtülü olan hiçbir şey yoktur ki(günün birinde) ortaya çıkmamış olsun.

6-Mürîdleri ona sordular ve dediler ki: Bizim oruç tutmamızı ister miydin? Ya nasıl dua edeceğiz? Sadaka da verecek miyiz? Gıdâ söz konusu olduğunda hangi ölçülere riâyet edeceğiz?”.İsâ dedi ki: ”Sizler hakîkate aykırı konuşmayın, nefret ettiğiniz bir şeyi de yapmayın; çünkü her şey de setredilmiş olup da apâşikâr ortaya çıkmayacak, örtülü olup da örtüsü kaldırılmadan kalacak hiçbir şey yoktur”.

7-İsâ  dedi ki: Ne mutlu o aslana ki onu insan yiyecektir de aslan insan olacaktır! Lânet olsun o insana ki onu aslan yiyecektir de aslan insan olacaktır!

8- Ve dedi ki: İnsan, ağını denize salıp da onu küçük balıklarla dolu olarak çeken tedbirli bir balıkçıya benzer. O tedbirli balıkçı bunlar arasında büyük ve güzel bir balık bulmuş; bütün küçükleri denize atmış da hiç tereddüt etmeden büyüğü seçip alıkoymuş. Bunu anlayan anlasın!

9- İsâ dedi ki: İşte tohum eken çıktı, avucunu doldurdu;(tohumları)saçtı. Bâzıları yola düştü; kuşlar gelip bunları yedi. Başkaları kayanın üzerine isâbet etti; bunlar ne toprağa kök saldı ne de göğe uzanan başak verdi. Ve başkaları da başakların üstüne düştü; bunlar tohumu boğdu ve kurtçuk gelip bunları yedi. Daha başkalarıysa iyi toprağa düştü de (göğe doğru yükselen) güzel bir semere verdi.(bu iyi toprak) bire altmış, hattâ bire yüzyirmi verdi.

10- İsâ dedi ki: Ben âleme bir alev saldım; ve işte onu âlem (iyice) tutuşuncaya kadar muhâfaza ediyorum.

11-İsâ dedi ki: Bu gök geçip gidecek, ve onun üstündeki de geçip gidecek. Ölü olanlar hayy değildir, ve hayy olanlar da ölmeyeceklerdir. Ölü olanı yediğiniz günlerde bunu yaşayan bir şey kılmaktaydınız Pekiyi, Nûr’da olduğunuz zaman ne yapacaksınız? Bir olduğunuz gün iki oldunuz. Ama iki olduğunuz zaman ne yapacaksınız?

12- Murîdleri İsâ’ya dediler ki:
Biliyoruz ki sen bizleri (günün birinde) terk edeceksin. O zaman bizlere kim nezâret edecek?”.İsâ onlara dedi ki: “Hangi makâma erişmiş olursanız olun, Semâ’nın ve Arz’ın kendisi için yaratılmış olduğu Sıddîk Ya’kub’a gideceksiniz”.

13- İsâ mürîddlrine dedi ki : “Bir mukâyese yapın da bana kime benzemekte olduğumu söyleyin”. Şem’un Petrus dedi ki:”Sen sıddîk bir meleğin benzerisin”. Matta dedi ki: “Sen hakîm bir filozofun benzerisin”. Toma dedi ki: “Efendim, senin kime benzediğini ifâde etmek husûsunda benim ağzım aslâ muktedir değil”. İsâ dedi ki: “Ben artık senin efendin değilim; çünkü sen benim ifşâ etmiş olduğum kaynayan kaynaktan içtin de sarhoş oldun”.(Bunun üzerine) onu bir tarafa çekti ve ona üç söz  söyledi. Toma arkadaşlarının yanına döndüğünde ona sordular:”İsâ sana ne dedi?”. Toma onlara dedi ki: “Eğer O’nun bana söylediği sözlerden birini size söylesem, hepiniz beni taşa tutardınız; o zaman da taşlardan bir alev çıkıp sizleri yakardı”.

14- İsâ onlara dedi ki : Eğer oruç tutarsanız, kendi kendinize bir günâh izâfe etmiş olacaksınız; eğer dua ederseniz,mahkûm olacaksınız. Eğer sadaka verirseniz, nefsinize zarar vereceksiniz…*Ve herhangi bir memlekete gittiğinizde ve köylerde dolaştığınızda eğer (eve) kabûl edilirseniz, önünüze konanı yiyin, ve hasta olanları tedâvî edin. Gerçekten de ağzımızdan giren sizi kirletmez ama ağzınızdan çıkan yok mu, işte sizi kirletecek olan odur.

15- İsâ dedi ki: Kadından doğmamış olan kimseyi görürseniz başınızı yere koyarak secde edip , O’na kulluk ediniz ! İşte Baba’nız O’dur.

16- İsâ dedi ki:  Belki de insanlar benim Âlem’e bir sulh- sükûn getirmek için geldiğimi düşünüyorlardır. Ama onlar bilmiyorlar ki ben Arz’a (hayra yönelik) nifâk sokmaya geldim: ateş, kılıç ve savaş. Gerçekten de bir evde beş varsa üçü ikiye karşı, iki de üçe karşı olacaktır, baba oğula ve oğul babaya karşı; ama tek başlarına kâim olacaklardır..

17- İsâ dedi ki: Ben sizlere gözün görmemiş, kulağın duymamış ve elin dokunmamış ve de insanın kalbine aslâ gelmemiş olanı vereceğim.

18-Mürîdler İsâ’ya sordular ki: “Söyle bize! Bizim sonumuz nasıl olacak?”. İsâ dedi ki: “Başlangıcı keşfettiniz de mi sonu arıyorsunuz? Zîrâ başlangıç neredeyse son da orada olacaktır. Ne mutlu o kişiye ki Başlangıçta kâimdir’ O sonu da görecek ve ölümü tatmayacaktır”.

19- İsâ dedi ki: Var olamadan önce var olmuş olana ne mutlu! Eğer benim mürîdlerim olur da sözlerimi dinlerseniz bu taşlar bile sizlere hizmet edecektir. Çünkü sizin Cennet’te yazın da kışın da değişmeyen ve yaprakları da aslâ dökülmeyen beş ağacınız vardır. Onları tanıyacak olan ölümü tatmayacaktır.

20- Mürîdleri İsâ’ya dedi ki: “Söyle bize, Göklerin Melekûtu neye benzer?”. Onlara dedi ki: “O, bütün tohumların en ufağı olan bir kara hardal tânesine benzer. Ama bellenmiş bir toprağa düştü müydü o (tohum) büyük bir filiz olur da ,gökteki kuşlar için de bir sığınak olur”.

21-Meryem İsâ’ya dedi ki: “Senin mürîdlerin kime benzerler?”. Cevap verdi: “Onlar kendilerinin olmayan (yabancı) bir tarlaya yerleşmiş küçük çocuklara benzerler. Tarlanın sâhipleri gelince çocuklara “ Bizim tarlamızı terk edin!” diyeceklerdir. (Çocuklar) onların huzurunda soyunacaklar ve tarlalarını onlara bırakacaklardır. İşte bunun için ben diyorum ki eğer ev sâhibi hırsızın geleceğini bilirse, o gelmeden nöbet tutmaya başlayacak ve kendi mülküne ait eve girip de malını alıp götürmesine müsaade etmeyecektir. O hâlde sizler de bu âleme karşı uyanık olun! Haydutların size erişmek imkânı bulmamaları için büyük bir enerjiyle cesâretinizi toplayın! Çünkü onlar koruduğunuz! O, meyva olgunlaşır olgunlaşmaz elinde tırpanıyla gelip meyvayı toplar. Anlayan anlasın!

22- İsâ süt emen bebekler gördü. Mürîdlerine dedi ki: “Şu süt emen bebekler tıpkı Melekût’a dâhil olanlara benzerler”. (Mürîdleri) O’na dedi ki: “Pekiyi, bizler de bebek olursak Melekût’a girecek miyiz?.  İsâ onlara cevap verdi ki: “Sizler ancak ikiyi bir, ve bâtını zâhir, ve âlâyı ednâ ve kezâ erkek ve dişi de artık dişi olmayacak şekilde erkeği ve dişiyi bir tek ve aynı varlık kıldığınızda; bir göz yerine gözler, bir el yerine bir el, bir ayak yerine bir ayak, bir sûret yerine bir sûret yaptığınızda (Melekût’a) gireceksiniz”.

23-İsâ dedi ki : Sizi bin kişiden bir ve onbin kişiden de iki (kişi olarak) seçeceğim; ve onlar da tek başına kâim olacak.

24- Murîdleri dedi ki : “Bize bulunduğun Makâm’ı öğret! Çünkü onu bizim de bulmamız gerekiyor”. O onlara dedi ki : “ Anlayan anlasın! Nûrânî bir zâtta  Nûr bulunur ve o zât (da) bütün Âlem’i nurlandırır; eğer nûrlandırmazsa (ortalık) karanlık olur”.

25- İsâ dedi ki : Kardeşini nefsin gibi sev! O’na gözünün bebeği gibi göz kulak ol!

26- İsâ dedi ki :
Kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği görmezsin. Ne zaman kendi gözündeki merteği ortadan kaldırırsan işte o zaman kardeşinin gözündeki çöpü kaldırabilmek üzere oldukça iyi bir görüşe kavuşacaksın. 

27- (İsâ dedi ki): Eğer dünyâya karşı oruçlu değilseniz Melekût’u bulamayacaksınız. Eğer sebt Günü’nü (gerçekten de ) Sebt Günü kılmazsanız Baba’yı aslâ görmeyeceksiniz.

28- İsâ dedi ki: Âlem’in ortasında kıyâm ettim ve onlara etten- kemikten gözüktüm;(ama) hepsini de sarhoş olarak buldum. İçlerinde susamış olan hiç kimse bulamadım. Ve nefsim bu insanoğullarına acıdı. Çünkü onların kalpleri körelmiş (basîretleri kör) olup dünyâya bomboş gelmiş ve buradan çıkmak yolunu da bomboş olarak aramakta olduklarının farkında değiller. Ama şimdi sarhoşlar; hidâyete ise, sarhoşlukları geçince ermiş olacaklar.

29_ İsâ dedi ki: Eğer beden Rûh’dan ötürü var ise bu bir mûcizedir; ama eğer Rûh bedenden ötürü varlığa kavuşmuşsa bu mûcizeler mûcizesidir. Ama beni hayrete düşüren, nasıl olup da (bu) büyük zenginliğin bu fakirlikte ikâmet ettiğidir.

30-İsâ dedi ki :Nerede üç ilâh varsa, orda ilâhlar vardır. (Ama) nerede iki ya da bir ilâh varsa ben onlarlayım.

31- İsâ dedi ki : Bir peygamber kendi köyünde kabûl görmez. Bir hekim kendisini tanıyanları tedâvî etmez.

33- İsâ dedi ki : Kulağınızla işittiğinizi çatıların üzerinde haykırarak başkalarına da duyurun. Zîrâ kimse bir kabın altına ya da gizli bir yere koymak üzere bir mum yakmaz. Aksine, giren çıkan nûr’unu görebilsin diye o mumu bir şamdana yerleştirir.

34- İsâ dedi ki :Eğer bir kör bir (başka) körü güderse ikisi de bir çukura düşer.

35- İsâ dedi ki:Bir kimsenin güçlü bir adamın evine girip de onun ellerini bağlamaksızın eve zorla el koyması mümkün değildir. İşte ancak o zaman evini soyabilecektir.

36- İsâ dedi ki: Ne sabahtan akşama ne de akşamdan sabaha kadar giyeceğiniz hakkında endîşe etmeyiniz.

37- Mürîdleri dediler ki :
“Bizlere kendini (n hakîkatını) ne zaman izhâr edeceksin de bizler ne zaman Sen’i (n hakîkatını) görebileceğiz?” İsâ cevap verdi ki : “ Ne zaman ki küçük çocuklar gibi hiç utanç duymadan soyunacak ve elbîselerinizi  alıp da ayaklarınızın altında ezecek olursanız ancak o zaman ‘Hayy Olan’ın  Oğlu’nu (göreceksiniz); ve (artık) korkunuz da olmayacak”.

38- İsâ dedi ki : Sizlere söylediğim şu sözleri kaç kere duymak istediniz; ve bunların kendisinden duyacağınız başka hiç kimseniz de yok. Öyle günler gelecek ki beni arayacaksınız ama bulamıyacaksınız.

39- İsâ dedi ki:
Ferisîler ile Soferimler irfânın anahtarlarını almışlar (ve) onları saklamışlardır. Onlar (Melekût’a) girmemişler ve girmek isteyenlere de müsaade etmemişlerdir. Sizlere gelince, sizler yılanlar kadar temkinli ve güvercinler kadar mâsum olmalısınız!

40-İsâ dedi ki : Bir bağ kütüğü Baba’nın dışına dikilecek olursa sağlam olmayacaktır; kökünden sökülecek ve yok olup gidecektir.

41- İsâ dedi ki :
Elinin içinde bir şey olana verilecek ve hiçbir şeyi olmayandan da, az bir şeyi bile olsa, nesi varsa alınacak.


42 – İsâ dedi ki :
Gelip- geçenler’den olunuz!

43- Mürîdleri O’na dediler ki  : “Bu şeyleri bize söylemekte olan sen, kimsin?”.  (İsâ onlara dedi ki ) “Sizlere söylediklerimden hareket ederek benim kim olduğumu (hâlâ) anlamadınız mı ? Sizler gerçekten de Yahudîler’e benzer oldunuz.Zira onlar ağacı sever(de)  meyvesinden nefret ederler, ya da meyvasını severler (de) ağaçtan nefret ederler”.

44- İsâ dedi ki :
Baba’ya küfreden affedilecektir. Oğul’a küfreden de affedilecektir. Ama Rûhulkuds’e söven yok mu; one Arz’da ne de Gök’te affedilecektir.

45- İsâ dedi ki: Çalıların üzerinden üzüm, deve dikenlerinin üzerinden de incir devşirilmez, zIrâ bu (nebat) lar meyve veren şeyler değildir. İyi (bir) adam ambarından iyi bir şey çıkarır ; kötü bir adamsa gönlündeki kötü ambardan kötü (şeyler) çıkarır da kötü şeyler söyler; çünkü onun kalbinden kötü şeyler taşmaktadır.

46- İsâ dedi ki :  Âdem’den Vafitizci Yahyâ’ya kadar, kadınlardan doğanlar arasında (gözleri gerçeği çarpıtmayan) Vaftizci Yahyâ’dan daha büyük olanı yoktur. Ama ben sizlere derim ki aranızdan kim kendisini çocuklaştırırsa (mâsum olursa) Melekût’u o tanıyacak ve Yahyâ’dan da daha büyük olacaktır.

47- İsâ dedi ki . Bir kimsenin aynı anda iki ata birden binmesi ya da iki yayı birden germesi mümkün olmadığı gibi, bir hizmetkârın iki efendiye hizmet etmesi de mümkün değildir; aksi taktirde ( o hizmetkâr) birine yaranacak diğerini ise gücendirecektir. Kimse yıllanmış şarap içtikten hemen sonra tâze şarap içmek için istek duymaz. Patlamalarından korkulduğu için eski fıçıya yeni şarap konmaz. Eski şarabı da, tadını bozmasına diye, yeni bir fıçıya doldurmazlar. Bir yırtığın oluşmasına yol açmasın diye de eski bir kumaş parçasını yeni bir elbiseye dikmezler.

48- İsâ dedi ki :
Eğer aynı bir evde ikisi uyum içindeyseler, dağa “ Yürü!” deseler dağ yürür.

49 – İsâ dedi ki :
Ne mutlu münzevîlere ve seçilmişlere! Zîrâ Melekût’u sizler bulacaksınız. Sizler zâten orandan (çıkmıştınız), gene oraya döneceksiniz.

50 – İsâ dedi ki :
eğer sizlere “” Nereden doğdunuz?” diye sorarlarsa, onlara “ Bizler Nûr’dan, Nûr’un bizâtihî Nûr olduğu makâmdan geldik. O Nûr (kıyâm edip) kendini onların sûretinde izhar etmiştir” deyin. Ve eğer sizlere “ Siz kimsiniz?” derlerse, “Bizler O’nun oğulları ve Hayy Olan Baba’nın seçilmişleriyiz” deyin Eğer sizlere “Baba’nızın sizlerdeki alâmeti nedir?” diye sorarlarsa onlara deyin ki “ Bu, hareket ve sükûndur”.

51. Mürîdleri O’n sordular ki : “Ölülerin sükûnu ne zaman vuku’ bulacak ve yeni düzen ne zaman gelecek?”. O onlara dedi ki : “Beklediğiniz (zâten) vuku’ buldu ama sizler onu teşhis edemiyorsunuz”.

52 . mürîdleri O’na dediler ki :
“ İsrâil’de yirmidört peygamber konuştu ve hepsi de senin aracılığınla konuştu”. Onlara cevap verdi ki : “Sizler önünüzdeki Hayy  Olan’ı unuttunuz da yalnızca ölmüş olanlardan söz ettiniz”

53.Mürîdleri O’na sordular ki : “ Sünnet faydalı mıdır, değil midir ?”. Onlara dedi ki : “ Eğer faydalı olsaydı, Baba’ları onları daha analarından sünnetli olarak doğurttururdu. Ama gerçekten de faydalı olan mânen sünnetli olmaktır”.

54 . İsâ dedi ki : Ne mutlu sizlere ey fakîrler! Çünkü göklerin Melekûtu sizlerindir.

55 . İsâ dedi ki: anasından da babasından da nefret etmeyen hiç kimse benim mürîdim olamıyacaktır. Ve erkek ve kız kardeşlerinden nefret etmeyen ve benim gibi haçını taşımayan hiç kimse bana lâyık olmayacaktır.

56 .İsâ dedi ki:  Kim ki Dünyâ’yı tanımış oldu (ancak) bir kadavra bulmuş oldu, ve bir kadavra bulmuş olan da Dünyâ’dan üstündür.

57 .İsâ dedi ki :
Baba’nın Melekûtu (iyi) bir ekini olan bir adamın benzeridir. O adamın düşmanı gece gelmiş ve o iyi ekinin arasına karamuk tohumu ekmiştir. Adam (rençberlerine) karamukun koparmasına müsaade etmiş ve onlara demiştir ki: “Karamuku koparalım derken buğdayı da onunla birlikte koparmayasınız! Zîrâ hasat günü karamuk (zâten) ortaya çıkacak va koparılıp yakılacaktır.

58 . İsâ dedi ki : Ne mutlu o kimseye ki çile çekmiş de (sonunda) “Hayy Olan”ı bulmuştur.

59 .İsâ dedi ki : Öleceğiniz ve O’nu arayıp da görmeğe muvaffak olamayacağınız korkusuyla, yaşadığınız sürece “Hayy Olan”a bakınız.

60. Bir koyunu taşıyaraktan Yahûda’ya  doğru yol  alan Samîrıye’li bir adam (gördüler). İsâ mürîdlerine dedi ki “ Şu adam koyununu (ne yapacak acaba)?”. Ona cevap verdiler ki : “ Öldürüp yiyecek”. Onlara dedi ki : “ (bu koyun ) canlı kaldığı sürece o onu yemiyecek, ama (ancak ) onu öldürüp de o (koyun) bir kadavra hâline gelince (yiyecek)”. Ona dediler ki : “ Başka türlü yapamaz ki !”. Onlara dedi ki “ Bir kadavra olmamanız ve (birileri tarafından) yenilmemeniz için sizler de kendinize sükûnda bir yer arayın!”

61. İsâ dedi ki :  Bir yatakta dinlenen iki kişi olacaktır: biri ölecek, diğeri yaşayacaktır”. Selîme dedi ki : “Sen kimsin, adam? Kimi oğlusun ki sedirime oturmuş da soframda yemek yemektesin?”. İsâ ona cevap verdi ki : “ Ben kendisine daimâ eşit olandan hâsıl olanım. Bana, Baba’ma ait olanlardan verilmiştir”. (Selîme dedi ki :) “Ben senin mürîdinim”. (İsâ dedi ki:)İşte bunun için ben diyorum ki : kim ki ifnâ olacaktır, o Nûr ile dolacaktır; ama kim ki parçalara ayrılmış olacaktır, o karanlıkla dolu kalacaktır”.

62.İsâ dedi ki: Ben esrarımı [esrarıma layık olanlara] beyan etmekteyim.Sağın ne yaparsa onun ne yaptığını [sakın]solun bilmesin!

63.İsâ dedi ki : Çok parası olan zengin bir adam vardı. Dedi ki ”Ben paramı hiçbir eksikliğim olmaması için tohum ekmek,hasat etmek,ağaç dikmek ve depolarımı meyvelerle doldurmak için kullanacağım.” İşte onun derununda düşündüğü buydu da[işe bakın ki] o gece ölüverdi.Anlayan anlasın!

64. İsâ dedi ki: Adamın birinin davetlileri vardı. Akşam yemeğini hazırladıktan sonra hizmetçilerinden birini onları yemeğe çağırmak üzere yolladı.Bu beriki ilkine gidip:” Efendim sizi davet ediyor” dedi.Bu ona: ”Bazı tüccarlardan alacağım var.Onlar bu akşam bana gelecekler. Bende onlara bazı talimatlar vereceğim. Yemek için özür dilerim” dedi.(Hizmetçi] bir başkasına gitti [ve]:” Efendim sizi davet ediyor”dedi. Bu da:” Bir ev satın aldım,[bundan dolayı] bütün günüm dolu,[maalesef]serbest değilim”dedi.[Hizmetçi] bir başkasına gitti ve :”Efendim sizi davet ediyor” dedi.Bu da dedi ki:”Dostum evlenecek de ona ben yemek vereceğim. Onun için gelemeyeceğim. Yemek için özür dilerim “.[hizmetçi ]bir başkasına gitti ve :”Efendim sizi davet ediyor “dedi.O da dedi ki:” Ben bir çiftlik satın aldım da şimdi onun gelirini toplamaya gideceğim. Bundan dolayı gelmem mümkün değil.Özür dilerim” dedi.Hizmetçi geri döndüğünde efendisine :”Akşam yemeğine davet ettikleri[nin hepsi de]özür beyan ettiler” dedi. Efendi (bunun üzerine] hizmetçisine:” Sokağa çık! Kime rastlarsan buraya yemeğe getir! dedi.Alış-verişle ve ticaretle uğraşanlar Baba’mın yer(ine girmeyeceklerdir] [yani huzuruna çıkamayacaklardır].

65.Dedi ki:Varlıklı adamın birinin bir bağı varmış.Onu baksınlar diye ve bu bağın meyvasını onların aracılığıyla istihsâl etmek için bağcılara vermiş.[sonra ,]bağcılar bağın meyvesini göndersinler diye hizmetçisini göndermiş.[Ama]bunlar hizmetçiyi yakalayıp bir güzel dövmüşler,az kalsın öldüreceklermiş. Hizmetçi dönüp efendisine olup biteni anlatmış.Efendisi: ”Acaba seni tanımadılar mı?”demiş. Bunun üzerine başka bir hizmetçiyi göndermiş. Bağcılar onu da dövmüşler.[Bunun üzerine] efendi:”Belki oğluma saygı gösterirler “diye oğlunu onlara göndermiş. Bağcılar onun [oğlunu]bağın varisi [yani babasının halifesi]olduğunu öğrenince yakalayıp onu öldürüvermişler. Anlayan anlasın!

66.İsâ dedi ki:
İnşaatçıların bir kenara attıkları taşı gösterin bana! Kenet taşı işte odur..

67.İsa dedi ki: Alem’i tanıyıp da kendi nefsinden cahil olan kimse ,her[manevi] makamdan mahrum olur.

68.Dedi ki:
Sizden nefret ettikleri ve size zulmettikleri zaman ne mutlu sizlere! Onlar size zulmettikleri zaman  [bulunduğunuz] makamda kendilerine bir yer bulamayacaklardır.

69.İsâ dedi ki:
Ne mutlu çile çektirilenlere! Onlar Baba’yı gerçekten tanıyabilecek olanlardır.Ne mutlu açlık çekenlere! Çünkü arzu edenin karnı doyurulacaktır.

70.İsâ dedi ki:Siz bunu kendinizle gerçekleştirdiğiniz zaman malik olduğunuz sizi kurtaracaktır. Eğer bu sizde yoksa, bu sizde bulunmayan sizi öldürecektir.

71.İsâ dedi ki:
Ben [bu] öyle bir yıkacağım ki kimse bunu[yeni baştan] inşâ edemeyecek!

72.[bir adam ] O’na [dedi ki:]”Kardeşlerime söyle de babamın mallarını benimle paylaşsınlar.”O na dedi ki “Ey adam! Kim beni bir bölüştürücü kıldı ki?. Müritlerine döndü[ve] dedi ki: Ben bir bölüştürücümü müyüm ki?”

73. İsâ dedi ki:
Ürün bereketli ama rençberler az. Şu halde Rabb’a yalvarın da bize hasat için rençber göndersin.

74.Dedi ki:Ya Rabbi! Kuyunun etrafında ne çok kimse var ama kuyunun içinde kimse yok!

75.İsâ dedi ki:
Kapının önünde bekleşen ne kadar çok  kişi var ama gerdeğe girecek olanlar[yanlızca]münzeviler olacaktır.

76.İsâ dedi ki:
Baba’nın melekûtu tıpkı bir balya malı olup da bir inciye rastlayan tüccar gibidir.Bu tüccar tedbirli ise malını satıp yanlızca inciyi satın alır.Sizler de, güvenin yemek için yanına[bile] yaklaşamadığı ve kurtçuğunda harap edemeyeceği yerde bulunan bir hazinenin peşinden gitmektesiniz.

77.İsâ dedi ki: Onların hepsinin üstündeki Nûr benim; Âlem[de] benim.Âlem benden çıktı ve Âlem gene bana dönecektir. Odunu yar! Ben oradayım.Taşı kaldır! Beni orada bulacaksın.

78.İsâ dedi ki:
Niye kıra gittiniz ki? Rüzgarın salladığı bir kamışı görmek için mi?Ya da krallar{ınız] ve önemli adamlarınız [gibi] zarif elbiseler giymiş olmak için mi? Bunların üzerinde zarif elbiseleri vardır ama Hakikati tanımayacaklardır!.

79. Kalabalıktan bir kadın O’na dedi ki
:” Ne mutlu seni taşımış olan karna ve seni beslemiş olan [memelere]!”[Ona] dedi ki:”Ne mutlu Baba’nın sözünü duymuş olup[da] onu gerçekten muhafaza etmiş olanlara! Zira öyle günler gelecek ki:”Ne mutlu doğurmamış karna ve süt vermemiş memelere “diyeceksiniz.

80.İsâ dedi ki: Kim ki bu dünyayı tanımış oldu[ancak] cisim buldu; ve cisim bulmuş olan da Dünya’dan üstündür.

81.İsâ dedi ki:
Zengin olan hükmetsin de kudrete sahip olan [o kudreti]reddetsin!

82.İsâ dedi ki: Yanımda olan ateşin yanındadır ve benden uzak olan ise Melekût’tan uzaktır.

83.İsâ dedi ki:
Sûretler insana izhar olunmuşlardır ama onlardaki nûr Baba’nın Nûr’u suretinde gizlidir. O tecelli edecektir ama sureti Nûru tarafından örtülmüştür.

84.İsâ dedi ki:Kendinize benzeyeni gördüğünüz  zaman sevinmez misiniz?[öyleyse]Sizlerden önce varlık kazanmış olan ,[üstelik] hiç ölmeyen ,kendisini de göstermeyen suretlerinizi göreceğiniz  zaman [bu sevince] nasıl dayanacaksınız?

85.İsa dedi ki:Âdem büyük bir kudretten  ve büyük bir zenginlikten doğdu ama o size layık olmadı;zira eğer layık olmuş olsaydı ölüm[ü tatmış ol] ma[yacaktı].

86.İsâ dedi ki:[Tilkilerin inleri] ve kuşların yuvaları var; ama insanoğlu’nun başını koyup[da] dinleneceği bir yeri yok.

87.İsâ dedi ki: Ne sefildir bir bedene bağlı olan beden! Ve ne sefildir bu iki bedene birden bağlı olan nefs!

88.İsâ dedi ki: Melekler ve resuller size gelecek ve  sizde olanı size vereceklerdir.Sizler de elinizde ne varsa onlara veriniz! Ve kendinize deyin ki: ”Onlar kendilerine ait olanı ne zaman gelip alacaklar?”

89.İsâ dedi ki: Bardağın dışını niye yıkıyorsunuz ki? Anlamıyor musunuz ki bardağın içini imal eden de dışını imal edenin aynısıdır.

90.İsâ dedi ki:Bana gelin! Zira benim hakimiyetim nazik ve efendiliğim de yumuşaktır.Kendiniz için huzur bulacaksınız.

91.O’na dediler ki:”Sana inanabilmemiz için bize kim olduğunu söyle!” Onlara cevap verdi ki:” Göğün ve Arz’ın görünüşünü inceden inceye tetkik ediyorsunuz da kendi önünüzdekini tanımadınız ;[üstelik de] şimdi ki ânı[ın ayağınıza getirmiş olduğu imkanı] incelemeyi de bilmiyorsunuz .”

92.İsâ dedi ki:
Arayın! Bulacaksınız.Ama bana daha önceleri sorup ta o günlerde size söylememiş olduğum  var ya, şimdi onu sizlere söylemek istiyorum ama [bu sefer de ] siz oralı değilsiniz..

93.[İsâ dedi ki:]Sakın kutsal olanı köpeklere vermeye kalkışmayın ki onu gübreye atmasınlar! Sakın incileri domuzlara atmayın ki onları[….] [tahrip] etmesinler!.

94.İsa dedi ki: Arayan bulacak ,[kapıya vuran] kimseye [kapı ] açılacaktır.

95.İsa [dedi ki]:
Eğer paranız varsa onu faizle borç olarak vermeyin,ama onu {….}artık bir daha geri alamayacağınızı bildiğinize verin!

96.İsâ dedi ki:
Baba’nın Melekûtu tıpkı biraz mayayı hamura [katarak] bundan büyük ekmekler yapan bir kadına benzer .Anlayan anlasın!

97.İsâ dedi ki:[Baba’nın] Melekûtu tıpkı uzak bir yola giderken unla dolu bir testi  taşıyan bir kadını[ın hali] andırır.Yürürken testisinin kulpu kopar da , farkına varıp ta bir çare bulamadan ,un onun arkasından yola dökülür.Evine girip de testiyi yere koyar  ve boşalmış olduğunu görür.

98.İsa dedi ki: Baba’nın Melekûtu tıpkı kudretli bir kimseyi öldürmek isteyen bir adamı[n halini ] andırır; o[önce] evinde kılıcını çeker de elinin[ derûnî olarak] titreyip tiremeyeceğini sınamak üzere duvarı deler.İşte ancak o zaman kudretli kimseyi öldürür.

99.Müritleri O’na dediler ki:
“Kardeşlerin ile annen dışarıda bekliyorlar”.Onlara dedi ki:” Benim kardeşlerim ve annem burada olup da Baba’mın hükmüne boyun eğenlerdir.Baba’mın Melekût’una girecek olanlarda bunlardır.

100.İsâ’ya altın bir sikke gönderip dediler ki:”Sezar’ın adamları bizden vergi istiyorlar.” Onlara dedi ki:” Sezar’a ait olanı Sezar’a ,Allah’a ait olanı Allah’a ve bana ait olanı da bana veriniz.”

101.[İsâ dedi ki:]
{Ata}sına ve annesine nefreti benim ki  gibi olmayan bana [mürid] olamaz. Ve {atasına ve} annesine sevgisi benim ki gibi olmayan da{ bana mürid} olamaz.Zira benim [dünyevi,zahiri]  annem {…} [bana yanlızca bu Dünya için hayat vermiştir,];oysa ki benim gerçek {Babam} bani Hayy kılmış olandır.

102.İsâ dedi ki: Lanet olsun Ferîsîlere ! Zira onlar öküzlerin yemliği üzerinde yatan bir köpeğe benzerler; çünkü ne kendisi yer ne de öküzleri bırakır ki yesinler.

103.İsâ dedi ki: Ne mutlu o kimseye ki[gecenin hangi  vaktinde] hırsızların[nereden] geleceğini bilir de kalkar, [arazisini kolaçan eder] ve [hırsızlar arazisine] girmeden  kuvvetini toplamış olur.

104.[İsâ’ya] dediler ki:” Gel bugün dua edip oruç tutalım! İsa dedi ki: “Benim işlediğim günah nedir ki ya da ben neye yenik düştüm ki[ dua edip oruç tutayım]? Ama ne zaman ki damat gerdekten çıkar,işte o zaman oruç tutulur,dua edilir”.

105.İsa dedi ki: Babasını da anasını da bilen kimseye *orospunun çocuğu denir.(*Jean Doress’se göre :”Babasını da anasını da bilen kimseye orospunun çocuğu denir mi? şeklindedir.)

106.İsâ dedi ki: Eğer ikiyi bir kılarsanız İnsanoğlu olursunuz. Ve “Ey dağ ,yürü” derseniz ,dağ yürür”.

107.İsâ dedi ki:
Melekût  yüz koyunu olan bir çobana benzer.Bunlardan en büyüğü kaybolur da [geriye kalan] doksandokuzunu terk edip buluncaya kadar[o tek] koyunu arar.Bunca yorgunluktan sonra da koyuna der ki:” Ben seni [diğer] diğer doksandokuzdan daha çok seviyorum.

108.İsâ dedi ki:
Kim ki benim ağzımdan susuzluğunu giderir, benim gibi olur.Ben de o olurum; ve gizli olanlar da [artık] ona ifşa edilir.

109.İsâ dedi ki:
Melekût, tarlasında [gizli] bir hazine olup da bunu bilmeyen adama benzer.Ölümünden [sonra]tarlası oğluna kalır.Oğlan da [orada] hazine bulunduğunu bilmez ve tarlayı satar.Onu satın alan ise gelir[ve] tarlayı sürerken hazineyi [bulur]. Ve istediğine faiziyle borç para vermeye başlar.

110.İsâ dedi ki: Âlem’i bulup da zenginleşen kimse Âlem’den ferâgat etsin!

111.İsâ dedi ki: Gökler de Arz da sizin önünüzden geçip gidecekler  ve Hayy’ dan[çıkmış olan] Hayy kişi ölüm ve [korku] tanımayacak. Çünkü İsâ sizlere:’ Nefsini arif olmuş olana Âlem layık değildir’ demedi mi?”

112.İsâ dedi ki:Vay o nefse bağlı olan  bedene; vay o bedene bağlı olan nefse!

113.Müridleri ona sordular: “Melekût ne günü gelecek? [İsâ dedi ki:] “O beklemekle gelecek bir şey değildir.[Onun hakkında ]’ İşte o burada!’ ya da ‘İşte o şurada! denemez.Baba’nın Melekûtu Arz’ı kaplar ama insanlar onu göremez.”

114.Şem’un Petrus onlara dedi ki: ”Meryem aramızdan çıksın! Çünkü kadınlar Hayy olmaya layık değildir”.İsâ dedi ki: İşte bakın! Onun da {…}siz erkekleri andıran ,{…} Hayy Olan bir Rûh olabilmesi için ben onu , er kişi kılabilmek üzere ,bizzat irşâd edeceğim..Zira kendisini er kişi kılan kadın Göklerin Melekûtu’na gidecektir.

Tomaya Göre İncil


nur cihan
nuralem@hotmail.com

07.03.2014