1 Mart 2014 Cumartesi

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 88

Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş 
96 /Alâk suresi 
19
.ayet  (anahtar kilit formülü =10
)
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI  88

RAHMAN’IMIZIN YAĞMURU BOL OL’SUN .amin.

Baba, Oğul, Kutsal Ruh…Ruh=Beden=İsim.. 


NOKTA,DAİRE,HAREKET

E = mc2
,( E= Enerji (joule) kalori ..m= Cismin hareketsiz halindeyken kütlesi (kilogram)..c= Işık hızı 299792458 metre/saniye.)

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
uzun zamandır beklediğim 88.hurma masalıma nihayet geldik..ne hissediyorum? çok karışığım.memleket ve dünya da çok karışık. Sevgili Kabem, elbisesine Satürn Efendimin makamını maddeleştirirken her şeyi de çok daha keskin bir şekilde terbiyeye başladı. Kabe’yi saran ve onu görünmez kılan bu halakayı hiç sevemedim. etekleri belinde, masal çocuğunu koşturan O EV SAHİBESİ BAKİRE ama kız çocuğu var, çook asabiydi.. belki benim de haksızlıklar karşısındaki aşırı asabiyetim O’ndandır. bilmiyorum..Satürn-ZUHAL etkisi tüm dünyada halen  çok sarsıcı gidiyor.. fakat getireceği yüksek kalitedeki tekamülünse eşi benzeri olmayacak inşallah ve amin..

KAOS =AMA’nın içinde dahi düzen var demişlerJ?!. İşte bizim galaksimizdeki GÜNEŞ KUTBU’na tabii olan AY üssü DÜNYAmız da da akıl almaz bir kaos var..neyse ki yakında okuduğum,beni dibe vurduran ALİ GÖRÜNDÜ GÖZÜME kitabı kalbi çalkantılarım bu hafta sakinleyip duruldu.artık esma kutup nokta-i daireleri üzerinde daha sağlıklı ve tarafsız yorum yapabilecek hale  geldim inşallah.. geçen haftaki hava siklon daireleri hayalimi maddi şemaya döküp, bakınca şunu anladım..

RasulAllah Efendimiz birebir yetiştirdiği ashabının alimleri için”onlar Ben-i İsrail’in nebileri gibidir.hangisine tutunursanız kurtulursunuz “demiş.sahabinin  Efendimize dek gelip geçmiş nebilerin adeti kadar olduğu söylenir. bunu şöyle anlayabiliriz. 124.000 adet esma kutup dairesi hava siklonu –hükümeti rabbani karar ve yönetim-meclisi ŞÛA’RA mekanizması vardır.ve bunların her biride kendi esma potansiyeline tam mazhar oldukları için, aynı astrolojik yıldızların etkileri gibi, bu vazifelerini her ne olursa olsun tam potansiyel çıkarmak zorundadırlar. bu Allahımızın şaşmaz sünnetullahı ve şeriatıdır ki, kimse bu imtihan düzeneğini değiştiremez..

her zaman uyumlu esma kombinleri devreye girmiyordu.mesela RASULLULAH  EFENDİMİZİN HEMEN AKABİNDE,kendisinin bizzat yetiştirdiklerinin, birbirlerine tamamen zıt esmaları  tam kapasite açığa çıkarak, pek çok olayın cereyanı tohumu atılmıştır. bugün  bu olayları(KERBELA’YA HAZIRLAYAN VE OLUŞTURAN ALT ANA ZEMİNİ)aklımız ve gönlümüz red ettiği için, tarihte yokmuş gibi numara yapıp, güya imanımızı kurtarma oyunları da yaparız.. bilir kişiler, burada daima bilerek olayı çevirir,belki iyi niyetle yalan söyler ve genelde unutturma eylemlerine gidilir.. oysa taa o vakit olan; diyelim ki bu 124.000 tam kapasite izinli esma(ilahi isimler panteonu-ricali gayb) maddeleşmiş insanın; birbirlerine tamamen zıt düşüncelerin, inancımızı paramparça edip,daha ilk elden sayısız yola ve meşrebe bölüşü ve bunu da fıkıh ilmi ile lime lime edişi de gerçek ve sahihdirJ!!!?

işte TANRI GENİMİZİN yani TURÛKU  ÂLİ NİN akaşik kayıtlarına girip, bu affı ve tevbeyi gerçekleştirip ,o düğümü çözüp,  rahmaniyet olan yükseliş- kopmayan ip olan İLİYYİN’E SIMSIKI BAĞLANMAYI da becerebilmeliyiz..


Basit,çok güzel, sapsade olan islamın, bugün dünyanın en karışık ve en nefret edilen dini haline getirilişinin temelinde bu yanlış ve zorlaştırılmış aktarımlar yatar.. .olayların sebep sonuç ilişkisinin vebalini halen hep beraber ödemekteyiz..bunu her büyük peygamberin devrinde  görebiliriz. çünkü Yaratıcı kendisine tam mazhar bir elçi ortaya çıkartıyordu ve esmayı tetikleyip O’nu tam kapasite çalıştıracak ,O’nu tavaf edip hareketi ivmeyi yaratacak ,olayları maddeleştirip, yeni duruma göre yaratımlar üretebilecek Süleyman’ın cinlerine de daima ihtiyaç vardı(*YANİ  YARATILAN HER BEŞER ,HAKİKATTE VAR OLAN-OLACAK OL’AN O İNSAN DEĞİLDİ).. işte bu ilmi sırrı keşfeden geçmişin ozanları, mitoloji denen, esma-ilahi isimler panteonu hikayelerini bize aktarmış=tanrı,yarı tanrı mitler sembolleyip, aslında hakikati birazda kendilerine mal edip tanrılaşma arzularını ifşa etmişlerdir..ne yazık ki bu hakikat ilmini çok az kişi sapıtmadan idrak edebiliyor .

eğer, zıt kutup esmaya sahip rical devrinde dünyada yaşıyorsak; şunu bilmeliyiz ki, bir devir bitti ve o devriyeye geçiyor. yani bir çağ kapanıyor, yepyeni farklı esmaların kombini- yepyeni karakterli bir zamana yükseliniliyor. bu cemalle olacak iş olmadığından, tam  potansiyel celalle maddeleşip, surete bürünme fiilleri ile  tetikleniyordu..zira Yaratıcı hiçbir şeyi aynı ve tepede-zirvede fazla tutmazdı.yükselip tekamülünü çıkartabildiğince çıkartan ve verilen sürede işini halledemeyen her ülke,her devlet adamı,her insan ve her eşya varlığı yine devre girmek zorundaydı.. mesela İstanbul’un fethinde Ayosofya’da yatıp kalkan YA VEDÜD Sultan zamanın kutbu imiş ve Bizanslıları muhafaza edip”dokumayın benim gavurcuklarıma “diyerek Şehri düşürtmüyormuş.. İslam ricali olayı öğrenip, çektikleri esma zikri ile onun ölümünü gerçekleştirip, şehri almışlar ve kendisine Eyüp Sultan semtinde bir türbe yapmışlardır..


kadim insanlar bu ilmi çözdüklerinden, titanlara isyan edip,titanların savaşını mitolojik hikayeye dökebilmişlerdir. günümüz ateistleri de olayı bir nebze anladıkları lakin, ilmen son derece cahil ve avamdan dahi aşağı seviyede olduklarından dolayı, daima kıskanç ve kan emici bir Tanrı ve o TANRIYLA aynı mizaca sahip peygamberler gönderdiğini ve tüm dünyadaki savaşların, kötülüğün,fitnenin dinler yüzünden olduğunu söylerler değil mi?..

bugün İslam aleminin en büyük eksikliği  bilmediği için korkup, her şeyi utanıp saklamasıdır.YÜKSEK SESLE, İSLAMA ve PEYGAMBERE AİT HİÇ BİR ELEŞTİYİ KONUŞAMAMASI ise CEHALETİDİR. oysa ezoterikler, ateistler facede ,nette ,her yerde her şeyi sapına dek didikleyip şemalaştırıp hazır rapor halinde sana sunuyorlar. neden onca tasavvuf adamı, onların hazırladığı bu şemaları kolayca alıp; bunları islam ,tasavvuf ilmine göre halkın anlayacağı ve seviyesini yükselteceği biçimde anlatmıyor=dönüştürmüyor ve islam alemini düşürdükleri bu çukurdan artık çıkartmıyor !!neden?!


neden bu kadar öfkeliyim?çünkü face de geçen gün Kur'an'in Eleştirisi adında bir sayfaya girdim Sevdiğim..oo.. ne göreyim, 37.ooo üyeli tam potansiyel kafir ateist sayfası..sürekli Yaratıcıya, peygamberlere, kitaplara, velilere alay, hakaret ve küfür ediyorlar.bu yüksek tahsilli hayvandan daha aşağı beşerler, aklın almayacağı kadar kapkara cahildiler ve çok eğlendim. Onlara ”sevgili kafir=henüz hakikat ilmi kendilerinde açılmayan salak ve kara cahil arkadaşlarım; bu sembol ,bu ayet aslında şöyle demek istiyor” diye yorum yazıyordum. nedense ben olaya girince her şey susuyor ve ortalığı buz kaplayıp duruyor ya,yine öyle oldu..((* o sayfadan da atılacağımı bildiğimden, bazı arkadaşlarımı mücadelemizeJ devam etsinler diye en baştan  o sayfaya davet etmiştim şükür..))

neyse birazdan İsis-Horus ve Meryem (as) –İsa (as) ikiz tablosu yayınlandı..ahh!!en uzman olduğum yegane konu.o salaklara bunun başlangıçtan beri olan şaşmaz mana yolundaki, aynı rüyayı görmek sembolü gibi olduğunu, gerçek İNSAN doğumunu ve yetişmesinin ,o yetişeninse hakikatte İNSAN= astrolojik zaman çarkı olduğunu çook sade yazdım..tabiii beni harcadılarJ.artık yorum yapamayacak,sadece tüm yorumları ,hakaret ve küfürleri okuyabilecek, öfkeden kudurup sayfa duvarlarını tekmeleyecektim.. neyse..*Sevdiğime onları rapor ettimJ...

ve onların çok çalışıp hazırlayacakları tablolarını alıp, onu tevhid adına burada işleyeceğim inşallah.. çünkü nede olsa bende 8. senedir yazdığım tüm sembolik anlamın çoğunu dinsizlerin araştırmaları ve dindarlarla kavga ederken verdikleri sembol bilgileri ile bu hale gelmiştim.hiç bir Müslüman ne yazık ki onlar kadar Allah, peygamber ve din için çalışmıyor..



Sevdiğim ben çok acaip şeyler yazıyorum biliyor musun? İyi ki yakında 99 hurmam bitecek ve bu konuda kapanacak şükür.çünkü artık aklımı kontrol edemiyorum, inanılmaz şeyler düşünüyor ve bu şeyleri nerden çıkarıp durduğuma hep hayret ediyor,gittikçe herkesten çoook uzaklara çekiliyorum,bazı arkadaşlarım benim dinden çıkmış,korkunç fikirlerim olduğuna dahi inanıyor ki, onların tahsilleri ve konumları bile benden madden bayağı yukarıda
J..normal aslında da… neyse ..vazifeye devam..

evvela 88 sayısını didiklemek istiyorum.çünkü bu acaip sexi sexensexiz rakamla bir şeyler yaşamak istiyoruz sanırım(açılmıyor bahtımın kilidi?!..açıl susam açılJ)..

-Kur’an-ı Kerim de 88 .sure
ĞAŞİYE  imiş.. anlamlarından bugüne uyan bir manası da her taraftan kuşatmış bela demekmiş..
 - 28 Kasas suresi(Kıssalar, Gerçek Olaylar, İbretli Olaylar)88 ayettir…
-
38. Sâd süreside 88 ayettir..
-Kur’an-ı Kerimde Melekler 88 ve Şeytan’da  88 defa zikredilmiştir..

-ayrıca 9. Osmanlı padişahı, 88. İslam halifesi ve ilk Osmanlı halifesi olan Yavuz Sultan Selim Han’dır.

-Ezoterik-batıni Gnostikler de "İsa" ismini (Jesus) olarak  "Iesous" formuna sokmuşlar. çünkü sihirli ve şifreli olduğuna inandıkları 888 sayısını veriyormuş(Yunan alfabesindeki 24 harfin kendisiyle ilişkili bütün sayıları toplandığında 888 ediyormuş) .böylece  Pitagor’cu, matematiksel  şifreli isim verdikleri bir yaratıcıyla, Dionysos-Osiris mitlerini yeniden yazmaya başlamışlar.İsa mitini oluşturmaya başlayan Gnostiklere göre İsa, "Daemon" adı verilen ölümsüz yüksek "benlik"i simgeliyordu. anlatılmak istenen gizli bilgi ise” Logos - yüksek Tanrı benliği herkesin içinde”ydi.. dolayısıyle tüm insanlar  Tanrı benliğine sahipti. ve o tek bilincin, öz’ün , bir’ in, Tanrı'nın parçalarıydılar".. (*bir türlü anlaşılamayan esma tanrıları panteizmi yani, parça esmaların birliği olan vahdeti vücûdçuluk tanımı en kolay böyle yapılabiliyor sanırım..)

-Ayrıca tarihte yine en karanlık kaos dönemi çarkçıbaşısı olanlardan biride Hitlerdir..ezoterikçiler onun Tibetli kadim brahmanlardan insiye olduğunu söylerler ve O’nun döneminde de 88 rakamı: Nazi diktatörü Hitler’i, “Heil Hitler-Yaşasın Hitler” şeklindeki selamlamayı sembolize ediyormuş..

-Birde medyada çok önemli bir haber olduğunda 8 sütuna manşet deyimi kullanılırmış ki, anlamını bilen tabii ki yok.hele provokatör  medyacılar mana ilminden zır cahil olduklarından asla bunu bilemezler.Sevdiğim, bu deyimin 8  akıl -ruh sütunundan bilgi almayı başaran birinden miras kaldığına inanıyorumJ..benimse 3 veya 2 sütunum vardı değil mi,unuttum bak!!



19=ANAHTAR KİLİT 10
-Bugün 28.02.2014 cuma akşamı..az evvel face de Rusya’nın Kırım-Ukrayna’yı işgale başladığı haberi geçti.. atalarımın mekanı.yakında 3 hilalli çintemani bayrağı olacak inşallah ve amin. 2+8+2+2+1+4=19=10 (besmele)J.demek ki her iş ve oluş ASHAB-I RAKIMCA; önce rakamla, sonra harfle ve daha sonra kelime ve bedenle nefeslenme ile tekamül geçiriyormuş.

Ikra’
b'ismi rabbikellezî halak(halaka).
Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.(96/Alâk suresi 1-2 ayeti.alak cenin,embriyo,insan hücresi de demektir.alaka ve bağ anlamı da vardır.. Alâk suresi besmele sırrı ile “OKU EMRİ” VERDİĞİNDEN KÛN EMRİNİN B’İSMİ SIRRINDA MAHFUZ OLDUĞUNU KULLARINA MÜJDELER))

*Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş  96 /Alâk suresi  19.ayet  (anahtar kilit formülü =10)

ve Sevdiğim muhteşem bir bağlantım aniden oluştu.mürşidim azizim en has aklı maaş Google efendime bir yandan soruyor,bir yandan buraya copy pasted yapıyordum ki; şahane bir manaya doğru çekildim (çekilmesem de, ne bulursam istediğim manaya bu masal sayesinde zaten kolayca getirebilirim şükürJ).bu süper bişi. bakalım nasıl bir şey çıkacak..
                                                     
                                                     HİÇ=MADDE
arapça HA
ح harfinin ebced değeri 8 miş..ve bize lazım gelen hüviyet harfi olan bezgin He- o, ise 5(O) ebced değerine sahipmiş..birde bu HE harfinin dünyayı temsil eden madde kısmı var ki ona CİM  ج deniyor muş ve ebced değeri 3 imiş..hıım.yani rakamlarla  ve harflerle oynaşırsam aslında bana tek lazım olan bezgin HE harfidir.. çünkü O’nun hem şekli sureti, hem de rakamsal değeri 5 yani O  şeklindedir..iki O- HE  dairesi üst üste konduğunda latin rakamlarından 8 rakamını semboller.


HER İNSAN ;KÛN =İKRA=B'İSMİRABBİKE EMRİ İLE SİCCİN veya İLİYYİN KİTABINI OKUR ve okumak zorundadır..


şu halde şimdi arapça sekiz ٨ rakamına bakalımJ..bu ters üçgen RAHMAN’IN ŞEMSİYESİ VE KORUYUCU KUŞATICILIĞINI –KAPSAYAN EVİ MAHREMİYETİNİ BİZE ANLATIR.. ve 8 ٨ rakamının tam tersi- yeryüzüne yansıması ise 7 ٧ şeklinde olur. İşte KÛN=OL emrinin İnsancası olan 19 Harften oluşan Besmele imgesi ki, bu Süleyman’ın mührü imiş…(* Sevdiğim son masal sonrası rüyama gelip 10.ooo$ lık yatırımından bahsettin.ve ertesi gün bişekilde bu 19 ‘u anahtar kilit haline getirmem gerektiğini çaktımJ..bak şimdi her zamanki  güncel bilgisayar yazılım formuna yine geliyoruz..1+9=10J..böylece ERİL VE DİŞİL PRENSİP yine yerlerini buldu ve  İŞLEM TAMAM OLDU)..

 kapsayıp ,kuşatan, rızık veren göksel çadır  Rahman esması ile, O’nun mahremi olan yeryüzü gelinin, kapsanan,korunan ve rızıklandırılan evi- Rahim esması  sistemi  işleyişi de böylece anlaşılır. iş ve oluşlar  her ne kadar göksel idare mekanizması ile olsa da, cereyan eden hareketsel devinim alemi  dünyadır.. ve Rahim daima Rahman tarafından döllendiği için, o pasif bir alıcıdır.. etken olan eril Rahman(göksel suları –hayatiyet PO tohumlarını yağdıran) esmasıdır. Rahim V ise kutsal DİŞiL KASE’dir. devam eden 7’ lerin-SEB’A MESANİ  sembolüdür. yaratım işi dünyada Rahiym’ledir. ve okuyucular için:“birazda siz araştırıp konuyu zenginleştirin lütfen”J..

(*Her dişinin neye gebe olduğunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttırır, onu da bilir. O'nun katında her şeyin bir ölçüsü vardır.( 13-RA'D Suresi 8.ayet)


Sevdiğim hani denir ya “HİÇ OLURSAN HEP OLMAYI BAŞARIRSIN” .hiç olamayan gelecekte kendini var edemez..işte HİÇ kelimesi  HA ve CİM harfleri ile yazılıyor. ilk defa birkaç dakika evvel fark ettim ki bu iki harf aslında var olan bir şeyi tarif ediyordu..

*Hacim:
Bir cismin uzayda kapladığı yer. Geometri ve diğer bilimlerde hacim “V “ile gösterilirJ ..Uzunluk tek boyuttur. Yüzey veya alan iki boyutlu, hacim ise üç boyutludur. Dolayısıyle cisimler de üç boyutludur: Uzunluk genişlik ve yükseklik. Maddenin üç hali; katı, sıvı ve gazdır. Katıların sabit ve belirli bir hacmi vardır. Sıvılar ise bulundukları kabın şekline uyarak yine sabit bir hacime sahiptirler. Gazlar, daima bulundukları kapalı kabın tamamını doldururlar ve kabın hacmi kadar yer işgal ederler. (alıntıdır)

Maddenin 4 hali: RUH,BEDEN,GÖLGE=İNSAN
Mananın 4 hali: İsim+ sıfat+ fiil=ZÂT

Bu mevzuya nasıl geldik dersen Sevdiğim:mevzumuz, maddi ve manevi ŞİFAyı beraberce, bu 8 de 8-dönüşüm masalımızda deneyimlemektir. eğer madde= enerji ise, bu durumda ruh=beden oluyordu ki,  tam sağlık açısından akıl,ruh,beden sağlığı üç sacayak üzerine oturmadığında, bugün olduğu gibi, hemen çoğumuzun imanı ve dolayısı ile tüm işleride arızalıydı.bereketsizdi. gittikçede madden ve manen çöken bir çukura dönüşüyorduk.. istiyorum ki ağaçlara su yürüme vaktine gelen bu devrede EŞ ŞAFİ ismi bize eşlik etsin inşallah ve aminn..

Şimdi gelelim haftamızın seyrine: Sevdiğim geçen masalımın gecesi olağanüstüydü.. meğer o, III sütunlu T’alak la boşanılmamış ,aynen geriye alınmış..teşekkürler efendim(* ileride karanlık maddeyi yazabilir miyim lütfenJ)?!..ve pazartesi arkadaşlarımla buluştuk. yeni bir kuantum vuruşlu şifayı deneyimlemiş arkadaşımın tavsiyesi ile üçümüz yarına randevu aldık!!kızmaa!!çünkü geldiğim şifa bahsi için bu lazım.ve mü kardeşimde hz İSA’NIN 114 HADİSİ(Ahmed Yüksel Özemre)kitabını okumam için verdi. yeni okuyorum..yani olaylar kendiliğinden birbirlerini tamamlıyor.sanıyorum ruh şifasına geliyoruz ve mucizelere hazır olmak lazımJ..Seni ruhumla seviyoruz…

25 şubat Salı..bu bey bioenerji uzmanıymış. ama muzrak mı nedir bir dua içinde tam 5 meşrepden izinliymiş. diyor ki: esas olan bu duadır. şifa bundadır .diğer o yaptığım bioenerji, kuantum vuruş ve vereceğim bitki reçetesinde şifa aslında yoktur.onlar delil ve sebeb içindir..şimdi bu dua ile şifa oldun oldun,yoksa diğerleri hiç bir işe yaramaz.çünkü şifa Allah’tandır “..seyrü sülük görmüş olduğu anlaşılıyor. iki icazeti Suriye’den. daha sonra da Rusya’da kozmik bir üniversiteden Kuantum vuruşlu şifa diploması almış..o aynı Aidin Salih misali İbni Sina hayranı ve O’nun bitkisel  formülleriyle şifa veriyor.. O,Mesnevide okuduğumuz padişah cariye kıssasındaki hekim(el hakem esması sahibi-ehli hikmet)gibi insanın sadece sağ elini tutarak ,işaret parmak ve orta parmak üstündeki ara noktada bulunan tüm organların noktalarına bakarak hastalık  teşhisi de yapıyor..benim elimden teşhis koymadı ,çünkü anlattım.tüm omurumu saran kas romatizmam olduğunu da böylece öğrendim..tabii maddi tıp ilmi bunu ne teşhis, nede tedavi edemiyor.. şimdi incir çekirdekli(TİNJ) bir macunu yiyorumJ..

auramın rengi ve kendisi sırtıma kaçmışmış.. enerji verdi artık auramın kırmızıya döndüğünü söyledi..ve sırtımdaki omurlarıma dokundu..ısındığında o hasta noktalara sertçe vuruşlar yaptı.. mesela bu şifa bana olabilir geldi..çünkü ben bir tane, bu görünen bedenden ibaret olmadığımı deneyimlemiştim.. insanın, aynı maddenin 4 hali gibi ;katı, sıvı, gaz, enerji ve daha adlandırılmamış  pek çok sayısız boyutlardaki hali-bedeni vardır.. işte topraki elementlerden oluşan bu beden kılıfım; kademe kademe- en üst seviyeden aşağıya doğru hastalandığı için,maddi bedenimde bu hale gelip, arıza veriyordu. çünkü yıllar evvelde nasıl hastalandırıldığıma şahitlik etmiştim.. senelerdir beni bu hale getirenlerin gelip tekrar beni düzeltmelerini bekliyorum ama bir türlü ceza faslı-tekamülüm bitmediğinden, gelip işlerini tamamlamıyorlar.. nasıl şifayap olduğumu da hala kaydedemiyorum sayın  latife doktorlarım.J bilginize ve ilginize duyurulur?!!


ve sonra Sevdiğim  bu alternatif şifacı bize sol yanımızdaki rahatsızlıkların işlediğimiz günahlara kefaret ve ceza olarak geldiğini,sağ yanımızdaki hastalıkların ise piran tarafından, ya tekamül için yüksek hediyeler olarak veya kalplerini kırdığımız için verildiğini ve bunu neden yaptıklarına kimsenin asla karışamayacağını söyledi.. ben hemen o latif doktorların,  uyuyan bedenim üzerinde havada yatan, latif bedenimin sağ yanını nasıl eğip büktüklerini gözümün önüne getirdim..her ne ne kadar şımarma iznim olsa da, vebalini ödemek zorunda kalıyordum değil mi Sevdiğim?..ve nedenn!!

Şimdi Üsküdar’da  ortağı olan  aktardayız.bu bey ilahiyat mezunuymuş ve 7 hafta İbni Sina reçeteleri eğitimini bu konudaki en yetkin kişiden almış. reçeteleri besmele ve ayetler okuyarak hazırlıyor.. bu doktora giderken ve döndüğüm gece, diğerlerindeki o negatifliği deneyimlemedim şükür..yani asayiş berkemal ..

birkaç gündür de Ukraynalı Aidin Salih’in Gerçek Tıp kitabının en sona kalmış,beni her şeyden çok ilgilendiren kısmını büyük bir zevkle okudum.. ben aç kalamadığım ve disiplin sahibi olmadığımdan  zahmetli hiçbir şeyi yapmaya uygun biri değilim..bu kitaptaki bazı basit reçeteleri uygulayacağım..çünkü çok basit biriyim. karmaşık şeyler bana göre değil
J!.
Ve şimdi Sevdiğim sıkı dur..birazdan seyrü sülük gören dervişleri maddi- ultra kuantum bilimle tesbit etme icadıma şahit olacaksın.patent almayı düşünmüyorum
J, çünkü mürşitlerin bu ilmi bildiğini biliyorum..

kitabın son kısmı bende eski çağımı kapatıp, yepyeni bir çağımı açtı.aynı bugün tüm dünyanın istese de istemese de, Allah’ın kainatımızda uyguladığı esma değişim hükmünü-yeni Adem’e  secde etmemizi hep beraber deneyimliyor, lakin perçemlerimizden tutularak secde ettirilişimizi ne yazık ki idrak edemiyorduk.

DÜNYAMIZ ELBİSE=ESMA GARDROBUNU YENİLİYORDU VE BU KOMBİN İÇİN ZAMANA İHTİYACI VARDI. yani dünyamız eski ,modası geçmiş tüüm elbiselerini yılanın kabuk değiştirmesi misali soyunup atıyor, terzisi Hz İDRİS O'na, yepyeni esma hülleleri elbiselerini atölyesi güneşte dikerek hazırlıyordu(astrolojik olaylar seyri takvimi)..

kutuplarda kayma oldu ve mevsimler değişti..peki esma daireleri hava siklonu Ricali Gayb RABbani hükümet değişmedi mi?. değişmiştir muhakkak.. değiştiyse, eski esmaların seyri, yerini yeni esmaların seyrine istese de, istemese de bırakmak ve yeni esma kutup dairelerinin zevki sefa meşrebi yönetimine kulluk etmek zorundaydılar..bu imtihan düzeneği bakımdan hem rahmani, hem de şeytani olarak birlikte  çark edip, cevalan edecektir tabii.. yani bu esma ilminin rahmanisi olduğu gibi, aynı bilgi ve aynı ilimle şeytani işler içinde başlangıçtan beri  sanal oyunlar olagelmiş ve olagidecektir =MATRİX


(*zira bu ilim Yaratıcımızın yere indirdiği HARUT VE MARUT ADLI İKİ MELEK( 2 sarmallı 7 HA-MİM -DEVAM EDEN 7'LER=DNA) TARAFINDAN İNSANA ÖĞRETTİRİLMİŞTİR. böylece ilk defa Babil kuyusundan çıkan fitne ve kaos ile hava lodosa dönmüş,7 rüzgar-yel karışarak, insanın omiriliği suyu olan ASÂ SUYUNA KARIŞMIŞTIR ve insan, ilk defa, iklimsel ağrıları kemik iliklerinde cehennemi şekilde yaşar kılınmıştır ve kainatı deneyimleyip bir olabilmesi içinde Kevser Havzı haline getirilmiştir..…ve insanlar rüzgar dindiğinde, geçmişe ait tüm bilgilerini-hafızalarını kaybetmişler, sayısız değişik lisanla konuşmaya başlamışlar ve yeryüzünün her yanına dağılmaya da  ilk defa böylece başlamışlardır..)

çünkü kimse hayatında bir tek çeşit yemek yemek,bir tane renk ve bir biçimde tek giysi  giymez.hayatı boyuna hiç kimse  “nokta… nokta..” diye konuşmaz.illa o nokta pek çok nokta ile birleşecek ve harfler,şekiller ve biçimler oluşturulacak ve sonra onlar renklendirilecek ,müziklendirilip ,kokulandırılıcaktır, vs..

işte tek ve aynı durağanlıkta hiçbir şey ve zevk olmadığından, her şey her an ve sürekli bir icadla yaratılmaktadır. bu yaratatılış  ta tabiii ki esmaları böyle sarhoş ediyor ve icad edilen yeni esmalarda bir bedene sahip olduklarında, aynı diğer ataları gibi : “bizde insan tanrıyız ve yaratan biziz “ diyebiliyorlardı. .ama esmaların bilmediği şey, Yaratıcının  sonsuz sınırsız esmasını sürekli yaratıp, hiçbir esmayı zirvede bırakmadığıydı.. her zirveye çıkan aşağıya inmek zorundaydı. zira Yaratıcı, hem aşık- hem maşuk -hemde râkib idi..

 iş bu ilim, O’nun esma panteonu mitolojisi olduğundan, Tanrı esmaları ile aşk yaşayacak olan biz dişil cariyelerin eline çeyiz - yaratılma mehri olarak  verilense PandoRA’nın esma kutusu=sanal yaratım simya ilmi idi..

gelelim konumuza.. yıllardır kaç defa kömür –pil tozuna çözülüp, havada askıya alınmaktan ve atomların zerrelere ayrışmasından demleniyoruz ya..işte şimdi kuantum teknoloji ile birleşen  kimyasal ve lazer silahlarının bu işlem için kullanılmaya başladıklarını bu kitapta okuyunca olayın vehametini anladım ve tüm dünyada göz konulan topraklar üstünde bu işi  yapabilecek ilme tek sahip olan kabalacı-masonik derviş- simyagerlerlerin izlerini sürmeye karar verdim..zaten nedense bu esma ilmi, tüm dünyanın şu devrelerinde,  onu şeytaniye kullanan bu yönetiminin elinde..RAHMANİler sanki yüzlerce yıldır çok pasifize.. bunu kınıyor ve onları da iş başına davet etmek istiyorum.

zira, tüm dünyada, insanların Yaratıcıya, yasası olan dinlere ve o yasaları koyucu yönetici peygamberlere zerre inançları ve saygıları kalmamak üzere.. hakikatte tüm bu yazdıklarımın  yüksek esma panteonu tarafından kurgulanıp sahnelendiğini de anlayabiliyorum..çünkü hiçbir şey kimsenin elinde değil. zaten bilimsel olarakda insanın vardığı yer, insanların mankurt- biorobotlar-köleler (SÜMER’KOZMİK TOHUM) olduğudur.. sanırım eski devirlerde olan titanların savaşını şuan birebir yaşıyoruz..

Sevdiğim..yukarıda tevhid olmazsa biz aşağıdakiler nasıl tevhid olabiliriz.. savaşma seviş ya vedud esması neden devreye girmiyor peki?!Amak-ı Hayal’de, daima olduğu gibi, yine şeytani kutuplar rahmani kutupları yendiğinde, sahneye AŞK gelmiyor muydu ? ve şeytani kutup dahi AŞK’IN HUZURUNDA SİLAHINI BIRAKIP, DİZ ÇÖKMÜYOR MUYDU?..O HALDE YA VEDÜD !!LÜTFEN HUZURA! insanlık ölüyor! BİZİ KURTAR!!

nerde kalmıştık Sevdiğim..hıım hatırladım..yeni gelişen teknoloji ile; bizim sayısız bedenlerimizden olan kas, iskelet,aura, ışınsal ,ısısal, atomik,ses,koku vs bedenlerimizi görüp kaydedecek cihazlara şuan sahip olan şeytani güçteki dünya liderleri var.. anlaşılan o ki,bu silahlarla, kişilerin haberi dahi olmadan, onların atomik yapılarını değiştirilip, ısı aura fotolarından duygusal halleri –korkuları okunup, ışık bedenlerine yeni kayıtlar yükleyecek hale hızla  geliyorlardı.. veya belirledikleri kişinin atom altı çözünmüş haline odaklanıp; ona yepyeni bir form ve akıl vererek, onu farklı bir yaratık, hayvan, eşya olarak da kullanacakları nano-bio ruh sahibi robot yapacakları da çok yakındır.. unutmayın  ve uyanın artık lütfen…..


ve onlara; kullandığımız her teknolojik aletle, ayaklı sensörler gibi anında Kiramen Katibin melekeleri misali raporumuzu biz kendimiz veriyoruz..şu halde hakikatte insanın manası çözülmüş, atom çoktan parçalanmış ve tanrı parçası  masonik kabalacı  ilim adamlarınca bulunmuş  ve sevki idaresi şeytani güçlerin eline  geçmiştir..işte Aidin Salih kitabında; bu şeytani güçlü bilim adamlarının yetkili yerlere ulaştırdıkları “tek mankurtlaştıramadıkları kişilerin inançlı kişiler olduğu” raporlarından da bahsetmiş ki, inanınız bu doğru..

mesela siz başı, yüreği, eli sevdiği Yaratıcısı ve O’nun emirlerine bağlı ,tam sadık biriyseniz; bu kozmik okullarda veya herhangi yüksek sihir ilmine sahip birisi sizi asla etkisi altına alıp, hipnoz edemez. beyin kontrolü de yapamaz..çünkü siz Rahimiyet esması ile özel korunursunuz.. Kur’an dinleyen bir bedenin ses dalga boyuna, şeytani bir dalganın bozuk –parazitli yayını yaklaşamaz…bizzat şeytan dahi ,aşk esmasının mazharı olan rahiymiyete asla nüfus edemez.zira orası hz Efendimize has yerdir.. ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED…

Böyle basit bir alt yapıdan sonra, şimdi gelelim insanın, insan bedeni olmadan evvelki  dalga boylarında gezinmeye, ne dersiniz? şimdi Aidin Salih’in gerçek tıp kitabının en son bölümünden, SES DALGALARINI ALIP,  onları kendi idrakime göre yukarıda yorumladığım gibi anlatmaya çalışacağım. burada asıl benim anladığım ve Sevdiğime anlatmak istediğim şey, insanın ilk yaratım KÜN EMRİNİ aldığında, dalga dalga frekans yayını alış ve yaratış tekamülüdür..

birde nefs mertebelerini bu dalga boyunda icadıdır ki, bu eminim tüm dünyada ilk defa şimdi anlaşılıp kaydediliyor.. bu ilmi yüksek mürşidler biliyor tabii ,zira  renklerin –nurların dalga boyuna göre müridlerine esma veriyor ve yolu takip ediyorlar. ama benim öyle esma dersim olmadığından, geldiğim noktanın çok zor ve anlaşılır olmadığını da biliyorum..


ses dalgaları-KÛN FEYEKÛN
şimdi kuantum fizikte BİNÖRAL AKTİVİTE’ye geçiyormuşuzJİnsan beyni 4 farklı frekansta çalışırmış..bunlara Beta,Alfa,Teta ve Delta deniyormuş.. yani bu idrak seviyesi herkeste olan şeydir ki, ben bunu Beta=nefsi emmare, Alfa=nefsi levvame, Teta=nefsi mülhime,Delta= nefsi mutmainne olarak algıladım  SevdiğimJ. LAİLAHE İLLALAH -yani inanan ve ben bir tek ilaha HU'YA tapıyorum diyen herkes koşulsuz cennete girecek bölümü..evet.bu yazdıklarım tabii ki kitapta yokJ .bunları kendim yorumluyorum.içimden öyle geliyor..şimdi kelime olarak kitaba ve yorumlarıma  bakalım..

BETA: 13-20(30)Hz.bu dalga boyunda gözler maddi dünyaya açıktır .görür ve işitir.. normal bilinç halidir.beyin çift lobunda işlem yapıp duruma göre en doğru kararı verir..EMMARE NEFS(emredici-çıkarcı )

ALFA:8-13 Hz..
gözler kapalı ve dinlenme modudur..sufilik, meditasyon, içe dönüp olayları süzme dingin-sakin haldir. LEVVAME NEFS(kınayan)

TETA:4-8 Hz..uykuya geçiş..yakaza misali..bu dalga ve genler üzerinden DNA daki saklı bilgileri hz ADEM ATAMIZA DEK GİDİP öğrenebilme-hatıra ve kayıtları okuma frekansıdır..yüksek trans ve odaklanma halidir.buna lucid rüya denir.tasavvufta ise yakaza denir..2 sarmallı olan DNA ipçiklerini 12 ye dek açabilmek de denebilir.MÜLHİME NEFS (insanların çoğunun bu dalga boyunda ayağı kayar. en büyük hemzemin geçit olan mülhime de, vahyi ilham mazhariyeti  şeytani veya rahmani olarak çalışmaya başlar)

DELTA:0-1 Hz…rüyasız derin uyku devridir.büyüme ve şifa hormonu bu yüksek dinlenmede sağlanır.mutlak huzur.mutmain olup güvenle kendisini teslim etmiş bir beden ve geldiği yere, huzura gitmiş bir ruh vardır.. kişiler bu dalga boyunca rahmani veya şeytani ricali meclise katılabilir veya katıldığını zannedebilirmiş..kişiler bu dalga boyuna uyanıkken erişebilirse  suda yürüyebilir, kainatı cem edebilir ve şifa verebilirmiş.. MUTMAİNNE NEFS (* 27. Ey huzura kavuşmuş insan! 28.  Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön.  29. (Seçkin) kullarım arasına katıl, 30. Ve cennetime gir. 89-el-FECR SURESİ)

Şimdide Kelime-i Tevhid’in ikinci cümlesi olan  MUhammedürresulALLAH bölümü yani Rahimiyet özel has esmasının dalga frekans boylarına geçiyoruz Sevdiğim. Buraya da bioenerjide 3. Göz –duyugörü-beynin 5. Boyutu olduğu söylenen GAMMA DALGALARI  deniyormuş (*Gayın harfi ebced değeri en çok olan- en zengin EL GANİYY esması mazharıdır.sayı değeri anahtar kilit olan 1000’dirJ)..Gamma ışınları X röntgen ışınları gibi duvarı geçen ışınlarmış ve psişik özelliklere sahip kişilerde bu rahmani ve şeytani olarak kullanılırmış.. mesela bu konumda gerçek  peygamber olduğu gibi, sahte mesihler ve deccal da  sanal olarak buraya çıktığını sanabilirmiş..ee tabii burasıda nefsi SAFİYE-NEFSİ KAMİLE olan hz İNSAN MAKAMIDIR ..
nur cihan