28 Ekim 2012 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 31

duvardaki eksik tuğla

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 31

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. bir B-ay-RÂM  daha geldiii ve geçti.. aynı bir nefha-i rüzgarlık enfes bir nefes misali değil mi?. ne yazacağımı bilmeden, ne yazacağımı büyük bir merakla öğrenmek için bu masala başladım.. çok tuhaf bir şeyler oluyor.. ne yapacağımı henüz bilmiyorum.. bazı yazıların tepkili çekimi çok acaip oluyor nedense.. Sevdiğim, beni Senin aşkından başka tüüm aşklardan muhafaza et olur mu lütfen.. ben öyle şeylerden çok korkarım üstelik.. ve yazdıklarımı kendi nefislerine göre anlayanlardan da lütfen beni koru ve onları benden ebeden uzak tut inşallah.. aminn..beni onların nefis oyunlarına alet etme…

*bu masalı kendime bayram hediyesi ve keyfi hali için yazıyorum.. istiyorum ki yazmaya başladığım 6.yılımda bu masallar bana neler yapmış bir haşr-ı neşriyatımızı dürelim.. ilk evvela takvimsel gidiyoruz tabii. sonrada zaman tünelinde seyahat ederiz olur mu Sevdiğim..


geçen masal günü gözlerim çok yandığından, bir sonraki gün ne yazdığımı iyice okuyabildimJ..bu arada hala gözlerime şifa olmadığında ortaya çıkmış oluyor tabiiJ..sonra Sevdiğim, masalımı bir okudum.. aman ALLAHım ben nasıl bir şey yazmışım öle Ya RABBİM?!.. bu şuan yaşayan, ben gibi kaç zamane veledine nasip olabilirdi ki?!.. ben gerçekten de, o dendiği gibi, çoook zengindim.. hatta yazıdan sarhoş olmuş  iki aşk maili dahi aldım, bir ağlayan tel geldi.. bir tebrik yazısı da vardı tabii.... (bak Sevdiğim, lütfen kimse bana aşık olmasın olur mu?!..o zaman benim Sana olan aşkım zedelenir benceJ..beni böyle şeylerden koruyacaktın… kimsenin rüyasına filanda girmeyeyim... onlar beni o zaman korkutuyorlar, ve her şeyi buradan Sana yazdığım içinde alınıp, kızıyorlar, üstelik beni de cinli perili –deli-meczûb sanıyorlar, unutma lütfenJ..)..


vee..hep hayalini kurduğum NEFESLE  röportajımın sanki bir kısmı gerçekleşmişti.. wayy be..heytt !!..di yani.. ALLLAHIM ,canım, nasıl sevindim anlatamam.. hemen o müzik evinin sahibine telefon açtım.. şöyle dedim: “bugün ne yazdığımı tekrar okuyup sizi aradım.. sizi tanıdığım ve sizle böyle bir şeyi konuşarak o cevapları alıp, yazıya döküp kaydettiğime ve buna izin verildiği içinde size çoook teşekkür ediyorum.. böyle bir şeyin bize nasip olması inanılmaz bişey üstelik.. bunu ikimizle yaptılar birde.. bugün hep şükrediyorumJ…hatırlıyor musunuz?.. hani Devam Eden Gölgelerin son İstanbul yemeğinde Sizi herkese İLAN EDEREK ne demişti :”O beni de geçti.. .. …geçti” ..işte bu sözlerin yazılı kaydının nasibi bana şunu anlattı ki, size de söylemek isterim.. bu size verilen vazife ve yetkinin açığa çıkmış ,kayda geçmiş, onaylanmış  halidir”..
Sevdiğim biz onla telde biraz sohbet ettik.. ve ne vakittir hep anladığım ama ortaya zahir edilmemiş olan vazifenin, zaten icra edildiğini de, akabindeki günlerde öğrenmiş de oldumJ..öyle şeyler anlatıp konuşabilen-İCRASINIDA YÖNETEBİLEN  biri, bizler gibi de değildir, değil mi?.. ve Sevdiğim o doğuştan aşıkmış üstelik..10 yaşındayken divan yazmış ve ilerleyen yıllarda onu ateşe atıp yakmış.. oysa benim aşkım onunki gibi yüksek ve doğuştan da değildi.. henüz nasıl bir aşka sahibim onu bile öğrenememiştim birde..yanii..sonuç.. ben gerçek bir aşk adamı, gerçek bir ses virtüözü ve SESLERİ KONTROL EDİP YÖNETEBİLEN BİRİ  ile de bir sohbet ,röportaj yapmıştım.. gittikçe profesyonelleşiyoruz yani..

 bence gelecekte; Sende benle böyle bir masal gerçekleştirmelisin ki, tadından okuyamayayım
J.. herhalde şöyle bir sohbetimiz olurdu bak Sevdiğim.. ağzım kulaklarımda Sana sürekli şunu sorardım: “beni seviyor musunuz?” ..”beni seviyor musunuz?”.. “ne kadar?”.. “başkaları da var mı?”. “kaç tane?!!”.Seni çıldırtırdım, çıldırtırdım.. işte bizim Senle röportajımız böyle bir şey olacağından, o işi başka elbiselerden götürüyordun ki, bunu da çaktım.. ve  hala küsüz birazcık bence..

(*laf aramızda ,bir sır  Sevdiğim.. aslında ben o korkunç celalin ve o ağızdan çıkan o dehşetli kelimelerin, bu çocuğun efrâdına İHSAN-I şifa olduğunu biliyorum.. ve onlarda açılan şeyleri de takip ediyorum.. bazı hazineler bir kişiye mal edilemeyecek derecede fazla ve yüksektir ve onu diğerlerine de pay etmek lazımdır.. ((her ne kadar paylaşım yok dense de, ben var olduğunu nedense hep gözlemliyorumJ..)) her şeyin sahibi yanlızca ve yanlızca Allah’tır.)


aslında bu SESle sohbetin, bir evvelki ,o beni mahvedişinin hediyesi olduğunu da biliyorum Sevdiğim..
neden hep böyle çok yüksek idealara, çok acaip ızdıraplarla kapı açılıyor, bir tek bunu anlayamıyorum.. ve aşk neden acı seviyor da zevkü sefada  çok kalmıyor.. bence aşk daima hareket, heyecan, halden hale durum güncellemesi yapıyor.. her an yeni bir farkındalıkla eski haline tekamül üstüne tekamül ve yepyeni esma çocukları doğuruyor..ee tabi sürekli doğumda çok yıpratıcı oluyor.. lohusa sendromları da var tabii.. bir idea-bir düşünce =bir fiil, bir eylem, bir madde doğuruyorsun ve sancısını hücrelerinle ,dış dünyanla –eşyayla beraber çekiyorsun.. hele o idea-esma çocuklarının hayat mücadeleleri ve var olma, kendilerini yaratana baş kaldırıp:” bizde varız ....senle aynıyız  ve hatta seni geçtik,sen olduk” deme ve yönetime ortak olma mücadeleleri az bir şey değil yani
J..ezeli aile kavgası bu işte..


Sevdiğim bugün salı(sallanır ve gerçekten salladı ,sallandıJ)…o hayalimde gördüğüm kişinin bugün sesle alakalı dersi var.. gidip gitmemek arası inanılmaz bir savaş veriyorum.. hafta sonu kaptığım virüsten dolayı gribim iyice arttı ve halsizimJ..çok istediğim bir şeye yine gidemeyeceğim ve yolumun yine kesildiğini anladım.. ama son ana dek gidebilmeyi de gerçekten istedim bil yani.. hava erkenden karardı, rüzgar, yağmur ,soğuk.. ben bir sürü hap içmişim ve dersin bitmesine yakın saatlerde evimde uyuyakalmışım üstelikJ…yani yapacak bişey yok tabii.. belki gönlüm felan kayar neme lazımJ..benim yerim evimde erimin yanında olmalı değil miJ?!!..Sen benim 45 yaşımda ve obez ve son derece basit biri olduğumu sakın unutma olur mu Sevdiğim..yanii bana bu paspâye halimle kimseler bakmaz merak etme.. ama ben istediğime bakarım, onu da unutma ,aynı Sen gibiJ..


Sevdiğim tüm bunlar latife tabii.. o gün aslında şunu düşündüm.. ben sesle, nefesle bir  röportaj yapmıştım ve inanılmaz bir şey olmuştu.. anidendi ve her soru-her cevap spontaneydi…yani o an olması gerektiği için olmuştu.. ve biz o sohbeti dev bir aynanın yanında gerçekleştirmiştik. sürekli o ayna ve arkasındaki sırrrı işaret ederek konuşmuştuk.. insan neler olup bittiğini her zaman çok geç idrak ediyor; nedense ki, buda biz gibi cahillere özel bir rahmani rahmetti de tabii..

25 ekim Perşembe.. Kûrb’Ân –yakınlık-kurbiyyet- vuslat- Arafat’a çıkıp kendine arif olup, mâârif ehli olma bayramı.. benim için Senle olduğum her an kurbiyet bayramı olduğundan Sevdiğim, böyle özel günler mevhumum aslında yok.. lakin “mâârif et” den dolayı genel sünnetullah kurallarına da uymak ve nizamı asla bozmayıp, bozanlarla da cehd etmek lazım ya hani birde.. işte o yüzden bende bayram yapacağım…ne  vakittir hiç  rüya ve bilhassa Seni terennüm edemiyorum biliyorsun.. hep bana çok kızgın olduğunu düşünüyordum ya Sevdiğim.. işte bu son ses ve nefes masalıyla anlamış oldum ki artık edeb bahsindeyim..  şımartılmış bir naz ehlinin dahi sınırları, haddi hududu vardı.. haddimi bilip sınırlarımı aşıp geçmemeliydim.. öyle bir yere tefekkürle bir daha gelmiştim ki; zaten bu bölümde rüya filanda olamazdı, değil mi? işte Sevdiğim.. ilk defa ben kendim bunu idrak edip :”kapıları aç, beni içeri al, kendini bana göster” diye yırtınıp, ortalığı birbirine katmadan(
J?!!=yalan söylüyoruum..yine yaptım biliyorsun), ağlamadan, bağırmadan, kapıdan boynumu eğmeden kendim dönmüştüm.. yani artık gide gele, hangi halde aşağı inmem gerektiğine RAZI OLMUŞTUM.. ve böyle yaptığımda da hiçbir kanadım ,teleğim kırılıp zararda görmemişti (çünkü artık Sana karşı hiçbir izzeti şerefi gururum ve tüyüm kanadım kalmamıştıJ).. işte o ses dersine gitmeyip evde hasta yatarken, Senin öğrencin gerçekte bunu düşündü ve böyle bir idraki ona açtığın içinde çok şükretti.. o anahtar o kilide boşuna girip çevrilmemiş-1O olmamıştı yaniii..J..ve bir dervişin bize zahirde göstermelik gösterilen?!! çeyizi ne olabilirdi ki.. köhne birkaç bez parçası ve birkaç yazı.. bizimki ise sadece bir hayali masal dizini..


bir gün ben öldüğümde, tüüm bu harflerimde benle öbür tarafa gelecek biliyor musun Sevdiğim.. ve ben orada onlarla bize cenneti arş-ı rahmanı yazıp çizeceğim.. Senle o gönülde sema edeceğiz ..bu defa perdedar ve perde ve ses ve ışık bahsinde daha yüksek tekamüller olacağız değil mi?.. ve ben her defasında tekrar tekrar Sana aşık olacağım..

bugün bayram.. ama İslamda  tek maksat olan tevhidi; İslam ülkeleri olarak henüz yakalayamadığımız için, farklı günlerde bayram yaparak  diğer inançtakilere karşın gülünç de oluyoruz tabii..  bence, bayramda bile  tevhid-bir olamayan İslam camiasına Yaratıcımızın bir cezası idi bu .. ayetle sabit ,haram aylardan olan aylarda ,bugünün  Müslümanları savaş yapıyorlardı üstelik.. fakir ve çaresiz Müslüman kardeşlerini kurtarıp kalkındıracağına, zengin ve İslam düşmanı ülkelere tüm paraları akıtanlarda bizlerdir..eee..bayramı da tabii ki hak etmiyorduk dolayısıyle.


perşembe öğlen.. yollardayım.. karşıya geçtim.. ömrüm iki kıta arasında saatlerce süren yollarda geçiyor sanki.. artık yollar beni çok yoruyor. bir büyük kardeşimle selamlı rehbere ziyarete gittik..ooo..buraya bir yıla yakındır belki gelmiyordum.. bahçeye Horasan tarzı bir minik yapı dikilmiş ki, sadece kubbesi kalmış..çoook beğendim Sevdiğim.. çok zarif olmuş.. kuyunun dibinde mahsur kalan Ali Baba sesini hemen-anında duyurmuştu  değil miJ?!..belki o mahallenin bile çehresi işte böyle böyle değişir zamanla, inşallah ve aminn..sonra tam çıkacağız, aa bahçe kapısının önüne başka bir araç park etmiş.. inanılmazdılar.. tam bir saate yakın ellerinde hoparlör, dolaşa dolaşa mahalleye plakayı anons ediyorlar..” tıınn” yok.. burası evlere şenlik mahalle biliyorsunJ …sonra oradaki bendeler hep birlikte, o aracın arkasından tutup, onu yolun diğer tarafına doğru anında çeviriyorlar.. bizde –onlarda gülerek, neşeyle yola çıkıyoruz.. mesela bu çocuk orada  bilmedikleri bişey için öyle tutulduklarına inanmış SevdiğimJ.. sonra Hüseyin amca ve Şükran teyzelerdeyiz… Üsküdar’ın üç sırlılarını geziyormuşum gibi hissediyorum şimdi  tabii.. Hüseyin amca beni ilk anda tanıdı ama sonra yine unuttu, ”sen kimsin? ”dedi.J..oradan Bülent amcalara gittik.. öğrencileri de vardı. bu ev çok huzurlu ve çok bereketli bir diğer evdi.. aynı frekansta buluşan nadir evliliklerden ,meleklerin bile gıpta ettiği türdendiler yani.. iyi ki onları tanıdık değil mi Sevdiğim.. Terzi Osman amca ise henüz gittiği yerden evine dönememiş.. sonra diğer kardeşlerim ve yeğenlerimle ceviz ağacında buluştuk.. kahve istedim.. ama o kaç sene evvelki kahve servisi debdebeli ihtişamın yerinde yeller esiyordu  tabii.. ve sonra hep birlikte Selami Ali Efendiden başlayıp Üsküdar’daki türbelere  bayram ziyareti yaptık..

Cuma…Sevdiğimm.. işte Sen.. amma arkan bana dönük ,solundaki bir binaya doğru yürüyorsun.. o bina resmi bir yermiş ve Sen orada bir düğün gerçekleştirecekmişsin.. fakat şimdiye dek böyle  resmi makamlı bir yerde, öyle bir düğün olmamış.. buna cesaret eden Senin, bunu herkese ilan edip edemeyeceğin mevzuunu anlıyorum.. sanki bu şeyin endişesi içinde, tepkileri hesaplıyor gibisin.. ve sonra sağımdaki bir resmi binanın içine giriyorum..aaa   tanıdığım  “ …”   o devlet dairesinde işe başlamış.. bana  diyor ki:” devlet iki bilgisayar ve birde hatırlamadığım bir şeyi(sanki din) hediye veriyor.. sende çocukların için talep et “.. önce istemiyorum ve gülüyorum.. çünkü ihtiyacımız yokmuş.. ama sonradan istemeye karar veriyorum.. istiyorum.. kağıda yazılıyor.. ve işlem gerçekleşmiyor.. bu defa boş vermiyorum Sevdiğim.. ne olacağını görmek için yine talebimi istiyorum.. kağıdı gösteriyorlar.. yazışmaları ve altındaki yetkili yeri-imzayı.. neden işlemin hala gerçekleşmediğini soruyorum.. “…” kağıdı uzatıyor ve şöyle diyor.. yetki ve imza için onaylama..  lazım.. Sevdiğim bu aslını bir türlü istediğim gibi anlatamadığım hayalimin özünde anladığım ise şuydu.. 


hani Hacı Bayramı Veli hz demiş ya: “ben icazeti 3 tür kişiye verdim..1.kendi yetiştirdiklerime..2.ilerde doğacak olan yetiştireceklerime.3. ise yolda bozgunculuk çıkartacak nefsi çok yüksek olanlara.. onlara ise bu icazeti, yolu onlardan korumak için verdim.. işte Sevdiğim ben anladım ki;bazı kişilere icazet, post, taç, hırka verilse  ve işe alınmış gözükseler ve herkes onları öyle bilse dahi, manada işler öyle  gözüktüğü gibi yürümüyordu.. onlar istedikleri kadar bir şeyi yazıp çizsinler, onaylasınlar ve işleme –yürürlüğe koyduklarını söylesinler.. o kişilerin asla hiçbir yetkileri yoktu.. çalışmıyordu.. yolun esas sahipleri; o yüksek nefislileri  öyle elde tutuyordu yani. (*bazen, Sevdiğinin ağacının kollarından bir kol ayrılıp  uzamış ve meyveye kalkmış olabiliyor.. ama ne dalı nede meyvesi kabul olunmuyormuş ki, anladım..)


Sevdiğim.. bu hayalim aslında üzücü idi.. şimdi bundan bahsetmek  istemiyorum.. ama birde şunu anladım.. Sen bizim sabaha dek konuştuklarımızı dinlemiştin ve bana bu rüyayı göstermiştin.. o bizleri ilimleri ve yetkileri ile kontrol edip, ecinnileriyle korkutanların ;aslında yolun haramileri olduğunu ve verdikleri payelerinde kendileri gibi sahte olduğunu da anlatmıştın  tabii.. Allahtan ki benim öyle taçlı, hırkalı, hediyeli bir meşrebim yok ..yani peşinde koşacağım hiçbir idealim de yok dolayısıyle.. aslında laf aramızda Sevdiğim; olsaydı ve onları Sen bana vermek için sürekli beni kendine çağırsaydın da fena olmazdı yaniJ..hiç olmazsa bir vesileyle Seni görmüş olurdum …Senden hediye almayı kim istemez ki.. ben Sana hediye versem mesela, hep aynı hikmeti himmet baloncuklarımla kendimi-gönlümü verirdimJJJ..başkaaa..öğleden sonra evime döndüm..


cumartesi.. bugün bir arkadaşımla, 18 yaşına gelince yetiştirildikleri mekandan sudan çıkmış balık gibi çıkartılıp, zalim bir hayatın koynuna zorla atılanlardan biri olan, birkaç senedir tanıdığımız kızımızı ve yeni ailesini ziyarete gittik. bebekleri büyümüş ve maşallah çok sağlıklı.. maddiyat yerlerde sürünüyor tabii.. inşallah artık bahtları düzelir ..aminn..sonra Sevdiğim ben oradan Orhan Babaya gidecektim ki ,  beni oraya bırakmak isteyen arkadaşım tam kapıya gelirken:” bende geleceğim “dediJ.. tamam.. artık eskisi gibi kıskanç değilim belki de (esasında bize yardım ettiği için, ona bu bir hediyeydi tabii J)..içerideyiz.. onlar sımsıcak dostlar.. mütevazilik her kula böyle nasip olmuyor ..
kamışül KALEM-sperm

O, bize hatıralarından anlatıyor..12 yaşından itibaren gittiği mekanlardan biriymiş bu.. orada Fahreddin Efendi diye biri varmış.. birde gelenlerin ayakkabılarını çok loş ışıkta alıp kutulara koyan bir ayakkabıcı ki, geçen yıl 100 yaşında vefat etmiş.. işte o insanların yüzlerini dahi görmeden, kimin ayakkabısı gerekiyorsa onun eline pabucunu verebilirmiş.. hiç bir zaman birbirlerine karıştırmazmış.. bir defasında Orhan Baba bunu nasıl yaptığına hayret etmiş.. ve o gün çıkışta Fahreddin Efendi ,elindeki bastonunu ona doğru uzatarak şöyle demiş: “evlat, o iş onun ibadetidir.. ibadet sadece namaz kılıp ,oruç tutmak değildir”…başka pek çok hatırada anlattı ve şiirler okudu tabii.. birazdan Sana onları ses kayıt cihazımdan dinleyerek yazacağımJ..ve oraya bir genç gelmişti.. gözlük camı işi yapıyormuş.. ama aynı zamanda kudümzenmiş ve Gar’ın orada Mevlevi ayini yapıyorlarmış.. geçen bir turist grubu gelmiş ve ayin bitince boyunlarındaki haçları çıkartıp, parçalayarak, kırmışlar.. ağlayarak: “bizi zikre götürün ,biz şimdi Müslüman olmak istiyoruz” demişler.. yakındaki bir uşşaki mekanına götürmüşler onları..ve bu genç hat sanatı ile de iştigal ediyormuş Sevdiğim.. Hamit Aytaç’ın bir levhasını bulup kopyalamış( ki bize de inşallah fotokopisini verecekmişJ )..bu levhada aynen şunlar yazıyormuş bak Sevdiğim..
Hattat Hamit Aytaç’ın sülüs yazısı şudur: ”Ehli Mûsıkîşinasların Piri Ya Hazreti Cebrâil.”

burada Ahmed efendi dipnot koymuş:
 Allahû Teâlâ,hz Adem’i yaratıyor, Ruh’u da yaratıyor.. ”ey Ruh! Adem’in bedenine gir!” diyor.. Ruh: ”ben  o çamurun içine girmem” diyor.. işte böyle, girerdin girmezdin sürerken; Allah Teâlâ ,Cebrail a.s diyor ki:” git cennetten koç neyi al gel.. ”Cebrail a.s cennetten koç neyi alıp geliyor ve başlıyor onu üflemeye.. bu nağme ile efendim ruh mest oluyor ve patt diye yere düşüyor.. bunun üzerine ; o sesin cemal olarak zuhurundan sarhoş olan Ruh ,o aşkla Adem’in çamur kalıbına  aşık olup, ona giriyor..”
kalemü NUN-
yazan ve yazılan

burada sözü alan Orhan Baba diyor ki: hani Neyzen Tevfik’in :
“Meyde oldum Bektaşi, neyde oldum Mevlevi
Bir meclise toplanmıştı evliyalar, erenler
Pirim Hacı Bektaş, Üstadım Mevlana
Her nebiye bir veliyi sordu sual
Uzamadı dedikodu kıylu kâl.
O anda bizi dinliyordu Zülcelâl
Bende gizlice girdim duyan olmadıJ..
İçlerinde kâdı yoktu, bu hali yoran olmadıJ

hepimiz aynı yerdeyiz ama aramızda boyutlar var..Sümmanî  700 yıl evvel aslında bu çok güzel söylemiş:

Hâk ilminde bu alem bir muska imiş ancak..
O muskada bu alem bir nokta imiş ancak.
O noktanın içinde gizli nice bin derya ,
O deryada bu alem bir katre imiş ancak..
Her kim buldu ise Ademliğin, O’dur  Adem..
Yoksa görünen bir suret imiş ancak..

şimdi hepimiz iç içeyiz.. fakat hiç kimse de birbirinin sahasını işgal edip bilemiyor.. hepimiz aynı yerdeyiz ama belki burada yüzlerle bölme var.. her bölme kendi içinde, kendi büyüklüğünde, kendi halindedir.. herkes kendi yaşantısından memnun.. biz bu şekilde, bu kadar görebiliyoruz.. ama feraset gözü açıldığında, size bir miktar daha bir şey gösteriyorlar.. işte orada mertebe aldanmaktır..bir mertebeye geliyorsunuz haa.. tamam.. mertebeden mertebeye geçmek aldandığını anlamaktırJ.. yani Peygamberimiz  Efendimiz diyor ya hanii: “Ya Rabbim ..benim her an Sana olan hayretimi arttır..” ve her makamda 70 istigfar çekiyormuş Rasulullah.. çünkü bu sonsuzluk alemi.. ne ucu var ne bucağı.. halen bize ışığı gelmeyen yıldız var..hz Mevlana bize bunu 800 sene evvel haber vermiştir.. ondan 300 yıl sonra gelen Kopernik’ ten çok daha evvel yani.. bugünde bilim 500 milyon ışık senesi ileride, bize henüz o ışığı ötede olanı haber vermiyor mu?..ve peygamberimiz şöyle demiştir:sizin her birinize cennette bir köşk verilecektir.. o köşkün bahçesindeki ağacın gölgesinde bir atlı 40 yıl yürüyecek, gölgesinden çıkmayacak..” işte bu muhteşem bakın.. onun için adam olarak gitmek lazımdır buradan.. gireceğimiz ve çıkacağımız yerden salih olarak çıkmayı nasip etsin rabbimiz bize.. bu işler hem çok kolay ,hem de çok zordur..

çocuk: o zaman taçlara, hırkalara, ödüllere çok dikkat etmek, takılıp, kapılmamak lazım değil mi?

Orhan Baba: efendim bunların hepsi tuzaktır.. Şemsi Sivasi  hz söylüyor ya hani:
kimse vasıl olmaz Hâkkâ /  kendisinden dûr olmadan /  kenz açılmaz o gönülde /  hâne mamûr olmadan..

çok zordur, kendinden kurtulmak. kendinden kendine sebep olmak.. delil olmak.. Allah esasında kendine aşık.. O kendisini en mükemmeliyette arıyor.. O, mükemmeliyette Zat-ı ile kendisini görüyor.. bu aşk ayrı bir şeydir.. anlatılamaz ki.. yaşanır.. bütün varlık alemi, bütün zerreler O’nunla kaimdir.. hani Niyazi Mısri söylüyor ya: “bu alem ayna, her şey Hak ile kaim /Mirad-ı Muhammedden  ALLAH  görünür daim”.. Muhammedin(s.a) aynası, Muhammedi ayna..

buda Neyzen’in:” gizlenirsin her nüvenin içinde../cininde, ademinde, şeytanında../ bir parlayış parladın ki Kureyş’de../ Zat’ını mahbubunda  şân edersin
tabii bütün varlık O’na bağlı, O’nunla.. Cenab-ı  Hâkk’ı eşyadan ayırmak inkar etmektir, eşyaya tahsis etmekse şirk koşmaktır.. Muhammedi aynadan bakmak lazım..

Evliyanın sureti bir, sireti bir, sohbeti birdir..
Ehli gönlün sureti bir, sireti bir, sohbeti birdir..
İksiri âzâmdır yüzü, nice derdin dermanıdır o..
Ehli gaflet bakınca toprak sanır onu..
Arifane gönlünce seyret, cemâlullah makamıdır o..
(Orhan Baba)

çocuk: Adem Çekirdeği nedir?
Orhan Baba: Peygamber Efendimiz  bir hadisinde ona acbüzzeneb demiştir.. insanın kendisi ADEM=ALEM= ATOM dur ..yani insanın ölmeyen nüvesidir. .ufak bir mercimek tanesi kadardır... tekrar oradan dirilecektir.. o yok olmaz.. o yandığı zaman kainat yok olur. .esas atom sensin..


mebde-i her dû cihan (her iki cihanın başlangıcı sensin)
kendini idrak  ede dur  nûr-û musaffasın sen
mebde-i her dû cihan  sırrı ev ednâsın sen
senin için yer gök çarkı felek buldu vücûd
cümle bu vücûd defteri divandaki manâsın sen
sensin o  ayeti kur’an ile tekvin olunan
sana Hâk demedi mi allemel esmasın sen
aç gözün petrevi âyine-i mevlâsın sen
mazhârı zât-ı Hüdâ câm-ı mücellasın sen

aradıkların hepsi sende..o dünya yansa da yıkılsa da o nüve sende ..ikinci diriliş oradan olacak. . eskiden Fahreddin Efendi meydan açtığında sâlâ  verilirdi.. hayat son buluyor, her şey sukün ..muhteşemdi.. orada bir ama zat vardı.. o ,o vakit şunu okurdu:


gübâri pâyine almam cihânı ya râsullah
değişmem mûyine hep asûmanı ya râsulallah
duyunca adem teşrifin sûlbü pakinden
değişti bağı habbeye  bağı cinan-ı ya Râsulallah

((*demek ki neymiş ADEMDEN kasıt; bu aleme gelecek olan, en Ekmel MUHAMMED(-i lik , kişinin hüviyeti)  imiş değil mi Sevdiğim.. bana bu idraki şimdi yazarken anlatıp, yaşatıp, öğrettiğin için çok teşekkür ediyorum ve SENİ SEVİYORUMJ..biz birbirimizi görüp dokunamasak, konuşamasak ve yaklaşamasak dahi bence Sen, benle her yerden sohbet edip, sorularıma cevap oluyorsun.. Seni Seviyorum ..))
******

AY TAKVİMİNE GÖRE  12.ay.. Zilhicce Ayı…. iki sayının sıra sıfatı..birinciden sonra gelen..içinde haccı barındıran  anlamlarındadır.. Zilhicce ayını diğer aylardan farklı kılan beş özellik…1. Haram ay olma..2. Hac ayı olma…3. Hacc-ı Ekber’in o ayda olması...4. On günden ibaret olan Eyyam-ı Ma’lumat (Bilinen belirli günler) o aydadır.5. Teşrik tekbirlerinin okunduğu günler olan Eyyam-ı Teşrik de o ay içindedir. Allah-ü Teala, Zatı’nın bu günlerde zikredilmesini emret­miştir. 

Ali'den Ali yi ancak LAM
ilimle bilebilirsin

HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ  ..( AYIN HARFİ )

AYIN..harf Değeri 70..NÜFUSU KÜLLİYEYİ MELEKÜTİYE (içinde rûhi vücudumuzun gizli olduğu nefes): enerji=meleki, mülk-eşya alemimiz.. nefislerimiz, canlarımız ve içimizde saklı olan sırrı ruhumuz.. görüntü bedenimizin, meleküti görünmez bir bedeni(dualite)ikilisi vardır. Buna ruhi vücud insan diyoruz.  her şey, yer ile gök arasında, yedullah ile iner ve çıkar ( 7 EMİR İLE)..  ALİ’DEN ALİ’YE.. (Sevdiğim, lütfen ne olur beni tebrik et olur mu? bak kaç sene sonra ne anladım.. Seni işte A’dan A’ya seviyorum…)
Ali'yi ancak kendisi ile
AŞKla bulabilirsin.

yani Sevdiğim ben AYIN HARFİ suretine şöyle bir baksam ve onu ters çevirip bir daha baksam hep aynı şeyi nedense görüyorumJ..hani biz küçükken bir şarkı vardı bilir misin:” dünya dünya YALAN DÜNYA.. karnı büyük koca dünya ..yedin yedin, yine doymadın yalan dünya” diye.. işte neden bilmem Ayın Harfi bana bu açlığı ve doymazlığı ve tüm sistemi anlatıyor..ve ayın harfi doyup ağzını kapattığında MİM HARFİ olur.. iştahlı  ve şehvetli bir harf bence ayın..  AŞK ın baş harfi ya belki de ondandır..
nur cihan
28.10.2012
3 harf ile 5 nokta AŞK