24 Eylül 2008 Çarşamba


İki deniz-Rahman ve Rahim

Biz seninle ikimiz;
birbirine karışmayan iki denizi simgeliyorduk…
ayırt etmeyi öğrenmem gereken o iki denizdik…
birimiz acı ve kara idik, diğerimiz tatlı ve ak..
birimiz cimrilik denizinde nekes bir avcıydı…
diğerimiz cömertlikten gına deryasında bir balıktık…
bir birine zıt bu iki derya yan yana salınmıştı
ve A-li’lerden bir Ali Ulvi:
bunu “Muhammedi Mühürle mühürlemişti..”
o yüzden işte ayrılmak bize haramdı…
birbirine asla kavuşamaz bilinen iki zıtlığı anlatıyorduk biz seninle..
ve birbirimizin diğer yanıydık hem de..
ve birbirimize rehber kılınmıştık aynı vakitte..
sen öylesine acımasızdın ki, yoktu eşin ve benzerin..
her İbrahim’e bir Nemrut, her Musa’ ya bir fravun …
her Muhammedi’ ye bir ebu Cehil din…
ve aslında ebu Cehil de; sen gibi madde de, hakim ül el –alimdi ilmine…
o manadan da cahil-perdeliydi, Dem O Dem e…
ne din, ne iman taşırdı yaptıklarını senin…
ve ağırdı vebali yükünün, omuzlarını eğmişti de; sen farkında değildin…
bense sabır taşımı, Hacer gibi çatlatmayı başarmalıydım seninle..
ve göğsümün iki yakasında ağlayarak, can-feryat koşmalıydım bir süreliğine…
ve taşımdan zemzem(dur-dur) akmalıydı..
önce bir kızıl gözlü-kara koç kurban etmeliydi babam ..
kalp paralayan çığlıklarım ile ben den, bir kurb-an..
ve ben yeni bir doğumla gülümsemeliydim bulutlardan…
Mevlana ile sarı-nurdan maiyeti semaya gelmeliydi…kutsamaya bebeğimi…
işte bak!! sabrın manası, bir de böyle belki de..
bu iki deniz karışır mı, karışmaz mı.?. tüm mesele bu idi..
karışmıyordu Kabe’de izledim de.. asla karışmıyordu işte.!!…
o zaman sen nasıl bana vaat edilendin.?.
nasıl anlayacaktım peki “Hak ile Batılı ayırt etmeyi nasıl…”?
Kral’ın Sözcüsü levhayı çevirtirken anlatıyordu Levh’i de aslında…
ve İbrahim’in kaderini de değiştiren; o, Levh değil miydi ki..?
putperestken hakikati; O’na, Allah’ ı bulduran kendisi değil miydi..?
yazan isterse silip tekrar yazabiliyor.. ama bu bil ki nadir oluyor..
sen bahri ummanda, sola ya da sağa dönsen de; devrin değişebiliyor…
Ama bu kimin için ve neden yapılıyor ?.. asıl mesele bu …
sen bana vaat edilendin ve neden vaat edildiğini çözemediğimdin..
ben ilk pes edişimde “Ay’a yüzün çizildi, kimin içindin..?”
uyuduğun derin cehenneminden uyanmaktan neden korkuyorsun?
bak!!! benim kaç on şiddetinde depremlerim oldu ve hala umuttayım…
söyle!!! sen neden uyanmıyorsun, o sonsuz kara deliğinden çıkmıyorsun..?
Latifim demişti ki “artık sen rüyalarını yalnız görmeyeceksin,Ali’n de senle beraber aynı rüyayı görecek… korkma!..”
ne sevinmiştim ama hiç anlayamamıştım…
ve demişti ki Ali’m …“artık kötü rüya görmeyesin, inşallah
”şimdi anlıyorum da biraz sanki…
benim tek anlık resimden anlayacaklarımdan; bir enstantane de bu idi işte..
sen ve ben farklı yönlerde dönüp Sema yapsak ta…
ve farklı rüyalar görsekte …
Mevlana bizi dost edinmişti. ve sahiplenmişti de…
ve O’na aittim hem de…
Ve Ali’min dalga boyuna ben; benim dalga boyuma sen çekilecektin..
Yavaş yavaş ama aslında an’da ve aynı mekandaydık, bil sen de…
ve Ali’min rüyalarından biz de faydalanacaktık..
tabii talebimiz kadar..ne zaman ki sen benle aynı rüyayı görmek isteyeceksin…
ve ben seni kalbimde affetmeyi başaracağım…
Bu iki deniz ve ikilikler-zıtlıklar ortadan kalkacak..
rahman ve rahimden çık emri de tamam olacak…
Biz senle aynı noktada sabitlendiğimizde devran duracak…
HER ŞEY ASLI GİBİ TOPRAK OLACAK…
HEYKELLERİMİZ KUM OLUP SAVRULACAK…
VE RÜYADA - VARLIKTA.NİHAYET SON BULACAK…
NE ACI KALACAK NE TATLI…
NE AŞK KALACAK NE NEFRET…
HER ŞEY DONMUŞ BİR KAREDE HAPİS OLACAK…
O YÜZDEN UYAN VE BU RÜYANIN KIYMETİNİ BİL…
AÇ GÖZLERİNİ HADİİİİ UYANNNNNNNNN…
UYAN HADİİİİİİİ
UYANNNNNNNNNNNNNN…
(25-1-2008)
* * *
RAKAMLARIMIN MASALI
(İlmi dayanağı olmadığı için mesuliyet kabul etmiyoruz.. Hepsi hayaldir.)


Bu 5. yazı oluyor. Harflerimle ettiğim dansı, rakamlarım da istiyor tabii ki.. Bu ilme yetkin asla değilim ve ilmim de hiç yok… Yalnız içimden gelen kelimelerim var.. 5 rakamını a-Rab-ça düşünelim lütfen .. İçi boş bir dairedir..”Neler gelir aklımıza?.. ” Bu içi boş sıfır dairesinde yazalım..Siz de, kendi idrakinize gelenleri çoğaltın ki, harf ve rakamlarla eğlenebilelim..Gerçek ilim de bu bence… Ali Amcamın”
HERŞEY BİR NEŞ’EDİR.. NEŞ’EYE GEL”i belki de biraz da bu…Evvela 5 aRABça içi boş -sıfır gibidir(0).. 1-2-3-4 rakamlarına aslında bir ayna görevi yapıyor 0=5… Ve 5’e dek gelen tüm harfler ilahi vuslatı bu nokta delik-alyans yüzük dairesinde yaşıyorlar…Bu 5 rakamı dairesi; dönüşümü, 4 anasırı erbaanın birbirinden ayrı olmadığını, sanki yanlarına aldıkları 1 rakamının yani elifle vuslatı anlatır… Bu vuslatın, ilahi ezvacın nikah yüzüğüdür de…
Benim tabirimle; “nokta delik-alyans yüzük ve halvetttt..” Sanki yumurta-hücre… Noktanın geniş hali… Nefes alıyor ya, o bakımdan tabii ki canlı… Tam daire değil, biraz yamukluk var..:))

Yani en basit anlatımla unsurlardan geçenin: Rabliğine Güneş’in Öğretmen olacağının bir müjdecisidir hem de… 5.Nefs Raziye makamıdır; razı olduğunuzda cennet size müjdelenir ve Rıdvan melek kapılarını açar.. Bu sizden size bir açılıştır.. Nefsin gelinliğini idrak edip Ruh damadına yakınlaşmasıdır sanki bir mecazi-manası da..

O vuslat aynasına bakan bu 4 rakamı aynada kendi yansımalarını görüyor ama aynanın diğer kısmından başka göreceğiz tabiii..:) Aslında aynanın diğer yanından değil artık hep içinden seyredeceğiz… aRABça 4, aynı zamanda ters yazılmış 3 rakamına da benziyor diyelim.. Bu kendinden kendine olan ilmi yay, açılıp iki yay da olabilir, kıvrılıp 4 yay da olabilir.. Her şey bu iki kavisin içinde cereyan ediyor demek ki…
Yalnız şunu bilmek lazım ki, beşten sonraki rakamları bundan sonra, bu dairenin içinde hayal edeceğiz.. Ve sembollerimizin hepsini geri alacağız…:) Tabii bu anlattıklarım bana göredir ve hiçbir ilmi dayanağı yoktur… Hayal işte… Sonsuz rüya içre rüyadan bir hatıra …Bu kadar yeter .Öğretmenimiz Güneş olsun .. Aminnnnnnnnn
Sevgiler…

Nur Cihan