25 Eylül 2008 Perşembe

AÇ KAPIYI GİR İÇERİ-GÖNLÜM BEKLİYOR SENİ

AÇ KAPIYI GİR İÇERİ-GÖNLÜM BEKLİYOR SENİ

* * *
Can Dost Ey Sevgili, Merhaba
Hz. İnsan Ali Öztaylan Efendi Hazretlerine:)
Size yine mektup yazıyorum.. Diğeri ayrılışımızın habercisiydi, bu ise vuslatın.. Bugün gidişinizin yedinci günüydü.. Ve ben hiç birşey yapmadan sadece bekliyorum.. Sizin için günlük ritüellerimin haricinde hiçbir şey yapamıyorum çünkü ne yapsam yetmeyeceğinin idrakinden boşluktayım.. Sadece sizi seviyor ve çok özlüyorum.. Öğrendim ki, o ateş ayrılığın ateşi imiş. Aşıkların gittikçe büyüyen (o ateşsiz olmazmış) özlem ateşiymiş..

Siz yuvanıza döndünüz, biliyorum ki benim de artık yuvama dönmem gerek.. Şimdilik bir sorun yok.. Şaşkınım.. Himmet Ya Hz. Pir....

Size herşeyi baştan yazacağım.. Arabacı İsmail Efendi için sürekli anlattığınız şeyin ne anlama geldiğini anladım şükür..
Herşey KELAMdı ya ve söz eyleme geçiyordu.. Ölüm Tad-ılıyordu ama asıl unutulmak ölümdü.. Ve gönüllerde ölen kimbilir, hakikatte de ölüyordu.. Biz de sizi Arabacı İsmail Efendi ve diğer sevdiklerinizi andığınız gibi anarak kalplerimizde diri tutabilecektik..Şimdi sizin; size emanetlerini teslim edenlere yaptığınız gibi, nasıl “güle güle” OLduğunuzu yazmak istiyorum.. Tabii bu benim acizane uzaklardan bir bakışım olacak..

Bundan iki ay önce,(LATİF Amcanın akabinde ) hayalimde elime verilen beyaz sayfadaki EBU’L VAKTin veda edeceği haberi ile ağlayarak size gelmiştim.. Beni bırakmayın diyerek sarılmıştım.. Siz çok mutluydunuz..
Aynı bardaktan çay içip, aynı tabaktan börek yemiştik... Öyle neşeliydiniz ki her bardaklar boşalışında “BİR SULTAN “gibi ellerinizi çırpıp bize çay doldurtuyordunuz..
Daha sonra bana Muhabbet-i A’li Muhammed’i yaşattınız..Evime dönerken tekerlekli iskemlenizi mutfaktan geri geri sürerek, bana VEDA bakışıyla baktınız.. Ben kapıdaydım.. Öyle büyük bir sevgi ve şefkatle bakıyordunuz ki, size nazar boncuğu kadar güzel olduğunuzu söylemiştim. Tekrar dönüp sarıldım.. Son veda gibiydi...

Daha sonra size geleceğimiz sabah İnsan-ı Kamil BE-Teknesi denizde, Güneş’in doğduğu yere gidiyordu ve size geldik hastanedeydiniz..
Yüzükleriniz artık parlamıyordu.. Anladım... Ama siz iyiydiniz şükür.. Hastaneden çıktıktan birkaç saat sonra bir daha görmek için size geri döndük.. Siz dediniz ki: ”Mademki siz döndünüz, bizi seveni üzmek olmaz, biz de dönelim.” Ve giyinmek istediniz, sürekli ”taksi çağıralım, eve dönelim, neden buradayız“ demeye başladınız..

Ve ertesi gün eve döndünüz.. Bir kaç güne tekrar hastalandınız yoğun bakıma alındınız.. Bir kez daha yoğun bakımdan çıktınız işte o zaman sizi hastaneye ziyarete gelmiştim..
O gün çok telaşlıydınız.. Cenaze töreniniz varmış hani.. Çok kalabalık bir cemaat ve dostlarınız sizi bekliyorlarmış.. Hümeyra Abla ile size hayali gusül aldırdık, defalarca hayali kevser suyu ile abdest de aldırdık.. Siz memnun kaldınız.. Siz giyinmek istediniz, biz de sizi hayali giydirdik.. Dostlarınız acele ediyordu; vakit geçiyormuş, cenaze namazı kılınması gerekmiş..”Ve Allahü Ekber deyip kendi cenaze namazınıza niyet ettiniz....”. . .
”Ertesi gün ziyafet vermişsiniz hani.. Her misafirle tek tek ilgilenip çay-kahve ve ikramlarını yeyip yemediklerini kontrol etmişsiniz.”.Ve ertesi gün artık çıkmayacağınız yoğun bakımdaydınız.. ”Kabirdeyim” demişsiniz...Birkez daha ziyarete geldik.. Yoğun bakımdaydınız. Hareket edemiyordunuz aletlerden dolayı.. Göğsünüze bir gül koydum.. Sağ gözünüzden bir damla yaş geldi onu ağlayarak öptüm... İçtim......

Tabii bu arada bendeniz de acizane, can pazarı denen şeyin bu yaşadıklarınız olduğunu hissediyordum.. Manada Kıyamet-Tufan kopmuştu.. ”Siz sevdikleriniz için can satmış karşılığında ölesiye pazarlığa tutuşmuştunuz.” Yer çok sallanmadı bölük bölük yüksek derecelerle atlattık inşallah, teşekkür ederiz.. Ve en sıcak geçecek yaz diye beklenen havaları Rahmana çevirdiniz, teşekkür ederiz.. Hala muhteşem bir serinlik esiyor ve O Nefesi’n içinde olmak muhteşem birşey....
Tam 40 gün sürmüş hastalığınız.. Ne güzel rakam değil mi.. Zaten gidiş tarihiniz de 4-8-2008 toplamında 4 ü veriyordu.. 4 Unsur Muhammediyedi ve 40+1 tüm sistem Nefes-i Rahman’ın üfürmesi ile hareket buluyordu:) Bakın inşallah doğru anlamışımdır... Vakti gelince anlayacağımı söylemiştiniz ya..(aslında başka sonsuz anlamı olduğunu biliyorum ama ben herşeyi sizde öğrenebiliyorum dostum)

Siz gitmeden bir hafta evveli size gelmek istedim ama tufan yağmurunda ıslanıp geri döndüm gelemedim, özür dilerim.. En son geleceğim sabah size Nefes-i Rahmanı yazdım çünkü yazdığım şeyler gerçekleşiyordu ve son hamleyi yazmam lazımdı.. Artık geri dönemeyeceğim bir noktaya getirmiştiniz beni. Evet en eğlenceli kitap ben oluyordum ama sizdiniz aslında o A’li Kitabı..

İlk yazımda ruhumu yağmalayamayacağımı bunu kendisinin yapması gerektiğini yazmıştım ya işte aynen oldu galiba..Ve yazıdan yarım gün sonra Nefes-i Rahman’a kavuşmuştunuz...

NEDEN demeyeceğime söz verdiğim için DEMiyorum... DEM BU DEM çünkü..
Bana yolda kalmayacağımı ve yolun sonuna dek gideceğimi söylemiştiniz.. Yolun sonuna gitmem için bir KURB-AN=KALP YAKINLIĞI lazımdı.. Ve ben cömertlikte sizle yarışamıyordum.. Meğer ne kadar cimriymiş gönlüm benim.. Teşekkür ederim.. Yolun sonunu görebilmem için sizin gidişinizi görmem lazımdı ve siz lutfettiniz..
İşte Dostum, Nefes-i Rahman’da yazdığım gibi bize dünyada veda ettiniz.. Ben sizin vedanızı öğrenince hemen gönülhanemize gittim.. İstedim ki O sizin son yolculuğunuza gelsin.. Baba ve Oğul.. Usul vardı ve semazenler Şeb-i Aruz yaptılar.. Arada size dualar edildi.. Medine’den Mekke’den gelen hatimler bağışlandı.. Ve meşk başladı.. Meşkteki musiki coştu, dost coştu biz ağladık.. Size düğün yapıyorduk.. Meşkten sonra sizin için sohbet yapıldı..

”Sevgiliyi özlediğinde O’nu AN ve O’nun sevdiği şeyleri yap O’nunla OLursun" dendi:)

İşte ilk kutsal emanet gibi kendimizi O’na teslim ettik.. O’ndaki manaya hürmetlerimizi sunduk ve kutladık.. Elini öptüm... Yaptığım çalışmaları anlattım, ”yeni birşey ekleme bu kadar yeter“ denildi.. Ve beni kime yollarsanız yollayın hep- daima size geri gönderildiğim gibi, yine bizi serbest bıraktılar.. Artık sonsuza dek beraber OLabileceğiz.. Zira bir kalbe iki AŞK sığmaz değil mi?

Çıkarken: “Sizi sordum, Ali Amcama” dedim.. ”Depremleri olarak” şöyle dedi sizin için.. ”O’nun gibiler yüzü suyu hürmetine bu alem ayakta duruyor...” dedim..”Estafirullah“ dedi “estafirullah..”

Ertesi gün size Be-yaz bir gül aldım.. Be-be-ğimizin cibinliğinden, Ba-ba-mıza duvak hazırladım.. Medine toprağımız bile vardı..Ertesi gün, bizlere hazırlanmış hediye Nuh’un Gemisine bindik.. Gerçekten tüm ikramlar kusursuzdu.. Ba-ndırma böyle bir cenaze görmemişti.. SÜTEVİnizde yemek dağıtılıyordu- evinizde ayrı ikramlar vardı.. Sanki düğün evi gibiydi.. Ba-ndırma Rahman’ın Gelini’ni uğurluyordu..

Cenazenizdeki konuşma olay oldu.. Dostumuz sevdiklerinizi kırmadı ve geldi.. Size olağanüstü bir konuşma yaptı..”O’na hak helal edilmez, O bize hakkını helal etsin diye dua edelim“ dedi.. O Ali Efendi değildir, O Hz.. Ali Efendi Hazretleri’dir“ dedi.. Ve ne güzel dedi.. Ama anlayamayan diplomalı gafil-cahil-perdeliler -o manadan yoksunlar; kaos çıkartmak için çok uğraştılar.. Buna izin vermeyeceğinizi bildiğim için yazıyorum..(Demiştiniz ki onlar zaten anlayamazlar ve unuturlar...)
Caminin içi ve dışı ve sokaklar doluydu. 15.000 Kişi olduğu yazıldı.. Bence tüm kainat o törendeydi.. Göremesem de öyle olduğuna iman ediyorum.. İnsanlar bilsinler bilmesinler İmam’larının ardında –Liva’ül Hamd Sancağının altında birleşmişlerdi.. Camiiden toprağa verileceğiniz yer olan ilk mürşidiniz(uğruna türbeleri açtırmanızı sağlayan aşk) Ali Rıza el-Bezzaz Hz.lerinin yanına(700 m. varmış ve yokuşluktu.) Tüm ara sokak ve caddeler tıkabasa insan seliydi.. Siz toprağa verilirken muhteşem sesli kişiler Kur'an okuyorlardı.. Öyle okuyorlardı ki bir ara harflerin beni vakumlayıp çektiğini hissettim ve yere sıkıca bastım.. Hala çok korkakım değil mi?

Belki iki saat, binlerce insan sessiz büyük bir huşu ile ayakta(kıyamet-kıyamında)o Kur’an-ı dinledi.. Siz toprağa verilirken inanılmaz bir rüzgar çıktı -serinlik ve kokular.. Herkes farklı muhteşem kokular aldı. Bense hiç duymadığım bir “yıkanma-arınmışlık kokusu” aldım.. Ama bunu tanımlayabileceğim birşey olmadığı için tarif edemiyorum dostum..

Hani anlatırdınız ya; sizin sütevinde yapılan mamulleri sabah yiyenler o gün hiçbir kötü iş yapamazlarmış, o yiyecekler bedenlerinden terk olana dek.. İşte o gün binlerce insan, saatlerce hiçbir kötü eylem yapamadılar sayenizde..Bende basiret gözü henüz açılmadığı için birşey göremedim ama görenlerden çok güzel şeyler dinledim, ne mutlu onlara... Bilelim bilmeyelim, herkesin üstüne saatlerce Rahmanın Nur’u yağmıştı....

Kalabalık çekilince dostlarımızla sizi ziyaret ettik.. Muhsin bir Dost, Beyaz Gül’ümüzü –Medine Toprağı ile başucunuza dikti.. Ben Duvağınızı taktım.. Orada hiç birşey hissedemedim ve size dua bile edemedim. Çünkü orada olmadığınızı biliyorum..Giderken bile her an öğretiyordunuz ya....
”HİÇ” i anlamıştım ama “HEP”i anlayamıyordum.. İşte siz orada bana bunu da öğrettiniz, teşekkür ederim Ey Sevgili..

HİÇ=TOPRAKtı.. HEP=NEFES-İ RAHMANdı..
”Ve siz O Nefes-i Rahman’da artık sonsuza dek HEPdiniz...:)”


Bunları anlayınca bir gülüp bir ağlıyordum.. Sizi özleyince ağlıyorum ama aldığım Nefesin içinde olduğunuzu hatırlayınca sevinçten çığlıklar atıp OL-EY... OL-EYYY diye bağırmak istiyorum..

Ev aradığınızı yazmışsınız, bekliyoruz efendim.. Yıkıp yıkıp yaptığınız evlerden hangisini beğenirseniz buyrunuz... KAPI ve EV sizsiniz...

Bu arada siz gittiğinizden beri herşeyi farklı algılıyorum-okuduğum, duyduğum herşeyi de.. Bu sabah “salat-ı muhabbetteyken”, “sohbet-manaların ne kadar çok gelirse gelsin dibsiz bir kovaya döndüğüm için yetmeyeceğini anladım... Ve hayallerimde artık sular akıyor.. Az evvel yazımı yazmadan kahve yaptım, düşünmeye ihtiyacım vardı.. Kahve fincanı elimde kaldı.. Altı çıkan fincan beni hayrete düşürmedi çünkü dipsiz kova olmuştu:) Teşekkür ederim..Ölene dek size teşekkür edeceğim Ey Sevgili Dost, Ey Mürşidi Kamilim, Ey Rehberi Ayn’ım..

Bu arada bazen gözlerime bakıyorum ve ürküyorum.. Onlara ne yapıyorsanız devam ediniz Efendim, muhteşem oluyorlar. Ve teşekkür ederim.. Size gene yazacağımı umuyorum..
Şimdilik SİZİ HÜÜÜ YA EMANET EDİYORUM.. EY DOSTTT... EY EFENDİ bekliyoruz efendim..
Teşekkür ederim....

Nur Cihan